Yaþam baþlangýcý olmayan bir yolculuktur. -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
“Sanat ve Kültür Hayatýnýn 50. Yýlýnda Gazeteci-Yazar NEZÝH UZEL” adý altýnda, 5 saate yaklaþan dolu dolu bir etkinlikle, bu büyük ustayý bütün yönleriyle ya yeniden tanýdýk veya dinlediðimiz anýlarla geçmiþe yeniden doyumsuz bir yolculuk yaptýk. Kültür A.Þ. Genel Müdürü Sayýn Nevzat Bayhan ve ekibi, Nezih Uzel Aðabeyimizin bu özel gününü, hazýrlayýp armaðan ettiði 38 sayfalýk kitapçýk ile biyografik belgeselinin DVD’si ile ölümsüzleþtirdi. Popüler kültürün baþ tacý edildiði, içeriksiz her türlü faaliyetlere sanat ve bunlarý dile getirenlere sanatçý ünvanýnýn bonkörce verildiði günümüz Türkiye’ sinde, Nezih Uzel kalitesinde bir insaný bilmek ve tanýmanýn da bir ayrýcalýk olduðunu, o akþam salonu alabildiðine dolduran insan profilleri tanýmlýyordu. Program,Yýlmaz Uyar’ ýn baþkanlýðýnda, Gazeteci-Yazar Mehmet Þevket Eygi, Neyzen Süleyman Erguner, Hz. Mevlâna’ ýn torunu Mevlâna Vakfý Ýkinci Baþkaný Esin Çelebi Bayru, Gazeteci-Yazar Murat Çulcu ve Ýstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarý Türk Musýkîsi Ýcra Heyeti Þefi Gürsel Koçak’ ýn katýldýklarý açýk oturum ile baþladý. Konuþmacýlar, Uzel’ in kiþiliði, musýkîþinaslýðý, gazeteciliði ve diðer yönlerini zamanýn elverdiði ölçüde anlattýlar. Daha sonra aralarýnda Ýstanbul Milletvekili Gazeteci-Yazar Ahmet Tan’ ýn da bulunduðu yakýn çevresindeki insanlar Nezih Bey ile ilgili anýlarýný konuklarla paylaþtý. Açýk oturumdan sonra, Ýstanbul Radyosu sanatçýlarý Bekir Ünlüataer, Murat Irkýlata, Neþe Dursun ve Esin Yýlmaz’ ýn icra ettikleri ve son bölümde Sayýn Nezih Uzel’ in de iþtirak ettiði ilâhileri büyük bir huþû ile dinledik. Nezih Uzel,1938 yýlýnda Mudanya’ da doðmuþ, 1949 yýlýnda ailesi Ýstanbul’ a taþýnmýþ,1957 yýlýnda Galatasaray Lisesi’ ni bitirdikten sonra Milliyet Gazetesi’ nin o dönemdeki köþe yazarlarýndan Refii Cevat Ulunay’ ýn teþvikiyle gazeteciliðe baþlamýþtýr. Meslek hayatý boyunca, Ýslam, tarih, kültür ve sanat ile ilgili 25 kitabý ve eski Tasavvuf müziðini içeren 28 plak, CD ve kaseti yayýnlandý. Bunlarýn içinde en önemli çalýþmalarýndan biri de “ Atatürk’e Nasýl Vize Verdim? ” isimli kitabýdýr. Bu kitabýnda Uzel, Kurtuluþ Savaþý öncesinde iþgal Ýstanbul’ unda görev yapmýþ olan Ýngiliz Ýstihbarat Subayý Yüzbaþý Godolphin Bennett ile , 1972 yýlýnda Üsküdar Özbekler Tekkesi’ nde yaptýðý röportajý kitap olarak yayýmlayarak, Türkiye tarihine önemli bir katký saðlar. Genellikle Mevlevîlikle ilgili telif eserleri dýþýnda, Edward Said’ in “Oryantalizm” isimli kitabýndan “Sömürgeciliðin Keþif Kolu” alt baþlýðýyla yaptýðý tercüme önemlidir. Ayrýca, Roger Garaudy’ nin de önemli eserlerini tercüme eder. Ana mesleði gazetecilik olmasýna raðmen,onu ileriki yýllarda Tasavvuf Musýkîsi, özellikle de Mevlevî Âyinlerinde bir otorite haline getirecek olan birikimini ise rahle-i tedrislerine oturduðu Kudümzenbaþý Sadettin Heper, Resuhî