..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Denemeler"de gördüðüm þeyi Montaigne'de deðil, kendimde buluyorum. -Pascal
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Tarihsel Roman > Tuna M. Yaþar




27 Mart 2019
Çok Eskiden 6  
Ana Tanrýçanýn Ýnsanlarý

Tuna M. Yaþar


1. “Çok Eskiden” adlý kitabýn konusu: Çatalhöyük’ün neolitik çaðýnda yaþayanlarýþahýslar ve konuþmalarý ve olaylar ile anlatýlýyor. Ýnsanoðlunun yeryüzünde evi icat etmesi tesadüflere baðlý deðildi. Abraka araþtýrmalarýnýn sonucunda killi topraðý buluyor ve deneme yanýlma yöntemi ile kili güneþte kurutarak saðlam bir tuðla elde ediyor. Tuðlalarla evini yapýnca sorunlar peþ peþe geliyor. Bölgede yaþayan diðer bir kabile ile çýkan savaþta Abraka ve mahiyeti üstün geliyor. Abraka ve mahiyeti ruhlarýnda, akýllýca þeylere açýk olduklarý için maceralar onlarý bekliyor. Roman Neolitik çaðda Çatalhöyük halkýnýn yaþadýklarýný ve olaylarýný anlatýyor. 2. “Çok Eskiden” isimli eserim arkeoloji sevenlere ve gençlere hitap ediyor. 3. Bu tarzada hiç basýlmýþ kitap yok.


:ADAC:

Abraka mutluydu. Bir kez daha keþfettiði þeyi tuvalet inþasýný hayata geçirmiþti. Her þeyini tamamlamýþtý. Ýçine bir çukur kazmýþ, üzerine ayak basacak yer olarak kalýn aðaç dallarýný kullanmýþtý. Onlarý aðaç sarmaþýklar ile birbirine baðlamýþtý. Damý bile vardý. Damý da aðaç dallarýndan yapmýþtý. Hemen önüne yine aðaç dallarýnda bir kapý uydurmuþtu.

Abraka keyifle tuvalete bir daha girdi. Deri giysisini çýkardý. Tuvaletini yaptý. Oradan çýktýðýnda kendinden emin bir gururla içinden baþarýsýný kutladý.

Abrakayý damýndan gören Akilan "Benim tuvaletim geldi. Orayý bende kullanabilir miyim?" dedi.

Abraka "Tabi yalnýz oraya girmeden önce temizlik için taþ bul. Ýçeride taþ yok. Ýleride ona da çare bulacaðým. Suyu tuvalete getireceðim."

Akilan'ýn acelesi vardý. Damýndan inip hemen tuvalete girdi.

Abraka soruyordu. "Söyle bana bir insan topluluðu nasýl medeni olur. Senden bunu duymak isterim."

Akilan "Ben önce o toplumun temizliðine bakarým. Kýçý kokmuyorsa tamadýr."

Abraka "Bundan sonra ilk iþim su ile temizlenmenin yöntemini bulmak olacak. Ben bunun için aðaç kütüklerinden faydalanacaðým. Kütüklerin içini demir býçakla oyup içine su dolduracaðým. Ama hayalimde ýrmak suyunu temizlik alanýna getirmek var. Bunun için depo yapmayý düþünüyorum. Buna daha büyük aðaç kütükleri lazým. Bu da iþi biraz zorlaþtýrýyor."

Akilan "Derilerden birbirine dikerek bir depo oluþtur diyeceðim ama dikiþlerden su sýzar. Bu sorunlarý çözmek gerçekten çok zor. Medeni olmak için düþünmeye devam."

Yanlarýna kardeþleri Bansan geldi. Konuþtuklarý mevzuyu ona da açtýlar. O da birkaç þey söyledi. En ilginci "Temizlik için tuvalet ýrmaðýn kenarýnda olmalýydý." Demesiydi.

Bu akla yatkýndý. Abraka "Fakat ýrmaðý su içmek için kullanýyoruz. Bu tiksinti yaratýr." Diye karþýlýk verdi. Bu fikirden vazgeçtiler.

Bansan "Gençler ne zaman dönebilir.?" Diye konu deðiþtirdi.

Abraka "Ankara'ya gidip gelmeleri bir ay sürer. Tabi ki yolda oyalanmazlarsa. Benim endiþem canavarlar. Gençlerde demir býçaklar var. Kendilerini korurlar. Ama bir kahramanlýk yapmaya kalkýþmalarýndan endiþe ediyorum. Tecavat yeni evlendi. Yakýnda karýsý Kalet doðum yapacak. Kýþa girerken filan. Benim aklýma takýlan þey biz evlerimizle lükse alýþtýk. Eskiden ormanda yaþarken bir iki giysiyle yetinirdik. Kýþlarý üþümezdik. Ne zaman ev yaptýk içine girdik o, zaman biz evlerimizin içinde de üþür olduk." Dedi.

Ýki kardeþi de bunu onayladý. Abraka devam etti. "Bizler aðaç sarmaþýklarýndan bir þeyler örebiliyoruz. En iyi örgümüz aðaç dallarýndan sepet örmek. Bunun hakkýnda hep düþünüyorum. Ur þehrinde gördüðümüz pamuktan örülmüþ giysiler gibi bizde örebilsek derim. Bu iþe en kýsa zamanda el atmalýyýz. Kýþýn üzerimize giydiðimiz tüylü hayvan postlarý artýk bizi ýsýtmýyor. Yatýp uyuduðumuzda bile tüylü postlarý kullanýyoruz. Ur þehrinin insanlarý uyurken olsun, giysilerinde olsun, hep örgülü pamuk kulanýyorlar. Kadýnlarý güzel deðil ama giydikleri entariler aklýmý baþýmdan alýyor. O entarilerden bizim kadýnlarýn da giymesini isterdim."

Akilan "Ben orada adýna 'tarak' dedikleri hayvan boynuzundan yaptýklarý þeyle karþýlaþtým. Bizim gibi saçlý erkekler tarak ile saçlarýný düzeltiyorlardý. Birde makas dedikleri þeyi gördüm. Onunla uzamýþ saçlarýný sakallarýný kesip kýsaltýyorlardý. Ur þehrine gittiðimiz iyi oldu. Ýleride orada gördüðümüz akýllýca þeyleri yapmaya çalýþmalýyýz."

Abraka "Beni Ur þehrinde en çok þaþýrtan þey yazýlarý oldu. O yazýlarý nasýl okuduklarýný hayretle gördüm. Hilesi yok. Biri gelip yeni yazýlmýþ yazýyý okuyor. Ondan habersiz bir baþka kiþi geliyor. Öncekinin söylediklerinin aynýsýný söylüyor. Ben buna öyle hayret ettim ki. Aklýma kerkes Tanrýça Fagým'la konuþsun diye onunla ilgili yazýlar yazmak geldi.Ama yazýlar nasýl yazýlýr onlarla nasýl konuþulur bilmiyorum."

Akilan "Elimizde Tanrýça Fagým'la konuþabileceðimiz þeyler var. Tecavat'ýn heykelciði var. Ýstersen bütün tanrýçalarýn heykelciklerini yapabiliriz. Sorun buysa mesele deðil. Eðer Tanrýça Fagým'ýn düþüncelerini öðrenmek ise bu bize uðursuzluk getirir. Ben yazýlarla konuþan insanlarýn uðursuzluðuna inanýyorum. Ya o yazýlarda kötü þeyler varsa. Ýþte uðursuzluk bu olacak."

Abraka "Biz de güzel þeyler yazarýz olur biter. Mesela Tanrýça Fagým'a yaptýðýmýz yakarýþlarý yazarýz."

Akilan "Tanrýça Fagým lanetler. Sen onu bir yazýya hapsedersen Fagým oradan çýkamaz. Seni cezalandýrýr."

Abraka "Ben de yazýlarda kentimizi anlatýrým. Ama en çok istediðim torunlarýmýzýn bizi hatýrlamasý için resimlerle deðil onlara yazýlarla ulaþmak. Çünkü yazýlar insanýn aðzýndan çýkan sözleri avlýyor. Yani bilgi bir av ise yazý da onu avlayan bir avcýdýr. Yazýlar týpký bizim gibi avlanýyorlar. O yazýlarýn ne avladýklarýný bir bilsen. Aklýn hayalin durur. Dedi ekledi. Ur þehrinde taþ ocaðýnda biri ile konuþuyordum. O bana bazý kutsal sözlerle insanýn havada kuþ gibi uçacaðýný söylemiþti. O insan gökyüzünde uçunca tanrýlarýn yanýna çýkýp onlarla konuþurmuþ. En ilginci ise o kutsal sözleri öðrenmek insaný lanetlermiþ. O sözleri öðrenmek oldukça zormuþ. Buna ancak rahip dedikleri kiþiler ulaþabiliyormuþ. Birde onlar tanrýlarýndan yeni bir þey öðrenmek için herkesten gizli ayinle yaparlarmýþ. Yani bizim gibi tanrýlara dua ederlermiþ. Tanrýlarý ise bunu onlara büyük bedeller karþýlýðýnda verirmiþ. O kiþi bu bedelin iki ülkenin birbirleri ile savaþmasý olduðunu söyledi."

Akilan "Görüyorsun. Sen de söyledin. Bilgi denen þey insana bedel ödettiriyor. Bizim amacýmýz sadece bilgiyi öðrenmek olmamalý. Onu kullanmayý da bilmeliyiz. Ýþte insan öðrendiði bilgiyi kullanamazsa böyle tanrýlar büyük bedeller ödetir."

Abraka "Ne biliyorsun bilgiyi kullanmadýðýmýzý. Hemen þuradaki tuvaleti görmüyor musun. Önemli olan lanete lanetle cevap verebilmek. Belki tanrýlar 'bak seni lanetliyorum. Sende benden örnek al. Lanetini konuþtur' diyor. Ben þuna inanýyorum. Gizli olsun, kutsal olsun bilgi paylaþýlmalý. O bilgi paylaþýlmadýðý için insana lanet veriyor. Her þey yazýdan çýktý da ben son bir þey söyleyeceðim. Dedi ekledi. Ben Ur þehrindeki yazýlarý nasýl öðreneceðimizi yani onlarla nasýl konuþacaðýmýzý buldum galiba. Biraz düþün. Önce aðzýmýzdan çýkan her sözcüðe bir þekil vermeliyiz. O þekilleri hiç unutmamalýyýz. Daha da ileri gidersek o sözcükleri parçalara ayýrýp her bir parçaya bir þekil verdik mi sorun çözülür. Mesela benim ismim Abraka. Bak benim dudaðýma dedi. Ekledi. 'Abraka Abraka. A derken farklý, B derken farklý, R derken farklý sonra yine A derken farklý K derken farklý yine A derken farklý þekil alýyor dudaklarýmýz. Bütün bun birbirinden farklý seslere birer þekil verdik mi al sana yazý ile konuþmanýn yolu."

Akilan korkmuþ gibi ürkerek geri çekildi. "Abraka sen ne buldun böyle." Dedi. Bir müddet Abraka'ya baktý. Sonra konuþtu. "Ben korkmaya baþladým. Bu bilgiyi keþke bana vermeseydin. Þimdi uzun süre bundan kurtulamam." Dedi.

Abraka "Korkmakta haklýsýn. Ýþte bilgi insaný böyle korkutur. Ur þehrinin insanlarýna da bu oluyor. Onlar korktukça bilgiye alýþýyorlar. Elbet bizde korkacaðýz. Biz korktuðumuz bu bilgilerin üzerini örtü ile örtemeyiz. Bu bizi ölüme götürse bile bunu denememeliyiz."

Damda oturup konuþan baba ve amcasýný dinleyen Turave ayaða kalktý. Ýçeriye geçecekti ki Abraka "Turave kýzým bize ayran yap ta gel."

"Tamam." Dedi Turave. Damdan içeri geçti.

"Benim Tecavat annesine taþtan bir mücevher kutusu yapmýþtý. Dedi Abraka. Devam etti. Mücevher kutusunu yapmayý bitirir bitirmez gökyüzü karardý. Þimþekler çaktý. Yaðmur yaðmaya baþladý. O gün çok korktum. Tanrýça Fagým'ý kýzdýrdýk mý diye düþündüm. Sonraki günlerim çok keyifli geçti. Kendi kendime 'acaba bu aramýzda Tanrýça Fagým'ýn doðumu mu' dedim. Öyle olmalý ki sonraki günlerde 'zihin' denen þeyi icat ettim. Þimdi zihin nedir diye soracaksýn. Anlatayým. Biz avlanýrken bizi yöneten kafamýza, akýllýca þeyler yaparken düþüncemize zihin dedim. Durdu ekledi. Daha ilerisi var. Unuttuðumuz bir þeyi tekrar hatýrlamak diye bir þey var. Mesela sen bana bir þey söylersin. Aradan birkaç gün geçer. Ben o sözü unuturum. Onu hatýrlamak için o þeyden içime alev kýrmýzýsý kutsal ýþýðýn aktýðýný düþünürüm. Ýnanýr mýsýn. Unuttuðum o þey anýnda aklýma gelir. Ben bunu Ur þehrinde ki taþ ocaðýnda çalýþýrken öðrendim. Bana bunu söyleyen kiþi 'aðzýný sýký tut" dedi. Ben bunun etkisinde öyle kaldým ki her, þeyden içime alev kýrmýzýsý þeyin aktýðýný düþünür oldum. Ve o alev kýrmýzýsý þeye öyle inandým ki onunla yatar onunla kalkar oldum. Zaten güneþte o kutsal ýþýk gibi bize akmýyor mu. Ýþte düþüncemizin ýþýðý da böyle içimize akýyor. Ve o kiþiye sordum. 'Böyle düþünceye ne deniyor' dedim. Bana cevap vermedi. Galiba ismi benim bulmamý istedi. Ben de buna 'Fornox' ismini koydum."

Akilan "Ben de bu yöntemle düþünebilir miyim?"

Abraka "Tabi istediðini düþünebilsin."

Akilan oðlu Mitu'yu düþündü. Oðlundan içine alev rengindeki kutsal ýþýðýn aktýðýný düþündü. Biraz zorlanýyordu. Aklýna türlü türlü þeyler geliyordu. Yeniden odaklandý. Bu sefer gözünü yumarak düþünmeye baþladý. Aklýna oðlunun kalbi geldi. En önemli organ orasýydý. Bu sefer kutsal ýþýðýn oðlunun kalbinden kendi kalbine aktýðýný düþündü. Daha da konsantre olmak için dilini damaðýna yapýþtýrdý. Ýþte oluyordu. Oðlunu görüyordu. Oðlu Mitu ve arkadaþlarýnýn birileri tarafýndan tutsak olduðunu görmeye baþladý. Az sonra gençlerin büyük bir ateþin yanýna getirildikleri aktý içine. Hemen gözünü açtý Telaþ içindeydi.

"Abraka az önce gençlerin baþýnýn belada olduðunu gördüm. Acaba gerçekten öyle mi?"

Abraka "Hemen hazýrlanalým. Gidiyoruz. Dedi ekledi. Bana Fornoxu tarif eden kiþi 'içine bir þey geldi mi ona mutlaka inan. Sonra geç olur piþman olursun' demiþti. Ben bunun peþini býrakmayacaðým."

Abraka damdan içeriye seslendi. Karýsý Nemengen'i çaðýrdý. Nemengen içeriden dama çýktý geldi.

Abraka "Biz gençlerin peþinden gideceðiz Ýçimizde tuhaf þeyler hissettik. Biliyorsun biz hislerimizde yanýlmayýz. Mutlak doðrularý biliriz. Bizim için endiþe etmeyin."

Nemengen telaþlanmýþtý. "Aðzýnýz ne söylüyor sizin. Tecavat'a bir þey olursa ben yaþayamam. Diye tepkiiisini dile getirdi.

Abraka "Ýþte biz mutlak mutluluk için hislerimize hep güveniyoruz. Diye söylendi. Devam etti. "Tecavat'ý ve diðerleri ile en yakýn zamanda geri döneceðiz. Hoþça kalýn." Dedi.

Abraka Bansan'a döndü "Sen kentte kalýyorsun. Dedi. Ekledi. Birilerinin geridekilere sahip çýkmasý gerekiyor. Biz üç kardeþiz. Sattama'nýn mahiyeti ne kadar akrabamýz ise de onlar burada yeni. Buralarýn üstesinden ancak biz geliriz. Senin liderliðine ihtiyaçlarý var. O yüzden bunu üstlen. Dedi."

Mýzraklarý, torbalarý ve oklarý ile iki kardeþ kent halkýna açýklama yapmadan sessizce kentten uzaklaþtý.

Damdan Nemengen Akilan'ýn karýsý Cenbali'ye sesleniyordu. Cenbali çýktý geldi. Nemengen "Abraka ile Akilan az önce gençleri bulmaya gideceklerini söyledi. Akýllarýna bir þey mi ne gelmiþ. O yüzden gençleri takip etmeye çýktýlar." Dedi. Cenbali" Bizimki böyle þeyleri pek sever. Ama baþý da beladan kurtulmaz. Gençlerin hayatý söz konusu ise onlarý takip etmeye çýkmalarý iyi olmuþ."

Kent kýsa zamanda apansýz ayrýlan iki avcýdan haberdar oldu. Sattama elini alnýna götürüp uzaklara doðru onlarý görebilecekmiþ gibi baktý durdu.

Abraka "Mola verelim." Dedi. Kafalarýndaki telaþ hem zihinlerine hem hýzlanmalarýna engel oluyordu. Tepedeki güneþ sýcak ve kavurucuydu. Ormanýn içindeydiler. Ama güneþin ýþýðý aðaçlarýn arasýndan teklifsizce giriyordu. Oturduklarý aðacýn gölgesi onlarý bir nebze serinletmiþti.

Abraka "Çok yoruldum." Dedi. Beline iple baðlanmýþ, dikiþsiz tekparça, deriden matarasýný aldý. Aðzýna dikti. Bir içiþte matarayý boþalttý. Akilan'da aynýsýný yaptý. Abraka "Gece olsaydý yýldýzlara bakar ne kadar yürüdük bilirdim. Epey yol kat ettik. Güneþ biz kentteyken yeni doðmuþtu. Þimdi güneþ tepemizden biraz inmiþ durumda. Baksana biz yürürken gölgemiz yavaþ yavaþ uzadý. Tecavat'lardan iki gün uzaðýz. Biraz hýzlý gidersek ve gecede biraz yürürsek üç dört gün içinde onlara ulaþabiliriz."

Akilan "Tabi gençler benim gördüðüm þeylerle karþýlaþmadýlarsa. Dedi. Ekledi. Fornox esnasýnda görüntüler öyle gerçekti ki. Adeta ürperdim. Ýnsan bu kadar gerçek görebilir mi. Ýnsan bir þey bildi mi telaþa kapýlýyor."

Abraka sözünü kesti. "Fornox Tanrýça Fagým'ýn bize verdiði büyük bir nimet. Onun bizle beraber olduðuna inanýyorum. Çünkü Fagým senin fornoxu öðrenmeni istedi. Bizi takibe çýkarttý. Gelirken ormanýn içinde kuþlarýn sesini dinledim. Bana 'Gençlere çok yaklaþtýnýz. Acele edin.' Diyorlardý."

