![](/ikon/90.gif) • İzEdebiyat > Eleştiri > Yazarlar ve Yapıtlar |
61
|
|
|
|
Hayrullah Eraslan’ın ilk kitabı “Üçgen Piramidinin Zirvesindeki Cihan Şairi Abdurrahim Karakoç”. Bu eserinde şair Abdurrahim Karakoç’la ilgili yazılan şiir ve yazılardan oluşmakta. İkinci kitabı “Göçer bir şehir”. Şairin kendi şiirlerinden oluşmakta… |
|
62
|
|
|
|
Deneyimli gazeteci İbrahim Karagül'ün günümüzü farklı yorumlayan ve ileriye dönük tescilli öngörülerinin bir arada olduğu kitabın kritiği |
|
63
|
|
|
|
“1974’te Ağustos ayında, Çukurova’nın kara yağız sıcağında, Kadirli’nin Topraktepe Köyü’nün kıraç, boz bir tepesinde gözlerini açar ağlayarak Dünyaya, Köyün ağasının son oğlu olarak. |
|
64
|
|
|
|
Az okuyan bir milletiz, deyip kesip atmalı mı? Yoksa bunun nedenleri üzerinde kafa yormalı mı? En çok okunan basılı eserler gazeteler. Herhangi bir günlük gazeteyi alın, Edebiyat, Resim, Tiyatro, Müzik veya herhangi bir sanat dalında yazılmış kaç tane yazı bulabilirsiniz? |
|
65
|
|
|
|
“Kadirli’de Geçmiş yağmura kepenek almak” diye bir deyim vardır. Bu eserdeki yazılar da bu deyime uygun bulunabilir.” diye belirtiyor.
Kitabın yazarı İrfan Can, 1952 yılında Kadirli’de doğmuş. Kendisi “Anam, bilge bir kadındı ve halk kültürünün taşıyıcısıydı. Kendisinden halk hikâyeleri, ağıtlar, Karacaoğlan Şiirleri, mantuvar türküleri dinleyerek büyüdüm. Halk kültürüne ilgimi daha çok anama borçluyum” diyor.
İrfan Can, Erzurum Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi mezunudur. 1977 yılında öğretmenlik hayatına başladı. |
|
66
|
|
|
|
“...Bütün şiirlerinde ona has bir büyü ve albeni var. Rengi, tadı ve tınısı çok çok özel ve ona özgü olağanüstülüklerle süslü.”
Bilsen BAŞARAN
Köşe Taşı Dergisi, Kasım/Aralık 1998, Londra |
|
67
|
|
|
|
Alan bir yüzey hareketidir. İki boyutludur. Oylum dediğimiz hacim olan eylem boyutu ise, yüzey ve derinlik hareketiyle birlikte olan girişme eyleminin hareketidir. Üç boyutludur.
|
|
68
|
|
|
|
köşe yazarlığımı yoksa benim adına söylediğim gibi köşe kapmaca yazarlığımı.... |
|
69
|
|
|
|
-Onun gibi tevazu sahibi bir insan kolay kolay şikâyette bulunmaz. Yıllardır buraya gelir giderim, ancak onun sırtındaki kambur pek dikkatimi çekmezdi. Tâ ki şu ana kadar… Evet, düşünüyorum da onun sırtında kambur vardı, hem de iki tane. Ben onun kamburlarına değil, ağzından çıkan hikmet dolu sözlere bakardım. |
|
70
|
|
|
|
Yazmak, okumak, kendini aşmaya çalışmak. Beyinde bilgiden kuleler inşa etmek bir yerde... İnsanın kafasındakileri birileri ile paylaşması, başkalarının da paylaştıklarını okuması bilgi dağarcığının tabi ki zenginleşmesine yardımcı olacaktır... Zaman zaman genç şair arkadaşlarım mesajdan sorarlar bana şiir ve nesir hakkında. Her zaman şunu söylüyorum, her yazdığınız şiir zannetmeyin. On şiir, yirmi şiir okuyun, bir tane iki tane yazın. Her yazdığınızı da yayınlayacaksınız diye bir kural yok. Bekletin şiirleri de nesirleri de kelimeler girsin çıksın demlensin şiir biraz... |
|
71
|
|
|
|
