Bilinç ruhun sesidir, tutkular ise bedenin. -Rousseau |
|
||||||||||
|
Sivillere göre ise Tantavi geçiş döneminin yöneticisi, sürekli başta kalmayacak. Ama demokratik reformlar uygulanmaya konmazsa rüya sona erebilir. Müslüman Kardeşler örgütü parti kurmak istiyor ve seçimlerde en güçlü taraf görünüyor. ABD Mısır ordusuna her sene 1.3 milyar dolar veriyor. Bu geçiş dönemi uzarsa ordu bölünebilir. (13 Şubat 2011 tarihli “Le Monde” gazetesinden derlenmiştir) İmdi, cahil cühela taifesi öğrensin diye bağıra bağıra tekrar söylüyorum: Her isyan, her ayaklanma devrim değildir molla! 31 Mart gerici kalkışması, etnik isyanlar, Şeyh Sait ayaklanması devrim miydi? Halkın demokrasi istemesi de devrim değildir. İÖ 500 tarihinde Atina’da demokrasi vardı, halk meclisi vardı. Devrim miydi bu? Devrimler sistemi, ekonomik düzeni ve sınıfsal statükoyu değiştirir, alt üst eder. Mısırda değişen tek olgu Mübarek’in gitmesidir. Tahrir meydanında toplananlar Mübarek’in gitmesini istemiştir. Mübarek gitmiştir. Yerine gelen komutan Mübarek’in sağ koludur. Mübarek görünürde girmiştir. Sistem olduğu gibi duruyor. Yani şirket CEO’sunun veya Yönetim Kurulu Başkanı’nın değişmesi, ölmesi ya da ISO 9000 kapsamında daha katılımcı (!) bir yönetime geçilmesiyle nasıl ki düzenek değişmezse, Mısır’daki durumda değişmemiştir molla! Neden? Çünkü, Mısırdaki isyan ulusal/milli ve radikal değildir. Çünkü arkasında ABD-İsrail-AB trilojisi vardır. Triloji asla ulusal/milli hareketlere izin vermez. Çünkü bunlar küreselleşmeye engeldir. Dünya Müslümanları eziliyor diye tepişenlerin de arkasında bu triloji vardır ve bilerek/bilmeden onların çıkarlarına hizmet ederler. Devrim ulusun sanayisini geliştirir, korur, millileştirir. Atatürk yabancıların elinde olan tüm sektörleri millileştirip Türk yatırımcılara devretmedi mi? Şimdi ise tam tersi yapılmıyor mu? Her şey yabancılara satılmıyor mu? Sonunda satacak donumuz bile kalmayacak ve kapitülasyon döneminden daha beter bir hale düşeceğiz. İmdi, deniyor ki: “efendim millileştirme ve koruma olursa yabancı yatırımcı gelmez, ülke batar”. Hadi canım sende. Atatürk devrinde ülke mi battı? İşte bu nedenle Atatürk kötülenir, Kemalist ordu darmadağın edilir, ulusumuz etnik ve dinsel guruplara ayrılarak parçalanır. Buna “ileri demokrasi” değil dense dense postmodern dinci faşizm veya saksofon demokrasisi denir. Elindekini avcundaki sata sata hazırdan yiyen bir ülke sonunda ne olur? “Hazıra dağ dayanmaz” diye atasözümüz yok mu bizim? Mısır ordusunu 1967 ve 1973de ağır yenilgiye uğramasında Tantavi benzeri komutanların ABD ile gizli ittifak halinde olma olasılığından kuşku duymak gerekir. Mısırlı askerler ne kadar kahramanca savaşsalar savaşı kazanmaları mümkün değildi. Çünkü ordunun tüm lojistik bilgileri düşman elindeydi. 1976 Altıgün savaşında Mısır ordusu yerinden kıpırdayamadan felç edildi. Haberleşmesi kitlendi, Mısır Hava Kuvvetlerine ait tek bir savaş uçağı kalkış bile yapamadan hangarlarda İsrail füzeleriyle yok edildi. Tanklar, askeri araçlar arızalanıp yollarda kaldı… Kuşkusuz aynı şeylerin gelecekte Türkiye’nin başına gelmemesi için şu an bir neden göremiyorum ! SAKSOFON DEMOKRASİSİ Günümüzde demokrasi finansal, endüstriyel ve ekonomik bakımdan en güçlülerin at koşturduğu, liberal (!) ve denetimsiz bir ortamda, küresel egemenlerin her istediklerini rahatça yaptıkları, her istediklerini seçtirip iktidarda getirdikleri tiyatrovari, göstermelik bir saksofon demokrasisine dönüşmüştür. Bu göstermelik saksofon demokrasisi toplumdaki en gerici, en çağdışı, en cahil unsurların önünü açarak, yıkıcı virüslere ve öldürücü mikroplara özgürlük vermek, karşı devrimleri oluşturmak ve ulus devleti yıkmak için kullanılan bir araç olmuştur. Mısır’daki anti-laik, anti-ulusalcı Müslüman Kardeşler örgütünü İngiltere’nin kurduğunu, ABDnin yıllardır desteklediğini sağır sultan bile duydu, sokaktaki en bön adam da biliyor. El Baradey de küresel güçlerce desteklenen bir lider değil mi? Bu durumda akla takılan soru şudur: Peki ABD eski saksofoncuları niye tasfiye ediyor? Efendim çünkü kapitalist düzende zamanı geldiğinde yönetici değişikliğine gidilmesi –şirketlerde görüldüğü gibi- stratejik bir süreçtir. Yöneticilerin başarılı olup olmamasından çok saksofonu kimin en iyi çaldığına bakılır. Çünkü böylece hem yeni umutlar ve beklentiler tazelenir, hem de esas patrona daha canla başla sakso çekeceklerin önü açılır ! Görünen o ki Türkiye en zayıf ve kırılgan yerlerinden parçalanmaya başlamıştır. Önce Güneydoğu, sonra da Kıbrıs … Tabi Mısır’daki bu ayaklanma ülkemizdeki etnik bölücüleri çok memnun etmiştir. Çünkü onlar da böyle bir beklenti içindeler. Ayaklanma çıksın, kargaşa olsun, Türk yurdu ve ordusu parçalansın… ABD Fas, Tunus, Ürdün, Mısır ve Türkiye’deki eski saksofoncuları tasfiye ederken ya da şirket söylemiyle “işine son verirken” kendine uygun yeni saksofoncuları da öne sürecektir. Yani bu durumda, Mısırdaki gibi bir koçan devrimi bizde de başlayabilir. Tek farkla: Toprak kaybederiz, Kıbrıs ve Güneydoğu elimizden gider. Ama unutulmasın ki biz çok iyi davul ve zurna da çalarız ! Not: Tabi bu Arap ülkelerinde başlayan sürecin domino etkisi yaratarak Libya, Suriye, İran gibi ülkeleri de sarsması kaçınılmazdır. Bu bağlamda Triloji görelim ne eyler, ne eylerse güzel eyler (!)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hulki Can Duru, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |