..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yaþamak ne güzel þey be kardeþim. -Nâzým Hikmet
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Fantastik > Levent Ölçer




21 Temmuz 2012
Althar'ýn Akýncýlarý: Altýngöl ve Ejderha (8. Bölüm)  
Üçgenin Köþeleri

Levent Ölçer


"Liçin ininde bir þansýmýz var Althar Paladin. Nausor Rushnill(Kan Tabyasý) denen o koca piramit þehirde liçin filakterisi var. Kendisi de her zaman orada. Sadece bir kez dýþarý çýktýðýný biliyoruz ve hepsi o. Ayrýca jaresleri, liçleri ve melez dev de orada. Piramit tabyanýn çevresi ölüm ordularýyla çevrili. Ýçerde sadýk ve seçkin kemm taburlarý var." "Buraya doðrudan saldýrý önermiyorsunuz heralde," diye çatýk kaþlarla sordu Althar. Uzatma da asýl konuya gel demek istiyordu. Bu korvenlerin bir süredir fýrsatýný kolladýklarý bir planlarý vardý zaten, bunu görebiliyordu.


:AHHE:
******

Althar kavgayý izlemek için elindeki bütün imkanlarý sonuna kadar kullanmýþtý. Sulvor'un bu tür gözlemler için biçilmiþ kaftan olan evcili, Goldo, burada çok iþe yaramýþtý. Büyülü koca papaðan yaratýk Althar'a ve Sulvor'a neler olup bittiðini an an göstermiþti.
"Aygazabý!!!" diye haykýrdý Althar'ýn sesi. Dostu olan þifacý druid ona döndü. Þifaya odaklanmýþ zihinsel ve fiziksel duruþundaydý Talix. Kocaman bir aðaçdevi gibi görünüyordu. Odunsu gövdeli, dallý, yapraklý, tomurcuklu ve çiçekli sarmaþýklý, on metrelik bir dev halini almýþtý druid.
"Geri getir onu!!!" diye eyvah eden sesi duyduðunda, cücenin ona açýk olan zihnindeki telepatik mesajý aldýðýnda Talix düþünmedi. Althar onun önderiydi ve Romulion ise defalarca dostluðunu kanýtlamýþ bir akýncý kardeþiydi. Maviay Ormanlarý'nýn Aygazabý aþiretinden bir druid olan Talienos 'Talix' Aygazabý, süratle deðiþti ve insansý cüsseye doðru küçüldü ama insansý cüsseye inmeden yeniden þekillendi. Yerden omuz yüksekliði üç metre olan koca bir kurt halini aldý. Mavi gözleri ayýþýðý gibi parlayan, mavi rünik desenlerle iþli ak kurt sahile doðru fýrtýna gibi koþmaya baþladý. Önünde ne namevt ne de korven durabildi. O gelmeden yolu açýlýyor, yolun açýlmaya yetiþemediði yerde kendi yolunu diþleriyle ve cüssesinin þahmerden gibi durdurulamaz ilerleyiþiyle açýyordu.

Aygazabý Derindere'nin Altýngöl'e bakan uçurumlarýna vardý ve aþaðýya, göl sularýna doðru atladý. Havadayken bir yýldýrým indi ve koca kurt bu yýldýrýmla birlikte yýldýrýmdan bir bedene büründü, yýldýrýmdan bir kurda dönüþtü. Yýldýrýmkurt, Altýngöl göðüne yýldýrým hýzýyla geri yükseldi. Kurt tavana yakýn noktalarda oluþan kristalli, mantarlý, sisli sarkýtlarýn arasýndaki hava akýmlarýndan sekti. Yönü aþaðýya döndü ve havza üzerinde yol alýp bir göz kýrpýmý kadar bir süre sonunda hedefine ulaþtý.
Ejderin cesedinin hemen az ötesine düþen yýldýrýmýn içinden üç metre boyunda, Talix'in giysisini giyip asasýný taþýyan bir kurtadam çýktý. Ejderin cesedinin içeri çökmüþ bir noktasýnda, açýlmýþ bir yumurtayý andýran küçük, korumalý çanaðýn içinde Romulion yatýyordu.

Kurtadam elindeki asasýný yere sapladý ve çevredeki ateþler bir koridor açýp onun Rom'u almasýna izin verdi. Kucaðýnda Çilekeþ Romulion ile ateþ koridorundan geri yürüdü Talix. Asasý deðiþti ve yerde bir çembere dönüþtü. Iþýldayan güzel sesler ve kokular yayan, tatlý alacakaranlýk bir delik oluþtu yerde. Talix bir tünel gibi yeraltýna inen yumuþak meyilli merdivenlerden aþaðý, delikten içeri yürüdü. Ve az sonra onlar içeri girdikten sonra delik de kayboldu.

Merdivenleri týrmanýp bir kaç adým sonra delikten kucaðýnda gölgeörücü ile dýþarý çýktý Aygazabý. Dostunu nazikçe yere býraktý. Asasý Derindere savaþ salonunda, yerden bir karýþ yukarýda süzülen bir hal alana kadar bekledi. Asasýný eline aldý ve yere yatýrdýðý parçalanmýþ elbiseli, yaralý gölgeörücünün üzerine büyülerini saçmaya baþladý.
Romulion'un çok yaralý olduðunu görüyordu. Gölgeörücüler öldürülmesi çok zor kiþilerdi ve aldýðý yaralar adamý o zorlukta epey ileri bir sýnýra kadar denemiþti. Bir noktada sadece gölgeörücülerin en son savunmasý olan kristal kalp koruma büyülerinin onu hayatta tutuðunu görebiliyordu Talix. Rom çok zayýf ve tükenmiþ bir haldeydi. Hayat gücünün üzerindeki karanlýk gölgeler de onu iyileþtirme çabalarýna pek yardýmcý olmuyordu hani. Gölgeörücü epey derinlere batmýþtý bu defa.

Sonunda Romulion bu druid büyülerine zor da olsa cevap vermeye baþladý ve gözlerini açtý. Yüzünde derin çizgiler ve gözlerinde acýlarýn yoðun tortularý vardý.
"Talix... Aygazabý..." diyebildi Rom. Sesi kuru ve çatlaktý, sesi çok zayýftý. "Dostum," diyerek mýrýldandý ve dudaklarýný susuzlukla yalayarak gülümsemeye çalýþtý.
Bu iyiye iþaretti. Talix de gülümsedi ve yan tarafta onlarý izlemekte olan Amir Kessim'in uzattýðý bir bardak suyu dostuna içirdi. Romulion suyu kana kana içti.
"Daha iyi," diye inledi Rom. Gülümsedi. Su çok iyi gelmiþti. Su hayatýn özüydü. Ölümden gelen birisine daha büyük bir tedavi yoktu.
Biraz daha gülümsedi. Elini kemerindeki küçük bir keseye uzattý ve küçük yeþil bir hayat kristali çýkardý. Emir ile büyüyü tetikledi. Kristal parçalandý ve haykýran kalýntýlar büyülü bir ýþýltýyla Romulion'un içine akýp özüne karýþtý. Gölgeörücü derin bir nefes çekip ayaða kalktý. Bu çok daha iyiydi.