Teslis Sendromu, gerçekten çok ilginç bir çalışma. Kitabı okurken, yazarla birlikte, dinlerin arka bahçelerinde, mahzenlerinde, geziniyorsunuz. Kurban sunma nedir, bu sunuşta gerçek amaç nedir, öğreniyorsunuz. Papaz cüppelerinin, imam sarıklarının altında neler gizli, görüyorsunuz. |
|
72
|
|
|
|
Oyunun geri planında olan hemşire ve hastabakıcı erkek var. Oyunda fazla görevleri yok. Arada bir görünüyorlar. Aralarında bir ilişki olduğu hemen anlaşılıyor. Hemşirenin burada kıyafetiyle dikkatleri çektiğini belirtmeliyim. Güzel bir fiziğe sahip. |
|
73
|
|
|
|
Gönül erleri maddeden ölseler de manen gönüllerde yaşarlar. Çünkü onların davası Allah’ın davasıdır. İlayi kelimetullah davası için nefes alan bu ulu zatlar, dünyayı bir durak olarak görmüşlerdir. Gerçekte dünya cennet hayatını kazanmak ve manevi mertebe elde etmek için bir mekteptir. Bu mektepte ham ruhlar manevi ilimlerin ziyasıyla olgunlaştırılır. Mevlana, ölümü şeb-i arus yani düğün gecesi olarak görecek kadar büyük bir Hak dostudur. Onun şu veciz sözü hayata ve ölüme bakış açısını göstermektedir: “Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız! Bizim mezarımız âriflerin gönüllerindedir”
|
|
74
|
|
|
|
Kendini bulamamış bir kalabalık gibi ortada dolaşıyordu. |
|
75
|
|
|
|
Orhan Pamuk'un "Yeni Hayat” romanı tüm insanlık için geçerli, yararlı, insanlığın özlemini duyduğu yeni bir yaşamı ne yazık ki anlatmıyor. Evet, önceden de belirttiğim gibi: bu daha çok yazarın kendisi için, kendi gibi olanlar için geçerli bir yeni yaşam, veya, salt onun yeni yaşamı olsa gerek... |
|
76
|
|
|
|
Abdülhak Hamit Victor Hugo hayranıdır...
Yahya Kemal Beyatlı Fransız Nerval’e olan hayranlığını gizlemez... eselerinde Nerval etkisi açıkça görülür....
|
|
77
|
|
|
|
Huriye Saraç’ın büyük bir ustalıkla kaleme aldığı anıroman yaşadığı acıların katıksız tam bir harmanıdır. Bunlar öylesine bir acı ki, her satırından doğan öfke seli okurun yüreğine akar; onunla özdeşleşir; yazarın çok naif betimlemelerinin peşinden öfkenin kara doruğuna çıkar. |
|
78
|
|
|
|
Talip Güvel, Karacaoğlan şiirleri okur ve o tarzda şiirler de yazardı. Tabii o zamanlar tam olarak şiiri bilmediğim için pek anlamazdım. Ölçülü, kafiyeli, sanatlı şiirler yazardı. Babamda da şairlik vardı. O da kendi çapında şiirler döktürürdü. Bazen bu ikili evde otururlar, birbirlerine yazdıkları şiirleri okur ve saatlerce şiir tartışması yaparlardı. İşte daha o zamanlardan şiir sevgisini ve temelini almıştım farkında olmadan. |
|
79
|
|
|
|
Yazarlar ve Yapıtları seçtiğime bakmayınız. Yazamayan yazarlardır konumuz... Sadece haber sitelerindeki köşelerde değil, edebiyat sitelerinde de boy boy, çeşit çeşit arz-ı endam ediyor bunlar... |
|
80
|
|
|
|
Bazı insanlar için bir yaşam tarzıdır şiir, yaşama sebebidir. Belki de hayatın ta kendisidir, öznesidir. Şiir, yaşam sevgisinin berrak pınarıdır. Hayatı idame ettirebilmek için nefes gibidir. Şair söyleyecek sözü olandır. Şairlik en zor zamanlarda bile dik, diri ve iri durmaktır. Sözcüklerin gücünü güç edinmektir. