..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Kirazlar ve dutların tadını çocuklar ve serçelerden sor." -Goethe
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Yeraltı > Şenol Durmuş




8 Mart 2011
Ormandan Notlar  
Şenol Durmuş
Bakalım gözler ne anlatacak..Onlar çok iyi bilir O gözleri...Bir kediyi bile köşeye sıkıştırdığında onun yapacağı bir mücadele mutlaka olur, tabiat kanunu bu...Peki bu adam sıkıştığında son ana kadar ne yapabilir..İşte bu gözler anlatırdı , onun ne yapıp, yapamayacağını...


:AFCA:
Onlara ne anlatırsa anlatsın, sonuçta hep boşa konuşmuş olurdu...İyi bir görüntü hitabet yeteneği sosyal bir yaşantıda diğer insanlar üzerinde iyi bir etki bıraksada, belki başarı sağlasa da, buralarda hiç bir zaman fayda sağlamazdı...Aksine bu özellikler O kişi için bir dezavantaj belki de bir bela unsuru olurdu...Onlar onu dinlerken aslında koklar dururdu, sürekli hiç bıkmadan...Otuz kişilik bu koğuşta daha gelir gelmez onun kokusunu almaya başlamışlardı.Kokuyu sindire sindire içlerine çekerdi bir çoğu...Yeni gelen mahkum anlatırdı geçmişinden, geleceğinden, düşüncesinden neden burada olduğundan, durmadan anlatırdı..Onu kimse dinlemezdi ama koklardı...Kim bu adam, nereden geldi, niçin geldi?

Bir kurt mu, bir çakal mı ya da bir tavşan yahut bir keçi mi?Adam kendisinin kurt olduğunu iddia ederdi...Yaşam felsefesiyle,yaşadığı olaylara gösterdiği tepkiyle, mücadelesiyle anlatıp dururdu...Mahkümların arasında iki kurt onu iyice koklamıştı....Birbirlerine bakarken şaşkınlıkla düşünmüşlerdi, bu adam onlardan değildi..Bu adam kesinlikle kurt olamazdı..Bir kenarda sinmiş bir halde oturan bir kaç tavşan, keçi de onu hissettmişti...Peki bu yeni gelen, neden kendini olmadığı gibi göstermek istiyordu..Cezaevine gireli daha bir kaç saat olmamıştı ama adam çoktan hayat hikayesini anlatmıştı...Çaylar içiliyor, tespihler sallanıyor, bıyıklar çekiliyordu ama sınav henüz bitmiyordu...Onu düşünüyorlardı, zaman sınırsızdı...


Bir oto hırsızı da dikkatle bakıyordu ama O karşılıksız çekten gelen elit bir çevresi olan iş adamı bir beyefendi... Bu uğursuz oto hırsızı neden onun kokusunu aldı...Onu belki kendisi gibi görüyordu. Bir pezeveng de oradaydı... O da hissediyordu...Bu adam karı sattımı asla söz konusu bile olamazdı ama bu adam onu meslektaşı gibi görüyordu...Ya da karısı onu satmış olmasın, göz göre göre onu aldatmasın.. Ne tuhaf gasp suçlusu bir garip çingene de onu izliyordu...


Az sonra koğuş mümessili merdivenlerden inerken hareketler de değişiyordu... Katilmiş bu adam haliyle diğerleri korkuyor. Adam iri yarı, aslan gibi...Ormandaki aslan sanki bu adam... Gözlerini ona dikiyor. Diğerleri de aynı şekilde gözlere bakıyor. Şimdi sıra ikinci sınavda. Gözler ne anlatıyor bakalım...Allahın belası adam nerden geldin buraya.Ona bakıyor bütün gözler... Bakıyorlar, içine giriyorlar... Yolculuk başlıyor gözlerinde.Ait olduğu yeri şimdi O gözler belirleyecek. Ne kadar cesaretin var bakalım ve ne yapabilirsin?...Burada geçecek her saniye artık bu gözlerin kontrolünde...Yediği ekmek de içtiğin sigara da bu gözler olacak...Her şeyini onlarla paylaşacak, parasını, pulunu geçmişini, geleceğini...Gözler söyleyecek paylaşacaklarını azar, azar...O korkuyu da gördüklerinde belki kıçınıda paylaşacaklar...

Bakalım gözler ne anlatacak..Onlar çok iyi bilir O gözleri...Bir kediyi bile köşeye sıkıştırdığında onun yapacağı bir mücadele mutlaka olur, tabiat kanunu bu...Peki bu adam sıkıştığında son ana kadar ne yapabilir..İşte bu gözler anlatırdı , onun ne yapıp, yapamayacağını...Artık maddi manevi yeri geldimi de her türlü becerilecek bu adam..Burası hapishane, aynı süreçten onlar da geçmiş...Herkesi öyle veya böyle bir şekil de becerdiler..Acaba bu adam bu işler için ne kadar müsait...Nereye kadar her şeyi kabullenecek.Günün yirmi dört saati, senenin on iki ayı acaba dayanabilecek mi...

Bu gözler ister istemez anlatırdı kendini hapishaneye...İçeri giren insanların bir çoğunun gözleri O anlar da bir fahişe gibi parlardı , korkudan...Bir adamın azılı bir katil olması, gaspçı hırsız olması hiç de sorun olmazdı..Ne olursa olsun , istediği kadar kabadayı olsun belalı biri olsun hatta müebbetlik bir mahkum olsun farketmezdi...Gözler eninde sonunda bir fahişenin gözleri gibi bakardı korkudan...Alemi cihan da olsa O eninde sonunda mutlaka becerilirdi..Beş altısı bir araya gelir hiç çekinmeden delik deşik edilir bir kenara atılmış olurdu...Bir travesti sübyan koğuşta zaten hazırdı suçu kabullenmek için..Dışarı da koyun toplumda yapılan kariyer, icraat burada hiç de önemli sayılmazdı..

Ama bazen hiç umulmadık birileri gelir ortaya çıkar sahneye yerleşirdi..Bir suçlu ama genelde sıradan bir suçlu görüntüsü olurdu bu mahkumda...Binde bir olsada sonunda mutlaka böyle birileri çıkar gelirdi ...Daha gelir gelmez adamın görüntüsünden, kokusundan rahatsız olurdu koğuş...Hangi türe ait olduğunu çözmekde bir hayli zordu..Hatta bu imkansız gibi bir şeydi..Tuhaf bir durum olurdu...Bu adam bu ormanda yaşayan bir tür değildi...Bilinmeyen bir ormanda bilinmeyen canlı türleri acaba var mıydı...Kokusu bir tuhaftır, gözler farklı bakar...Hayretle düşünürler, şaşırırlar..Göz göze geldiklerinde bir çoğu ürker..Sanki bir şeytan onlara bakıyordur...Tanınmayan bilinmeyen bu adamdan korkarlar...Kalabalıklar üstelik ama bu adam yalnız ve tek..İsteseler hemen onun üstüne çullanıp onu oracıkta öldürebilirler..Ama bunu bir türlü de yapamazlar..

Sanki bir azrail onu görevlendirmiş de bu allahın belası koğuşta sanki birilerinin canını almaya gelmiş...Adamda sanki ilahi bir dokunulmazlık var..Şaşkınlıkla birbirlerine bakarlar...Ondan kurtulmak için bu adamı öldürmeleri şarttı...Adam bu mesajı, kokusuyla, gözleriyle çoktan onlara hissettirdi...Hangisinin kurt olduğunu tavşan olduğunu aslan kılığında ki koğuş mümessilinde çakal olduğunu onlara hatırlattı...Onları hiç umursamadı...Onlar daha bu kafeste yokken O geçmişte buralar da fazlasıyla yaşamıştı.Aslan kılıklı mümessili bir gece uyurken yatağında ziyaret edebilirdi...Onun yardımcısını tuvaltte pişman eder,hatta becerebilirdi...Gözleriyle belki yapacaklarının yarısını anlatırdı...Aslında daha çok anlatıcakları vardı..

Bu adam gibiler daha sonra saygı duyulan, korkulan ama sevilmeyen sıra dışı mahkumlar olurdu...Anadolu hapishanelerine sürgüne gittiklerinde her vilayet hapishanesinde o yörenin mahkumları da aynı korkuyu yaşardı...Farklı ilkel kültürlerine, barbarlıklarına, kalabalık güçlü olmalarına rağmen bu vahşi köylü suçlular tek başına buralara kadar gelen olan bu adamlardan korkar, çekinirlerdi...Belki de eskilerin dediği gibi her ormanın bir kralı mutlaka olurdu...Burası da zaten orman değil miydi?

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Teşekkür..
Gönderen: Şenol Durmuş / , Türkiye
13 Mart 2011
Düşünce yolculuğumuzda fikirler, paylaşımlar katkıdır..Ben teşekkür ederim Mustafa bey...Saygımla selamlıyorum...

:: Bambaşka Dünya
Gönderen: Mustafa Şakarcan / , Türkiye
12 Mart 2011
Bambaşka bir dünyayı tanıtıyor ve yaşatıyorsunuz. Yazılarınızı takip ediyorum. Elinize sağlık... Teşekkür ve saygılar...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yeraltı kümesinde bulunan diğer yazıları...
Hırsızlar Kralı
Köpeklerin Aşkı
Topal Hayri
Pavlovun Köpekleri
Cafer Kalfanın İsyanı
Pavlovun Köpekleri 2
Cafer Kalfa
Cafer Kalfa Konstantinopoliste
Gerzekler
1453.

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kurtarın Beni
Güzel İstanbul
Sarıgöl Roman Mahallesi 2
İdam İsteriz
Pavyon Sokakları
Dilenciler Köyü
Gel Abi...
Emret Başkanım
Düttürü Düüüttt
Cafer Kalfanın İsyanı 2

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Kurtlar Sürüsü [Şiir]
Ego - [Şiir]
Çingeneler Zamanı [Şiir]
Açım Ben [Şiir]
Olmalı [Şiir]
Hani [Şiir]
Zaman Geçsin [Şiir]
Konstantin Ağlıyor... [Şiir]
Kuyu [Şiir]
Sen Gidersen [Şiir]


Şenol Durmuş kimdir?



Etkilendiği Yazarlar:
CERVANTES


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Şenol Durmuş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.