Kitabýnýn bir kopyasýný gönderdiðin için saðol. Onu okumakla hiç zaman yitirmeyeceðim. -Moses Hadas |
|
||||||||||
|
Uzun süredir gözlem altýndaydý. Bu gözlerin takibi Þermin hanýmý aslýnda çok mutlu ediyordu. Salýna salýna yürür, çevresine gülücükler saçar, çok kibar konuþurdu. Bakkaldan çýkar, kasaba girer, ordan çýkar, baþka bir yere girerdi. Aç gözler, hain gözler, bakmaktan þaþý olmuþ gözler onu mest ediyordu. Kasap ayý Osman'ýn kalýn býyýklarýný çekmesi, manav Haydar'ýn arada bir fermuarýyla oynamasý çok hoþuna gidiyordu. Bu yüzden Þermin haným giydiði daracýk kotlarla kendisine olan ilgiyi her geçen gün artýrdý... Hemen herkes ona arkadan bakýyordu. Gözler bir yere odaklanmýþtý. Orta yaþ civarýnda olmasýna raðmen, mihrabý yerindeydi. Fiziki güzelliði pek yoktu ama erkeklerin en çok dikkatini çeken bir bölgesi vardý.Bölge gerçekten iri ve geniþti. Bir kaç kez etek giydiði görülmüþtü ama izleyici kitlesinin azaldýðýný farkettiðinde bir daha etek giymedi. Giydiði dar kot ve ortaya çýkan muhteþem görüntü adeta bir sanat eseri gibi seyredilirdi. Esnaflar onu gördüðünde hemen yaðlama, yýkama seanslarýna baþlardý. "Þermin haným kýymanýzý az yaðlý yaptým. Güle güle efendim, tekrar bekleriz Recai beye de çok selamlar." denirdi.. "Çok saðolun Osman bey, sizin eti gerçekten çok beðeniyoruz. Selamýnýzý iletirim. Hayýrlý iþler." der hemen arkasýný döner sallar ve çekip giderdi... Þermin haným çýktýktan sonra kasap Osman satýrý daha bir hýzlý sallardý sinirinden. Kaç senedir yoklama çekmiþse de Þermin hanýmdan bir sinyal alamamýþtý. Hayalinde onu becermiþti ama bunu reel'e çevirememiþti. Bir çok göz içinde bu geçerliydi. Esnaflar, semtin bitirimleri, Kadir Ýnanýr tipler, hayal kýrýklýðýna uðruyordu. Lanetler, kahýr çekmeler, küfürler birbirini kovalardý. Sonunda herkes ortak bir fikir birliðine varmýþtý. Bu kadýn gösterip de vermeyen cinsindendi. Bir gün cami önünden geçerken namazdan çýkan cemaatin tam ortasýndan geçmiþti... Cemaatin aklý baþýndan gitmiþti. Gözleri görmeyen bastonlu ihtiyarlarýn dahi gözleri yerinden fýrlamýþtý. "Tövbe estaðfurullah tövbe." "Kýyamet yaklaþtý iþte." "Her kimdir bunun kocasý." "Ben nerden bilirim Hacý Eþref efendi." "Her kimse Allah belasýný versin." "Müslümanlýk elden gidiyor." "Memleket battý gidiyor." Þermin haným arkasýndan bakan gözleri bilir ve konuþulanlarý da hissederdi. Sadece gülümserdi. Çok mutluydu. Ýlgi çekmek onun için dayanýlmaz bir zevkti. Öyle bir havalý giyinirdi, öyle bir süslenirdi ki, bir varoþ semtte deðilde, sanki Etiler de, Akmerkez de alýþveriþ yapýyordu. Kocasý muhasebeci Recai bey, semtte pek fazla görünmezdi. Orta yaþlarda, gözlüklü, kravatlý Recai bey, yumuþak bir adamdý. Bazen kahvehanelerde bulmaca çözdüðü görülürdü. Elinde gazetesiyle oturur, çevresine bakar, gözlüðünü siler, kalemini çýkartýr, sonra da bulmacasýný çözerdi. Sanki çok büyük bir iþ yapýyordu. Bu hareketleri yaparken dahi kendisini kasardý. Bu kahvehanenin en elit insaný o olduðunu herkese hissettirirdi. Kaðýt, tavla oynamazdý. Arkasýndan konuþulan dedikodularý, kulaðýna gelen parazit sesleri duymuyordu bile. Bazen diðer masalardan bulmaca çözenler ondan yardým isterdi. "Recai abi bir tanrý ismi, iki harfliymiþ." "Abi be bir de Trakya bölgesinde vilayet ismi var, E ile baþlýyor biliyor musun?" Recai bey ciddi ciddi düþünür, soru soranlara bir süre bakar, tavandaki lambaya doðru sigarasýný üfler, sonra da cevaplardý: "Evet evet, tanrý ismi Ra olmasý lazým." "Sorduðunuz vilayet de tahmin ediyorum Edirne." derdi. Sorularý cevapladýktan sonra, sandalyesine iyice bir yaslanýrdý. Sonra da çay parasýný öder, kahvehaneden çekip giderdi. Ertesi gün öðle vakti bu kahvehanenin önünden kývýrtarak geçen Þermin hanýmý, aðzý sulanarak seyredenler, tekrar fiskosa baþlardý. Bunlarýn arasýnda Recai beyin yardým ettiði bulmacacýlar da olurdu. "Ayýp ya böyle giyinir mi insan." "Kimin karýsý ulan bu." "Muhasebeci Recai midir nedir onun karýsý." "Yapma ya, ben ablasý zannediyordum." "Ne pezevenkmiþ ulan bu Recai." "Anam avradým olsun bu karý bende olacak kemiklerini kýrarým." Akþam üzeri kocasý ile kol kola ayný yerden geçtiklerinde Recai bey kalabalýða göz ucuyla bakar, kýs kýs gülerdi. Düþünürdü Recai: "Ulan hergeleler, öyle bakarsýnýz iþte. Karý benim, tapusu bende, siz ancak avucunuzu yalarsýnýz. Bu semtte benim hatundan baþka güzeli var mý... Helal olsun bana."
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © þenol durmuþ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |