|
![](/ikon/90.gif) • İzEdebiyat > Eleştiri > Yazarlar ve Yapıtlar |
141
|
|
|
|
İslâm ülkelerinin ve İslâm topluluklarının çektiği sıkıntılar her dönemin meselesi olmuştur. Bu coğrafyaya güneş bir türlü doğmamıştır. Fakat son yıllarda bu sıkıntıların derecesi daha da artmıştır. Artan sıkıntılar Müslümanların hareket alanını iyice daraltmıştır. |
|
142
|
|
|
|
Heyamola Yayınları “Trabzon’dur Yolumuz” adı altında Trabzon’la ilgili bir şehir kitaplığı oluşturma gayreti içerisine girdi. İyi de yaptılar. Aslında bu geç kalmış bir çalışmaydı. Bu yayınevinin sahibi olan Ömer Asan, Trabzonludur. Bu şehrin havasını teneffüs etmiştir, suyunu içmiştir. O, doğduğu şehre böylece vefa borcunu ödemektedir. Başta Ömer Asan olmak üzere, bu çalışmayı akıllarına getirenlere, uygulamaya koyanlara şükranlarımızı sunuyoruz. Bu çalışma sayesinde Trabzon’umuz birbirinden güzel ve özgün eserler kazandı.
|
|
143
|
|
|
|
Ölümle birlikte hayatın kepenklerini kapatırız farklı bir boyuta geçene kadar... Fakat insana verilen sonsuz yaşama arzusunun elbette bir karşılığı vardır ötelerde. Lezzetleri acılaştıran ölüm, en büyük adalettir aslında... Zira hiç kimseyi ıskalamaz. Makamımız, mevkimiz, şöhretimiz, zenginliğimiz her ne ne olursa olsun o, vakti gelince mutlaka uğrar kapımıza. Efendi-köle ayrımı yapmaz. Ölen kişi bir yanımızı da alır götürür beraberinde, ortak hatıralar toprağa taşınır bir anlamda. Dünyadaki kişi, ölen dostuyla birlikte ortak paylaşımlarını da toprağa gömmenin derin acısını ve sızısını yüreğinin derinliklerinde hisseder. Bu durum, geride kalanların acısının katmerleşmesi neticesini de beraberinde getirir. |
|
144
|
|
|
|
Mevleviliğin morfolojik yönü, biçimsel yapısı, özü, ortaya çıkış nedenleri, Mevlevihanelerin özellikleri, yönetimleri, örgütsel yapıları, ayinleri, törenleri, Mevlevilerin giyimleri, gelenek ve göreneklerini hakkında bilimsel ve nesnel bilgi edinmek istiyorsanız bu kitabı okumanızı öneriyorum. |
|
145
|
|
|
|
Millet nasıl isterse öyle yazsın. |
|
146
|
|
|
|
Doğruları oturmuş, hedefleri, idealleri olan bir insana hiçbir olumsuzluk ters tepki yapmaz. Tam tersine onu güçlendirir. Sabırla , inatla doğrunun üzerine gidilirse en azından kendi adımıza |
|
147
|
|
|
|
Siyah Süt / Elif Şafak Üzerine |
|
148
|
|
149
|
|
|
|
Sıkıcı bir roman izlenimi vererek başlayan yapıt, hareketli bir felsefi roman olarak yoluna devam eder. Bazı romanlar vardır, olayların içine girmek zaman alır, olayın örgüsünün alt yapısının kurulması aşaması uzun sürer. Bu süreç okuyucuyu sıkar, yorar, hatta pişmanlığa sevk eder. Birçok okuyucu maalesef bu tür yapıtların devamını okumaz, bırakır. |
|
150
|
|
|
|
Yazar Tarık Buğra hakkında bir değerlendirme denemesi.. |
|
151
|
|
|
|
Öykülerde olayı zor seçersiniz. Bazen seçemezsiniz. Duygu, gerçeküstü öğelerle bezenip, gizeme sığınarak koşturur. Kâh içinize akar, kâh içinizden fırlar, kâh peşinden koşturur. Bir oyundur sürer gider...