Akilan "Sen kuþlarla da mý konuþuyorsun?" diyerek hayret ve þaþkýnlýðýný dile getirdi.

Abraka "Kuþlarla konuþmak için küçük bir fýsýltý yeter. Onlarla ben sözlerimle deðil düþüncemle konuþuyorum. Önce onlara bilmedikleri önemli þeyleri içimden fýsýldýyorum. Ardýndan bana her þeyi söylemeye baþlýyorlar."

Akilan "O fýsýltý nedir. Onlara ne söylüyorsun?

Abraka "Onlar cik cik diye konuþurlar. Bende onlarýn sözünü deðiþtirip 'cuk cuk' diyorum, 'uc-uk uc-uk' diyorum, veya 'cakan cakan' veya 'cakun cakun' veya 'caikun caikun' diyorum. Onlar bu yeni þeylere ilgi duyup beni dinliyorlar ve benden etkileniyorlar. Sonra benim sorularýma cevap veriyorlar. Sende yapabilirsin. Ýçinden bir þarkýyý kuþlarýn söylediðini düþün. Kýsa zamanda onlarýn senin þarkýný beraberce söylediðini duyacaksýn."

Akilan þaþkýndý. Ne diyeceðini bilemedi. "Þaþtým kaldým doðrusu. Ben hep kuþlarýn ne konuþtuklarýný merak eder dururdum. Senin gibi içimden kuþlarla konuþmaya çalýþýrdým. Ama bana cevap vermezlerdi. Demek onlara bir þeyler fýsýldayacaksýn. Bence bunu kentte kimseye söyleme. Bende söylemeyeceðim. Kenttekiler bunu öðrenirse uðursuzluk yaþarlar. Görüyorsun. Ankara'dan tanýdýk kabileler çaðýrmaya yeltendik. Gençlerin tutsaklýðý ortaya çýktý."

Abraka "Bende farkýndayým. Tanrýça Fagým bize, öðrettiði her yeni þeye karþýlýk bizi zorlayarak ta olsa karþýlýðýný alýyor. Ama bizi yalnýz da býrakmýyor. Baksana gençlere fornox yapmak benim aklýmda deðilken sen yaptýn. Onlarýn tehlikede olduðunu gördün. Ýþte bu yalnýz olmadýðýmýza bir iþaret." Dedi. Ayaða kalktý.

Tam o sýrada ormanda bir grup ilkel avcý fark ettiler. Saçlarý uzun, karýþýk sakallý, elinde sopalar olan avcýlar. Hemen oturduklarý aðacýn arkasýna sindiler. Ýlkel avcýlar biraz yakýnlaþtý. Biri "Daha çok odun toplayalým. Acele edin. Reisimiz bekliyor. Onlarý yemek için can atýyor." Biraz arandýlar. Yerden kýrýk dal parçalarý topladýlar. Sonra oradan geldikleri yöne doðru uzaklaþtýlar. Abraka sessiz adýmlarla onlarý takibe baþladý. Akilan onu gerisinden takip ediyordu. Bellerini eðmiþ vaziyetteydiler. Uzun bir görüntü verip dikkat çekmek istemiyorlardý. Eðilme onlara bir tür kamufle saðlýyordu.

Abraka uzaklardan dumanlarýn geldiðini gördü. Ýlkel avcýlarý takipteyken dumanlý yere gittikçe yaklaþtýlar. Abraka gözlerine inanamadý. Gençler birer kazýða baðlanmýþ o kazýklarý da bir dayanaða koymuþlardý. Gençlerin altýndaki alevler yavaþ yavaþ yükseliyordu. Ýlkel avcýlar gençleri çevirme yapýp yiyeceklerdi. Abraka kuþaðýndaki demir býçaðý çýkardý. Kardeþine de ayný þeyi iþaret etti. Sonra "Hey." Diye baðýrdý.

Birden bir sürü baþ Abraka'ya çevrildi. "Hulu gu. Hulu gu." Diye birbirine baðýrdýlar. Sonra iki yabancýya doðru koþtular. Kavgada kan gövdeyi götürüyordu. Abraka üzerine gelen avcýlarýn karnýna býçaðý saplayýp çýkarýyordu. Ayný þeyi Akilan da yapýyordu. Yere kýsa zamanda on altý avcý serdiler. Diðer avcýlar arkadaþlarýnýn kan revan içinde olduðunu görünce korktular. Geri çekildiler. Ellerindeki sopalarý uzatmýþ tetik vaziyetindeydiler. Abraka üzerlerine yürüyünce korkup kaçtýlar. Ateþin baþýndaki kalan birkaç kiþi ise üzerlerine gelen iki yabancýya korku ile baktýlar. Telaþla koþup oradan uzaklaþtýlar.

Hemen gençleri bir bir baðladýklarý kazýklarla birlikte dayanaktan çekip yere indirdiler. Gençlerin baðlarýný býçaklarý ile kestiler.

Abraka "Hemen buradan uzaklaþmalýyýz. Bunlar tekrar çoðalarak üzerimize gelebilirler."

Gençler çadýrlarýn birine gitti. Ýlkellerin korumaya aldýklarý deriden torbalarýný aldýlar. Ýçlerini kontrol ettiler. Yiyecekleri içindeydi. Yalnýz demirden býçaklarý yoktu.

Tecavat "Baba býçaklarýmýzý almýþlar." Dedi.

Abraka "Býrakýn býçaklarý. Hemen buradan gidiyoruz." Ve orayý koþarak terk ettiler.

Ýstikamet yine Ankara'ydý. Yürüyüþ günlerce sürdü. Varmalarý gereken Ankara'ya bir türlü varamýyorlardý. Abraka gece yýldýzlarý kontrol ediyor ama yýldýzlar ona bir türlü rota vermiyordu. Ýstikamet yönünü þaþýrmýþlardý. Bu Abraka'nýn baþýna hiç gelmemiþti. Ankara'daki tanýdýk kabileler bir tepenin eteðindeydiler. Orayý iyi hatýrlýyordu. Ve geldikleri yönü de daha önce tecrübe etmiþti. Þimdiye menzile varmalarý gerekiyordu.

Bir süre sonra önlerine hep dik ve devasa daðlar çýkar olmuþtu. Kendilerini o daðlarýn arasýnda dev aðaçlarýn oluþturduðu ormandan kaybolmuþ buldular. Geceydi. Abraka uzun uzun yýldýzlara baktý. "Ben derim ki ayný istikamette yürümeye devam edelim. Burnuma nem kokularý geliyor. Ayný nem kokusunu denizi olan Antalya'ya gidiþimizde de almýþtýk. Galiba atamýz Meþtaka'nýn bilmediði baþka bir denizi keþfetmek üzereyiz." Dedi.

Kafile mola vermiþti. Gecenin karanlýðýnda bir aðaca çýktýlar. Aðacýn dallarý öyle çoktu ki yatay olarak ta uzanmýþ olmalarý onlarýn rahatlýkla yerleþmelerini saðladý. Gençler hemen uykuya daldý. Yalnýz Tecavat uyanýktý Akilan da uyumuþtu.

Abraka diðerlerini uyandýrmamak için kýsýk bir sesle "Söyle bakayým Tecavat ellerinizde demir býçaklar olduðu halde nasýl oldu da yakalandýnýz?" diye sordu.

Tecavat "Bizden güçlü ve kuvvetliydiler. Kalabalýktýlar. Hepsi bir anda üzerimize çullandý. Býçaklarýmýzla hamle yapalým dedik ama çok geç kalmýþtýk. Bizi önceden takip etmiþ olmalýlar ki bir anda karþýmýza çýktýlar. Dedi sordu. Peki siz nasýl buldunuz bizi. Ve niye bize ulaþtýnýz. Biz sizin gelmeyeceðinizi zannediyorduk. Nasýl oldu da bizi kurtarma tesadüfünüz gerçekleþti?"

Abraka sýr vermek istemedi. Çocuklara fornoxu anlatýp kafalarýný karýþtýrmak istemiyordu. "Kurtuldunuz ya siz ona bakýn. Ýllaki bir þey öðrenmek istiyorsan söyleyeyim. Sizin haberinizi Tanrýça Fagým aracýlýðý ile aldýk. Hepsi bu."

Tecavat "Hala þoktayým. Ya siz gelmeseydiniz. Ya bizi yeselerdi. Demek Tanrýça Fagým aðlamýþ ve üzülmüþ olmalý ki sizinle irtibata geçti. Ama neden biz Fagým ile konuþamýyoruz. Yoksa siz büyüklerin bizim bilmediðimiz þeyleri yalnýzca, kendinize benzeyen evlilere mi açýyorsunuz. Yoksa evlenmeyen gençler evlenince bu sýrlarý onlara da açacak mýsýnýz." Durdu devam etti. "Ben Kalet ile evlendim. Ama bana gizemli þeyler söylemediniz." Dedi.

Gençlerin hepsi uyurken yalnýz Tecavat'ýn uyanýk kalmasý onun bir iþareti fark etmesine neden oldu. "Baba elbette biliyorum ki evlilik dünyasý diye bir þey vaar. Ve bu dünyada sýrlarýn olduðunu biliyorum. Bu sýrlarý bazý evlilik yapmýþlara açýyorsunuz bazýlarýna açmýyorsunuz. Evlenmemiþlere ise hiç açmýyorsunuz. Düþüncelerimde doðru muyum sence?" dedi.

Abraka "Düþüncelerinde doðrusun. Madem böyle bir þey keþfettin. Anlatayým. Biz evlilik yapmýþ olanlar güvenliðimiz olsun, ailevi olsun, toplumumuzun mutluluðu için bazý sýrlara vakýfýz. Ve bu sýrlarla ayakta kalmaya ve yaþantýmýzý kolaylaþtýrmaya çalýþýyoruz. Tanrýça Fagým ilk avcý ve toplayýcý insaný yaratýnca ona eþyalarýn ismini öðretti. Ve Fagým 'Bu öðrettiklerimi karýna ve soyundan evli çocuklarýnýza öðret. Onlardan bazýlarý bunu hak eder bazýlarý etmez. Hak etmeyenlere söyleme.' Demiþ. Ve ilk avcý Tanrýça Fagým'ýn ülkesinde yaþarken önüne gelen herkese eþyalarýn ismini ve Fagým'la olan konuþmalarýný söylemiþ. Tanrýça Fagým'da kuralýný çiðneyen bu ilk avcý insaný ülkesinden kovup bu yaþadýðýmýz topraklara sürmüþ. Görüyorsun. Öðrenmek çok önemli. Öðrendiðin þeyi söylemekte acele etme. Belki zaman gelir öðreteceðin þeyin sana ne kadar zararlý olduðunu görür bundan vaz geçersin. Ýþte þimdi bu sözlerimle evlilik dünyasýna gerçek olarak adým atmýþ durumdasýn. Bu sýrlar ile yalnýz benimle temasa geç. Ýleriki yaþamýnda bu sýrlarla artýk kendin karar verebilecek duruma geçeceksin. Sizin tehlikeye düþüþünüzü bilmemiz de evlilik dünyasýnýn bir harikasý olarak kabul et. Ýleride sana bu kademeye geçmen için ehil olduðunda o sýrrý söyleyeceðim. Þimdilik yeter. Artýk uyuyalým. Konuþarak uyuyanlarý rahatsýz etmeyelim."

Gecenin karanlýðýnda yalnýzca baykuþlar ötüyordu. Bir de cik cikleyen küçük kuþlar. Ay bütün görkemi ile bulutlar arasýndan göründüðünde Abraka bir týkýrtýya uyandý. Oturduðu yerden týkýrtýnýn kaynaðýný araþtýrdý. Bir þey bulamadý. Ama tekrar uyumadý. Bir þeyler ters gidiyordu. Ýllaki o týkýrtýnýn mahiyetini bulacaktý. Uzun süre ormanýn karanlýk zeminini gözleri ile taradý. Evet orada hemen ileride aðacýn altýnda bir þey dikkatini çekti. Önce hayvana benzetti. O hayvan olduðu yerdeki aðaca týrmandý. Sonra kollarý gerildi. Bir výnlama duydu. Abraka hýzla baþýný kenara çekti. Aðaca bir þey saplanmýþtý. Bu bir oktu.

"Uyanýn uyanýn. Basýldýk." Diye baðýrdý. Gençler ve Akilan telaþla uyandýlar. Abraka Komut veriyordu. "Hemen aþaðý inin. Çabuk çabuk." Aþaðý ilk inen Abraka'ydý. Diðerlerinin inmesini telaþla bekledi. Diðer taraftan okun geldiði yöne bakýyordu. Herkes aðaçtan inince koþmaya baþladýlar. Karanlýkta bir þelalenin olduðu yere geldiler.

Abraka "Ben ok atanýn bir kiþi olduðunu gördüm. Ama o kiþi bununla yetinmez gider kabilesini bizim peþimize takar. Sabaha kadar yürüyeceðiz. Haydi." Dedi.

Tekrar yürümeye baþladýlar. Ama önlerine çýkan çok büyük bir daðýn eteðinde olduklarýný fark ettiler. Ýþleri oldukça zorlaþýyordu.

Abraka "Ýlkel avcýlar ancak düzlük yerlerde kahramanlýk gösterebilir. Onlarýn daðda bir takibe baþlamasý düþünülmez. Çünkü daðlar saldýrýya geçenin manevrasýný kýsar savunmaya geçeninkini ise geniþletir. Bu bir doða kanunudur." Diyerek onlarý biraz olsun sakinleþtirmeye çalýþýyordu.

Sabah olmuþtu. Tepeye doðru týrmanýyorlardý. Bitip tükenmiþlerdi. Abraka dýþýnda herkes mola verilmesini istiyordu. Abraka "Daðýn tepesine birkaç adým daha kaldý. Tepenin ilerisinde deniz var gençler. Bakýn gök yüzündeki martýlara. Bu martýlardan Antalya'da vardý. Ben yanýlmam." Dedi. Kafile son bir gayret ile zorlukla tepeye ulaþtý. Deniz uçsuz bucaksýzlýðý ile onlara gülümsüyordu. Tecavat dýþýnda herkes þaþkýnlýk içindeydi. Abraka buralarda deniz olduðunu nasýl bilebilirdi. Denizi ilk kez gören gençler þaþkýnlýðýný hemen üzerlerinden attý. Aþaðý doðru iniþe geçti. Abraka Tecavat ve Akilan geriden gelerek iniyordu. Abraka onlara "Ben buranýn unutulmamasý için bir isim buldum. Buraya 'Karabük' diyorum.

Akilan Birkaç defa "Karabük Karabük" diye söylendi. Sonra konuþtu. "Neden buraya Karabük diyorsun?" diye sordu.

Abraka "Daða çýkmadan önce daðýn eteklerinde kapkara taþlar vardý. Bükünce hemen kýrýlýyorlardý. Bende bükmek ile karayý birleþtirdim. Karabük dedim."

Ýki kardeþ denizin kýyýsýnda oturuyordu. Gençler ise denizde yüzüyorlardý. Abraka "Ýstersen senin aðýndan yapalým. Antalya'da yapamadýðýný burada yaparsýn. Bende sana yardým ederim. Bakalým balýk yakalayabilecek misin. Denemiþ oluruz." Dedi

Akilan "Yapalým ama buralarda sarmaþýk aðaçlarý yok ki. Etrafýna baksana. Ýþimize yarar birkaç aðaçta ormanlarýn içinde. Ýllaki að yapalým diyorsan gençler denizden çýksýn öyle. Ben o yüksek aðaçlara týrmanacak kadar genç deðilim. Yaþým olmuþ otuz sekiz. Durdu devam etti. Sahi sen kaç yaþýna bastýn?"

Abraka "Kýrk iki yaþýndayým. Ben yaþýmý unutmamak için duvarýma her geçen sene için çizgi çizerim. Biz avcýlar için en ileri yaþ elliyi geçmiyor. Dedi sonra sordu Ne dersin gençler denizden çýksýn mý?"

Akilan gençlere ýslýk çaldý. Gençler yüzmeyi býrakýp sahile baktýlar. Akilan'ýn gel iþareti ile yüzmeyi býrakýp denizden aðýr adýmlarla kýyýya çýktý.

Ailan "Biz Abraka amcanýz ile balýk aðý öreceðiz. Bize aðaç sarmaþýklarý toplayabilir misiniz?"

Gençler olumlu yanýt verdi. Tecavat babasýnýn demir býçaðýný aldý Arkadaþlarý ile ormana girdi.

Abraka konuþmaya baþladý. "Ömrümde bir kez Antalya da deniz balýðý yedim. Yakalarsak bu ikinci olacak. Keþke kenttekilerde tatsa." Diye söylendi.

Akilan "Neden bir denizi olan yerde yaþamýyoruz. Týkýlýp kaldýk Çatalhöyük'te. Neymiþ orada kil toprak bulunurmuþ. Atamýz Meþtaka'nýn barýnaðýný gördün. Sapasaðlam taþtan."

Abraka sözünü kesti. "Çok stratejik düþünmüyorsun. Çatalhöyük'ün av hayvaný ile Antalya'nýn ki farklý. Biz geyikleri avlarýz. Antalya'da hem geyik yok hem manevra alaný dar. Biz kentimizin girdisini çýktýsýný biliyoruz. Antalya'ya ise alýþmamýz çok zor olur. Ve bu alýþma esnasýnda kayýplar verebiliriz. Çünkü sende gördün. Orada ayýlardan geçilmiyor. Tanrýça Fagým korusun. Daðlara taþlara. Ayýlar çocuklarýmýzdan birini kaparsa biz ne yaparýz. O yüzden ben denizlere taþýnmaya karþýyým. Ama denizleri keþfetmeye taraftarým."

Bir saat sonrasýydý. Gençler ormandan eli boþ dönmüþtü. "Hiçbir yerde sarmaþýk aðacý bulamadýk" diyorlardý.

Tecavat "Ýsterseniz balýðý mýzraklarýmýzla avlayabiliriz. Denizin tabanýna daldýðýmda balýklar gördüm." Dedi. Ardýndan gençler mýzraklarýný aldý. Denize girdi.

Birkaç dakika geçmiþti ki Mitu heyecanla "Yakaladým." Diye baðýrarak mýzraðýnýn ucundaki balýðý gösterdi. Denizden çýkýp balýðý sahile býraktý. Tekrar denize girdi. Kýsa sürede Tecavat'ta balýk yakaladý.

Akilan "Bu gençlere þaþýlýr doðrusu. Geyik mýzraðý ile balýk avlamak. Oldu olacak geyik etini denize atalým. Balýklar onu yemek için toplansýn. Bizde kolayca balýklarý avlayalým."

Abraka "Doðru söylüyorsun. Bu þekilde deðil ama balýklarýn yiyebileceði þeyler yem olmalý. Mesela solucan veya ekmek hamuru gibi þeyler. Balýk ancak bu dillerden anlar."