Hala yorgun ve yaralý görünüyordu ama þimdi Talix onun daha iyi olduðunu biliyordu ve rahatlamýþtý. Þu halinden daha kötü durumlarda Rom'un kavgalarda hala çok iyi iþler çýkardýðýna defalarca þahit olmuþtu. Rom'un hamurunda inatçý bir dayanýklýlýk vardý.
Nitekim Rom hemen bir büyüye baþladý. Onu bir diðeri izledi. Ýlki bir görüþ yansýmasý oluþturan gözlem büyüsüydü. Ve gölgeörücü gördükleri üzerine baþýný biraz daha rahatlamýþ biçimde sallayarak hafifçe gülümsedi. Ýkinci büyü bu esnada süratle kendini tamamlamýþtý ve sessizce patlayýp süratle yok olan siyah-mor dumanlarýn içinden Romulion'un evcili çýkmýþtý. Sukubus melezi bir ifrit olan Disana'ydý gelen.
Disana hemen Rom'un yanýna gelip onun koluna destek olarak girmiþti.
"Bir süre dinlenmeliyim," diyerek ortaya konuþtu hala yaralý olan adam. Elini kemerindeki bir diðer keseye uzattý. Kristalden yapýlmýþ ve avuç içine sýðan, yüzeyleri astronomik sembollerle iþlenmiþ, küp þeklindeki büyülü ulaþým cihazýný dýþarý çýkardý, etkinleþtirdi. Havada süzülen bir kapý oluþtu. Açýk kapýnýn diðer tarafýnda Romulion'un cep boyuttaki çalýþma odasý görülüyordu. Disana ve Rom içeri yürüdü. Büyülü kapý onlar geçtikten sonra arkalarýndan kapandý ve gözden kayboldu.

Bu esnada dýþarýdaki savaþta kýyamet hafiflemiþti. Ölüler çok aðýr bir darbe almýþtý ve liçler de daðýlmýþ ya da ortadan kaldýrýlmýþtý. Korven ordusu bütün cephelerde ciddi kayýplar ile birlikte daðýlmýþ, bozguna uðramýþtý. Savaþ yer yer bazý bölgelerde küçük çatýþmalar halinde sürse de þu anda yaþanan sadece kuþatma makinelerinin yok edilmesi ve çevredeki daðýnýk namevt kuvvetlerinin temizlenmesiydi. Bu hala ciddi bir iþti. Kuþatma makinelerinin yanýnda kalmýþ bazý mühendisler intihar saldýrýlarýyla geniþ alanlarý hastalýk ve zehire, ateþe buluyordu ama asýl zaman alan ölülerin ordusuydu. Ýskeletler ve zombiler bazý noktalarda iskelet yüzbaþýlarýn ve iskelet büyücülerin çevresinde guruplanýp organize karþýlýklarla bela olabiliyordu.

Althar ve Akýncýlarý sonuna kadar Savunuculara yardým ettiler. Aygazabý'nýn savaþa geri dönüþüyle Rom'un iyi olduðu haberini alan Jeena, Althar'ýn izin vermesine raðmen arkadaþlarýný yalnýz býrakmadý ve iþler iyice düzene girene kadar sahada onlarla beraber dövüþtü. Sonunda üç saat geçince ortalýk iyice toparlanýp çok az iþ kaldýðýnda, Althar Akýncýlarýný sahadan geri çekti ve dinlenmeleri için emir verdi. Savunucular da aynýný yaptýlar ve yedek kuvvetler yerlerini aldý, kalan temizlik devam etti. Savaþ daha bitmekten uzaktý ve casusluk ile sabotaj seferlerini durmadan sürdüren gececilerden gelen bilgiler, sonraki saldýrýnýn bundan bile daha büyük olacaðýný iþaret ediyordu. Elde fýrsat varken herkes olabildiðince dinlenmeli ve hazýrlanmalýydý.

Jeena'nýn istirahat emri aldýktan sonra yaptýðý ilk iþ hemen çantasýndaki ulaþým aygýtýný çalýþtýrýp Rom'un çalýþma odasýna bir kapý açmak oldu.

*****

Romulion burada geçirdiði üç saate karþýlýk gelen on beþ gün içinde iyileþmiþ ve kötüleþmiþti. Bedeni iyileþip kendini toparlarken Kan Ejderi'nin Laneti de üzerine çökmüþtü. Aldýðý yaralarýn hepsinin ruhunda da bir karþýlýðý vardý. Geçmiþin yeniden açýlýp kanamaya baþlayan yaralarý da buna eklendiðinde Morag'ýn anlaþmasý diþlerini zevkle geçirmiþti Romulion'un ruhuna.
Yalnýzlýk ve karanlýk acý hatýralarla beraber çökmüþtü gölgeörücünün üzerine. Rom tek kaçýþý ve sýðýnaðý eski bir dostta bulmuþtu. Tabii onun da ne derece dost ve sýðýnak olduðu çok tartýþmalýydý. Ama caný cehennemeydi...

***********

Odaya giren diþi savaþçý, yataðýn üzerinde elindeki koca þiþeyi kafasýna dikmiþ adamý gördüðünde, bunun ne olduðunu çok iyi biliyordu. Bu konuda daha önce pek çok kez konuþmuþ ve ateþli kavgalar vermiþtiler. Kadýn artýk yorulmuþtu. Kadýn artýk sabrýnýn sonundaydý. Kadýn için yolun sonu burasýydý belki de.
Cehennem gibi bir kavgadan çýkmýþ gelmiþtiler ve þimdi bunun sonunda bulduðu þey hiç hoþuna gitmeyen, nefret ettiði bir manzaraydý. Bunu çok gerilerde býrakmýþ olmalarý gerekiyordu ama iþte tam karþýsýndaydý. Yine ayný yere geri dönmüþtüler.
"Çilekeþ Romulion," diye seslendi Jeena'nýn hayalkýrýklýðýna uðramýþ ve kýzgýn sesi. Rom dalgýnca kapanmýþ gözlerini açtý, kendi kendine küçük þarkýlar mýrýldanan sarhoþluðunu biraz araladý.
"Bak bak, kimler var burada... Gel Jeena. Yeþimkýlýçlý Aþkým. Biz de tam sevgili Disana ile geçmiþ günlerden konuþup dertleþiyorduk," diye hafif sarhoþ, gülümseyen bir sesle konuþtu Rom. Sesinde hüzün ve batýklýk vardý. Rom'un zebani evcili olan çekici sukubus Disana, kolunun altýna girmiþ, baþý Rom'un göðsüne yaslanmýþ uyukluyor gibi görünüyordu.
"Onu býraktýðýný sanýyordum Rom. Bunu aþtýðýný sanýyordum,"diyerek Rom'un elindeki çok güçlü ve mistik özellikleri olan kara þöhretli içkiyi iþaret etti Jeena.
Kanlý Aþk olarak bilinen içki, içeni efsunlu rüyalar alemi ile gerçeklik arasýnda tehlikeli bir yolculuða çýkarmasý ile ünlüydü. Baðýmlýlýk yapýcý ve ruhu tüketici doðasý nedeniyle bu içki, Ýldar'ýn pek çok yerinde çok yasaktý. Sarhoþluk çizgisi ile baðýmlýlýk çizgisini tutturmak herkesin harcý deðildi. Bu yolun sonu bazen kiþinin kendini kaybedip bir yaþayanölüye dönüþmesine kadar giderdi. Efsunlu karanlýk yan ile yaþayan yan kaynaþýp bir olduðunda, kiþi yaþam ile beslenen lanetli bir varlýða; bir "yansýkiþiye" dönüþürdü. Büyücüler ve büyü kullanýcýlarý zaman zaman güçlerini arttýrmak ve yeni sýnýrlara eriþmek için bütün risklerine raðmen bunu kullanýrdý... Ya da sadece derin bir sarhoþluða dalýp bir süre kaybolmak için...
"Bu acý, Jeena. Bu, benim. En saf halimle bu benim. Acý... Bunu aþmak beni aþar," diyerek zayýf ve sarhoþ, güçsüz bir kahkaha ile güldü Romulion.
"Yeter Rom. Býrak artýk. Kurtar kendini bundan. Bu gerçek deðil. Seni kandýrýyor sadece. Olmayan bir acýya kendini köle ediyorsun, kendini yok ediyorsun yok yere..." diye boþ yere olduðunu bilerek konuþtu amazon.
"Yok yere mi dedin?" diyerek güldü Rom."Yok yere öyle mi? Yaþadýðým þey bana oldukça gerçek geliyor Jeena. Yýllardýr içimde taþýdýðým bu acý oldukça gerçek. Her nefeste kaç farklý kavga verdiðimi biliyor musun? Gülümseyebilmek için içimde kaç iblisi zincire vurduðumu biliyor musun? Sana dokunabilmek için her an kaç canavarla boðuþtuðumu biliyor musun?"
"Yeter Rom. Yeter," diye zayýfça konuþtu Jeena. Çaresizliði hissediyordu. Acý duyuyordu. Rom'u seviyordu ama bunu sevmiyordu.
"Acýyý arkamda býrakmayý çok denedim Yeþil Prenses. Ama ben acýnýn ta kendisi olmuþum. Acý içimdeki tek gerçek ve benim benden büyük bir parçam. Artýk o ve ben biriz. Bazý yaralar hiç kapanmýyor Jeena. Yýllar geçtikçe bizimle beraber büyüyor. Acýsý ve kanayan tazeliði hiç tükenmiyor. Bunlar kimliðimizin bir parçasý haline geliyor. Ben buyum. Deðiþemem Yeþimkýlýçlý. Ýstesem de deðiþemem. Ýstemem de. Ben... Bana... Hem... Hem sana ne demeli Prenses? Ben kendimi acýya mahkum ettim belki. Evet. Doðru. Ya sen? Sen de kendini kaçýþa mahkum etmedin mi? Her nefesinde arkana bakmadan kaçmýyor musun? Sürekli kendine kaçmadýðýný ispatlamaya çalýþýrken aslýnda durmaksýzýn, olanca gücünle kaçmýyor musun?"
"Bunu istemiyorum artýk Romulion. Bununla daha fazla baþa çýkamam," diye kararlýlýkla konuþtu amazon. Artýk daha fazla yürümeyeceðini biliyordu, bunu hissediyordu. Bu istediði þey deðildi. Rom onun doðrusu deðildi. Ne yazýk ki bunu artýk kabul etmek zorundaydý.
Rom derin bir nefesle bezgin ve mutsuzca inledi.
"Tekrar..." diyerek bir koca yudum içki daha dikti kafaya koca þiþeden. "Herþey yine ayný noktaya geri dönüyor. Hayatýmýn s...ilmiþ hikayesi... Tekrar ve tekrar ve tekrar ve tekrar... Çok sýkýcý."
Jeena suskunca dikildi ve gözlerini onun gözlerinden almadan gölgeörücünün karþýsýnda durdu. Veda eder gibiydi. Sessiz bir veda...
Rom bunu görebiliyordu. Jeena orada dururken ondan uzaklaþýyordu ve hatta gitmiþti bile. Yine de ayaða kalkýp ulaþmaya, tutmaya çalýþmaktan, denemekten kendini alamadý.
"Jeena , neden birbirimizi olduðumuz gibi kabul etmiyoruz. Seni seviyorum. Deniyorum. Elimden geleni samimiyetle yapýyorum. Senin için yapýyorum. Bu yetmiyor mu? Kusurlarýmýzý görmek yerine neden iyi yanlarýmýzý parlatýp barýþ yapmýyoruz? Sadece hayat var Jeena, hepimizin kendi eþsiz ve görkemli biricik hayatý var. Zor, biliyorum. Ama birbirini kucaklayarak daha kolay olmuyor mu? Sevgi yetmiyor mu? Yetmeli. Kusursuz diye bir þey yok. Elimizdekinin kýymetini -olduðu kadarýyla- bilsek olmuyor mu?"

"Bu þekilde yaþayamam, Rom. Sen kendini bu þekilde mahfederken buna çaresizce seyirci kalarak seninle olamam. Üzgünüm," diye açýkça konuþtu güzel amazon. Yeþil gözleri nemliydi. Sesi aþýrý kontrollü haliyle duygularýnýn fýrtýnasýný açýða vuruyordu.
Jeena daha fazla durmadý. Arkasýný dönüp uzaklaþýrken Rom kendisinin bile duymakta zorlandýðý bir fýsýltýyla kendine konuþtu.
"Seninle yaþayamam demek istedin yani... Öyle olsun," diye iç çekti. Acýmýþtý içi. "Acý ve yalnýzlýk eski ve çok gerçek yoldaþlar. Kadim dostlar bunlar. Deðerlerini daha iyi bilmeliydim," diyerek bir koca uyudum dizisiyle þiþeyi kafasýna dikti Rom.
"Barýþalým eski doslar. Karanlýk, acý, yalnýzlýk ve gözyaþý. Hoþ geldiniz. Bakýn iþte yine beraberiz."

