• ÝzEdebiyat > Öykü > Yeraltý |
161
|
|
|
|
ya da nasýl kiþisel tarihler yazýyorduk aynanýn iki karþýlýklý yüzünden bakarken?? |
|
162
|
|
|
|
......Geriye sadece zehri içeceðe katmak ve izlemek kalýyordu. Kolay gibi görünüyordu ama hemen sonuca varmayacaktý, önce denemeliydi. "Baþlamazsan bitmez" hep böyle söylerdi babasý...... |
|
163
|
|
164
|
|
|
|
yalnýz dikenli tellerle çevrili bir alanýn içinde volta atýyorum |
|
165
|
|
|
|
Uzakta kalmýþ. Sevilmeyenlerin arasýnda yaþamýþ. |
|
166
|
|
|
|
Tahtakale'de sýkýcý bir iþ yapan Hasan'ýn sefil hayatý hakkýnda |
|
167
|
|
168
|
|
|
|
Tepeden bakýyordu þehre,beyazlar giyinmiþ o yüksek tepeden...Yirmi dört saat o beyaz elbisenin üstünde otururken kenti izliyordu o siyah lekeyle.Kucak açmýþtý kimsesiz bir dað,sarmýþtý kollarýyla,unutmasý için bir daha hatýrlamamasý için basmýþtý sýmsýký baðrýna.Kenti dinliyordu kýzaran kulaklarýna aldýrmadan,o kulaklarý saðýr eden insan kalabalýðýnýn sesini.Herkes birbirine benziyordu yukarýdan bakýnca,aynýydý herkes farklý renklerdeki,farklý þekillerdeki kýyafetlerin içinde. |
|
169
|
|
|
|
Hadi konuþ, bizi fazla yorma.Ne yaptýysan yaptýn, bizi ilgilendirmez.Sadece anlat.Bir an önce konuþ da kurtul.Duymuyormusun, bu sesler senden çýkýyor.Ýnliyorsun, aðlýyorsun çocuk gibi.Buna bir son ver.Delikanlý ol ulan.Adam gibi anlat bize. |
|
170
|
|
|
|
Kadýn gözyaþlarýyla stüdyodaki bir kapýya bakýyordu.Karizmatik sunucu: 'Sence gelecek mi?' diye sordu kadýna.
Ama kadýn büyük ihtimalle söylenenleri duymuyordu bile.. |
|
171
|
|
|
|
Son çýkmazdayým. Kafam bulanýk bir su gibi. Beceremediðimden, artýk yaþamamayý yaþamaya baþladým. ... |
|
172
|
|
|
|
...'Mezarlar' dedi kendi kendine, 've ruhlar... Neredesiniz?'.. |
|
173
|
|
|
|
"gün sona erdiðinde; ve yolun deðil de külahinin yürüyüþünün sonu geldiðinde; yaþamý varmýþ olduðu amaçlar toplamýna ya da eriþtiði yerlerin toplamýna deðil de yürüyüþünün ya da yolculuðunun kendisine eþittir.." |
|
174
|
|
|
|
Birahanelerdeki, meyhanelerdeki muhabbetleri çok samimi buluyordu, gerçek buluyordu. Orada daha önce birbirini hiç görmemiþ insanlarýn yer yokluðundan ayný masaya oturup, kýrk yýllýk dostlarmýþ gibi muhabbet etmeye baþlamalarý, birbirlerine en yakýnlarýna bile anlatmadýklarý sorunlarýný anlatmalarý, sýkýntýlarýný paylaþmalarý hoþuna gidiyordu. O masalarda hiç kimse olduðundan daha iyi, olduðundan daha dürüst, olduðundan daha esprili, keyifli olmaya, mutlu görünmeye çalýþmýyordu, çünkü gerek yoktu |
|
175
|
|
|
|
güneþten eser yok.hücrem karanlýða misafir.allah ýn emri peygamberin kabriyle,bedenime bi dar aðacý istenir.bu son günüm.biraz daha yürümeliyim.10 adým.bi daha yok. |
|
176
|
|
|
|
Ýstanbul’un mehtapla þereflendirilmiþ göðü, hepsinin garabet ve habis çýðlýklarýyla aðýrlaþtý. Sabah kimse korkusunu üzerinden atamamýþtý… Cinler de…
|
|
177
|
|
|
|
Annem demiþken. Þu anda karþýmda oturmuþ televizyonda bir kelime bir iþlem yarýþmasýný izliyor. Bildiði her sorunun kendine verdiði sahte özgüvenle gülümsüyor. |
|
178
|
|
179
|
|
|
|
Çünkü er ya da geç karþýlaþacaksýnýz... |
|
180
|
|
|
|
kelimelerimin, þöhret harfleri suspus olmuþ, susuzluk pususunda, pusulasý þaþmýþ þaþý bakan þaþýrmýþ insanlara, zindanlara tezat özgürlükler, dýþarda, masumiyetin mahkumiyeti... |
|