Gençlerin balýðý on beþe çýkmýþtý. Hepsi koca koca balýklardý. Hepsi ayný tür balýklardý.

Abraka "Bu balýk çeþidine bir isim buldum. Ben bunlara 'Kefal Balýðý' diyorum." Dedi. Ardýndan gençlere seslendi. "Gençler gelin artýk. Bu kadar tuttuðunuz balýk yeter."

Gençler denizden çýktý. Abraka onlara kuru dallar bulup getirmelerini söyledi. Az sonra dallar geldi. Abraka balýk ziyafeti için iþe giriþti. Tam ateþ yakmak için sürtme çubuðu ile pozisyon almýþtý ki iki ayýnýn onlara doðru koþtuðunu gördüler. Gençler balýklarý kaptýrmak için onlarý hýzla derinden torbalarýna doldurdular. Sonra koþarak oradan uzaklaþtýlar.

Geriye dönüp bakýyorlardý. Ayýlar peþlerini býrakmamýþtý. Israrcýydýlar. Avcýlar koþuyor ayýlarda koþuyordu. Sahilde koþmanýn iþe yaramadýðýný fark ettiler. Otomatik olarak ayýlar onlarý görüyordu. Ormana girmeyi denediler. Ayýlar belki aðaçlardan dolayý görüþ alaný zayýflar takibi býrakýrlardý. Öyle yaptýlar.

Ormaný sahile paralel olarak kat ediyorlardý. Ayýlar durmuþtu. Acýlar bir müddet daha denize paralel ilerledi.

Abraka "Durun dedi. Sahilde biri var. Dikkatli olun görünmeyin."

Ormaný çýkýp sessiz adýmlarla yabancýya yaklaþtýlar. Bir kadýndý bu. Sahile sýrt üstü yatmýþ güneþleniyordu galiba. Burada tek baþýnaydý. Avcýlarýn görebildikleri buydu. Cesaretlendiler.

Abraka "Hey." Diye seslendi. Kadýn yerinden doðruldu. Onlara baktý. Hiçte korkmuþa benzemiyordu. Kadýn onlara eliyle gel iþareti yaptý. Avcýlar yaklaþtý.

Kadýn "Korkmayýn yemem sizi." Diye söylendi. Kadýnýn dili avcýlara yabancý gelmiyordu. Kendileri gibi eski sami dilini konuþuyordu.

Abraka "Senin adýn nedir?"

Kadýn "Adým Jadakan." Diye cevap verdi.

Abraka "Senin kabilen nerede. Herhalde buralarda yalnýz yaþamýyorsun?"

Jadakan "Elbette yalnýz yaþamýyorum. Yalnýz kabilemin arasýnda hiç erkek yok. Ve biz erkekleri hiç sevmeyiz."

Abraka "Yaþadýðýnýz yere ne isim veriyorsunuz. Biz yaþadýðýmýz yere Çatalhöyük diyoruz.""

Jadakan "Oldukça deðiþik bir isim. Hoþuma gitti. Dedi devam etti. Bizim yaþadýðýmýz yerin ismi yok. Yalnýz bize amazon kadýnlarý derler. Biz bir çok savaþlar kazandýk. Bir çok insanýn canlarýna kýydýk. Ben amazon kadýnlarýnýn lideriyim. Biz kadýnlarý bir araya toplayan sebep kadýnlarýn kocalarýndan þiddet görmesidir. Ve biz her an savaþa hazýr haldeyiz. Siz kalabalýk deðilsiniz. Size zararýmýz dokunmaz. Eðer bana inanýyorsanýz size bir hediyem var." Dedi Yanýndaki yeþil kabuklu fýndýklardan uzattý. Abraka fýndýklarýn bir tanesini aðzýyla kýrdý yemeye baþladý.

Jadakan "Fýndýðý aðzýnla kýrma. Diþlerine zarar verirsin. Benim gibi taþla kýr." Dedi örneðini gösterdi. Fýndýk Abraka'nýn hoþuna gitti. Aðzýný þaplatarak fýndýðý yuttu.

Jadakan "Bizim yaþadýðýmýz yerde bunlardan çok var. Biz buna fýndýk diyoruz."

Abraka da bir dostluk sunmak istiyordu. Deri torbasýndan þimdiye kadar hiç yemediði ekmeði çýkardý. Jadakan'a verdi.

Jadakan ekmeðin tadýna baktý. "Bu çok nefis. Bunu nasýl yaptýnýz?" diye sordu.

Abraka "Buðdayý dövdük. Su ile yoðurduk. Sonra ateþte piþirdik."

Jadakan "Sizler zeki insanlara benziyorsunuz. Görünüþünüz ve davranýþýnýz hiç ilkel deðil. Galiba sizi kabilemize kabul edebiliriz."

Abraka her zaman þüpheciydi. Bu yüzden hep kazandýðýný düþünüyordu. Jakadan ve kadýnlardan oluþan kabileye davete ikircikli yaklaþtý. "Bizim yolumuz uzun. Sizinle gelip zaman kaybedemeyiz." Dedi.

Jadakan çok sinirlendi. Ve vahþi kiþiliðini göstererek yanýnda duran hançerini sezdirmeden ayaða kalkarak hýzla Tecavat'ýn kalbine sapladý. Hýzla koþarak oradan kaçtý. Avcýlar donup kalmýþlardý.

Abraka "Oðlum oðlum." Diye söylendi. Kucaðýnda Tecavat hüzünle ona bakmakta.

Tecavat'ýn kalbini kontrol ettiler. Anýnda ölmüþtü. Her þey için artýk geçti. Kentte olsaydýlar belki bir þey yapabilirlerdi.

Abraka "Oðlum oðlum." Diye tekrar söylendi. Gözleri yaþardý. Orayý hemen terk etmeleri gerekiyordu. Amazon kadýnlarý her an bir baskýn yapabilirlerdi. Tecavat'ý bacaklarýndan, kollarýndan ve belinden tutarak hýzla orayý terk ettiler.

Tecavat'ý daha fazla yanlarýnda götüremezlerdi. Bir çukur kazýp Tecavat'ý oraya gömmeliydiler. Sahilden ormana teakrar geçtiler. Akilan ve Abraka býçaklarý ve elleriyle bir çukur açtýlar. Ýçine Tecavat'ý yavaþça koydular. Sonra üzerini acele ile toprakla örttüler. Yere diz çökmüþ bir vaziyet aldýlar. Bir süre mezarý seyrettiler. Ýçlerinden ne geçenler hüzün ve ayrýlýktý.