***

Althar, Jeena çýktýktan kýsa bir süre sonra içeri girdiðinde Rom aslýnda pek þaþýrmamýþtý. Althar bu gemide olan herþeyi bilirdi. Hem de bu kadar çabuk. Bir ara bunu nasýl yaptýðýný ona sormayý kendine not aldý Rom. Ama þimdi deðil. Þimdi hiç mi hiç havasýnda deðildi.
"Althar!!! Naber len seni açgözlü çýlgýn cüce? " diye gülerek, sarhoþ kahkahalarla karþýladý Rom. Gözleri nemli ve sesi yorgundu. Disana hala göðsünde uyukluyordu.
"O rüyalarýn gerçek olmadýðýný biliyorsun deðil mi Çilekeþ? Onlar sadece koca birer yalan," diyerek içkinin çok güçlü olan uyuþturucu, yalan mutluluk efsununa iþaret etti cüce. Kanlý Aþk hem mutluluk hem acý vererek eþsiz bir karýþýmla ruhlara pençesini geçiren bir efsundu. Hem unutturup hem hatýrlatarak korkunç bir hüküm kuruyordu kiþinin üzerinde.
"Elbette. Yalan olduðunun çok farkýndayým sakallý dostum. Gerçek olan tek bir þey var Althar. Ne olduðunu bilmek ister misin? Ahh, ama bunu sana söylememe gerek yok. Sen zaten biliyorsun deðil mi?" diyerek þiþeyi Althar'a uzattý Rom.
"Sadece doðru cevabý hala bildiðinden emin olmak istedim seni kýç kafalý gölgeörücü..." diyerek dostça söylendi Althar. Rom'un uzattýðý þiþeyi tereddüt etmeden aldý ve homurdanýp söverek Rom'un yanýna oturdu paladin. Koca bir yudumla þiþeyi kafasýna dikti. Uzun bir yolu savaþ alanlarýnda yürümüþ paladinin hayatýnýn kolay ve sorunsuz olduðunu kimse iddia edemezdi.
"...Acý... Sadece acý. Tek bir gerçek var dostum. Onun adý acý. Baþka herþey yalan. Herþey yalan..." diye dalgýnca, derinlerden seslenerek konuþtu gölgeörücü Çilekeþ Romulion.
Beraber içmeye baþladýlar. Koca þiþeyi karþýlýklý yudumlarla dibine kadar içerken efkarlý iki dost sessizliði paylaþýp geçmiþlerinin muhsebesine tekrar ve tekrar battýlar. Kayboldular. Acýda ve kederde boðuldular. Hem herþeyi, her yüzü ve her duyguyu tekrar tekrar þiddetle hatýrladýlar ve hem de unutup bir süre için çok mutlu oldular.

Althar sýzdýðý köþeden saatler sonra uyuklayan gözlerle kalkarken arkasýna döndü ve sordu.
"Ýyi olacak mýsýn Rom?"
"Hayýr. Bir süre için hiç iyi olmayacaðým Ateþsaçlý dostum. Onu özleyeceðimi biliyorum. Çok hem de. Sonra bir süre geçince biraz daha iyi olacaðým. Ama bir süre hiç iyi olmayacaðým," diyerek gülümsedi Rom. Gözünde iki damla kurumuþ yaþ vardý. Þiþeye uzandý ve kafasýna dikti. S..tiðimin þiþesi bomboþtu. Tek bir damla bile kalmamýþtý. Rom koca bir küfür etti.
"Hepsini bitirmiþsin s...k kafalý cüce!" diye küfürlerle sitem etti.
Althar güldü. Hain bir gülümsemeyle konuþurken dayýlandý dostuna.
"Bir an evvel ayýl ve savaþa hazýrlan. Önümüzde zorlu bir gün var."
Rom sadece küfürlerle karþýlýk verdi.

*********

Althar kapýnýn dýþýna çýkýp koridorda yürürken aklýnda düþünceler resmi geçidi vardý.
Yýllar yýllar önce, Acýgetiren Romulion ismiyle bilinen karanlýk bir paralý asker yüzbaþýsý ile karþýlaþmýþtý. Bir cadý tiranýn zindanýnda hapsedilmiþ iþkence gören Romulion'u orada býrakmasý iþten deðildi. Romulion'un þöhreti hiç de parlak deðildi. Ama orada Rom bir engeli kýrmýþtý.
Fedakarlýk. Bir 'hiç' için; Sadece ve sadece diðerleri için fedakarlýk.
Ölümün, acýnýn, nefretin ve intikamýn ötesinde Rom'un içinde parlayan þeyi görmüþtü Althar. Sevgi vardý orada. Karþýlýksýz sevgi.
Althar daha genç bir savaþçýyken o iki kelimenin anlamýný öðrendiðinde, savaþ alanýnda bir paladin olmuþtu; hem de ne paladin, tanrý Durathar'ýn bu çaðdaki en sýradýþý ermiþiydi Althar.
Althar o tezahür anýndan sonra Romulion'u orada býrakamazdý ve býrakmamýþtý. O günden sonra Romulion Althar'ýn Akýncýlarý'ndan biri olmuþtu.
Althar yürürken burnunu çekti ve nemli gözlerindeki yaþlarý tuttu. Yaþlanýyordu. Sulugözlü bir ihtiyara dönüþüyordu. Cehennem ateþleriyle kavrulup yanan, kirli bir hayatýn içinde yoðrulmuþ ve gözyaþlarý ile yýkanýp bütün o kan ve kirden arýnmýþ nice gölgeli dostunu beraberce andý savaþçý ermiþ. Ruhlarýna içten; ateþ gibi yanan, tertemiz saf bir dua okudu.
"Ýyi ki vardýnýz, iyi ki varsýnýz. Hep olacaksýnýz. Taaaaa burda..." diye kalbine sertçe, kuvvetle vurarak konuþtu cüce. Yüzü güçlü duygularla sertleþti ve düþmanlarýna karardý. Hatýralar içinde kükreyen kudurmuþ bir deniz gibi coþarken savaþ salonuna doðru hýþýmla yürüdü Althar.


*********

Büyük Þef Rorklutch ve Albay Duumkla alçýdan dökülmüþ ve bütün kývrýmlarý mükemmel bir ölçekle yerine oturmuþ, kabartma bir Altýngöl haritasý gibi görünen, büyülü savaþ salonu zemininin üzerinde dikilmiþ konuþuyordular. Birliklerini topladýklarý yerleri ve gelecek günlerdeki hareket rotalarýný kararlaþtýrýp sayýlarý ayarlýyorlardý. Ýkisi de savaþýn gidiþinden hiç mi hiç memnun deðillerdi çünkü kayýplarý çok yüksek rakamlara çýkýyordu.
Yüz elli bine yakýn kayýplarý vardý ve bu rakam Rorklutch için kabul edilebilirin çok ötesindeydi. Hele ki daha ortada bir zafer yokken. Elbette bu bir yýpranma savaþýna dönüþmüþtü ve bu noktadan sonra kazanacaktýlar. Ama ne pahasýna? Aptalca acelecilik ve eksik bilgiyle tam hazýr olmadan yola çýkmanýn bedelini ödüyordular. Altýngöl çok pahalýya mal olacaktý. Bu sefer bir felakete dönüþüyordu.

Ýkisi de saldýrý planýyla ilgili konuþurken söylemeden aslýnda bunu konuþuyordular satýr aralarýnda. Ýþte bu konuþmalar olurken içeri bir hýþýmla girdi Rahip Leþkesen!