Baykara, Abdülbâki Gölpýnarlý, Özbekler Tekkesi son þeyhi Necmettin Özbekkangay, Neyzenbaþý Halil Can, Ali Üsküdarlý ,Ulvi Erguner, Cevdet Soydanses, Derviþ Muammer Efendi, Hulûsi Gökmenli, Cahid Gözkan, Halil Can, Saadeddin Heper, Ulvi Erguner, Sebilci Hüseyin, Albay Salahaddin Bey , Salah Bilici, Münir Nureddin Selçuk, Niyazi Sayýn gibi isimlerden kazanýr. O yýllarda Türkiye’ de “ Tasavvuf Musýkîsi”nin sözü bile edilmiyordu. Býrakýn tasavvuf musýkîsini, Klâsik Türk Musýkîsi bile uzun yýllarýn dýþlanmýþlýðý ve ihmaliyle unutulmaya terkedilmiþti. Devletin müzik politikasýnýn esasýný çok sesli müzik korumacýlýðý olunca, kitleler de ister istemez arabesk ve diðer niteliksiz müziklere yöneliyordu. Nezih Bey’ in bu misyonunu, birlikte müzik yaptýðý neyzenKudsi Erguner þu veciz cümleleri ile ne güzel anlatýyor: “… Ellili yýllarýn Galatasaray Lisesi’ nden Avrupaî bir diplomat namzedi olarak mezun olduüðunda, tüm ümidleri, hayalleri yýkarak tekkeci ilâhici oluþu, genç arkadaþlarýyla mülkiye talebesi olmak yerine, ihtiyar þeyhlerin kolunda âsa olmasý, Franýz edebiyatý okurken, Mevlâna ve Yunus Emre ile ilgilenmesi, Batý müziði ile ilgilenen okul arkadaþlarýnýn tersine, alaturka müziðe gönül vermesi, herkes zengin olmaya çalýþýrken, onun elindekini avucundakini dahi daðýtarak baþka zenginlik aramasý, uzun zýtlýklar listesinin sadece birkaç örneðidir…” 1960’ lara doðru müzikte öze dönüþte cýlýz da olsa bazý adýmlar atýlmaktaydý. Nezih Uzel önce Milliyetçiler Derneði bünyesinde Vehbi Erdebili’ nin himayesinde kurduðu bir toplulukla tasavvufî müzik icrasýna baþlar. 1966 yýlýnda Münir Nurettin Selçuk yönetimindeki Ýstanbul Belediye Konservatuvarý Ýcra Heyeti’ nde kudümzen olarak görev alýr. Bu görevini aralýksýz 7 yýl sürdürür. Ayný zamanda TRT’ de 34 yýl bendirzen ve kudümzen olarak görev yaptýktan sonra 2003’ te emekli olur . 1981 yýlýnda Ahmet Bican Kasaboðlu ile Ýstanbul Semâ Grubu’ nu kurar. Yurt içinde ve yurt dýþýnda bu grupla yüzlerce konser verir. Daha sonra Neyzen Kudsi Erguner ile baþta Fransa olmak üzere, dünyanýn hemen hemen her bölgesinde binlerce konser ve konferanslar verirler. Bu etkinlikleriyle, Mevlevî düþünce ve kültürünün uluslararasý düzeyde tanýnmasýný saðlar. Meselâ bu ikili,1974 yýlýnda Fransýz Ulusal Radyosu’nda yayýnladýklarý 33 devirlik plaklarla ilk kez “Sufi muziði” adýný kullanarak tasavvuf müziði ve edebiyatýnýn tüm dünyada gündeme gelmesi imkânýný hazýrladý. Ayrýca, Paris'teki “Association Mevlana “Londra'daki “Rumi Society” ve Finlandiya'daki “Nefes” gibi topluluklarýn ortaya çýkýþlarýnda en önemli etken Nezih Uzel’ in buralardaki faaliyetleri olmuþtur. Ben kendilerini 1978 yýlýnda rahmetli hocam ûdî Rýdvan Aytan’ ýn vesilesiyle tanýdým. Bir Cumartesi öðleden sonra Nezih Aðbi’ nin Üsküdar Fýstýkaðacý’ ndaki zevkle döþeli evlerine gittik. O evde zamanýn ünlü müzisyenlerinin katýlýmýyla Mevlevî Âyin-i Þerifleri meþkediliyordu. Kimler yoktu ki … Baþta rahmetli üstâd