Bu onlara iyi gelmiþ olmalý ki Abraka "Artýk Tecavat'ý gözlerimizle taþýyacaðýz. Onun bizimle yürüdüðünü unutmayýn. En ufak bir hata yapýp onu incitmeyin. Onun sevdiði þeyleri düþünün. Bu ona iyi gelecektir. Ölüler hatýrlanmayý çok severler. Hele onlarýn dilinde konuþursanýz. Onlar dilleri ile deðil düþünceleri ile konuþur. Dedi ekledi. Kim bilir annesi Nemengen ne kadar üzülecek. Tecavat annesinin biricik oðluydu. Tanrýça Fagým bizden bir bedel aldý. Bu bedelin peþini býrakmayalým. Ve yeryüzünün tek odaðý olan ödüle doðru yürüyelim. O ödül aklýmýzýn ýþýðý, kalbimizin ýþýðýdýr. Bu ýþýkta Tecavat'ý yeniden yaþýyor olduðunu göreceðiz. Onu görmek için sabredin ve bekleyin." Bu merasimle orayý terk ettiler. Yine sahile çýkýp güneþin battýðý yöne doðru ilerlediler.

Ormanlardan her zamanki gibi kurt ulumalarý geliyordu. Kurt sesleri çoðalmýþtý. Bu hayra alamet deðildi. Akþam olmak üzereydi. Bir aðaca çýkýp dinlenme evresine geçmeliydiler. Karýnlarý açtý. Acele ile ateþ yaktýlar. Deri torbalarýndaki balýðý kýzartmaya koyuldular. Balýklarý kýsa bir piþirme ile ateþte aldýlar. Hemen bir aðaca týrmandýlar. Akþam yiyeceklerini zevkle yemeye baþladýlar.

Karþý taraflardan çýðlýklar geliyordu. Abraka dikkatle o yöne doðru baktý. Birini gördü. Ama bu hayvandý. Týpký insanlara benziyordu. Çok ilkel bir avcýda deðildi. Abraka "Bu da nesi?" diye söylendi. Sonra ayný cinsten bir keç hayvan daha çýðlýk atar oldu. Hayvanlar dudaklarýný büküp "Uuuuu" diye çýðlýk atýyordu.

Abraka "Gelin bu hayvana bir isim bulalým. Dedi devam etti. Bunlar çok heyecanlý görünüyorlar ve öyle baðýrýyorlar. Bizlere benziyorlar. Dedi ekledi. Tanrýça Fagým daha senin ormanlarýnda nelerle karþýlaþacaðýz?"

Akilan "Ben bir isim buldum. Bunlara 'Maymun' diyelim. Bizim kentin uzaklarýndaki May gölü ile mun sözünü birleþtirdim."

Gençlerden Tuluþka "Akilan amca Tecavat öldüyse nasýl bizimle beraber olacak?" diye sordu.

Akilan "Her þeyin bir caný vardýr. Þu maymunlarda bile can var. Ama biz o caný göremeyiz. Yalnýzca Tanrýça Fagým görebilir. Bir avcý ölünce vücudundan çýkar. O artýk özgürdür. O özgür canýn bizim gibi kollarý ve bacaklarý vardýr. Ama görünmez. Ölülerin canlarý ancak karanlýkta görünür. Tabi onlarý çok dikkatli izlersen. Onlar gündüzleri istediði insanýn içine girer çýkarlar. Ölüler yaþayan birinin vücuduna girdi mi yaþayan kiþi onu fark etmez. Ölü ise girdiði vücutta yaþayanýn kontrolü altýndadýr. Yaþayan uyumaya yattýðý an ölü onun vücudundan çýkar. Biz yaþayanlarýn bedenine her çeþit ölmüþ avcý insan girer çýkar. Onlarý vücutlarýmýzdan uzaklaþtýramayýz. Çünkü bizi rahatsýz etmezler ve biz onlarý fark edemeyiz. Ancak kötü canlý ölmüþ biri vücudumuza girdi mi hemen rahatsýz oluruz. O zaman sinirleniriz kavga ederiz. Biz sakinleþtiðimizde kötü ölüler içimizden çýðlýk atarak çýkmak zorunda kalýrlar. Çünkü kötülükleri önlenmiþ ve buna çok kýzmýþlardýr."

Mitu babasýnýn bu açýklamasýna hayran kalmýþtý. Yanýnda oturan Tecavat'ýn kardeþi Menda'ya "Sen benim içime öldüðünde kesinlikle girme. Çünkü ben ölülerden korkarým. Bende senin içine öldüðümde girmeyeceðim. Anlaþtýk mý?" dedi.

Tuluþka "Ya ben girersem." Diye araya girdi.

Mitu "Sende giremezsin. Çünkü seni de tanýyorum. Zaten ne gelirse tanýdýk insanlardan geliyor. Eðer ben ölürsem söz kimseyi rahatsýz edip içine girmeyeceðim. Dedi babasýna sordu. Peki baba neden ölüler yaþayan insanlarýn içine girer?"

Akilan "Ölü insanlarýn caný naziktir. Güneþ ýþýðýna dayanamazlar. Onlar hep gölge yerlerde yaþamak isterler. Yaþayan insan hem gölge hem onlara sanal bir dünya sunduðu için ölü canlar hep yaþayan insan vücutlarýna girmek isterler."

Tuna M. Yaþar




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn tarihsel roman kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Göbeklitepe 5
Göbeklitepe 4
Göbeklitepe 3
Göbeklitepe 2
Göbeklitepe 1
Çok Eskiden 9
Çok Eskiden 8
Çok Eskiden 4
Çok Eskiden 3
Çok Eskiden 5

Yazarýn roman ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Dünya Taþýnýyor 3
Dünya Taþýnýyor 8
Dünya Taþýnýyor 7
Dünya Taþýnýyor 6
Dünya Taþýnýyor 1
Dünya Taþýnýyor 2
Dünya Taþýnýyor 5
Dünya Taþýnýyor 9
Dünya Taþýnýyor 4

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Masa [Þiir]
Reptilian 1 [Öykü]
Reptilian 2 [Öykü]
Reptilian 3 [Öykü]
Reptilian 4 [Öykü]
Reptilian 5 [Öykü]
Savaþ Trafiði 2 [Öykü]
Savaþ Trafiði 1 [Öykü]
Savaþ Trafiði 3 [Öykü]
Aðaçlara Fýsýldayan Adam [Öykü]


Tuna M. Yaþar kimdir?

Voltaire


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Tuna M. Yaþar, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.