• İzEdebiyat > Roman > Politik Roman |
21
|
|
|
|
Yaşamı boyunca ilk kez bu kadar yoğunlukta seviniyordu.... "Yemeği dışarıda..." demiş, "Kahveyi senin evde içeriz... Falıma bakarsın," diyerek de eklemişti...
|
|
22
|
|
|
|
Yel’in sözünü ettiği Maf’ı sordu. Mus, tahmininden fazla duyum ve bilgi sahibiydi. Arada yutkunarak ve geniş gözlerini daha açarak heyecan dolu bir sesle anlattı... Sonunda "Onun el attığı insan her yönüyle yükselir." |
|
23
|
|
|
|
Küçük bir çocuk, elinden çekiştirerek götüren babasına; "Baba!... Saddam’ın füzesi ne zaman düşecek?" diye soruyordu.
|
|
24
|
|
|
|
Yargı Başkanının, cümleleri daktilo sesleriyle karışıp anlaşılmaz bir hal alıyordu. Ses; Budist törenindeki rahiplerin mırıltıları gibiydi.... Ber, yazdırılanları daha iyi duyabilmek için serçe parmağıyla her iki kulağının deliklerini sarstı...
|
|
25
|
|
|
|
Güneş; yüksek oranda nemli havayla, insan vücudunu ıslak kavuruyor, terletiyordu. Aslında bedenlerden çıkan bildik saf ‘Ter’ de değildi. Sanki vücudun deri altı yağı, terle yoğunlaşarak akıyordu |
|
26
|
|
|
|
Normalin çok üzerinde açık olan gözlerinden ve kulaklarından akmış olan kanlar ve yeşile dönüşmüş ten rengiyle, bu iki cesedin korkunç görüntüsü yıllarca kent de konuşulmuştu. |
|
27
|
|
|
|
Kadın, gözyaşları içinde "Hiç olmazsa Buzdolabını bıraksanız," dedi, kucağındaki çocuğa bakarak ve baktırarak. "Maması bozulur..."
|
|
28
|
|
|
|
Mavi bulutlar, yağmur yağacakmış gibi kararmıştı.
Birden kaldırım taşlarını eliyle tutmaya çalıştı.
Kara bulutlar arasından her biri güneş iriliğinde iki gözün kendisine baktığını gördü. "Tanrım!... Bu gözler?..."
|
|
29
|
|
|
|
Bes, adamın gücü ve görüntüsü karşısında gerekli ve yeterli yanıtı veremeyeceklerini anlamakta gecikmedi. Cebindeki çakı bıçağını çıkararak korkutma amacıyla; adamla kendisi arasında... |
|
30
|
|
|
|
Sağkol, elinin tersiyle alnındaki birikmiş teri sildikten sonra, kızgın ve küçümser bir tavırla; "Karşı taraftan da epey adam birikti," dedi. "Ortalık alevlenebilir... |
|
31
|
|
|
|
"Sizin yasanıza göre bu durumda soğuk su içmeniz gerekiyor."
İcra Görevlisi,"Ağzınızı düzeltmezsiniz, sizin hakkınızda tutanak tutmak zorunda kalacağım" |
|
32
|
|
|
|
Markız; enfes bir fiziğe, sempatik görüntüye, derinlik ve huzur veren iç gıdıklayıcı bakışlara, devamlı gülümser izlenimi veren harika bir yüze sahipti. Reyon düzenleme işi yapıyordu. |
|
33
|
|
|
|
Örgütlenmeleri ve raporları o kadar ayrıntılı ki; küçük bir ülkenin, küçük bir köyünde bulunan bireyin geleceğini bile bir şekilde düzenleyebiliyorlar..."
|
|
34
|
|
|
|
Ber, kulaklarında uğuldayan sesleri duyuyor ama bir türlü gözlerini açamıyor, arada uyuyor ve yarım uyanıklık yaşıyordu. En son gözlerini zorlamayla açtı. |
|
35
|
|
|
|
Ad kentinde öğrendiği ve bu tür güzellikleri anlatmak için kullanılan “Tanrı, boş vaktinde yaratmış...” deyişini anımsadı. Bu deyiş Markız’da örtüşüyordu...
|
|
36
|
|
|
|
Dinleyicilerden birinin, "Desenize tutukluyu bir sümüklü mendil kurtardı," demesi üzerine tümü katıla katıla gülmeye başladı.
|
|
37
|
|
|
|
Ber’de Kent sakinleri gibi Kimyasal ve Biyolojik başlıklı FÜZE’de somutlaşan ölümü sürekli ensesinde hissediyordu.
|
|
38
|
|
|
|
"DEVMALDEN-Y.DOM isimli holding, ülke tarihinde görülmemiş bir beceriyle milyarlarca sermayeyi iç etti." dedi, ağzından iştahlı sesler çıkararak. "Valla helal olsun! Tereyağından kıl çeker gibi... |
|
39
|
|
|
|
Med. "Bu kez Sodgom ülkesine özelde Ad Kentine bir saldırı olmayacak... Senaryo böyle düzenlenmiş..."
|
|
40
|
|
|
|
Bireysel geleceğinde olduğu gibi Yerel halkın geleceğini tayinde az veya çok belirleyici olabilecekti, belki de. Buda kendisinin yüce varlığın gücüne yakınlaşması demekti... |
|