Geliþi çok aceleli ve çok öfkeliydi. Tek gözü tehlikeli biçimde kýsýlmýþ ve yüzü öfkeyle çarpýlmýþtý. Diðer gözü soðuk ak bir alevle yanýyordu. Varlýðýnýn kokusu ve güç etkisi eziciydi. O yaklaþtýkça Duumkla elinde olmadan Rorklutch'dan usulca uzaklaþtý ve kenara çekildi. Bu salondan hemen kaybolabilse ne iyi olurdu...
Leþkesen korkutucu yürüyüþünün sonunda tam Büyük Þefin önünde durdu. Pis kokusu ve öfkesi adeta Rorklutch'a hücum ediyordu. Fareadamlarýn Þefinin tüyleri ürperdi. Elinde olmadan bir adým geri çýktý.
Leþkesen'in sesi soðuk ve hiddetli bir tonda, karanlýk ezgilerle konuþtu.
"Neden saldýrmýyorsun? Birliklerini neden geri çektin?!" diye Þefin yüzüne tipiler estirerek, leþ nefesiyle tükürerek konuþtu Rahip.
Rorklutch korkuyor olabilirdi ama o hala bir seçilmiþçene idi ve içindeki dikbaþlý yaný öne çýktý.
"Senin sabýrsýzlýðýn yüzünden hazýr olmadan harekete geçtik ve sonucu gördük! Bu defa birliklerin hazýr olmasýný bekleyeceðim!" diye hiddetle konuþtu Rorklutch.
Leþkesen bir an durdu ve seçilmiþçeneye ilgiyle baktý. Sonra hýþýmla öne çýktý ve eliyle kendisinin beþ altý katý olan þefi boðazýndan yakaladý. Soðuk ve acý dalgalarý Rorklutch'ý sararken þef inleyip acý ile kükredi, ciyakladý, kýrýlýp yarýldý, boþ yere çýrpýnmaya çalýþtý ama o derece güçlü ve çaresizleþtirici bir pençe ile yakalanmýþtý ki sadece çaresizce uzun uzun acý çekti.
Duumkla bir adým öne çýkýp sadakat göstermek, Rahibe saldýrmak istedi ama sonra bunu düþündüðü için kendine küfredip baþýný çaresizce öne eðdi. Diþini sýkmaya devam etti. Nefretle diþini sýktý.
"Ben... Ne diyorsam... Onu yapacaksýn!!! Ve ben sana, 'saldýr' diyorum!!!" diyerek kükredi ses. Rorklutch acýdan bilincinin kaybetmenin eþðindeydi. Aklýna hücum eden korkunç görüntü ve sesler, çektiði acý ve vaad edilen acýnýn sözleri seçilmiþçeneyi kuþatýp ezmiþti.
Rahip kavrayýþýný býraktýðýnda büyük þefin ayakta durmaya gücü yoktu. Gözlerinden ve kulaklarýndan, burnundan kan geliyordu. Vücudu istemsizce kasýlýp duruyor ve nefes almakta zorluk çekiyordu. Boðazý kötü biçimde ezilmiþ ve rahibin pençesinden derin yarýklar kazanmýþtý.

Leþkesen arkasýný dönmüþ ve yürüyüp uzaklaþmýþtý. Kapýdan çýkmadan önce durup geriye dönmeden son sözlerini tükürür gibi söylüyordu.
"Savaþ makineleri karaya çýkar çýkmaz Derindere'ye saldýrý baþlayacak. Ölümün ordusu merkezi alacak ve sen kanatlardan saldýracaksýn. Sýradaki hatanda öleceksin Rorklutch. Artýk hata yapmasan iyi olur."

Rahibin varlýðýnýn soðuk ve karanlýk, leþ kokan izleri havadan silinene kadar kendini toparlamaya çalýþtý Rorklutch. Duumkla saygýlý bir mesafeden sadece emredildiðinde yardým ederek gururu parçalanmýþ, öfkeden kuduran efendisiyle mesafesini korudu.
Nefesi düzelip konuþabilecek kadar kendini toparladýðýnda iþaret ederek Albayýný çaðýrdý Büyük Þef.
Duumkla eðildi ve bitkin, yaralý, öfkeden kudurmuþ Büyük Þefinin sözlerini bekledi. Duyduðu sözleri daha önce bir kez konuþmaya cesaret etmiþtiler ama nasýl yapacaklarý hakkýnda hiçbir fikirleri yoktu.
"Kurtulmamýz gerek bundan Duumkla. Bu anasýný yatýrdýðýmýn iblisinin dölü Yeþilçukurlar aþiretlerinin sonu olacak," diye konuþtu Rorklutch. Duumkla baþýný onayla salladý. Aklýna þimdi bir fikir geliyordu. Bu savaþý yakýndan izlemiþti ve liç hakkýnda edindiði bilgileri de düþündüðünde aklýnda bir þeyler þekilleniyordu.
Düþüncelerini sessizce fýsýldayarak kýsaca anlattý Albay. Bu ellerindekinin en iyisiydi. Aslýnda bu ellerindeki yegane þeydi. Ona sarýlmaktan baþka seçenekleri yoktu.

Rorklutch sadece baþýný salladý ve güçlükle yaralý boðazýndan çýkan kin dolu sesiyle, hýrlayarak kýsaca emretti.
"Yap."

*****

Aslýnda duruma pek bir fayda saðlamamýþ olan ilk toplantýlarýnýn üzerinden çok kýsa bir süre sonra Althar ve Sözcüler hemen ikinci bir toplantýya acilen çaðýrýlmýþtý. Bu defaki toplantý Derindere savaþ salonunda yapýlýyordu. Bu toplantýda Sözcülerden baþka sadece Althar vardý ve çok gizli bir görüþme söz konusuydu. Althar havadaki büyüleri koklayabiliyordu. Koruma ve saklama, karýþtýrma büyüleri çok yoðundu ve delinemezliðe yakýn sýklýkta örülüydü.

Daha ilk sözlerin ardýndan herkes bu kadar korumanýn nedenini anlayabiliyordu. Ortada çok garip, çok alýþýlmadýk, çok inanýlmaz þeyler dönüyordu. Burada üç fareadam vardý ve bunlar elçiydi. Bir ittifak anlaþmasý sunmak için gizlice taa Derindere þehrinin içine kadar girmiþ ve görüþme talep etmiþtiler. Ýçeri nasýl gizlice girdikleri ayrýca bir sorgulama konusu olurken asýl geliþ amaçlarý ortalýðý karýþtýrmýþtý. Bu gurubun sözcüsü gibi öne çýkan Mühendis büyücü, yüksek gizlilik ve acil görüþme talep etmiþti.

Üç korven birbirinden çok farklýydý. Bir mühendis büyücü, bir seçilmiþçene ve bir gece avcýsý vardý burada. Eski püskü görünüþlü yýrtýk pýrtýk bol giysiler giyiyordu Mühendis büyücü. Adý Levye idi. Sýrtýndaki çift askýlý kocaman silah çantasý, elindeki rissli silah asasý ve boynundaki madalyonlar koleksiyonundan baþka kokusu ve üzerindeki ateþli silahlar koleksiyonuyla da göze çarpýyordu. Hayýr, bu silahlarýn hiçbirini teslim etmemiþti ama boynuna bir ölüm tasmasý takýlmasýna izin vermiþti. Bu düþmanca hareketlerini engelleyip takaný tek bir emirle öldürebilecek bir tasmaydý ve seçkin gececilerden adambaþý üç muhafýz da onlarýn nefes alýþýný bile izliyordu.
Seçilmiþçene olan Hrar, üzerinde aðýr zýrhý ve ellerinde kalkanlý yumruk silahlarý olan pençevenler ile dikkat çekiyordu. Üç metrelik koca bir kýyým silahý olan yaratýk adýný sürekli ve sadece hrar diye hýrlamasýndan alýyordu. Bu hrar sesi hem onay, hem küfür, hem þikayet, hem soru ve daha bir dolu anlama geliyordu... Hrar dehþetli pek çok yara izine sahipti ve yüzü de bu yaralardan payýný almýþtý. Gözleri en korkutucu yanýydý. Þiddete açlýðý ve þiddeti þiddetle uygulamaya kabiliyeti gözlerinde ateþ gibi yanarak kendini gösteriyordu.
Gece avcýsý ise Törpü adýyla tanýtýlmýþtý. Simsiyah ve büyülü olduðu anlaþýlan giysilere bürünmüþtü. Üzerinde bir dolu küçük ve nahoþ silah göze görünüyordu ama göze görünmeyenlerin yanýnda bunlar bir hiçti. Uzun kamalar ve sessiz arbaletler yanýnda bombalar ve büyülü silah kristallerine sahip bir katil, bir suikastçiydi Törpü. Çok iþinibilir, çok sakýnýlasý bir hava yayýyordu korven.

