..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Dengeli bir rejimde yemeðin yeri çok önemli. -Fran Lebowitz
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Tasavvuf > Salih Zeki Çavdaroðlu




19 Nisan 2012
Edebiyatýmýz ve Mûsýkîmizde Hz. Peygamber (S. A. V.) Aþkýný Dillendiren Metinler  
N A A T

Salih Zeki Çavdaroðlu


Peygamberimizi öven naat güfte ve bestelerine dair...


:BBAC:

Muhabbetten MUHAMMED oldý hâsýl;
MUHAMMED’ siz muhabbetten ne hâsýl ?
     

Hz. Muhammed (s.a.v.) in risâletinde Arap Yarýmadasý içinde tohumlarý ekilen Ýslâmiyet , Hulefâ-i Raþidîn ( dört halife ) dönemindeki fetih hareketleri sonucunda geniþ bir coðrafyaya ulaþýr.
Bu büyük coðrafya içindeki bütün Müslüman milletlerin birbirleriyle temaslarýnda kültür ve sanat alýþveriþlerinde bulunmalarý da kaçýnýlmaz olur.
Ýslâm ümmeti arasýnda yapýlan kültür alýþ-veriþleri ilerleyen asýrlarda sanat, edebiyat, hat v.d. dallarla birlikte müþterek bir Ýslâm Mûsýkî ‘ sini de ortaya çýkaracaktýr.
Özellikle hicretin ikinci asrý ile geliþen tasavvuf düþüncesi ve bunun ürünü tarikat mekânlarýndaki zikir meclislerinde mûsýkî de önemli bir yer edinir.
Ezan, salât, tekbir, tilavet gibi formlarlq baþlayan dinî musýkî, geliþimini tamamlarken cami ve tekke ismiyle iki ana grupta toplanýr.
Gerek cami ve gerekse tekke musýkisi kendi içlerinde kâmet, teþbih, tehlil ya da ilâhi, kaside,mevlid, miraciye v.b. bir çok mûsýkî “form“ unu da ortaya çýkarýr.
Bizim Türk milleti olarak Ýslâmiyet’ i kabulümüzle birlikte, bu dinin sosyal, siyâsî ve askerî alanlarýnda olduðu gibi, kültür ve sanatýna da farklý bir hava ve anlam getirdiðimizin tarihteki örnekleri sayýlamayacak kadar çoktur.
Ýslâm öncesi birikiminin , Ýslâm sonrasý kültür alýþveriþleri ile ve özellikle Selçuklular döneminde Acem ve Arap müzik kültürleri ile yapýlan karþýlýklý alýþveriþ ile neredeyse bir Ýslâm müziði ortaklýðý meydana çýkar. Türk Mûsýkîsi teorik sistemi ve icra renkliliði ile bu kültürün baþat müziði haline gelir.
Hatta bu baþatlýk niteliði öylesine barizdir ki, Türk Musýkîsi sadece Ýslâm toplumlarýný etkilemekle kalmaz; Gayrimüslim toplumlarýn da kendisine kayýtsýz kalmamasýný saðlar.
“ Ýslâm âleminde Türk Mûsýkîsi hakimiyet ve te’ sirleri, dominant mahiyette, kesin ve büyüktür. Balkanlar ve Doðu Avrupa da Türk Mûsýkîsi’ nin büyük te’ sir sahalarýndan biridir…
Klâsik Türk Mûsýkîsi’ nin bir ekolü, bilhassa XVI-XVII. asýrlarda Hindistan’ da, hassaten Delhi, Agra ve Lâhûr saraylarýnda teþekkül etmiþtir…
Azýnlýklar Türkler’ i pek az þeyde bu derecede baþarýyla taklide muvaffak olabilmiþlerdir. Türk Mûsýkîsi onlarý o derecede cezbetmiþtir ki, an’aneli Bizans modeli yok olup gitmiþtir. Rum Ortodoks, Ermeni Gregoryen kiliseleri ve Mûsevî havrâlarýnda Türk makam ve usulleri ile bestelenmiþ ilâhiler okunmuþtur…” 1
Ýþte, yabancý kültür, hatta farklý din mensuplarýnýn müzik sistemini bile deðiþtiren, onlarýn mâbetlerinde icra edilen dinî âyinlerdeki müziðe bizim makam seyirlerimizi ikame eden bir ihtiþamý görüyoruz.
Böylesine muhteþem bir müziði meydana getiren ve üreten insanlar, mensubu olduklarý toplumun deðerlerinin en tepe noktasýnda bulunan muhterem Peygamberleri (s.a.v.) nin anlatýmýnda kayýtsýz kalmasý elbette ki düþünülemezdi.
Bestelenen kaside, ilâhî, durak, salât-ý tekbîr, salât-ý ümmiye v.d. formlarýn güftelerinde Peygamber Efendimiz ( s.a.v.) in isim ve sýfatlarý yoðun olarak terennüm edilmiþtir.
Türk mûsýkîsi ile Türk þiiri, özellikle taþýdýklarý tasavvufî temalarýnda baþlangýcýndan bu yana kolkoladýr. Öylesine beraberlerdir ki; gerek musýkî ve gerek þiirdeki form isimleri bile harfi harfine aynýdýr. Örnek olarak, Ýlâhî, kaside, temcid, münacaat v.d. formlar gibi Naat’ da da edebiyat ve musýkideki bu birlikteliði görüyoruz.
Rahmetli üstâd Cinuçen Tanrýkorur’ un deyimiyle söylersek ; “mümeyyiz vasfý esas itibariyle bir ses mûsikisî oluþunda ortaya çýkan Türk mûsikîsi, söze verdiði aðýrlýk dolayýsýyla önce bir þiir mûsikîsidir” 2.
Divan Edebiyatýmýzda Hz. Muhammed’ in (s.a.v.) þahsýný, sýfatlarýný ve hayatýný ele alan, Mevlîd, Miraciyye, Salât-ý ümmiye, hilye v.d. birçok form yanýnda, “ O “ nun doðrudan doðruya yüceliðini anlatan þiir türüdür Naat.
Edebiyat sözlüklerinde Naat, Arapça bir terim olarak :
“ Medhederek anlatma. Hz. Muhammed üzerine yazýlmýþ kaside. Divân edebiyatýnda, Peygamber’ in özelliklerini anlatmak, þefaat dilemek, din ve tarikat ulularýný övmek için yazýlan kaside.” 3 þeklinde tanýmlanýr.
Naat’ in karakteristik vasfý, yeryüzündeki bütün milletlerin edebiyatlarýnda Hz. Muhammed ( s.a.v.) dýþýnda, baþka hiçbir insanýn övgüsüne hasredilen edebî bir türün mevcut olmamasý, bu konuda istisnai bir durum arz etmesidir.
Bilge-þair Sezai Karakoç a göre Naat :
" Ýnsanýn ufku, mü'mindir. Müminin ufku Peygamberdir. Peygamberin ufku da, mutlak gerçeklerin habercisi, her peygamberin þahsiyetini, kanatlarýnda birer yaprak gibi bulunduran Son Peygamber... Peygamber nasýl insanýn ufkuysa, Na't da þiirin ufkudur."
Arap edebiyatýnda Peygamber Efendimiz (s.a.v.) için kaleme alýnan ilk naat’ ýn Asr-ý Saadet’ te Meymûn b.KAYS (ö. 629 ?) tarafýndan yazýldýðý, ancak o dönemdeki bütün naat’ lar arasýnda en çok iz býrakan, hatta Hz. Muhammed tarafýndan da takdir edileni, buna karþý kendilerinin de “hýrka” sýný vererek ödüllendirdiði þair Ka’b b. Zübeyr (ö.645) in yazdýðý “ Kaside-i bürde” dir.
Hatta çok ilginçtir:
“…Kaynaðý Arap edebiyatý olan ve bu edebiyatta "medhiyye" baþlýðý altýnda yer alan na'tlarýn asr-ý saadette yazýlmaya baþlandýðý düþünülürse de, na't muhtevalý ilk þiirin Hz. Peygamber'in dünyaya geliþinden yedi asýr önceye ait olmasý da benzeri görülmeyen enteresan bir hadisedir. Âlimlerden semavî kitaplarda müjdelenen son peygamber Hz. Muhammed (s.a.s)'in geleceðini öðrenen Es'ad Ebû Kerîb el-Himyerî, kaleme aldýðý birkaç beyitlik þiirde, beklenilen peygamberin Allah'ýn resulü olduðuna dair inancýný ve O'nun zamanýna yetiþmesi hâlinde ona büyük bir sadakatle baðlanacaðýný belirtmiþ; Ebû Kerîb'in asýrlar önce söylediði bu küçük manzume muhafaza edilmiþ, þair de Hz. Peygamber tarafýndan ehl-i tevhid olarak nitelenme þansýna sahip olmuþtur…” 4

Klasik Fars þiirinde naat formunda þiirler yazan þairler olarak Sadî- i Þîrâzî, Hakîm Senâyî, Genceli Nizâmî, Ferîdüddin Attâr, Molla Câmî ve Emir Husrev-i Dihlevî ‘yi sayabiliriz.
Türk edebiyatý’ nda lk naat Karahanlý Devleti döneminde yazýlmýþ olup, Yusuf Has Hâcib’ in Kutadgu Bilig kitabýnda yer alýr. Ayný dönemde Ahmet Yüknekî ve Ahmed Yesevî’ nin divanlarý içinde de Peygamberimiz’ e ( s.a.v.) yazýlan naatlara rastlýyoruz.
Selçuklular dönemlerinde ise, baþta Hz. Mevlâna, Yunus Emre olmak üzere devrin hemen hemen bütün þairlerinin asgarî birer adet naat yazdýðýna þahit oluyoruz.Bu gelenek daha sonraki yüzyýllarda:
“… çok zengin bir muhteva ile günümüze kadar devam etmiþ; Eþrefoðlu Rûmî, Kemâl Ümmî, Dede Ömer Rûþenî, Þemseddin-i Sivasî, Muhyî, Azîz Mahmûd Hüdâyî, Abdülehad Nûrî, Niyâzî-i Mýsrî, Sezâyî-i Gülþenî, Bursalý Ýsmâîl Hakký, Müþtak Baba, Kuddûsî, Erzurumlu Ketencizâde Mehmed Rüþdü, Ahmed Remzi Akyürek, Osman Kemâlî, Erzurumlu (Efe) Hacý Muhammed Lutfî ve Yaman Dede (Abdülkadir Keçeoðlu)'nin oluþturduðu bu zincirdeki þairlerin na'tlarý þöhret kazanan ve bir kýsmý defalarca bestelenen baþarýlý örnekler olmuþtur…” 5
Tabii ki bütün bu yazýlanlar içinde Divan Þiirimizin en büyük son þairi Þeyh Gâlib’ in naatý kendi döneminde dilere pelesenk olmuþ bir þâheserdir. Bu naatýn tamamý ve açýklamasý ondaki lâfýz ve manâ deðerindeki ihtiþamýný bütün kudretiyle gözler önüne sermektedir.
Sultan-ý Rusul, Þah-ý mümeccedsin Efendim
Biçârelere devlet-i sermedsin Efendim
Divân-ý Ýlâhi’de Ser-amedsin Efendim
“Le amrük” tacý ile müeyyedsin Efendim

Sen Ahmed-i Mahmud-u Muhammed’sin Efendim
Hak’tan bize Sultân-ý müeyyedsin Efendim

Hutben okunur minber-i iklim-i bekâda
Hükmün tutulur mahkeme-i ruz-i cezâda
Gülbang-i kudümün çekilir arþ-ý Hüdâ’da
Esma-i Þerifin anýlýr arz-u semâda

Sen Ahmed-i Mahmud-u Muhammed’sin Efendim
Hak’tan bize Sultân-ý müeyyedsin Efendim

Ol dem ki nebilerle veliler kala hayran
Nefsi için dehþetle kopa cümleden efgan
Yeis ile kullarýn ola halleri periþan
Destur-i þefaatla senindir yine meydan

Sen Ahmed-i Mahmud-u Muhammed’sin Efendim
Hak’tan bize Sultân-ý müeyyedsin Efendim

Biçâredir ümmetlerin, isyanýna bakma
Red eli vurup hasret ile düzaha yakma
Rahmet et aman, ateþ-i hicrânýna yakma
En baþta kulun Galib’i pür-cürmü býrakma

Sen Ahmed-i Mahmud-u Muhammed’sin Efendim
Hak’tan bize Sultan-ý müeyyedsin Efendim.

NAAT’IN GÜNÜMÜZ TÜRKÇESÝ ÝÝLE AÇIKLAMASI :

Resuller Sultaný, Þereflendirilmiþ Þah’sýn Efendim
Çaresizlere herdaim devletsin Efendim
Ýlahi Divân’da Öndersin Efendim
“Ömrün hakký için” (15:72) tacý ile doðrulanmýþsýn Efendim

Sen Ahmed-i Mahmud-u Muhammed’sin Efendim
Hak’tan bize doðrulanmýþ Sultân’sýn Efendim..

Hutben okunur beka ikliminin minberinde
Hükmün tutulur Din Günü mahkemesinde
Adýn yüceltilir Hüdâ’ nýn arþýnda
Þerefli Ýsimlerin anýlýr yerde ve gökte

Sen Ahmed-i Mahmud-u Muhammed’sin Efendim
Hak’tan bize doðrulanmýþ Sultân’ sýn Efendim..

Ýþte o an peygamberlerle veliler hayran kalýr
Herkesten kendi nefsi için dehþet içinde bir feryat kopar
Duyduklarý kederle kullarýn hali periþan olur
Ve þefaat etme izninle meydan yine senindir

Sen Ahmed-i Mahmud-u Muhammed’sin Efendim
Hak’tan bize doðrulanmýþ Sultân’sýn Efendim..

Çaresizdir ümmetlerin, onlarýn isyanýna aldýrma
Onlarý geri çevirip sana hasretin cehenneminde yakma
Ne olur rahmet et, ayrýlýðýnýn ateþine yakma
Ve en baþta, baþtan sona günahlarla dolu olan kulun Galib’i býrakma

Sen Ahmed-i Mahmud-u Muhammed’sin Efendim
Hak’tan bize doðrulanmýþ Sultân’sýn Efendim..
Genel olarak Naat yazýmý konusunda üstâd Ýskender Pala diyor ki:
“…Bir þair ne zaman naat yazsa, orada bambaþka bir þair oluyor, dili ve üslubu deðiþiyor, kendisini aþan bir þairanelik içinde yükseliyor, yükseliyor... Þairlerin edebi kiþiliklerini tahlil ederken naatlardan yola çýkmýyorum ben bu yüzden. Çünkü bir þair naat söylemeye baþladýðý vakit artýk kendisi olmaktan çýkýyor, teþne bir ümmet kimliðine bürünüyor, anlatýlan konu, anlatýcýnýn çok önüne geçiyor; o arada bir þeyler oluyor ve þair kendisini de þaþýrtacak bir üslupta yüksek sözler söylüyor. Eðer þiirin bir ilham perisi var ise, ben artýk onun, tam da naat yazarken þaire merhaba dediðine inanýyorum. Yoksa sýradan bir þairin naat söylemeye baþladýðýnda bunca eriþilmez olmasýný nasýl izah edebilirim?!.. Burada þairin gücünden ziyade konunun gizemidir artýk devreye giren. Galiba kainatýn efendisi, mahlukatýn en þereflisi, o þairin aðzýndan kendisi için söylenen sözlere bizzat þeref veriyor, sözün deðeri artýyor...” 6
Divan þiiri sonrasýndaki günümüzdeki yakýn zamanlarda ise, Mehmet Akif Ersoy, Yaman Dede, Arif Nihat Asya, Necip Fazýl Kýsakürek, Sezai Karakoç, Erdem Bayazýt, Ali Ulvi Kurucu, Nurullah Genç, Celal Fedai önemli naat yazarý þairlerdi.
“…Divan ve Halk Edebiyatýmýzdaki Peygamber algýsýyla, modern dönemdeki þairlerin Peygamber’in hayatýný yorumlayýþý arasýnda farklar var. Genel hatlarýyla söylersek, Klasik Edebiyat þairi Peygamber’i över, O’ndan þefaat diler, üstün vasýflarýný sayar ve O’nu yüceltirdi þiirlerinde. Bunun da yansýdýðý en önemli edebî tür, naatlerdi. Fakat modern Türk þiirine geldiðimizde Peygamber’e yaklaþým tarzý deðiþir. Diyebiliriz ki XIX. yüzyýldan itibaren içine düþülen o nursuz zaman diliminde bocalayan, bir çýkýþ, bir huzur hali arayan modern dönemin dindar þairi için cankurtaran simidi, bir sekînet limaný olarak görülen bir Peygamber imajý karþýmýza çýkar. “Yaþayan”, “mesajý hayata dönük bir Peygamber imajý” oluþmuþtur modern dönemde ve bence bu Kur’ân’ýn mesajýna da uygundur. Zira Hucurat Suresi 7. ayette “Biliniz ki Allah’ýn elçisi aranýzdadýr” buyruluyor. Bu baðlamda “O ne getirdiyse alýn, neyi nehyettiyse terk edin” mesajýný hayatla örtüþtüren bir Müslüman þair kimliði gözlenir modern þiirimizde…
… Arif Nihat Asya’nýn modern Türk þiirindeki naat çizgisinin zirvelerinden kabul edeceðimiz “Na’t” þiirinde de bunu görürüz. Orada yalnýzca Peygamber’i övmek, Peygamber’in özelliklerini saymak yoktur. Onlar zaten kabul edilmiþ, bilinmiþ, sahiplenilmiþ kristalize özelliklerdir. Arif Nihat Asya’nýn “Na’t”inde Hz. Peygamber’in þahsiyetini, yaþadýðý dönemin þartlarýný ve insanlýða mesajýný günün þartlarý ve olumsuzluklarý ile mukayese edip, bir kurtarýcý olarak Peygamber’i bugüne çaðýrma vardýr.” 7
Modern dönem içinde birisi var ki, gerek kiþiliði ve gerekse Sevgili Peygamberimizi (s.a.v.) anlatan þiiri ile bir fenomendir. Yaman Dede’ den bahsediyorum.Günümüzde tasavvuf mûsýkîsi icra edilen her mekanda büyük bir coþku ile okunan:

Gönül hûn oldu þevkinden boyandým ya Rasûlallah
Nasýl bilmem bu nîrana dayandým ya Rasûlallah
Ezel bezminde bir dinmez figandým ya Rasulallah
Cemalinle ferahnak et ki yandým ya Rasulallah
Yanan kalbe devasýn sen, bulunmaz bir þifasýn sen
Muazzam bir sehasýn sen, dilersen runumasýn sen
Habibi Kibriyasýn sen Muhammed Mustafasýn sen
Cemalinle ferahnak et ki yandým ya Rasulallah
dizelerin sahibi, Kayseri’nin Talas ilçesindeki Rum esnaflarýndan iplik tüccarý Yuvan Efendi ile Afurani Hanýmýn oðlu Diyamandi Efendi (1887-3 Mayýs 1962 )dir. 15 Þubat 1942 günü ismini Mehmet Abdülkadir KEÇEOÐLU olarak, dini Ýslam olarak deðiþtirir .
Bestekârlarýmýz da haliyle Peygamber Efendimiz ( s.a.v.) adýna yazýlan bu güzel naatlere kayýtsýz kalmayarak, onlarý notaya dökeceklerdi . Naat güfteleri, tasavvuf çevrelerince Nutk-ý Þerîf, yani þerefli söz olarak adlandýrýlýrdý.
Bestelenen bu eserler ,her ne kadar günümüzde nâdiren uygulansa da, hem cuma ve bayram namazlarýnýn kýlýnmasýndan önce camilerde tilâvet edilen Kur'an-ý Kerim'in ardýndan, hem de tekkelerdeki zikir esnasýnda kelime-i tevhid ile ism-i celâl arasýnda okunurdu.
Naatlar, herhangi bir usül kalýbýna baðlý olmaksýzýn, serbest bir tarzda, vakâr, hürmet ve sanatlý bir üslupla icra edilirdi.
Naatý icrâ eden kiþi “naathan” olarak isimlendirilir. “…En meþhur na't bestelerinden birisi, edebiyatýmýzda en çok na't yazan þair Nazîm'in “Âftâb-ý subh-i mâ evhâ Habîb-i Kibriyâ/ Mâhtâb-ý þâm-ý ev ednâ Habîb-i Kibriyâ” beytiyle baþlayan güfteye Niznâm Yusuf Çelebinin yapmýþ olduðu bestedir. Bu güftede Yusuf Çelebi'den baþka birçok bestekâr tarafýndan bestelenmiþtir…” 8
Türkiye’mizde 1989 yýlýndan bu yana kutlanmaya baþlayan, bu yýl 23.cüsünü yaþadýðýmýz ve her yýl daha büyük coþku ile kutlanmaya devam eden “ Kutlu Doðum Haftalarý “ çerçevesinde, klâsik naatlara ilâveten, yeni yeni özgün naatlerin yazýlýp,bestelendiðine þahid oluyoruz.
Tahmin ve temennimiz de odur ki, Peygamber saygýsý ve aþkýný terennüm eden naaatlarýn ilerleyen zamanda, Osmanlý’ nýn haþmetli dönemlerindeki konumuna yeniden ulaþmasýdýr.

D Ý P N O T L A R :
1 ÖZTUNA Yýlmaz, “ Türk Mûsýkîsi Ansiklopedisi ”, MEB, Ýstanbul, 1976, C.II, s. 338,339
2 TANRIKORUR Cinuçen , “Müzik Kimliðimiz Üzerine Düþünceler”, Ötüken Neþriyat, 1998, Ýstanbul, s. 105.
3 KARAALÝOÐLU Seyit Kemal, “ Türkçe ve Edebiyat Sözlüðü”, Okat Yayýnevi, Ýstanbul, 1962, s.107
4 YENÝTERZÝ Emine, “ Türk Edebiyatýnda Na’ tlar “, Yaðmur Dergisi, sayý: 15, Nisan-Mayýs-Haziran 2002
5 YENÝTERZÝ Emine, ( a.g.e)
6 PALA Ýskender, “ Yâ Habîballah…Yâ Resulallah “, Zaman Gazetesi, 21 Nisan 2009
7 ANDI M.Fatih, “ Modern Türk Þiiri ve Peygamber “.sonpeygamber.info, 23 Eylül 2011

8 TURABÝ Ahmet Hakký, “ Hz. Peygamber Döneminde Mûsýkî ve Türk Din Mûsýkîsi’ nde Hz. Peygamber “ Diyanet Aylýk Dergi Eki, Mayýs 2009

http://ferahnak.wordpress.com/2012/04/19/edebiyatimiz-ve-musikimizde-hz-peygamber-s-a-v-askini-dillendiren-metinler-n-a-a-t/



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn tasavvuf kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Yazýlýþýnýn 600. Yýlýnda Süleyman Çelebi" Nin "" Mevlîd" Ý
Türk Tasavvuf Musýkîsinin Oluþum Süreci ve Ýcra Mekânlarý Olan Tekkeler
50 Yýllýk Kültür ve Sanat Birikimiyle Tasavvuf Musýkîmizin Duayeni
Musîkimizin Din ve Kültürümüz Ýçindeki Yeri

Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Mukaddes Kitabýmýz’daki Âyetler ile Tarihî Veriler Iþýðýnda: Türkiye’de Yahudicilik Hareketleri
Cumhuriyet' Ýn Radikal 'Ýnkilâplarý '' Sürecinde Tarihi Musikimiz de Payýný Almýþtý
Necip Fâzýl" da "Peygamber" Aþký….
2. Adam Ýsmet Ýnönü' Nün Müzik ile Ýliþkisi
Endülüs Ýslam Devleti Medeniyeti Ýçinde Elbette Musýki de Vardý
Bir ‘uç Beyi’ : Münir Nureddin Bey
Osmanlý Düþmanlýðý Cumhuriyet Hükümetine Osmanlý Arþiv Belgelerini Dahi Hurda Kaðýt Deðerinden Sattýrmýþtý
1930’ Lu Yýllarda Musýkimize Yönelik Tasfiye ve Ayar Sonrasý Aralanan Kapý Ýle Tanýþýp Dost Olduðumuz Arap Musýkisi ve Arap Filmleri Maceramýz
Ezan Bundan Tam 70 Sene Önce Tekrar ‘rab’ Ça Okunmaya Baþlanmýþtý.
‘ 2. Adam ‘ Ýsmet Ýnönü’ Nün Cumhurbaþkanlýðý Döneminde Kültür, Sanat ve Musýki

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Vefatýnýn 67. Yýlýnda Ziya Osman Saba’ Yý Rahmetle Anýyoruz... [Þiir]
Ýki Bedene Tek Ruh [Þiir]
Adý Konulmamýþ Duygular [Þiir]
Aþk Bir Terennüm Ýse [Þiir]
Hayal Bazan Gerçeði Aþar [Þiir]
Sensizlik Beyitleri [Þiir]
Yaðmuru Beklerken [Þiir]
Her Þey Geçmiþte Kaldý [Þiir]
Vesvese [Þiir]
"" Mâzi Kalbimde Yaradýr "" [Þiir]


Salih Zeki Çavdaroðlu kimdir?

Otuz yýldan fazla bir süredir Geleneksel Türk Musýkisi eðitimi aldým. Üsküdar Musýki Cemiyeti' nde 20 yýl korist - solist olarak görev yaptým. Bu güz Türk Musýkisi üzerine makaleler yazýyorum. (bkz. www. musikidergisi. com)

Etkilendiði Yazarlar:
N.Fazýl , C.Meriç, B.Ayvazoðlu,


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Salih Zeki Çavdaroðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.