..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Ýyi bir aþk mektubu yazmak için, neler yazacaðýný bilmeden oturman, kalktýðýnda da ne yazdýðýný bilmemen gerekir. -Rouesseua
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Toplumcu > þenol durmuþ




14 Temmuz 2009
Midyeci Raci  
þenol durmuþ
-"Be hayvan Çamur Yaþar hem çeribaþý hem de mahallenin en iyi esrar satýcýsý, oðlu da mahallenin en iyi hýrsýzý. Bir gecede en az beþ dükkan soyarmýþ. Daha ne istersin, parayla oynuyorlar Allahýn belasý. Senelerdir çalmadýn çýrpmadýn da ne oldu sanki, mahalle de herkes zengin oldu sen ise kendini de bizi de süründürdün. Nusret abim zamanýnda sana söylemedi mi. Eniþte midye satacaðýna esrar sat eroin sat dedi. Ama sen tavþan yürekliliðinden, ödlekliðinden midyeden baþka hiçbir bok satmadýn.


:BIGE:
Bir insanýn mutluluðu tarif edilemez derlermiþ... Yaþayan bilirmiþ. Raci bugün mutluluðun doruk noktasýna ulaþmýþtý. Cebindeki bozuk paralarý, kaðýt paralarý defalarca saydý. Fakirin mutluluðuydu para. Bugün onu yakalamýþtý.Çevresini dikkatli bir þekilde kontrol ettikten sonra paranýn bir kýsmýný çorabýna sakladý. Yaptýðý bu hareketten dolayý belki de utanýyor, sýkýlýyordu ama ne yapsýn midyeci Raci mecburdu bunu yapmaya.

Elli küsür yaþýnda bir adam için ayýp sayýlacak bir hareketti. Hayatýnda hiç kimseyi soymayan bir insan olarak Raci yýllardýr, kendi kendini soyan bir tip olmuþtu. Bu yüzden olacak ki baþý hiç belaya girmemiþti. Hem suçlu, hem de maðdurdu midyeci Raci. Kendi kendisini þikayet edecek hali de herhalde olamazdý. Kendisini soymaktan dolayý bir kiþi henüz tutuklanmamýþtý, bunu da çok iyi biliyordu..

Fakat lanet karýsý yakalarsa onun iþini bitirirdi. Para kazanmak kolay mýydý?.. Aksaray meydanýnda sabaha kadar dolaþmýþ, kan ter içinde kalmýþ, zorlukla da olsa tezgahýnda ki bütün midyeleri satmýþtý. Müþterileri de pek elit kesim sayýlmazdý. Sarhoþlar, tinerciler, psikopatlar, köprü altýnda yatanlar en iyi müþterileri sayýlýrdý. Üstelik geçmiþ yýllarda geçirdiði iþ kazalarý vardý ki þimdiye kadar yaþadýðýna þükür ediyordu. Birkaç kez kýçýndan býçaklanmýþ, hasýlatý gasp edilmiþti. Bir kez de tinerciler midye tezgahýný elinden zorla almýþ, midyeleri afiyetle yemiþler, üstelik bir de onu feci þekilde dövmüþlerdi.. Polise gittiðinde ise yine dayak yemekten zor kurtulmuþtu. Polisler fena çýkýþmýþtý.

-"Ulan pezevenk gece vakti ne iþin var Aksaray meydanýnda, yapacak baþka iþin yok mu senin, hadi sittir git ulan baþýmýzdan!" ..

Bunlarý düþünürken midyeci Raci yaklaþýk bir saattir yürüyordu. Sarýgöl Roman mahallesinin giriþinde kaldýrýma oturdu. Yýllardýr aldýðý kilolarý artýk taþýyamýyordu. Sýk sýk terliyor nefes darlýðý çekiyordu... Bir sigara yaktýktan sonra mahallesine göz ucuyla baktý. Yýllardýr hep bu hareketi yapardý. Sabahlara kadar dolaþýr, gezer tegahýnda ki midyeleri satar, hava aydýnlanýrken mahalleye gelir, bu lanet olasý kaldýrýmda oturur bir sigara içer, hayallere dalar, hüzünlenirdi.Bazen de mutluluktan aðlardý...Duygusal bir yapýya sahipti.

Kurumuþ dere yataðýnda karþýlýklý evler dizilirdi, tek ve hür bir orman gibi kardeþcesine... En sefil bir gece kondu dahi bu evlerin yanýnda mutlaka bir villa gibi dururdu. Ýstanbulda yaþayanlar bu mahalleyi çok iyi bilirdi. Burasý bela kokardý.Hem de en dehþetlisinden... Yarý ahþap, yarý teneke, araba lastiklerinden yapýlmýþtý bu hilkat garibesi evler. Evler de insanlarda kaderine terkedilmiþti. Mahallenin tek avantajý vardý. Mahallede kira, elektirik, su derdi yoktu. Arazisi devlet arazisi sayýlýrdý. Þimdiye kadar mahallede bir Allahýn kulu elektirik, su faturasý da ödememiþti.

Geçmiþ yýllarda suyu, elektiriði kesmeye gelmiþlerdi ama mahalleli buna müsaade etmemiþti. Görevliler çoðu kez canýný zor kurtarmýþtý. Sayýsýz iski personeli, elektrik idare memurlarý dövülmüþ hatta bazýlarý býçaklanmýþtý. Üstelik araçlarý bile yakýlmýþtý. Bu yüzden görevliler korkudan olacakki yýllardýr mahalleye giremiyordu. Mahallede herþey bedava sayýlýrdý. Raci bunlarý da düþünürken mutluluðu daha çok artýyordu. Ya bir de fatura ödeseydi, þimdiye kadar acaba nasýl geçinecekti?

Tezgahýný koluna taktýktan sonra aðýr ama bir o kadar da kendinden emin bir þekilde yumuþak adýmlarla evlerin arasýnda yürümeye baþladý.Mahalleden yayýlan laðým kokusunu mutlulukla içine çekerken gülümsüyordu... Havlayan köpekler, kediler, yarý çýplak çocuklar arasýnda yürürken çocukluk arkadaþý Salih'i gördü. Her zaman olduðu gibi periþan kýyafetiyle bir aðacýn dibinde sýzmýþ yatýyordu þarapçý Salih.. Saðýnda, solunda boþ þarap þiþeleri daðýnýk bir þekilde etrafýna saçýlmýþtý. Mahallenin bir köpeði de Salih'e sarýlmýþ uyuyordu bir sevgili gibi.Köpeðin diþi olduðunu görünce yine gülümsedi...

Hayret ediyordu..Bu adam yýllardýr çalýþmadan nasýl böyle yiyip içip yatýyordu. Üstelik altý çocukta cabasý.Ama az çok tahmin ediyordu. Raci gibi dürüst alýn teriyle para kazanan adamý artýk bu mahallede bulmak zordu. Mahalleli son yýllarda deðiþmiþti. Raci bu mahallenin insanýydý ama farklýydý. Hayatýnda yasadýþý hiçbir iþ yapmamýþtý, sabýkasý yoktu. Yýllardýr hep çalýþmýþ, seyyar satýcýlýk yapmýþ, para kazanmýþtý. Çok yumuþak huylu, korkak ve çekingen bir insandý. Bu mahallede her numara dönerdi ama O þimdiye kadar bu numaralardan bir rakam bile olmadý. Gençliðinde bir kez arkadaþlarýna uyup istemedende olsa hýrsýzlýk yapmýþtý ama araya devletin þefkatli kollarý girmiþ, onun bu küçük hatasýný engellemiþti. Devlete þükrediyordu.

Karakolda yediði dayaklarýn, hele o falakalarýn acýsýný hala unutamamýþtý. Bir daha da tövbe etmiþti. Çoðu zaman bu yediði dayak rüyasýna giriyordu. Elli yaþýnda olmasýna raðmen yediði dayak yüzünden bazen altýna kaçýrýyordu. Karýsý Ziynet baðýrýr, çaðýrýr, kýzar, isyan ederdi ama zavallý midyeci Raci ne yapsýn, duygusal yumuþak bir insandý. Karýsý bu huyu yüzünden ona Pamuk Prenses diyordu sürekli...
-"Allahýn belasý Pamuk Prenses gene mi rüya gördün, yataðý ýslatmýþsýn, geberesice utanmaz, kocamýþ adam oldun!" diye haykýrýrdý.

Arkadaþý Salih, Raci'ye çorabýnda sakladýðý paralarý hatýrlattý. Raci de akþama doðru iki þiþe þarap içecekti sakladýðý parayla. Tek zevki buydu. Suçluluk duygusu içinde yürürken bazý kadýnlarýn cýrtlak seslerini duydu. Evlerinin önünü süpüren komþu kadýnlar her sabah olduðu gibi kavga ediyordu. Temizlik yüzünden baþlayan bu tartýþmaya destekçileri de katýlmýþtý. Raci yürürken gülerek bunlarý izliyordu.

-"Abe çirkef karý utan utan"
-"Asýl sen utan kokuþmuþ, benim neyim var utanacak?"
-"Senin aðzýna sý..rým kara suratlý yýlan."
-"Meryem uðraþma þu þýrfýntýyla bak iþine"
-"Þýrfýntý sensin, üstünden geçmeyen mi kaldý utanmaz kadýn"
-"Bana mý dersin cadaloz?"
-"Ne olmuþ sana dedim ya."

Evlerin birinden erkek sesi duyuldu:
-"Ulan kapayýn çenenizi uyuyoruz be kaþýntýnýz mý var sabah sabah zilliler?"

Tartýþmalar, patýrtýlar, çýkan bu sert ses yüzünden durdu. Birbirine kinle, nefretle bakan kadýnlar süpürmesine devam ederken midyeci Raci güldüðü halde önlerinden geçti.Birden yan komþusunun açýk camýný farketti...Sesler geliyordu...Ýstemedende olsa göz ucuyla baktý.Büyük bir leðenin içinde banyo yapan karý koca çýlgýnca seviþiyordu.Kadýnýn mart kedisinden beter çýkan çýðlýklarý sokaða kadar yayýlýyordu...Yine gülümsedi.Mýrýldandý...

"Ne azgýnlarmýþ be, akþamdam beri hala leðendeler"

Evin tahta kapýsýnýn önüne geldiðinde oðlu Tarýk ile karþýlaþtý.Evin bitiþiðindeki bir oda dan çýkardýðý tüyleri dökülmüþ, yaþlý sýska bir beygirle karþýsýna çýktýðýnda oðluna merakla sordu:

-"Evladým Tarýk daha çýkmadýnýz mý be, geç kaldýnýz hala burdasýnýz. Baþkalarý üþüþmeden çöplüðe damlayýn, yoksa ne kaðýt kalýr ne de þiþe. Saat kaçtýr?"

Oðlunun suratý biraz asýktý. Tarýk büyük oðluydu.
-"Çýktýk baba, at gene huysuzluk yapýyor hasta mýdýr nedir, akþamdan kafam takýldý, bir arýza vermese bari."

Oðlunu uyardý:
-"Oðlum hayvandýr bu motor deðil ki, fazla yormayýn onunda bir caný var, dinlendire dinlendire koþturun beygircaðýzý, hadi saðlýcakla."

Eve girerken oðlu atý arabaya baðlamak için hareketlendi.Ýki oðlu bir kýzý vardý. Ýki oðlunun da huyu suyu, boyu, posu, kilosu ayný Raci gibiydi. Ýki oðlu da yýllardýr çöplüklerde kaðýt þiþe toplar evin geçimine yardýmcý olurlardý.Ýçeri girdiðinde karýsý Ziynet'in uyuduðunu görünce sevindi. Kirli beyaz önlüðünü çýkardýktan sonra çekyata uzandý. Çoraplarýný elbiselerini çýkarmadý.Çorapta zulasý vardý. Tehlikeye girmenin hiçbir anlamý yoktu. Zaten ayaklarýný da ayda bir kaç kez yýkardý.

Rahatlýkla gözlerini kapattý. Öðleden sonra gözlerini açtýðýnda karýsý baðýrýyordu, adeta feryat ediyordu:
-"Akþama Pervin'i istemeye gelecekler, unuttunmu? Kalkta alýþveriþ yap, pasta kurabiye al gel hayýrsýz koca, eþek hadi kalk."

Birden irkildi, unutmuþtu. Bugün kýz istemeye geleceklerdi. Yattýðý yerden doðruldu, gözlerini oðuþtururken sordu:
-"Ziynet bak kýz son kez söylüyorum, bu Çamur Yaþar'ýn oðlu pek hoþuma gitmiyor, sen ne dersin?"

Karýsý adeta iskelet gibi zayýftý. Kýzgýnlýðýndan olacakki baðýrýrken kemik sesleri geliyordu. Baðýrýyordu:
-"Hayvan herif sen adam olmayacaksýn, baþýmýza talih kuþu kondu. Mahallenin en zenginleri Pervin'i alacaklar, senin hoþuna gitmemiþmiþ, daha ne istersin be, senin gibi çulsuz bir midyeciye ya da kalaycýya mý verelim kýzý?"

Raci karýsýnýn bu þekilde köpürmesine alýþkýndý.
-"Kýz zengin dersinler diyorsun da ama yaptýklarý iþler sakat iþler be kuzum, kýz hapislere ziyarete gitmekten helak olacak benden söylemesi."

Ziynetin öfkesi gittikçe artýyordu:

-"Be hayvan Çamur Yaþar hem çeribaþý hem de mahallenin en iyi esrar satýcýsý, oðlu da mahallenin en iyi hýrsýzý. Bir gecede en az beþ dükkan soyarmýþ. Daha ne istersin, parayla oynuyorlar Allahýn belasý. Senelerdir çalmadýn çýrpmadýn da ne oldu sanki, mahalle de herkes zengin oldu sen ise kendini de bizi de süründürdün. Nusret abim zamanýnda sana söylemedi mi. Eniþte midye satacaðýna esrar sat eroin sat dedi. Ama sen tavþan yürekliliðinden, ödlekliðinden midyeden baþka hiçbir bok satmadýn. Allah belaný versin senin. Senin yüzünden sürünüyoruz. Bari Pervin kendisini kurtarsýn, daha ne istersin."

Susmak zorunda kalmýþtý.Ýsterse susmasýn? Karýsý haklýydý, doðruyu söylüyordu.

-"Tamam kuzum akþama gelsinler"

-"Gelecekler zaten, hadi hasýlatý ver çabuk"

Panikle elini cebine attý.
-"Al be kuzum iþte hepsi bu cancaðýzým."

Evde hemen temizlik operasyonuna giriþildi. Evde de zaten iki çekyat birkaç kilim, siyah beyaz bir televizyon vardý. Tüm aile bir oda içersinde bu çekyatlar da ve yer yataðýnda uyurdu. Bu odada yatýlýr, yemek yenir, misafir aðýrlanýrdý. Bir odayý adeta dört oda gibi kullanýrdý aile. Tüm mahalleli gibi.

Pervin en yeni cicilerini bicilerini giymiþti. Gerçekten kýz mahallenin en güzel, en çekici kýzýydý. Aksi halde biraz çirkin olsa kim Raci'nin kýzýný isterdi ki? O mahallenin en namuslu en sefil insanýydý.. Raci'nin iki kayýnçosu kýzýn iki dayýsý da bu önemli günde kýzýn evine gelmiþti. Aile büyükleri olarak üstlerine düþen görevi yapacaklardý. Hava kararýkken kapý çalýndý. Evdekiler de heyecan zirve yapmýþtý. Raci misafirleri karþýladý. Damat adayýnýn elinde çiçek vardý. Kayýnpeder adayýnýn elinde ise iki paket tatlý süslü bir þekilde paketlenmiþti. Üstelik marka bir tatlýydý. Güllüoðlu.

Mahallenin en önemli ailesi kýz istemeye gelmiþti. Çekyatlara oturdular. Raci her ihtimale karþý kahvehaneden iki sandalye dahi getirtmiþti. Kayýnpeder Çamur Yaþar kýsa boylu, zayýf, karga suratlý bir adamdý. Damat adayý oðlu ise daha zayýf, daha da kýsa, esmer, adeta saksaðan gibi kara suratlý bir tipti. Giydiði beyaz takým elbise içinde sanki süt kazanýna düþmüþtü. Kaynana ise gözlüklü, baykuþ gibi bir kadýndý. Fakat mahallenin en asil en soylu insanlarý olduðu her hallerinden belliydi.Onlar soydan aristokrattý. Yaþar'ýn babasý, dedesi, onun dedesi çeribaþýydý.

Daha oturur oturmaz çamur Yaþar evi, evdekileri göz ucuyla süzdü...Onlara evin içindeki eþyalara küçümseyerek bakýyordu.
"Eee naparsýnýz, nasýlsýnýz, iyi misiniz, Raci kýzanlar yoktur nerdedir?"

Raci sýkýlýyor, ofluyor, terliyordu...
"Sorma be Yaþar iþleri çýkmýþtýr. Bazen geç gelirler, ne yaparsýn geçim dünyasý iþte."

Çeribaþý çamur Yaþar etrafý tekrar güzelce bir inceledi. Sinsi sinsi güldü düþündü.
"Bizim kýzan adam olmaz sanki baþka kýz yoktu, her neyse"

Çamur Yaþar kýzýn iki dayýsýna döndü.Sordu..
"Sizler ne yaparsýnýz Nusret, Hasret.. Ýþler nasýl?"


"Valla sorma Yaþar dayý iþler bir kesattýr, bir bozuktur gidiyor. Kriz midir nedir kimse de bir lira kalmamýþtýr. Nusrete sor istersen, dün tam beþ otobüs, sekiz minibüs'e bindik. Kaç kiþiyi yokladýk, çarptýk, elli lirayý bile toplayamadýk."

Ýki dayý da mahallenin en eski, en saygýn yan kesicisi olarak tanýnýrdý. Çamur Yaþar gelin adayýnýn iki dayýsýna daha çok ilgi gösteriyordu meslekleri icabý. Ýki dayý da memnuniyetle güldü. Hasret hararetle konuþuyordu Çamur Yaþar baþýný büyük bir ciddiyetle salladý...

"Doðrudur kýzanlar doðrudur. Eskiden bir kilo esrar satarken þimdi yarým kilo zor satýyorum. Onu da zarbolara veriyorum, adamlarda insafta kalmamýþ, nerde o eski sipaliler"
"Siz de gidin zengin semtlere takýlýn, Etilere, Beþiktaþa gidin.Oralarý soyun... Para da, insanlýkta artýk oralarda.Aç semtlerden uzak durun...Kurnaz olun"

Damat adayý küçük Yaþar ise mahcubiyetle, heyecanla baþý öne eðik olduðu halde lafa iþtirak etti:
"Nusret abi kaç kez dedim gel bize katýl, artýk papelde, arpacýlýkta para kalmadý."

Hasret dayanamadý, araya girdi:
"Doðru söylersin de küçük Yaþar, artýk biz yaþlandýk be, ikinci kata çýk, bilgisayarý yükle, yok televizyonu yükle, zor be anam zor. Kilit kýr, zor iþler be, genç olsak neyse."

Küçük Yaþar akraba olacaðý insanlara iþ teklifini ýsrarla tekrarlýyordu.

"Olsun be Hasret abi sen de gel gözcülük yap, erkete ol, senin de payýna birþeyler düþer"

"Öyle dersin de biz de gözcülük yapacak göz mü kaldý sanki, artýk önümüzü bile zor görüyoruz...Esrar içmekten, dert çekmekten gözümüz yakýnda kör olacak..Öyle deði mi Nusret?"

Nusret ciddiyetini hala muhafaza ediyordu.
"Öyle öyle, hey gidi gençlik hey.Senin yaþýnda bir olsam Ýstanbulu soymayan Nusretin ben geçmiþini sülalesini si..........m"

Midyeci Raci konuþmalarý dinlerken, kafasýný burnunu, kulaklarýný karýþtýrýyordu. Caný gittikçe sýkýlýyordu, düþünüyordu.Ýçinden sessizce isyan ediyordu
"Allah hepinizin belanýzý versin isteyin kýzý da gidin"

Çamur Yaþar oðlunu övgü dolu sözlerle methediyordu.
"Kendi oðlum diye demiyorum çok çalýþkandýr. Evine gül gibi bakar. Daha çocukluðunda para kazanmaya baþlamýþtý. Mahallede eline su dökebilecek kimsecikte yoktur. Askerde terhis olurken bile bölüðün deposunu soymuþtu. Dünyanýn atletini, donunu, çorabýný bütün mahalleye bedava daðýtmýþtý. Öyle deðil mi Hasret?"

Ýki dayý da baþlarýný sallayarak onayladý.
"Öyle öyle, bize de ikiþer takým atlet don, iki çiftte çorap vermiþti. Tam dört sene kullandýk."

Nusret dayanamadý :
"Askeriye malý be, saðlam maldý be" "Keþke böyle bir evlada herkes sahip olsa, daha insan ne ister, týpký sana çekmiþ Yaþar dayý."

. Nusret yine araya girdi:
-"Valla Yaþar senin oðlun diye demiyorum çocukluðunda bile iyi hýrsýzdý. Bir sefer beni bile çarpmýþtý. Bira al diye para vermiþtik kaçtý, üç ay sonra anca görebildim."

Küçük Yaþar mutluluktan, sevinçten, iltifattan erimiþti. Pervin ise kahveleri piþirirken koca adayýnýn bu meziyetlerini duydukça eriyordu. Sonunda tek odalý bu lanet evden kurtulacaktý. Çamur Yaþar'ýn da koltuklarý haddinden fazla kabarmýþtý. Cebinden bir plaka esrarý çýkartarak Nusrete doðru fýrlattý.

"Sar be Nusret, bir üçlü kalýn sigara çekelim."

Raci bütün bunlarý hala býkkýnlýkla dinliyordu. Nusret..
"Emrin olur Yaþar dayý derken esrarlý sigarayý sarýyordu...

Kavheler gelince damat adayý küçük Yaþar Pervin'in geniþ kalçasýna, kalýn bacaklarýna bakmayý ihmal etmedi. Pervin de Yaþar'ýn saksaðan suratýna büyük bir aþk ve sevgiyle baktý. Sigaradan kalýn bir duman çeken Çamur Yaþar gülüyordu..

"Eh bizim oðlanýn çeyizi hemen herþeyi hazýr. Evin deposunda sayýsýz buzdolabý, televizyon, çamaþýr makinasý, bulaþýk makinasý ne ararsan fazlasýyla var. Bu yaz iyi çalýþtý, en az elli yer soydu da yakalanmadý kerata. Artýk düðün tarihini konuþalým ne dersin Raci?"


Doksanlý yýllarýn baþýnda, Ýstanbul geliþtikçe, bizim mahallede geliþiyordu. Romanlarýn baþlýca meslekleri olan çarþafcýlýk, çicekçilik, kalaycýlýk, çalgýcýlýk, kaðýt toplama iþleri artýk tarihe karýþýyordu. Ülke þartlarýnýn vermiþ olduðu ekonomik zorluklar, bu ata mesleklerinin de artýk iþini bitirmiþti. Yeni nesil gençler, bol para getiren temiz iþlerle uðraþmaya baþladý. Onlar için bu iþler en temiz para sayýlýrdý... Uyuþturucu satmak, hýrsýzlýk, yan kesicilik, gasp, adam vurma iþleri sonunda yeni nesil gençlerin gözde mesleði haline geldi. Bu gençler eski mesleði sürdüren, büyüklerine artýk kýçýyla gülüyordu. Büyüklerini adeta zavallý, sefil insan görüyordu bu nesil. Mahallede cezaevine girmek artýk bir kariyer olmuþtu, bir üniversite diplomasý gibi...

Ýstanbulda artýk bir Harlem oluþuyordu. Ýstanbulun çeþitli semtlerinden, özellikle zengin ilçelerinden gelen son model araçlar mahallede boy göstermeye baþlamýþtý. Gelen araçlarýn sayýsý her geçen gün artarken, ticari taksiler bile mahalleye yýðýnla müþteri taþýyordu. Mahallenin giriþinde sokak aralarýnda esmer, kahverengi, mor yüzlü vatandaþlar gelen araçlarý kiþileri durdurup mallarýný pazarlýyordu. Üstelik Fatih Çarþamba pazarýna taþ çýkartacak cinsinde profesyonel satýþlar yapýlýyordu.

Satýcýlar ve adamlarý bir müþterinin ihtiyacýný gidermek için azami çaba sarf ederdi. Hizmet sýnýrsýzdý. Ne arýyorsan onu söyle yeter felsefesi geçerliydi. Özel teþebbüs, serbest ticaret ve rekabet tüm kurallara, uygun bir þekilde çalýþýyor ve geliþiyordu. Satýcýlar baðýrýyordu:

"Esrarýn kralý burada, malýn iyisi bizde"

"Gel güzel abim, ne istersin söyle"

"Eroin var eroin, koko isteyene güzelinden"

"Roc var, ex var"

"Þoför abi sen bekle malý hemen getiriyorum"

Fakat bu mahalleye girmek gerçekten her babayiðitin harcý deðildi. Büyük cesaret isterdi. Bu iþlerin adamý olman mutlaka þarttý. Eðer nur yüzlü, yumuþak bir tip olduðunuzu hissettikleri anda bir müþteriden çok anýnda bir gasp maðduru olabilirdiniz. Canýnýzý kurtardýðýnýza þükür ederdiniz. Toplumun birçok kesimi gibi kaderine terk edilmiþ bu insanlar, kendi kaderini artýk kendi çiziyordu. Kendi kurallarý ve kendi kanunlarý ile. Bu durum aslýnda sadece Sarýgöl Roman mahallesinde yaþanmýyordu. Ülkenin tüm vilayetlerinde bütün roman mahallelerinde bu yaþam sahneye çýkmýþtý. Ýstanbul,un konumu gereði, belkide Sarýgöl ön plana çýkýyordu. Yasadýþý iþlerle uðraþan hemen her kesimin sýðýndýðý limanlardý bu mahalleler. Bu yerler bir bakýma modern þehir dünyasýnda bir korsan adasýydý. Yasadýþý iþlerle uðraþan, bunlarla geçimini saðlayan karanlýk tipler birbirine devamlý tavsiyede bulunurdu. Bir yolcuya verilen rehber gibiydi bu sözler...

"Sana bir silah mý yahut uyuþturucu mu lazým, yapacaðýn iþ için adam mý lazým, bulunduðun vilayetteki en yakýn bir roman mahallesine git, orada bir kahvehaneye gir otur çay söyle. Seni kimsenin tanýmasýna gerek yok, yeterki paran olsun, daha çayýný bitirmeden yanýna gelirler ve sana seslenirler. "Merak etme sen adamým"

Kýsa bir süre sonrada: "Hey birader, ne istiyorsun, paran var mý söyle bakalým sana yardýmcý olalým" diyen biri karþýnýzda size gülümser..

Olay bu kadar basit ve netti. Arife tarif de gerekmezdi. Bu insanlarýn rejim sorunu, insan haklarý, demokrasi, din sorunlarý yoktu. Sadece ve sadece yaþam savaþý sorunlarý vardý. Yüzde doksaný ilkokul terkti. Okuma yazmalarý yoktu. Bulunduklarý ülke þartlarý bu insanlarýn refahýný belirliyordu. Eh ülkemizde bayaðý refah bir yerdi. On beþ yaþýna gelene kadar, bir mahalleli, bütün uyuþturucularý kullanan, olgun bir delikanlý hüviyetine bürünüyordu. Býçak ile birkaç kiþiyi de doðramýþsa artýk saygýn, sevilen, korkulan bir insan oluyordu.

Mahallede bu geliþmeler yaþanýrken Çeribaþý çamur Yaþar'ýn oðlu düðün hazýrlýklarýný tamamlýyordu. Çamur Yaþarýn evinin önünde sandalyeler dizilmiþti. Saðdan soldan, evlerden, varsa masa, tabure, koltuklar toplanýyordu. Mahallenin kahvesi ise bir günlüðüne kapanmýþ kahvedeki bütün masa sandalyeler de evin önüne taþýnmýþtý. Elektrik kablolarý ve ampüller birbirine ekleniyordu. Gece karanlýðý için aydýnlatma operasyonu yapýlýyordu. Çocuklar ise 23 Nisan, 19 Mayýs törenleri için okuldan çaldýklarý çeþitli bayraklarý, kurdeleleri, süslemeleri, balonlarý getirirken bunlarý da etrafa güzelce asýp süslüyorlardý.

Sokak açýk hava düðün salonuna dönmüþtü. Herkes harýl harýl çalýþýyordu. Mahallede yýlýn düðünü vardý. Çeribaþý Çamur Yaþar'ýn oðlu küçük Yaþar evleniyordu.

Öðleye doðru mahallenin klarnetçilerini, kemancýlarýný, darbukacýlarýný, bütün müzisyenlerini güçlükle kaldýrdýlar. Adamlar zaten sabaha kadar meyhanelerde, barlarda, kahvehanelerde, çalmaktan helak olmuþlardý. Yetmezmiþ gibi içtikleri þarapýn, rakýnýn etkisi ile çoðunluðu periþan olmuþtu. Fakat bugün düðün günüydü. Çalgýcýlar yataklarýnda baygýn vaziyette yatarken, karýlarý baðýrýyordu:

"Kalk geberesice düðün baþlayacak çabuk ol."

"Çamur Yaþar haber yolladý gelsinler diye"

"Be adam öküz gibi yatýyon kalk"

Çalgýcýlar kahýr bela çekerek yataktan kalkmaya çabalarken, insanlar da çamur Yaþar'ýn evinin önünde toplanýp yerlerini almaya baþlamýþtý. Mahalleli kadýn, erkek, yaþlý, genç, çoluk, çocuk cümbür cemaat toplanýyordu. Masalarda, sandalyelerde aileye yakýnlýk ve samimiyet derecesine göre ayarlanmýþtý. Çamur Yaþar'ýn takým elbisesi parlak kumaþtan, siyah renkte parlarken, çok þýk duruyordu. Kel kafasýnýn yarým kalan saçlarýný jölelemiþti. Çevreyi izlerken her zaman olduðu gibi sinsi sinsi gülüyordu. Yaka cebindeki kýrmýzý gül de parlýyordu.

Merakla etrafýna bakýyordu. Yanýnda oturan karýsýna soruyordu:

"Nerede kaldý bu Raci?"

"Hazýrlanýyormuþ, gelicekler"

Bu esnada Raci evden hala çýkamamýþtý. Ziynet Raci'ye takým elbise bulmak için mahallede ev ev dolaþýyordu. Beþ takým elbise bulsa da hiçbiri raciye uymamýþtý. Don, gömlek vaziyetinde, ayaðýnda çoraplar olduðu halde çekyatta oturmuþ bekliyordu zavallý Raci. Ziynet hýþýmla içeri girdiðinde elinde sarý renkte bir takým elbise vardý.Kadýn öfke içersinde haykýrýyordu.

"Al þunu hayvan, bu da olmazsa artýk donlan gidersin düðüne".

Ziynet nefes nefese kalmýþtý, nerdeyse týkanmýþtý. Raci takým elbiseye göz ucuyla bakarken, korkarakta olsa sordu:

"Kýz Ziynet be bu takým elbise bana yabancý gelmedi, kimden aldýn kuzum?"

"Öh be koca eþek, rahmetli Fil Sabri'nin takýmý bu, þansýmýza bulduk onu, sandýðýn dibine saklamýþ karýsý, yoksa þarapçý oðlu onu da satmýþtý þimdiye kadar."

Raci'nin caný sýkýlmýþtý. "Ama Ziynet Sabri öleli yirmi sene oldu, sonracýma gençliðinde almýþtý o takýmý, ben henüz askere gitmemiþtim. Sonra ölü malý kýz be ya, nasýl giyeyim."

Ziynet çýldýrmak üzereydi.
"Ya ölü malý öyle mi? Pamuk Prenses yine korktun demek senin þu koca kýçýna takým elbise bulana kadar caným çýktý hayvan. Þimdiye kadar bir elbise alsaydýn bari. Hadi çabuk ol."

Raci caný sýkýlsa da takým elbiseyi giymek zorunda kaldý. Takým elbise yetmiþli yýllarýn modasýydý. Pantolon Ýspanyol paça, ceket yakalarý ise yarým metre uzunluðundaydý. Buna raðmen Raci'ye çok yakýþmýþtý. Koca Fil Sabri'nin elbisesi, sonunda midyeci Raci'ye uymuþtu.

Mahallenin bütün çalgýcýlarý, müzisyenleri, hemen herkes toplanmýþtý. Ýstanbul,un çeþitli eðlence mekanlarýnda çalan, söyleyen bütün yetenekler buradaydý. Darbukacýlarýn, klarnetçilerin, kemancýlarýn sayýsý þimdiden elliyi geçmiþti. Dev bir orkestra çalmaya baþladý. Adeta Berlin flarmoni orkestrasýný oluþturmuþlardý. Gerçekten de çamur Yaþarýn düðünü muhteþemdi. Masalarda çocuklar için þekerlemeler, bisküvitler, meyvasuyu varken büyükler içinde ana yemek ýzgara köfte, içeceklerden þarap, raký, bira, çeþitli içkiler, esrar, eroin, uyuþturucu haplar, hatta isteyene baz morfin bile vardý. Bütün bunlar içicilerine göre ayarlanmýþ ve masalara daðýtýlmýþtý.

Ne de olsa Çeribaþý çamur Yaþar'ýn düðünüydü bu düðün. Mahallenin delileri, hapçýlarý, sabýkalýlarý, ayyaþlarý, mutluluk denizinde yüzüyordu. Böyle bir düðün belki de elli yýlda bir olurdu.Damat adayý küçük Yaþar'ýn arkadaþlarý hediye kuyruðuna girmiþti. Herkesin elinde birþeyler vardý. Hýrsýz takýmýydý bunlar.

"Yaþar dayý benden bir ütü"

"Benden müzik seti çift kolon Pionerr"

"Çaydanlýk takýmý çelikmiþ buyrun hediyem"

"Dikiþ makinasý getirdim, az önce evin önüne taþýdýk, benim hediyemdir, Singer marka unutmayýn Singer marka"

"Ýki çift kundura sýfýr, hiç giyilmemiþ, paketinde yalnýz, kýrk dört numara ama ne yapayým dükkandan bunlar çýkmýþtý."

Hediyeler peþ peþe yýðýlýrken, çamur Yaþar ve oðlu birbirinden farklý bu hediyeleri memnuniyetle kabul ediyordu. Pervin beyaz gelinlikler ile bir kuðu gibi gözüyordu. Küçük Yaþarda beyaz bir takým elbise giymiþti. Her zaman olduðu gibi beyaz gömlek, beyaz kravat, beyaz kunduralarla bembeyaz olmuþtu. Damat ile gelin geldiðinde ortalýk hareketlendi. Ortalýða ýþýk saçýyorlardý. Masalarýna otururken herkes hayranlýkla bu çifti izliyordu. Kýskananlar çatlamýþ, çekemeyenler ise patlamýþtý. Birisi "Küçük Yaþar nerden bulmuþ bu elbiseyi kefen gibi be, yok mu baþka renk" diye fýsýldýyordu.

Bu esnada midyeci Raci ve Ziynet masaya gelince yer açtýlar. Çamur Yaþar Raci'yi ve üstündeki takým elbiseyi görünce kahkahayý patlattý.

"Raci be takým da çok yakýþmýþ, sanki daha önce görmüþtüm bunu" diye takýldý.

Çamur Yaþar biliyordu, Fil Sabri'nin bu meþhur takým elbisesini. Kaliteli bir kumaþtý. Bossa marka bu meþhur takým elbiseyi Fil Sabri zamanýnda Beyoðlunda bir maðazadan çalmýþtý. Midyeci Raci gülümseyerek oturdu. Yumuþak huylu bir adam olduðundan zor kýzardý. Yaþar da Raci'nin bu huyunu bildiðinden severdi. Zaten kýzý istemeye giderken Raci'nin bu karakteri ve yapýsýndan dolayý çamur Yaþar istemeyerekte olsa gitmiþti.

Düðün baþladýðýnda içkiler ardarda içilirken haplar da leblebi gibi yutuluyordu. On'a yakýn dansöz ardarda çýkarak sahnede kývýrtýyordu. En küçüðünden en büyüðüne kadar herkes oynuyordu bu gece. Kadýnlar erkekler renk renk giyinmiþti. Ortalýk sarý kýrmýzý, penbe-lacivert-sarý, çiçeklli desenler ile adeta bir çiçek tarlasýný andýrýyordu. Erkekler ise altý feshane, üstü þiþhane misali elbiseleri üstlerine uydurmuþtu. Kim nerede ceket var, nerede kravat var, diyerek uymadýðýna bakmadan giyinmiþti.

Kadýnlar her zaman olduðu gibi yine fiskos'a baþlamýþtý.

"Ay kýz ne kadar da çok yakýþtýlar birbirine, biri kara prens öbürü kara prenses gibi olmuþ hý!!"

"Doðru söylersin küçük Yaþar'ýn boyu çok kýsa, suratý da kapkara, çok çirkin ayol"

"Pervinde de maþallah boy pos var ama o da kapkara."

Yýlýn düðünü tüm þiddetiyle devam ederken bir çok kiþi zamaný unutmuþtu. Geceyarýsý olurken, damat ile gelin sahnede yoktu. Çamur Yaþar, midyeci Raci yataklarýnda horul horul uyurken, bir çok misafirin eðlencesi hýz kesmiyordu. Ýçkiden, uyuþturucudan kusanlar, bayýlanlar bir yana masalar da uyuyanlar sandalyesinden dahi kalkamayanlar da sýzmýþtý. Saðda solda kusanlarýn hýrlamalarý, böðürtüleri duyuluyordu. Bir zurnacý yerde sýt üstü uzandýðý halde zurnasýný çalmak için korkunç bir çabanýn içine girmiþti. Bazý kadýnlar kocalarýný güçlükle sýrtýnda taþýrken gençlerden bazýlarý da birbirini býçaklamýþtý ama kimse de ne olduðunun farkýnda deðildi. Býçaklayan da, býçaklanan da olayý unutmuþ, sarmaþ dolaþ bir halde þarký söylüyordu..

"Ýlle de Roman olsun isterse çamurdan olsun"

Sokak da yatan insanlarýn sayýsý gittikçe artýyordu...






.Eleþtiriler & Yorumlar

:: romanlar
Gönderen: Aysu / , Türkiye
22 Haziran 2010
renkli bir roman gettosu ama aklým baþka yere takýldý ,kentsel dönüþüm projelerinde ,romanlarý oralardan atýyorlar baþka bir gettolara sokuyorlar ,el koyduklarý yerleri kentsel dönüþüm altýnda yine zenginlere veya birilerine parselliyorlar ,eþit yurttaþlýk haklarý pek parseller üzerinde iþlemiyor .bu ankara dikmenler vadisi içinde geçerli zihniyetler ayný olunca deðiþen birþey yok ustam,




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplumcu kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kurtarýn Beni
Sarýgöl Roman Mahallesi 2
Pavyon Sokaklarý
Gel Abi...
Ýblis Yeryüzünde
Çöp Kamyonu
Ýsyankar Ruhlar
Toplum Düþmaný
Genelev
Emret Ölelim

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Hýrsýzlar Kralý
Güzel Ýstanbul
Ýdam Ýsteriz
Dilenciler Köyü
Emret Baþkaným
Cafer Kalfanýn Ýsyaný 2
Düttürü Düüüttt
Þairler Çýkmazý Sokaðý
Ayþe Aþk Arýyor
Köpekler Sokaðý

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Kurtlar Sürüsü [Þiir]
Ego - [Þiir]
Çingeneler Zamaný [Þiir]
Açým Ben [Þiir]
Olmalý [Þiir]
Zaman Geçsin [Þiir]
Hani [Þiir]
Konstantin Aðlýyor... [Þiir]
Kuyu [Þiir]
Sen Gidersen [Þiir]


þenol durmuþ kimdir?



Etkilendiði Yazarlar:
CERVANTES


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © þenol durmuþ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.