|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
Sevdalanalım
Orhan Bani
Şiir > Garip
Hadi, yine öyle bak seviyor gibi, yeniden yak yüreğimi
Kızarsın yüzüm, tutulsun dilim, bir garip olalım, sevdalanalım
Vakit çok mu geç, sevemezmiyiz, ağarmış saçlarımın suçu benimmi?
Varsın geçsin yıllar, ağarsın saçlarım, yine öyle bak, beraber yanalım
Pek bir şey söyleme, seviyorum deme, yıllar çok şey aldı, sözüm yok kendime
Ben yine suskunum, ben yine sensiz, bir nedeni yok, seviyorum nedensiz
Gönül had bilmiyor, yak ki yanalım, dö
[DEVAMI]
|
|
|
• İzEdebiyat > İnceleme > 7nci Sanat (Sinema) |
21
|
|
|
|
Darren Aronofsky'nin yönetmenliğini yaptığı filmde
bir kaç yönetmeninde katkılarıyla olduğu bu baş yapıtta oscar ödüllü Natalie portman(Nina karakteriyle
New York'ta yaşayan çok başarılı bir balerin annesi bir balerin olan nina siyah kuğ seçmelrine katılır...... |
|
22
|
|
|
|
Bir adam ve bir kadın : Bir film... |
|
23
|
|
|
|
Farklı kişiliğiyle, cesaretli çıkışlarıyla, halktan yana tavır ve davranışlarıyla sıra dışı bir valinin hayatı beyaz perdede… Fakat bu senaryo bir masa başında yazılmadı. Bu senaryo gerçek hayattan alındı, bizzat yaşandı. Aksiyon-dram türündeki sinema filmi “Vali”yi Çağatay Tosun adlı genç bir yönetmen yönetmiş. Aynı yönetmen filmin senaryosunu da Batur Emin Akyel’le birlikte yazmış. “Vali” filminde geniş ve daha çok, genç bir oyuncu kadrosu görev almış…Uğur Polat, Erdal Beşikçioğlu, İsmail Hacıoğlu, Hakan Boyav, Şebnem Dönmez, Ayşegül Ünsal, Şemsi İnkaya, Gökhan Soylu, Özgür Çevik, Türkü Hazer isimlerini görüyoruz “Vali” filminin afişinde. Filmin yapımcılığını da Ata Türkoğlu üstlenmiş.
|
|
24
|
|
|
|
Çocuğa düşünmeyi, başının çaresine bakmayı öğretmezsen; sorgulamayı bilinci kazandırmasan, çocuğa bir bakış vermesen elbette sinema – televizyon ikilisi çocuğa ne düşünmesi gerektiğini, neyi nasıl yaşaması gerektiğini öğretecektir. Ey Müslüman unutma sinema ve televizyon bir öğretici aygıttır, bir öğretmendir, bir eğitimcidir, bir psikologdur |
|
25
|
|
|
|
Müslümanların sinema sektörüne en çok şikayet ettikleri; erotizm, müstehcenlik, açık saçık, öpüşme, sevişme, pornografi gibi cinselliği içeren sahnelerdir. Cinselliğin rahatça lanse edilmesi Müslümanların inançlarına ters düşmesinin yanında nefsi kışkırtması ve ahlaki değerleri zedelemesidir. Özellikle gençlerin çok etkilenmesi ve gençlerin bu konuda kontrol edilmesinin zor olması da etkendir.
|
|
26
|
|
|
|
Her insanın kendi içinde geçirmesi gereken “kendini anlama ve kavrama” sürecini Yusuf karakteriyle birlikte ekrana yansıtan yönetmen, zaman zaman kendi anılarıyla birlikte yaşadığı geri dönüşlere rağmen, filmini evrensel temasından da uzaklaştırmıyor. İnsanın özünü sade, ama bir o kadar da etkileyici kompozisyonlarla sunarak, sakin ve huzur verici bir içsel yolculuğa açık kapı bırakıyor. |
|
27
|
|
|
|
Filmin girişinde gösterilen yüksek dağlar ve akabinde kayan yıldızlar. Önce insana verilen halifeliğin yapabileceği yüce icreatlara rağmen, sonrasında irademizle aşağılara doğru düşüşümüzün hemen girişteki özeti gibi bir şeydi benim için.
“De ki: Herkes bulunduğu hal ve niyetine göre iş yapar. Bu durumda kimin en doğru yolda olduğunu Rabbiniz daha iyi bilir." İsra Suresi 84
İlk dikkatimi çeken üzerine reklam afişi yapıştırılmış, hüzünbaz bir yüz. Üzerindeki afişin yarısı aşağıya düşmüş… İçinde yaşadığımız, yaşatıldığımız çarpık sistem insanoğlunun sorunlarının üzerini suni ve kısa vadeli hazlar, sentetik boyalarla kapatmaya çalışsa da bir şekilde patlak veriyor yine de insanın huzursuzluğu ve mutsuzluğu diye düşündürüyor. |
|
28
|
|
|
|
Mevsimler arka arkaya değişirken, sonbaharın melankolisi yerini kışın ağırlığına bırakmışken, biz de kendi mevsimlerimizi yaşamaya başlarız… İklimler, insanın duygularını sıralar, a’dan başlayarak z’ye kadar… O duygulara anlamlar yüklemek ise, yine bize kalmıştır. |
|
29
|
|
|
|
2001:Bir Uzay Efsanesi_efsanenin bilinmeyen yüzü |
|
30
|
|
|
|
Örneğini ABD sinemasında sıkça gördüğümüz bir tür sinema filmi; Vietnam İşgalinin, Afganistan İşgalinin, Irak işgalinin özür dilemesi niteliği nasıl filmler çevrilmişti bir anımsayın... |
|
31
|
|
|
|
Peki, sinemayı anlamak ve sinemanın gücünü kullanma adına iyi bir seyirci olmak tek başına yeterli midir? Çok film izlemek, - örneğin günde bir iki film izlemenin- filmin yorumlanmasına, analiz etmesine tek başına yeterli olamayacağını belirtelim. |
|
32
|
|
|
|
Amerika’yla, Avrupa’yla, Japonya’yla ve daha birçok ülkeyle ancak sanat kültür merkezlerimizin olması ve sayılarının çoğalmasıyla baş edilebilir. Kültürlerinden korunup, kültürel üstünlüğe geçiş yapılabilir. Siyasi başarı, kültürel başarıyla birleşmediği müddetçe bir ayağı eksik olacaktır.
|
|
33
|
|
|
|
Sinema dün olduğu gibi bugün de yarınlar da kültürel ve sosyal alanında en önemli ve en büyük silahtır. Bugün bu silah Amerika’nın elinde olduğu için Amerikalaşıyoruz. Bu tehlikeyi görmek lazım.
|
|
34
|
|
|
|
İnsanlar; ilk sinema tarihine bakıldığında kurt adam işte bir insan başka bir canlının bedenine bürünüyor
ne o değişiyor şimdide kurt adam filmleri var bilmem ki artık pek cezbedermi aynı senaryolar bana komik geliyor. |
|
35
|
|
|
|
Kısa filmler benim için tek kelime ile ifade etmek gerekirse ‘şiir’ gibidir. Kısa film denince, ben Japon Şiirlerinden esinlenirim. Çok kısa, çok güçlü anlatımı olan ve vermek istediği mesajı derinlemesine, açıkça anlatan şiirlerdir bunlar. İşte ben de filmlerime bu düşünceyle yaklaşıyorum. |
|
36
|
|
|
|
'İskelet Anahtar' isimli filmin gerek derinlemesine ve engerekse yanlamasına ve yengeçse hafif yampiri yampiri incelemesi. Yazısal birşölen! |
|
37
|
|
|
|
Diktatörün de kahramanın da verdiği poz, aynı gibi görünür ama biri yüce biri de cüce değerlere sahiptir. Aradan geçen yüzyıllar şüphesiz bu resimleri silikleştirecek tarih sayfalarında. Ama dijital teknoloji her asırda diktatörlerini ve kahramanlarını ay |
|
38
|
|
|
|
Sürekli kafamızda oluş(-turul)an klişeler ve belli düşünce kalıpları yüzünden, kendimiz dışında kalanları “öteki” diyerek değersizleştirdiğimiz, onlardan uzak durduğumuz, onlarla karşılaştığımızda ise, bu klişelere daha da sıkı sarıldığımız gerçeğinden yola çıkıyor; Babel. |
|
39
|
|
|
|
Gün geçmiyor ki bir değerimiz ayrılmasın aramızdan. Alanlarında isim yapmış, ekol olmuş kişiler sararmış yapraklar misali bir bir dökülüyor hayat ağacından. Bu durum hayatın beklenen neticesi olsa da insanlar kolay kolay alışamıyor gidenlerin yokluğuna. Lakin zaman acıların üzerini küllerle örtüp yaşamın uzun bir süreç olduğunu ve devam ettiğini hatırlatıyor bize. Gidenler gelmiyor, gelenler vakti gelince bir ‘elveda’ bile diyemeden gidiyor.
|
|
40
|
|
|
|
Bu yazı bir film özetidir. “Bu kadar da olur mu” diyeceksiniz. İnanmakta güçlük çekeceksiniz. |
|
|
|