Öykülerde duygunun her halini izleriz. Duygu, duygu olmaktan çıkar, artık o, düşgücünüzün elverdiği ölçüde yedirip içireceğiniz, giydireceğiniz, istediğinizde fotoğrafını çekebileceğiniz bir kişiliktir. Bu anlamda yazar, sizi de sınırları aşmaya zorlar.
|
|
152
|
|
|
|
Cenap Şahabettin üzerine küçük birkaç söz... |
|
153
|
|
|
|
Bu kitaplar toplamda kabaca 1100 sayfa filan ediyor. Laika yayıncılıktan çıkmış elimdeki nüshalar. Kapakları çok hoş. Benim gibi fantastikçiler sırf kapak görseline bakıp bile büyülenip alabilir bu kitapları. Öyle yani.. |
|
154
|
|
|
|
Rab, Tanrı‘dan farklı olarak Kuran-ı Kerim ve Hadislerde kullanılır. Ancak, Allah ismi yerine tekil olarak kesinlikle kullanılmaz. Kişiselleştirilerek kullanılır. Yani, Rabbim, Rabbin, Rabbimiz, Rabbiniz, Ey Rabbim, Ey Rabbimiz gibi. Ne Kuran‘da ne Hadislerde salt Rab ifadesini göremezsiniz. Bu İncil‘e has bir ifadedir. İncilin Türkçe çevirilerinde Tanrı yerine Rab ifadesi kullanılmıştır. Hatta İncil çevirilerinin en karakteristik özelliğidir Rab ifadesi.
|
|
155
|
|
|
|
İskender Pala’nın “İki Darbe Arasında” adlı kitabı yakın tarihimize ışık tutan önemli bir belge niteliğinde. |
|
156
|
|
|
|
Kitap, insanın insana edeceği zulmün en acımasızlarından biri olan ruh bombardımanını işliyor. |
|
157
|
|
|
|
Türkiye de yazarlık "kendin çal kendin oyna" makamından bir parçadır. Kendinden başka kimseyi duymayanların diyarında tabiatın en güzel nağmelerini dillendirsen ne fayda! Bu sebeple biz gariban genç yazarlar için edebiyat, zaman aralıklı ruhsal orgazmdan başka bir şey değildir |
|
158
|
|
|
|
Günümüzde, dünyada ve ülkemizde, insanların duygu ve düşüncelerini yönlendirme, güdümleme, iğdiş etme, tek tipleştirme çabaları, artık bilimsel yöntemlerle sürdürülmektedir. Medya, basın-yayın, tümü tekelleşmiştir ve ne yazık ki, dünyaya dayatılan bu postmodern çarpık kültüre hizmet etmektedir. Aynı yaklaşım, devletler için de geçerli olduğundan bu gidişe “dur” diyecek bir güç, henüz yoktur. |
|
159
|
|
|
|
Trafik kazaları dur durak bilmiyor. Her gün birileri trafik canavarının pençeleri arasında can veriyor. Trafik kazaları ölüm oranlarının önemli bir kısmının sebebi olma özelliğini koruyor. Türkiye bu sorunun üstesinden gelemedi bir türlü. Sanki millet olarak araba kullanmayı bilmiyoruz. Direksiyon başına geçince üzerimize canavar gömleği giyiyoruz. Ne şoförler dikkatli davranıyor, ne de yayalar. Günümüzde yayalar arabadan hiç sakınmıyor. Karşıdan karşıya geçişlerde kimsenin trafik lambalarına uyduğu yok. İşi şansa bırakıyoruz. Göz göre göre kendimizi tehlikeye atıyoruz. Şoförlerimiz bazı durumlarda yayaların geçiş hakkını tanımıyor. Bunu bilmediklerinden değil, kural tanımazlıklarından yapıyorlar. Yoksa herkes yaptığı hatanın farkında. Millet olarak sorumsuz bir yapımız var.
|
|
160
|
|
|
|
Yaşam, kaybedildiği zaman bir daha elde edilemiyor. Yani yaşamı kaybetmenin telafisi yok. Bu nedenle insan, yaşamını kendine zehir etmemeli. Huzurlu, rahat ve mutlu bir yaşam için mücadelesini sürdürmeli…
Oyunda ölüm ve ölümden sonraki hayat ele alınıyor. |
|
|
|