Bekir Sýdký Sezgin ve Recep Birgit, Rahmi Sönmezocak, Ertan Ersoylu gibi ses ustalarý; Rahmetli Cüneyt Orhon, Cüneyt Kosal, Fahrettin Çimenli, Ýhsan Özgen, Kudsi ve Süleyman Erguner, Necip Gülses v.d. büyük saz virtüozlarý ve bestekâr Hüseyin Cahit Atasoy gibi bir çok deðer bir araya gelmiþti. O gün evde Kûçek Derviþ Mustafa Dede’ nin Beyâtî Mevlevî Âyini meþkedilmeye baþlamýþtý. Baþta rahmetli Cüneyt Orhon ve Bekir Sýdký Bey âyin geçilirken nazarî açýdan, Nezih Uzel Hoca ise meþk hafýzasýndaki birikimle ses baskýlarýna sýk sýk müdahale ediyorlar,bu tartýþmalar neticelendikten sonra,âyin meþki býrakýldýðý yerden devam ediyordu. Bu seyir içinde profesyonellerin arkasýnda, ben ve emsalim acemiler de daha ziyade icradaki tavýr ve üslûbu kapmak için pür dikkat haddimizi bilerek, eserin lirik naðmelerini zihnimize yerleþtirmeye çalýþýyorduk. Bilindiði gibi bir ayinin icrasý, peþrev ve diðer yan saz parçalarýyla yaklaþýk 45 dakikalýk zaman içinde yapýlýr. Hazýr hale gelene kadar, kuyumcu titizliðiyle çalýþýlan bu eserin yerleþmesi için de haftalarca süren bir çabaya ihtiyaç duyulacaðýný da ayrýca belirtmeye herhalde gerek yoktur. Beyâtî Âyin’ den sonra Neyzen Osman Dede’ nin Hicâz Âyin-i Þerifi’ ni de ayný seyirle meþkettik. Tabii bu çalýþmalarýn arasýnda oldukça entelektüel sohbetler,baþta Nezih Aðabey olmak üzere hâzirûnun nükteleri, arada yine hep birlikte icra edilen ilâhiler, kasideler bizlere doyumsuz saatler yaþatýyordu. Böyle bir ortamda, sahnenin ortasýnda yer alan zevatýn dilleri, tavýrlarý, nezaket ve nezahetleri ,hayatý ve musýkî faaliyetlerinin baþýnda bulunan ben ve emsallerim için bir hayat okulu gibiydi. Kaliteli musýkî kadar, oturup kalkmaya varýncaya kadar, bir anlamda bütün terbiye kurallarýný gerçek anlamýyla bu toplantýlarda öðrendik. Ne yazýk ki, iþ hayatým gereði bu çalýþmalara sürekli olarak ancak 1979 yýlý sonuna kadar devam etme imkâný bulabildim. 1983 yýlýnda tekrar Nezih Aðabeyin lütufkâr davetleri sonucu bir süre daha iþtirak etiysem de, bu kez Ýstanbul dýþýna yaptýðým iþ gezileri baþlayýnca bir daha katýlmam nasib olmadý. Ayrýca etkinliðin açýk oturumunda sayýn Gürsel Koçak’ ýn bütün ayrýntýlarýyla anlattýðý Nezih Hoca’ nýn cömert evsahipliðinden söz etmemek bir anlamda nankörlük olacaktýr. Dillere destan Osmanlý ev sahipliði ve mutfaðýnýn örneklerini o mekânda tanýdýk. Nefis çay ve yanýnda leziz pasta börek servislerinin tadýný þükranla yâdediyorum. Kiþiliðimizin oluþmasýnda önemli bir altlýk teþkil eden bu meþklerle, Nezih Aðbinin þahsýnda gördüðüm Mevlevî inceliði, entelektüel müzik kiþiliði, dostluk ve diðer duygular, hayatýmýn belki de en þanslý zaman dilimidir. Bu duygularý yaþama þansýný bahþeden Ustamýza, bundan sonraki hayatýnda da saðlýk , mutluluk içinde, kültür ve sanatýmýza yeni yeni katkýlar saðlamasýný temenni ediyorum.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Salih Zeki Çavdaroðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |