..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bulanmadan ve donmadan akmak ne hoştur. -Mevlânâ
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
İzEdebiyat - Yazar Portresi - Akakiy Akakiyeviç
Akakiy Akakiyeviç - Eleştiri Herşeydir.
Site İçi Arama:


Ana Sayfa
  Cumhuriyete Nasıl Bakmalı? (Akakiy Akakiyeviç) 28 Ekim 2012 Politik Olaylar ve Görüşler 

Kurucu zihniyetin, söylem itibariyle halkçı ve fakat politik pratik açısından devlet merkezli ideolojisinin geleceği şekillendiren ve bu anlamda anti-demokratik bir içeriğe sahip olan bakışının günümüzde bile hâkimiyetini devam ettirdiğini iddia etmek yanlış olmaz. Dolayısıyla günümüzde bile, bireyin değil de devletin ön planda olduğu bir yönetim anlayışının demokratik bir topluma ortam sağlamamasına şaşırmamak gerekir. Askeri müdahalelerin de Cumhuriyeti korumak ve kollamak” kaybolan devlet otoritesini yeniden tesis etmek amacıyla yapıldığını” düşündüğümüz zaman bugünkü temel problemlerin kaynağının Cumhuriyetin oluşum sürecinde gizli olduğunu anlarız. Bu bağlamda Cumhuriyet kısır çekişmelerle, zıtlaşmalarla atlanacak bir süreç değil bilakis yıldönümü vesilesiyle tekrar tekrar değerlendirerek tarihsel-toplumsal bağlamına oturtulacak ve dersler çıkartılacak yorumlanmaya muhtaç bir süreçtir. Demokratik bir siyasal zeminin hazırlanmasına imkân sağlayıp sağlamadığı Cumhuriyet sürecine sorulacak en önemli sorudur.

  Nuri Bilge Ceylan’ın "Taşra Epiği" : Bir Zamanlar Anadolu’da… (Akakiy Akakiyeviç) 27 Haziran 2012 Sinema ve Televizyon 

Nuri Bilge Ceylan, son filmi Bir Zamanlar Anadolu’da ile taşra insanının haleti ruhiyesinin haritasını çıkarma girişiminde bulunuyor. Taşra insanının tekdüzeliği, birbirine benzerliği,”küçük hesapları” ve özelde ise taşrada görev yapan memurların bir tür kapana kısılmışlık hissiyatıyla kendilerini ve geçmişlerini sorgulamaları çarpıcı bir biçimde anlatılıyor. Bir Zamanlar Anadolu’da taşra güzellemesi olmadığı gibi taşra yergisi de değildir. Taşra insanının içeriden bir anlatımla, tüm doğallığıyla gösterilme çabasıdır. Film bir “taşra epiği” dir. Anadolu kırsalının bütün bileşenleriyle birlikte önümüze konmasıdır. Bu gösteri oldukça rahatsız edicidir aslında. Rahatsızlığın nedeni ise üzerinde düşünmediğimiz gerçekliğimizin birdenbire bütün açıklığıyla karşımıza çıkması karşısındaki şaşkınlığımız ve tabiri caizse utancımızdır. Anlatılan bir biçimde yaşadığımız, yaşayacağımız ya da yaşamak zorunda olduğumuz bir gerçekliktir, bu bizim “hikâyemiz” dir.

  Çoğunluk: Türk Kimliğinin Sıradan Halleri (Akakiy Akakiyeviç) 9 Haziran 2012 7nci Sanat (Sinema) 

Çoğunluk, Türkiye toplumunda etnik ve dinsel manada sayısal çoğunluğa sahip Sünni-Türk kitleye ayna tutuyor. Son yıllarda artan toplumsal kutuplaşmanın günlük hayat nasıl yansıdığını ve sirayet ettiğini gösteriyor.”Öteki” ne karşı artık kanıksanmış, sıradanlaşmış bir tavır alış şekli olan zenofobinin ( yabancı düşmanlığı ) korkutucu boyutlara ulaştığını ve toplumu militaristleştirdiğini sarih bir biçimde ortaya koyuyor. Zenofobiye paralel olarak gelişen ve ‘sıradan faşizm’ şeklinde tanımlanan günlük hayattaki ırkçılık, dışlayıcılık ve ötekileştirme gibi tezahürler bütün çarpıcılığıyla işleniyor.

  Dersim Meselesi,chp'nin Tutumu ve Cumhuriyet Politikaları Üzerine (Akakiy Akakiyeviç) 30 Kasım 2011 Türkiye 

Dersim, genç Cumhuriyet’in uluslaşma ve mevcut sınırlar içinde otoritesini tesis etmesinin önünde bir engel, tıbbi deyimle “çıbanbaşlarından biri” olarak görüldüğü için kesilip atılması lazım gelen bir ur gibi düşünülmüştür. Devlet, bu coğrafyada hâkimiyetini tam anlamıyla kuramadığı, vergi alamadığı için Kürt ve Kızılbaş olan ve bu manada da “makbul vatandaş” tanımına uymayan bölge insanını tedip etme yoluna gitmiştir. Zira geç Cumhuriyet’in uygun gördüğü insan profili Sünni-Türk ve üstelik de Hanefi mezhebinden olmalıydı. Sair kesim ve mezhepler caiz görülemezdi. Fakat bu tedip harekâtı oldukça kanlı olmuş ve Dersimliyim diyenlerin bir daha unutamayacakları büyük bir travma yaşanmıştır. İnsanların canlarını kurtarmak için sığındıkları mağaralarda zehirli gaz kullanılarak fare gibi zehirlendikleri artık biliniyor. Resmi makamlar tarafından on üç bin küsür insanın öldürüldüğü iddia edilse de bu sayının çok daha fazla olduğu açıktır. Devletin toplu katliam yoluyla insanlarını dize getirmesi,”medenileştirmesi” sorgulanması gereken bir husustur. Bunun yanında özellikle küçük çocukların Türkleştirme-Sünni İslamlaştırma politikasına alet edilerek evlatlık ve sürgün yoluyla asimile edildiği bilinmektedir.

  Türkiye'nin Yeni Vesayeti: Muhafazakar Hegemonya (Akakiy Akakiyeviç) 13 Eylül 2011 Türkiye 

Türkiye’de, mevcut muhafazakâr iktidarın, kamuoyu ve sivil toplum üzerinde kurduğu hegemonya, alternatif düşünme ve bakma biçimlerini tümüyle etkisiz hale getirmeye çalışmaktadır. Basın yoluyla iktidarın demokratik denetimi handiyse imkânsız hale gelmiştir. Yayınlanmamış bir kitabın bulunup imha edilmesi, Orwell’in “Bin Dokuz Yüz Seksen Dört” romanındaki “düşünce polisi” ni akla getirmektedir. Muhalif insanların, gazetecilerin suçlarının ne olduğunu dahi bilmeden “içeri” atılmaları ve bir türlü yargılanamamaları Kafka’nın “Dava” sını andırmaktadır. Başta basın olmak üzere sivil toplum tamamen bertaraf edilmeye çalışılmaktadır. Muhalif insanlar “siber iftira” yoluyla gözaltına alınmakta ve suçlarını dahi öğrenemeden aylarca hapislerde tutulmaktadır. Muhalefet etme durumunu kendilerine yönelmiş bir düşmanca hamle olarak değerlendirmektedirler. Sivil toplum bileşenlerine baskı yaparak yıldırma, itibarsızlaştırma, ekonomik yaptırım yoluyla sindirme, tehditle işten attırma gibi eylemler sıradan bir hale gelmiştir.Yargı gibi,görevi demokratik denetim mekanizması olan ve adaleti tecelli ettirme gibi çok önemli işlevlere sahip bir kurum” zapt edilmesi gereken bir kale” olarak görülmüş ve “ele geçirilmiş” tir. Gerçek anlamda demokrasi, mevcut iktidar tarafından özlenen ve istenen bir “değerler manzumesi” nin önemli bir bileşeni olma özelliğini çoktan yitirmiştir. Tabii eğer böyle bir maksat var idiyse.

  Bir Memurun Sabah Mesaisi Öncesi Gördükleri,düşündükleri (Akakiy Akakiyeviç) 30 Ağustos 2011 Bireysel 

Her sabah gördüğü ve fakat bugün nedense göremediği, mezar kazıcısı mı yoksa mezarlık dilencisi mi olduğunu bir türlü kestiremediği, paspal kılıklı, kısa boylu, biçimsiz suratlı adam neredeydi acaba. Hiç usanmadan, çekinmeden, mezarlığın önünden geçen herkese el açar, para ister, ne dediği pek anlaşılmazdı. Zaman zaman da kendisi gibi oldukları kılıklarından ve tiplerinden belli olan birkaç kişiyle anlaşılmaz sözlerle kavga ederlerdi. Bu kavgaların nedeni de para yüzündendi. Mezarlığı ziyaret edenlerin verdikleri bahşişleri bölüşme meselesi yüzünden çıkardı genellikle bu kavgalar.

  Alevilik İslam'ın Dışındadır..! (Akakiy Akakiyeviç) 29 Haziran 2011 Din 

İslamcı düşüncenin, Aleviliği, İslam’ın dışında sapkın bir inanç biçimi olarak değerlendirmesi Aleviler açısından önemli midir? Dinsel aidiyet olarak İslam vazgeçilmez bir hissiyat mıdır? Bu makalede bahsedilen soruya yanıt verilmeye çalışılacaktır. Ve yanıtı hemen zikretmek gerekirse, İslamcı düşüncenin Aleviliği nasıl konumlandırdığı önemli olmadığı gibi, Aleviliğin, İslam’ın dışında kendine özgü (sui generis) bir inanç biçimi olduğu iddia edilecektir.

  Askeri Vesayetten Sivil Otoriter Vesayete: Kısırdöngü,imkanlar ve Sınırlar (Akakiy Akakiyeviç) 16 Haziran 2011 Türkiye 

AKP, üçüncü hükümet dönemini askeri bir müdahaleye maruz kalmadan tamamlama fırsatı yakalamıştır. Zira bu fırsat, Türkiye’de demokrasinin rüştünü ispat etmesi açısından fevkalade önemlidir. Fakat AKP bu önemin farkında olmadığı gibi iktidar olmanın rahatlığıyla kaygısızca, umursuzca hareket etmektedir. Vesayetin her türlüsü demokratik toplum düzeni için tehdittir.

  Muhaliflikten Muktedirliğe,mağduriyetten Mütegallibeliğe (Akakiy Akakiyeviç) 28 Nisan 2011 Türkiye 

Yukarıda bahsedilen bütün olumsuz değerlendirmelere rağmen İslamcı kesimin gerçekten demokratik hak ve özgürlükleri genişleteceği safsatasına inanmak mümkün müdür! Özellikle 2002 ile 2005 yılları arasında demokratik toplum ve demokratik devlet için göreli olarak atılan adımların devamı neden gelmemiştir.2007 yılından itibaren neden gem azıya alınmış ve rövanşist tutumla hareket edilmeye başlanmıştır. Geçmişin hesabını anti-demokratik yollarla sormanın Türkiye’ye kazandıracağı ne gibi faydalar olabilir. Mağduriyetin sebeplerini sorgulayarak ortaya çıkarmak ve bir daha yaşanmaması için gerekli önlemleri almak, değişiklikleri yapmak yerine neden mütegallibeliğin yolları araştırılır. Bütün bu sorular tatminkâr cevaplara muhtaç Türkiye’nin geleceği için önemli sorulardır.

  Kılıçdaroğlu'nun Mevkii Belli Oldu: Sağ (A) Açık Oynuyor! (Akakiy Akakiyeviç) 21 Nisan 2011 Politik Olaylar ve Görüşler 

Kılıçdaroğlu’nun “Yeni” CHP’si ve değişim anlayışı, Sicilyalı Prens Lampedusa’nın “hiçbir şeyi değiştirmemek için her şeyi değiştirmek gerekiyordu” sözünü hatırlatmaktadır. Baykal döneminde uygulanan politikalar, hususiyetle partinin sağa açılımı, Cumhuriyet değerleri konusundaki “hassasiyetler”, temel hak ve özgürlükler konusunda bireyi değil devleti koruyan sistemin idamesini sağlama düşüncesi, vesayetçi sistemin devamı yolunda harcanan çabalar gibi birçok temel konuda hala hiçbir değişim emaresi görülmemektedir. Bütün bunlar göz önüne alındığında Lampedusa’nın sözleri isabetli bir yorum olarak cuk oturmaktadır.

  Seçmen Davranışlarının Önemi ve Dp (Akp) 'Nin Nasıl Uzun Süre İktidarda Kaldığı Üzerine Bazı Değiniler (Akakiy Akakiyeviç) 27 Ocak 2011 Türkiye 

Bugünkü siyasi atmosferi mercek altına alırsak, AKP’nin neden hala iktidarda kaldığı ve alternatifi olmadığı şeklindeki genel kabul gören hâkim düşünce, Yakup Kadri’nin DP konusundaki düşüncesinden farklı değildir. Aslında bu da göstermektedir ki, seçmen davranışı ve siyasi analizler iyi yapılmamakta dolayısıyla, siyasetin hangi unsurlar üzerine bina edildiği ve nasıl tebarüz ettiği anlaşılamamaktadır. Siyasetin gerçek zemininde cereyan etmesini engelleyen sembolik değerler üzerinde bir uzlaşı olmadığı için, zıtlaşmaya dayalı siyasi kültür hâkimiyetini devam ettirmektedir.

  "Yeni" Chp ve Sol Arayışlar (Akakiy Akakiyeviç) 25 Aralık 2010 Politik Olaylar ve Görüşler 

Sonuç olarak, yaptığımız fikir jimnastiğinden;”Yeni” CHP’nin sol eksenli siyaset yapmak istediği ve fakat bunun sınırlarının oldukça muğlâk olduğu, sol perspektiften ne anlaşılması lazım geldiği hususunda kafa karışıklığının devam ettiği iddia edilebilir. Türkiye’de sola oldukça sirayet etmiş olan milliyetçilik, askeri vesayetin ehveni şer olarak görülmesi, katı laiklik anlayışı, demokrasiden sadece biçimsel olarak cumhuriyet rejiminin anlaşılması gibi daha sayamayacağımız birçok husus aşılması zor fakat imkânsız olmayan engeller olarak durmaktadır. Ve en önemlisi de, Marksizm’in reformist bir sonucu olan sosyal demokrasiden nasibini alamamış mevcut siyasi kadrolarla sol adına, ne, nasıl, ne kadar yapılabilecektir, galiba en önemli sorun da budur.

  12 Eylül,anayasa Tartışmaları ve 1960 - 1980 Dönemine Dair Bazı Değerlendirmeler (Akakiy Akakiyeviç) 4 Eylül 2010 Politik Olaylar ve Görüşler 

Ülkemizde halen 1982 anayasasının hangi maddelerinin değiştirilip hangi maddelerinin değiştirilmemesi gerektiği şeklinde beyhude bir tartışma sürmektedir. Gerçek anlamda 12 Eylül’den çıkışın sivil bir anayasa ile mümkün olabileceği birçok kesim tarafından bilindiği halde, böylesi bir girişime karşı soğuk bakılmakta, müstahkem mevkilerin kaybedilebileceği düşüncesi ağır basmaktadır. Bu durum göstermektedir ki anti-demokratik bir politik metin olan 1982 anayasası içselleştirilmiştir. Hedeflerinden biri de insanları siyasetten soğutmak olan 12 Eylül zihniyeti bu anlamda da başarılı olmuştur. Değişimin ve gelişimin ancak ve ancak insanların siyasal katılımıyla birlikte anlam kazanabileceği ve mümkün olabileceği çoktan unutulmuştur. Siyasal iktidarlar da insanların yönetiminin anti-demokratik anayasalarla daha kolay olduğunu çok iyi bildiklerinden seslerini çıkarmamaktadırlar. Kısa vadede darbe anayasasından kurtulmak mümkün gözükmemektedir. Fakat buna rağmen demokratik ve halkın katılımıyla oluşturulan bir anayasal sözleşmenin ülkemiz demokrasisi açısından elzem olduğu her fırsatta dillendirilmeli ve bu yolda gereken çaba harcanmalıdır.

  12 Eylül Referandumunda Neden "Hayır" Oyu Kullanmalıyız (Akakiy Akakiyeviç) 25 Ağustos 2010 Türkiye 

İktidarın kendi siyasal kimliğini “muhafazakar demokrat” olarak tanımlaması da manidardır ve üzerinde durulmalıdır.Muhafazakarlık özünde değişime,dönüşüme karşı bir direnci ve geleneklere,geçmişe bağlılığı ifade eder.Bu anlamda içinden çıktığı siyasi yapıyı ve izlediği politikaları göz önüne alınca iktidarın muhafazakarlığı açıktır.Ve zaten burada bir sorun yoktur.Sorun teşkil eden husus iktidarın aynı zamanda “demokrat” olduğunu ifade etmesidir.Muhafazakarlık mevcut durumu korumayı,demokratlık ise korumadan ziyade daha iyi olana ulaşmayı amaçlayan ve aslında muhafazakarlığı ayak bağı olarak algılayan bir düşünüş biçimi olduğuna göre iktidarın kendini tanımlayış biçimi de oldukça sorunlu ve inandırıcılıktan uzaktır.Anayasa değişikliği hususunda da mevcut durumu muhafaza ederek,kısmi demokratik adımlar atıldığı görülmektedir.Dönemin anti-demokratik ruhu olduğu gibi korunduğu için muhafazakarlık ağır basmakta ve demokratlık sözde kalmaktadır.

  Muhafazakar Tahayyülde Osmanlı İmgesi (Akakiy Akakiyeviç) 2 Mart 2010 Türkiye 

Türkiye’de muhafazakâr duruşun peşinen getirdiği açık ya da örtülü bir önkabul vardır. Bu önkabul, Osmanlı geçmişine, Osmanlı’ya dair her şeye sempati duyma ve bu dönemi “ideal devlet ve toplum düzeni” olarak tahayyül etme biçiminde tezahür eder. Bu düşünüş biçiminin aynı zamanda bir tepkiselliğin sonucu olduğu da kuşku götürmez bir gerçektir. Tepkisellik ise Cumhuriyet’e karşı Osmanlı’yı öne çıkarma ve muhafazakâr yaşam biçiminin en idealinin ya veya en özgür şeklinin Osmanlı’da yaşandığının iddia edilmesi biçimindedir. Bu tepkiselliğin, özellikle Cumhuriyet’in çoğulcu bir yapıya kavuşmadan önceki politik atmosferi kapsayan Osmanlı karşıtlığıyla öne çıkan tutumuyla oldukça ilintili ve hatta onun sonucu olduğu da savunulabilir. Buna mukabil, çoğulcu yapının inşa edildiği ve her türlü yaşam biçiminin göreli de olsa toplumsal yaşamda kendini göstermeye başladığı yıllarda da devam eden geçmişe ve Osmanlı’ya özlem duygu ve düşüncesi vardır ki sebeplerini düşünmek gerekir.

  Rus Edebiyatı'nda Gerçekçilik Akımının Öncüsü: Gogol'un Palto'su (Akakiy Akakiyeviç) 22 Şubat 2010 Yazarlar ve Yapıtlar 

Palto’nun bir başyapıt niteliği kazanmasının nedenlerinden biri de gerçekliğinin yanında gerçeküstü, fantastik bir sonla bitmesi olduğu açıktır. Ölmüş olan memurun hayalet olarak şehrin belirli yerlerinde görülmesi ve insanların sırtlarından paltolarını almaları gayet çarpıcıdır. Bu fantastik sonun bir nedeninin de insanların zor şartlarda edindikleri nesnelerin, eşyaların onların hayatında çok önemli bir yere sahip olduğu gerçeği ve kaybedildiği takdirde adeta gözlerinin arkada kalacağı vurgulanmak istenmektedir. Akakiy Akakiyeviç’in ruhu ancak kendisini sıkı biçimde azarlayan “mühim adam”ın paltosunu aldığı zaman huzura kavuşmuştur. Burada bir çaresizliğin ve karamsarlığın var olduğu gerçeği de gözden kaçmamalıdır. Çözümü olmayan bir durum ya da sorun ancak fantastik bir sona dayanılarak çözüme kavuşturulmaktadır ki, bu bir karamsarlık, adaletsizlik ve güvensizlik göstergesidir.

  Futbol ve Ben (Akakiy Akakiyeviç) 1 Şubat 2010 Anılar 

Futbola dair hatırladığım ilk şey Trabzonspor taraftarı olduğumdur. Sanırım beş ya da altı yaş civarındaydım. Tabiidir ki, bu yaşlarda takım tutmanın bilinçli bir seçim olmadığı açıktı. Çevremdeki ağabeylerimden etkileniyordum. Bir de Trabzon ve İskender(o dönemin en ünlü futbolcularından birisi) isimlerinin baskın ve farklı bir söyleniş şekli olması kulağa hoş geliyordu ki bu takımın taraftarı olmamda etkiliydi. Fanatik bir Galatasaray taraftarı olan Babam, benim futbola merak duyup da bir de Trabzonspor’a meylettiğimi öğrenince hemen duruma müdahale etti. Ve çocuk ruhuma reddedilemeyecek bir teklif getirdi. Teklif,...

  Türban ve İslami Kesim Üzerine Bazı Mülahazalar (Akakiy Akakiyeviç) 22 Ocak 2010 Din 

Bununla beraber İslami kesimin demokrasi idealini ne kadar içselleştirdiği ya da böyle bir kaygusunun olup olmadığı da tartışmaya açıktır. Çoğulcu bir demokratik yapının koşullarının gerektirdiği adımların atılması yolunda ayak sürüyen siyasal hareketlerden birisi de İslamcılıktır. Seçimlerle oluşan siyasal yapıyı çoğunluğun azınlığa tahakkümü biçiminde algılayan ve asgari ortak paydada buluşmayı söz konusu bile etmeyen bu kesimin, Türkiye’de demokratik yapıyı güçlendirmekten ziyade kutuplaşmayı tetikleyeceği ortadadır. İslami kesimin karşı kutbunda yer alan vesayetçi entelijensiyanın demokrasi algısı da gelişkin olmadığına göre Türkiye'nin kısır laik anti-laik kutuplaşmasını aşması kısa vadede mümkün gözükmemektedir.

  "Milli İrade" Kavramı Çerçevesinde Türk Sağı'nın Demokrasi Anlayışına Bir Bakış (Akakiy Akakiyeviç) 17 Ocak 2010 Politika 

1946’da çok partili siyasi hayat geçildikten sonra iktidara gelen sağ tandanslı partiler tek partili siyasi hayatın ve dolayısıyla devletin resmi ideolojisi olan Kemalizm’ e karşı açık ya da örtülü bir mücadeleye giriştiler. Askeri ve bürokratik entelijensiyanın ideolojisi demek olan Kemalizm’e karşı kendi meşruiyetlerini ortaya koymak için ‘milli irade ‘ya da ‘halk iradesi’ kavramını öne çıkararak, geleneksel değerlere vurgu yaparak halkın teveccühünü kazandılar ve iktidar oldular. İktidara gelme sürecinde askeri ve bürokratik entelijensiyanın halka uzaklığını ve Kemalist reformların halkın bütününe ve özellikle de kırsal kesime nüfuz edemediğini gördüler ve bu durumu çok iyi kullandılar. İktidar olduktan sonra ise devlet kadrolarında, bürokraside geniş kapsamlı bir kadrolaşmaya ve zihniyet değişine giderek Kemalist jargonla ifade edersek bir tür karşı-devrim gerçekleştirdiler.

  Son Ekonomik Krizin Düşündürdükleri (Akakiy Akakiyeviç) 28 Kasım 2009 Politika 

1970’li yıllardan itibaren alternatifsiz gibi gösterilerek uygulanmaya başlayan neo-liberal iktisat politikalarının artık sürdürülemez hale geldiği bu krizle birlikte çok net bir biçimde ortaya çıkmıştır. Düzenlenmemiş piyasaya olan inanç artık sarsılmaya başlamıştır. Kapitalist sistemin dışarıdan bir müdahaleye gerek olmadan kendi kendini düzenleyeceği, Adam Smith’in meşhur tabiriyle “görünmez el” in sistemi regüle edeceği ve böylece her kesimin çıkarının maksimize edileceği tezi iflas etmiştir.

 

 



Eleştiri herşeydir.Varolan eleştirilmeden,onun yanlışları,eksikleri ortaya konulmadan yenisi ve daha iyisi inşa edilemez.



 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2025 | © Akakiy Akakiyeviç, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.

 

Bu dosyanın son güncelleme tarihi: 28.01.2025 04:25:55