Konuþan Levye idi. Diðerleri sadece sessizce ona eþlik ediyor ve yeryer onay nidalarý ve baþ sallamalarla ona eþlik ediyordular. Levye bu belayý baþlarýna nasýl sardýklarýndan, kemm ve ork savaþlarýnda yaratýlmýþ mührü kýrmalarýndan söz etti. Saklamadan þeflerinin nasýl rahip Leþkesen ile tuzaða düþtüðünü ve liçin pençesinde nasýl esir olduklarýný, durumdan hiç memnun olmadýklarýný ama ellerinden bir þey gelmediðini anlattý. Fareadam açýk, net ve dolandýrmadan konuþuyordu.

"Daha önce de dört kez anlattýðým gibi yine kýsa ve öz biçimde anlatacaðým. Savaþýn gidiþi ortada... Yüz bin hatta iki yüz bin korven bile öldürseniz sonuç deðiþmeyecek. Üç yüz bin korven öldürseniz de sonuç deðiþmeyecek. Çünkü hala korven olacak orada. Hem, bütün þehirlerinizi ele geçirmek için Rorklutch'ýn bütün ordularýnýn ölmesi gerekse bile bu olacak, kayýplar dikkate alýnmayacak... Sadece sonuç, sadece sonuç dikkate alýnacak," diyerek üzerine yapýlmýþ gerçeklik ve yalaný hissetme büyülerinden hiç rahatsýzlýk duymayarak anlatmaya devam etti mühendis büyücü Levye. "Kaybediyorsunuz. Biz de kaybediyoruz. Ýki taraf için de bu kazananý olmayan bir kavga. Kazanan üçüncü taraf olacak. Biz bunu istemiyoruz. Siz de bunu istemiyorsunuz. Bizim istediðimiz þey, bizi bu liç belasýndan kurtarmanýz. Biz denedik. Baþaramadýk. Oradaydým. Üzerine çullandýk ve bizi yokmuþuz gibi silkeleyip üzerinden attý. Çok kayýp verdik ve üstelik o tek baþýnaydý. Ne liçlerini ne de jareslerini çaðýrmýþtý. O lanet melez dev bile yanýnda yoktu. Bize güldü, bizi cezalandýrdý. O saldýrýdan hayatta kalanlar ya ihtiyaç duyduklarý ya da ibret olsun diye yaþamasýna izin verdikleriydi. Biz üçümüz oradaydýk..."
"Büyük Þef Rorklutch sizin yaptýklarýnýzý izledi. Sizi gördü. Bu durumun nahoþluðu karþýsýnda yegane çýkýþ yolu olarak, güç birliði yapmamýzý gördüðünü söyledi. Sizin elinizdeki güçlerin onun jareslerine ve liçlerine yaptýklarýný gördü. Bunu sonsuza dek yapýp bu ordularý durduramazsýnýz, ama doðru yere indireceðiniz tek bir darbe ile bütün o namevt ordular ve liçler ile savaþmadan bu savaþý kapýnýzdan sürüp atabilirsiniz."
"Elbette teklif ettiðimiz bu birlik, bu ittifak, gizli tutulacak ve herþey bittiðinde hiç olmamýþ gibi olacak. Ama Liç belasý baþýmýzdan atýlana kadar sizler ve biz kardeþ olacaðýz. Evet, teklifimiz bu. Ne diyorsunuz?" diye gülümseyerek ve heyecanla, merakla sordu korven büyücü.

Sözcülerin hepsi önce bu korven ile ilk konuþan olan Neekor'a baktý sonra Neekor sorulmamýþ sorulara cevap olarak baþýný çevirdi ve Althar'a sordu. Neekor eskiden bir akýncýsý olduðu bu çýlgýn cüceye gülümseyerek sormuþtu.
"Ateþsaçlý Althar, ne diyorsun?"

Althar bir Neekor'a baktý ve bir de Levye'ye. Yürüdü ve pis kokulu fareadamlara yaklaþtý. Büyücünün önünde durdu.
"Bu iþ tam olarak nasýl olacak?" diye sordu Althar. Althar için durum oldukça basitti. Bunun bir korven oyunu olduðuna inanmýyordu ve her nasýlsa kaderin onlarý çok garip ve gönülsüz bir ittifaka ittiðini hissediyordu. Zaten bu teklifi denemekten baþka þanslarý yoktu. Daha kaç dalga saldýrýyý durudurup püskürtebilirdiler? Arka arkaya kaç kez kýyamet büyülerini çaðýrabilirdiler... Sonunda direnemeyecekleri kadar yorulacak, tükenecek ve korven pençe ve diþlerinin önünde düþecektiler. Ama burada bir þanslarý vardý. Liç giderse namevt ordu da giderdi ve namevt ordu olmadan sadece korvenler ile dövüþme düþüncesi bile çok sýcak baktýðý bir þeydi... Ama, korvenlerin aðýr kayýplarýný ve tanýdýðý kadarýyla Rorklutch'ý düþününce savaþýn liç ile biteceði üzerine bahse bile girerdi...
"Liçin ininde bir þansýmýz var Althar Paladin. Nauzor Rushnill(Kan Tabyasý) denen o koca piramit þehirde liçin filakterisi var. Kendisi de her zaman orada. Sadece bir kez dýþarý çýktýðýný biliyoruz ve hepsi o. Ayrýca jaresleri, liçleri ve melez dev de orada. Piramit tabyanýn çevresi ölüm ordularýyla çevrili. Ýçerde sadýk ve seçkin kemm taburlarý var."
"Buraya doðrudan saldýrý önermiyorsunuz heralde," diye çatýk kaþlarla sordu Althar. Uzatma da asýl konuya gel demek istiyordu. Bu korvenlerin bir süredir fýrsatýný kolladýklarý bir planlarý vardý zaten, bunu görebiliyordu.
"Gizli bir giriþin bilgisine ve içeride yön bilgisine sahibiz. Eðer yeterince hýzlý hareket edebilirsek kýsa sürede daha ne olduðunu anlamadan Liç ile yüzleþebiliriz. Biz üçümüz ve senin seçkin adamlarýn hýzlý ve sert vuracaðýz. Liçi öldürüp filakterisini yok edeceðiz. Kuþatma kaldýrýlacak. Fareadamlar Yeþilçukurlara geri çekilecek. Ýttifakýmýz unutulacak. Yeniden eskisi gibi düþman olacaðýz,"diyerek anlattý Levye.
"Oldukça düz ve standart bir plan gibi görünüyor. Karmaþýklýk yok, þüphe yok, ince ayarlamalar ve hayati dakik düzenlemelere gerek yok. Ýçeri dal, öldür ve çýk. Bence çok güzel ve uygulanabilir bir plan," diye konuþtu Althar. Sözcülere döndü ve baþýný onaylayan bir nida ile salladý.
Sözcüler bu kadar hýzlý bir biçimde Althar'ýn onaylamasýna þaþýrýrken Neekor bilmiþçe gülümsüyordu sadece. Althar gibi o da durumun umutsuzluðunun ve korvenlerin bu noktada oyun oynamaya ihtiyaç duymayacaðýnýn farkýndaydý. Hem þimdi garipliklerin hepsi bu hikaye ile yerli yerine oturuyordu. Liç hem kilit hem de anahtardý.
Busenger baþýnýn kendini kontrol edemeyen, inanmayan bir eda ile gülümsüyor ve baþýný iki yana belli belirsiz sallýyordu. Bu olanlarý zavallýca bir giriþim olarak gördüðünü belli ediyordu. Busenger hala kendini bu iþten sýyýrabileceðini düþünüyordu ve durumun ciddiyetine raðmen elindekilere fazlasýyla güveniyordu.
Diðer sözcüler onun halk üzerindeki gücüne ve kontrol yeteneðine iðrenerek saygý duysa da askeri yönden bu adamýn tam bir moron olduðu ortadaydý. Uðultuluþehir saflarýndaki bir avuç fedakar ve cefakar subay olmasa þehrin ordu ve donanmasý bu adamýn ellerinde heba olurdu.
Althar sadece gözlerini kýsýp delici bir bakýþý uzun uzun sözcünün gözlerine kilitleyerek cevap verdi. Gözlerin çarpýþmasýnda Busenger direnmeye kalktý ama sonunda elinde olmadan kaybetti ve gözlerini kaçýrmak zorunda kaldý. Cücenin iradesi çelikten daha kararlýydý. Althar homurdanarak baþýný çevirirken Busenger memnuniyetsiz bir ifadeyle kendine sessizce sövmekle meþguldü. Kaybetmeyi sevmezdi Sözcü.

Az sonra bu iradalerin beklenmedik karþýlaþmasý çok geride kalmýþtý ve yola çýkýþ planlarý yapýlýyordu. Nelerin gerekeceði ve nasýl olacaðý konusunda epey bilgi vermiþti üç korven. Hrar bile konuþmuþtu ve bir kaç kelime ile aðzýný açmýþtý. Bunu nadiren yapardý seçilmiþçene.
"Hrar! Ejderha baðlý. Kesmeli... Hrar!"
"Elbette," demiþti Althar dev fareadama, teskin edici babacan bir ses tonu ve ifadeyle. "Keseceðiz evlat, merak etme..."

Bir saat kadar sonra planýn ayrýntýlarý konuþulup kararlaþtýrýlýyor ve son düzenlemeler yapýlýyordu. Son kararlar ilgili yerlere bildiriliyor ve süratle hazýrlýklara baþlamak için emirler saða sola fýsýldanýyordu.

"Sayýca yirmi beþ kiþi kadar olmalýyýz. Daha fazlasý hem fark edilmemizi hýzlandýrýr hem de fark edildiðimizde alacaðýmýz tepkiyi þiddetlendirir. Bu sayý ilk görüþte bizi hem cüretli biçimde kalabalýk hem de zavallý biçimde zayýf gösterecek bir rakam," diyerek yýllarýn tecrübesiyle konuþtu Althar. Sayýsýz kavgada komutanlýk yapmýþ cüce paladin bu konuda kendinden son derece emindi çünkü liçler ile daha önce de karþýlaþmýþtý ve nasýl düþündüklerine dair berrak hatýralara sahipti. "Efendiniz sizi bizimle oraya gitmek için gönderdiðine göre sizin yeteneklerinize oldukça güveniyor demektir, ya da belki de sizi çok harcanabilir görmüþ de olabilir? Belki de her ikisi birden?" diyerek sordu Althar. Sadece üç fareadam göndermiþti Rorklutch. Elbette saflarýnda bu olayda güvenebileceði ve iþe yarar adam bulmakta zorlanmýþ olmasý doðaldý; böyle bir ittifak teklifini taþýyacak, ittifaký sindirebilecek ve liçle yüzleþecek kuvvette korvenlerin sayýsý çok deðildi.
Karþýsýndaki gurubu daha ilk gördüðü andan itibaren zaten keskin gözleriyle, yýllarýn liderlik ve savaþ alaný tecrübesiyle tartýyordu ama bir de onlardan duymak istiyordu.
Mühendis büyücü Levye'nin ses tonunu ve cevabýndaki kelimeleri duydu Althar.
"Saygýdeðer cüce Þef, ikisi birden demek çok daha isabetli olacaktýr. Bizler Büyük Þefi temsil edeceðiz. Onun gücünü göstereceðiz ama ayný zamanda her bir korven gibi bizler de çok deðersiz sefil kullarýz. Hayatýmýzýn ne Büyük Þef Rorklutch, ne de Kemirgen Baba Schpidemos'un(korven tanrýsý, büyük fare tanrý; kirlilik, kemirgenlik, hastalýk, bozulma ve kan, ölüm onun alanlarý...) gözünde hamamböceði kadar kýymeti yok," derken bir seçilmiþçene olan Hrar öfkeyle hýrladý mühendise.
"Bazýlarýmýzýn hamamböceði kadar deðeri olabilir..." diyerek pis bir gülümsemeyle Althar'a sýrýttý ve Hrar'a baþýyla selam verdi mühendis.
Hrar bundan biraz daha memnun kalmýþ gibi daha az öfkeli bir hrar sesiyle hýrlayarak homurdandý.
Diðer köþede, pis pis sýrýtýp hançerilerini yaðlayan sessiz ve ürkütücü bir korven olan Törpü, sadece izlemekle yetiniyordu.
Althar göreceðini görmüþtü. Duyacaðýný duymuþtu. Notlarýný vermiþti. Bir korven gurubu için ziyadesiyle iyiydiler.

****

Althar dahil hepsi yirmi beþ kiþiydi. Bunlar çok iyi hazýrlanmýþ ve planý çok iyi ezberlemiþ, çok iyi organize olmuþ bir topluluk idi. Kýsaca bir iki yeni düzenleme yapýlmýþtý. Althar'ýn Mavicadý'dan getirdiði yirmi dört akýncýdan sekizi Derindere'de destek gücü olarak býrakýlmýþtý ve yerlerine Altýngöl ile Korveni temsil eden sekiz yeni akýncý gelmiþti. Süratle yeni gelenler beþerli savaþ guruplarýna bölünmüþ ve süratle akýncýlarýn temel yaklaþým ve taktikleri üzerinde bilgilendirilmiþlerdi. Birlikte ne yapacaklarýný ve neye nasýl tepki vereceklerini, hangi emrin ne anlama geldiðini kýsa sürede yeni gelenler hemen öðrenmiþti. Sonuçta bu katýlanlar da seçkin büyücü ve savaþçýlardý ve gurup içinde bir makinenin parçalarý gibi uyum içinde dövüþmenin gücünü hepsi biliyordu.
Mühendis Büyücü Levye'nin getirdiði bir diðer haber korvenin saldýracaðýydý ve bu defa dinmeyen bir saldýrý sonuna dek Derindere'ye vuracaktý; Liç kemm Auruz Vektashi öyle buyurmuþtu ve Büyük Þef Rorklutch'ýn öyle yapmaktan baþka þansý yoktu. Althar küfürler ederek baþýný anlayýþla sallamýþtý buna. Zamanlarý çok azalýyordu. Çok hýzlý olmalýydýlar. Her geçen an Altýngöl saflarýnýn katliama daha çok yaklaþmasý demekti.

