• ÝzEdebiyat > Roman > Aþk Romaný |
101
|
|
|
|
Halil Kaya’nýn otobüsü saat tam onüçte hareket etti. Bora ile Hülya, otobüsün arkasýndan uzun uzun el salladýlar. Sonra Hülya, bir görevliye, “Ayvalýk’a saat kaçta varýr?” diye sordu.
“Allah kýsmet ederse saat yirmi birde Ayvalýk’ta olacaktýr.”
|
|
102
|
|
|
|
Anadolu Üniversitesi rektörlük binasýndaki Sosyal Bilimler Fakültesi dekaný Prof. Dr. Nezih Al’ýn bürosu iç içe iki odadan ibaretti. Ýçeriye, Nezih beyin yanýna, dýþ odadaki sekreter kýzýn yanýndan geçilerek giriliyordu.
|
|
103
|
|
|
|
Ümmühan, camekan dýþ kapýdan geçerek, lokantanýn vestiyer/büfe, tuvalet, kulis, mutfak kapýlarýnýn ve yine camekanlý salon kapýsýnýn açýldýðý antresine geldi |
|
104
|
|
|
|
Kapý zili çalýndýðýnda mutfaktan salona doðru elinde dilimlenmiþ ekmeklerle gelmekte olan Nisa haným, yön deðiþtirerek elinde ekmeklerle kapýyý açmaya geçti. |
|
105
|
|
|
|
Hasan Cevat Kartal: Aþkýna ulaþabilmenin bir tek yolu vardý. Hayatýný feda etmek O da gerekeni yaparak ölümü seçti. Efsane oldu.
Veda Arasýl Kartal: Bir efsane varsa arkasýnda o efsaneyi yaratan bir kadýn vardýr.
Selma Taþkan: Efsane onunla ayakta kaldý ve yaþatýldý |
|
106
|
|
|
|
Kapý aralandýðýnda Halil Kaya’nýn sesi duyuldu. “Hey, millet! Kimse yok mu evde?”
Cemal, tanýdýk sesi duyar duymaz derin bir oh çekti. Silahý indirip emniyet kilidini kapatarak beline sokuþturdu. |
|
107
|
|
|
|
Erol Soylu’nun iþ yeri, Ayvalýk’ta, Atatürk Bulvarý üzerinde, tam da merkezi yerde, ikinci katta, evden devþirme bir avukatlýk ofisiydi. Binanýn zemin katýnda bir beyaz eþya maðazasý, üst katlarda bir doktor muayenehanesi ve bir mali müþavirlik bürosu bulunuyordu… |
|
108
|
|
|
|
Bu gün Halil’e tanýdýklarý beþ gün doluyordu. Akþam olmuþtu ve son geceydi Halil ile diyalogsuz geçirmek zorunda kalacaðý. Ümmühan, yarýn sabahtan itibaren Halil’in tepesinde bitebilecekti. |
|
109
|
|
|
|
Eskiþehir Kapalý Cezaevindeki berberden saçlarý tamamen kesilmiþ olarak çýkan Bora, yanýndaki refakatçi gardiyanýyla cezaevi hamamýna geldi. Hamamýn kapýsýndan ýslak, yývýþ yývýþ, buðulu bir kir kokusu yayýlmaktaydý. Ýyice aydýnlatamayan yetersiz ýþýklý lambalar, görünümün iðrençliðini daha da artýrmaktaydý. |
|
110
|
|
|
|
Hülya, salondaki masada ders çalýþmaktaydý. Kapý çalýndý.
Kalktý, gidip kapýyý açtý. Gelen Cemal’di.
“Selam!”
“Hoþ geldin!”
|
|
111
|
|
|
|
Erol, babasýna, ne oluyor, der gibi bakýnca, Ýzzet bey piþkin piþkin gülümsedi. Erol ve Halil’e dönerek, “Çocuklar, olanlardan sizin haberiniz olmadýðý için, bu þaþkýnlýðýnýzý anlýyorum. Anlatayým da dinleyin. Bu deli kýz, Kaya ailesi ile Soylu ailesini dostluklarýnýn yaný sýra akraba da yapmak kararý almýþ kendi kendine! Ve, bu kararýný iki aileyi bir araya getirerek, her iki tarafa da teblið etti…”
|
|
112
|
|
|
|
Hasan Cevat Kartal: Aþkýna ulaþabilmenin bir tek yolu vardý. Hayatýný feda etmek O da gerekeni yaparak ölümü seçti. Efsane oldu.
Veda Arasýl Kartal: Bir efsane varsa arkasýnda o efsaneyi yaratan bir kadýn vardýr.
Selma Taþkan: Efsane onunla ayakta kaldý ve yaþatýldý |
|
113
|
|
|
|
Avukatlýk bürosunda ki arþiv odasýnda Erol Soylu, çalýþma masasý baþýnda oturmuþ, eski dava dosyalarýný incelemekteydi. Yaþlý Muharrem Efendi, dolaplarý karýþtýrarak temizlik ve düzenleme yapmaktaydý… |
|
114
|
|
|
|
Hasan Cevat Kartal: Aþkýna ulaþabilmenin bir tek yolu vardý. Hayatýný feda etmek O da gerekeni yaparak ölümü seçti. Efsane oldu.
Veda Arasýl Kartal: Bir efsane varsa arkasýnda o efsaneyi yaratan bir kadýn vardýr.
Selma Taþkan: Efsane onunla ayakta kaldý ve yaþatýldý |
|
115
|
|
|
|
Hasan Cevat Kartal: Aþkýna ulaþabilmenin bir tek yolu vardý. Hayatýný feda etmek O da gerekeni yaparak ölümü seçti. Efsane oldu.
Veda Arasýl Kartal: Bir efsane varsa arkasýnda o efsaneyi yaratan bir kadýn vardýr.
Selma Taþkan: Efsane onunla ayakta kaldý ve yaþatýldý |
|
116
|
|
|
|
Hülya, Cemal’in odasýna doðru seslendi. “Kanka! Haydi!”
Cemal, odasýndan giyinmiþ olarak çýktý.
“Çoktandýr hazýrým ben. Senin seslenmeni bekliyordum.” |
|
117
|
|
|
|
Erol, daha önceden, Cunda’da, Sahilde, deniz kýyýsýnda ki müzikli lokantalardan birinde yer ayýrttýrmýþtý. Genelde ailelerin oturduðu bir lokantaydý. Kendileri için ayrýlmýþ masanýn üstünde raký þiþesi ve meze servisi Erol’un talimatý doðrultusunda, onlar gelecek diye daha önceden hazýrlanmýþtý |
|
118
|
|
|
|
Kýzýlcýklý Mahmut Pehlivan caddesinden ayrýlan ambulans Devlet hastanesinin acil servisi önüne gelip yanaþtý. |
|
119
|
|
|
|
Hasan Cevat Kartal: Aþkýna ulaþabilmenin bir tek yolu vardý. Hayatýný feda etmek O da gerekeni yaparak ölümü seçti. Efsane oldu.
Veda Arasýl Kartal: Bir efsane varsa arkasýnda o efsaneyi yaratan bir kadýn vardýr.
Selma Taþkan: Efsane onunla ayakta kaldý ve yaþatýldý |
|
120
|
|
|
|
Sahil yolu boyunca, yolun yarýsýný kat ettiklerinde Ümmühan onun elini tutup çekiþtirmeye baþladý, “Haydi koþ! Eve benden önce varabilirsen, bugün ne istersen iste yapacaðým…”
|
|