• İzEdebiyat > Deneme > Günlük Olaylar |
601
|
|
|
|
bakarsın,görürsün,yaşarsın...sonuç yine bitmeler,yine gitmeler ve yine anlam veremediğimiz başlangıçlar..sonucu bile bile neden dalarız ki her yeni sevdaya? |
|
602
|
|
|
|
Bertrand Russell’in; ”Eğer her uygar ülkenin çoğunluğu isteseydi, 20 yılda insanları köleleştiren, alçaklaştıran sefaleti, hastalıkların yarısını ve insanlığın yüzde doksanını zincire vuran ekonomik bağımlılığı ortadan kaldırırdık. Dünyayı, güzellik ve neşe ile doldurur ve evrensel barışı sağlardık.” |
|
603
|
|
|
|
Başı açık ya da kapalı fark etmez. İnsan insandır. Yaklaşan tehlikeyi önlemenin yegane yolu farklı görüşlere sahip insanların el ele vererek tahrikçileri, saldırganları susturmalarıdır.
|
|
604
|
|
|
|
Sevgili günlüğüm, iyi ki sen varsın. İçimi sana dökmesem, ne yaparım bilmem. Kime dertleneyim? Herkes kendi havasında. |
|
605
|
|
|
|
hayat çok hızlı geçiyor yeter ki siz hayatın farkına varın |
|
606
|
|
|
|
Şimdi Mardin'li çocuklara ne olacak ...? |
|
607
|
|
|
|
Şahit olduğum bir alış verişin sonrasındaki düşünceler. |
|
608
|
|
|
|
Gazetenin küpüründen çıkıp evlerimize, yüreklerimize giren ve tüylerimizi diken diken eden bir kadın kahraman o, bir şehit eşi ve belki de bir şehit annesi; Gülsüm... |
|
609
|
|
|
|
Herkesin bir parçası olağanüstü hayalgücünü kullanmaya ayrılmıştır.Ama önemli olan içtekilerin dışa vurulup kullanılabilir kılınması.... |
|
610
|
|
|
|
“Kırk yıllık Kâni olur mu Yani?” |
|
611
|
|
|
|
Bugün Bosna-Hersek maçına çıkıyoruz.
Mutlu sona doğru son maç,son adım,son doksan
dakika.
|
|
612
|
|
|
|
cenNET deyiz hepimiz.darbe almış iyiliklerimizle...som soluğumuz verdiğimiz nefslerin en orta deliğinde.NİGHT CLUB burası...dövüşürüz mütemadiyen. |
|
613
|
|
|
|
biyolojik yaşıma inanamazdım nüfus kağıdımda yazmıyor olsaydı. yaşlandığımı gördüm aynada. aynalar mı yalancı yoksa o pembe kağıt mı? yoo hayır asla ruh yaşı o doğum yılıyla ölçülemez. basbayağı yaşlandım işte... |
|
614
|
|
|
|
insan ların isyan edip hayata gelmek istemedikleri bazı nedenler için yazdım bu denemeyi |
|
615
|
|
|
|
güncelerime devam ediyorum |
|
616
|
|
|
|
Mahallelinin huzuru kalmadı.
Bahse konu 30 hanelik evlerde her gün kavga var.
Dışarıdan Mahalleye gelen misafirler, ‘su akmıyor’ diye misafirliği bırakıp gittiler…
Aileler birbirlerine düştü. Bu senin marifetin ey MASKİ… |
|
617
|
|
|
|
Üstündekilerden kurtuluyor yavaş yavaş. Şimdi sadece iç çamaşırlarıyla orada duruyor. Çokları gibi onu da sonuçsuzluğun beklediğini adı gibi biliyor. Ama bu bir onur eylemi belki , her ne kadar soyunmak |
|
618
|
|
|
|
Bir aşkın ayrıntılarını saklamanın hüznü peşimi hiç bırakmadı: sinema biletleri, yemek fişleri, gidilen lokantalarda peçetelere yazılan küçük hatırlatma notları, özel tarihler, birlikte yürünen sokaklara verilen isimler, hediyeler, onun için yazılan şiirler, otobüs biletleri...
Elimde kocaman bir kutuyla, şimdi, yıllar önce onun yaşadığı evde, ondan geriye kalan küçük ayrıntılar ve ölümün yaklaştığını hatırlatan saat sesiyle geçmişin izini sürüyorum. |
|
619
|
|
|
|
‘Gözlerimi kapadığımda, yemyeşil bir dünya görüyorum. Sanki dünyanın başlangıcındayım. Her yerde gür bitkiler… Ah, evet, bak, menekşeler de var. Orkideler, kardelenler, işte gelincikler, papatyalar. Hayır, bunları bilmiyorum. Yeni ve farklılar, ama çok da güzeller. Dağlar ne kadar ulu. Erişilmez ve öylesine vakur... Nehirler, dağların tam da ortasından, bin bir renkte akıyorlar. Ne çok hayvan var. Ah fark ettim de hiç kocaman, taş yığını bina yok. Bir koku var, adlandıramadığım. Beynimi zorluyorum, bulamıyorum. Herhalde hiç tanımadığım, tatmadığım bir koku. |
|
620
|
|
|
|
Halk, hala Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı çok seviyor.
Sevmek ne kelime halk Recep Tayyip Erdoğan’a vurgun…
Bir kez daha anladım ki Recep Tayyip Erdoğan hangi sıfatla gelirse gelsin halk Erdoğan’ın unvanına, sıfatına, partisine değil bizatihi kendisine vurgun… |
|