Althar'ýn Akýncýlarý olan bu gurup ilk önce, düþman büyücülerin uzun mesafeli bir nakil büyüsünün büyülü ezgilerini duymalarý ihtimaline karþý, Kabukada üzerine geçit ile nakledildiler. Sonra süratle, buradaki Altýndiþ Çukuru'nun perdeleyici etkisinden faydalanarak, ileriye bir sýçrama gerçekleþtirdiler. Bu nokta korven desenleriyle iþaretlenmiþ kararlaþtýrýlan iniþ noktasýydý ve tam Karaboðaz'a tepeden bakan bir uçurumun tepesindeydi. Bu ikinci sýçrama noktasýnda geçit üstadý olan Cens kenara çekilmiþti çünkü sýradaki geçit büyüsünü yapacak olan kiþi Levye idi. Bunun nedeni buradan ötedeki iniþ noktalarýnýn tam korven bölgesinin derinlerindeki, geçitkýran dikitlerle korunan bir kavþak bölgesi olmasýydý. Cens bile -nereye ineceklerini tam olarak biliyor olsa bile- sayýsýz geçitsavar dikit ve güçlü týlsýmlarla korunan böyle bir yere geçit açamazdý

Ýndikleri yerde yaþadýklarý sürpriz karþýsýnda Althar ne diyeceðini bilemeden sadece sessiz kalmýþtý.
Kýrk beþ fare binek ve süvarileri basit bir kamp kurmuþtu ve onlar geldiðinde kampýn büyük bölümü uyuyordu. Bu kamp genç ve tecrübesiz, daha yeni kýlýçlarýný kuþanmýþ çocuk yaþta korvenlerden oluþuyordu. Ve Levye'nin süratle bir büyü taþýyýcý kristalden celp ettiði, bir büyük ateþ elementalinin ellerinde can verdikleri için bunlarýn hiçbiri yetiþkin olamayacaktý. Korvenler daha Althar ve gurubu bir þey söyleyemeden baþlayýp biten gerçek dýþý bir katliam ile süratle ölmüþtü.
Böylece farebinekler sorunsuzca artýk onlarýndý. Bu ayarlama daha üç korven yola çýkmadan yapýlmýþ ve Duumkla tarafýndan planlanmýþtý.
"Tanrýlar kurban istiyor Althar Paladin," diye söyleyen seste iðrenme týnýsý duyduðunu sanmýþtý Althar. Sanki bu korven az önce yaptýðý þeyden iðrenmiþ gibiydi ve Althar buna inansa mý yoksa inanmasa mý karar veremedi. "Tanrýlar kurban almalý. Schpidemos onlarý aldý. Hem, bu gençler anlamayacaktý Paladin Þef, onlar düþman diye eðitildi ve akýlsýz genç kafalarý ittifak gerekliliðini bile anlamayacak kadar dar ve küçüktü. Biz onlarý böyle istedik ve onlar hep böyle olacak. Sadece savaþ ateþine daha çok odun olmasý için, gencecik fidanlarýmýzý içi boþ kafalarýyla hep savaþa sürüyoruz. Sað kalýp dönenler daha güçlü ve daha korkunç savaþçýlar oluyor. Ölenler ise sadece ölüyor..." diye karanlýk, bezgin tonda bir tirad okumuþtu Levye. Sonra kendiyle alay eden bir kahkaha patlatmýþ ve binekleri iþaret ederek gülmüþtü. "Törpü yolu biliyor. Bu devfare binekler bizi götürecekler. Nauzor Rushnill sýnýrlarýna çok kýsa sürede taþýnacaðýz."

Gerçekten de fare binekler, sýrtlarýndaki binicilere itaat etmelerini fýsýldayan Törpü'nün ardýndan sorunsuzca ve süratle geliyordu. Sýrtlarýnda düþmanlarýný taþýyan bu binekler inanýlmaz yaratýklardý. Yüzme, týrmanma, dalma, hýz ve dayanýklýlýk gibi konularda çok güçlü olan bu fare bineklerin en iyileri özellikle Duumkla tarafýndan seçilmiþ ve bunlarýn sýrtlarýna týlsýmlý eyerler vurulmuþtu. Herþey bu planýn yürümesine baðlýydý ve Rorklutch ile Duumkla bunun için ellerindeki herþeyi ortaya koyuyordu.

*****



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn fantastik kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
2012: Ölülerin Ýntikamý
Althar'ýn Akýncýlarý: Altýngöl ve Ejderha (9. Bölüm - Son - )
2012: Ölülerin Ýntikamý (3)
Yeþilgözlü Þeytan'ýn Gecesi
Güneþ ve Ölüm (Giriþ)
Yaþam Hasatlayan Smir
Güneþ ve Ölüm (3. Bölüm)
Cennette Bir Sabah
Althar'ýn Akýncýlarý: Altýngöl ve Ejderha (6. Bölüm)
Yaþam Hasatlayan Smir (2)

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Tatlý Sert
Zeytin Karasý
1996 Yýlý
Ufuklar: Kýrmýzý Bölge - 18
Kovan Savaþlarý (1. Bölüm)
Kovan Savaþlarý (2. Bölüm)
Yaz 2011
Ufuklar: Diversity Antalya
Ufuklar: Bronz'un Mesajý

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Barbar Conan'ýn Ölüm Þarkýsý [Þiir]
Her Ýnsan Öldürür Sevdiðini [Þiir]
Kovan Savaþlarý Öyküleri [Roman]
Uzun Yol (1. - 100. Sayfalar) [Roman]
Sevgi, Mutluluk, Özgürlük ve Hayat Üzerine Felsefe [Deneme]
Tanklamak Ne Demek? [Deneme]
Ya Ýstiklal Ya Ölüm [Deneme]
Ölüm / Kalým [Deneme]
Uyanýklýk [Deneme]
Uzayda Hayat Var mý? [Deneme]


Levent Ölçer kimdir?

Fantazyada büyü, teknoloji ve aksiyon Ýldar'da buluþuyor. 07/10/2017 tarihinde þimdi diyebilirim ki neredeyse 2 senedir tek kelime yazmadým. . . 2 senedir yazar tarafým ölü. oysa oldugum þeyler içinde olmayý en sevdiðim þey yazar olmaktý :) Topraðý bol olsun.

Etkilendiði Yazarlar:
Süpermen, Robert E. Howard, Tolkien, Salvatore, Jules Verne, Battalgazi, David Eddings, Michael Moorcock.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Levent Ölçer, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.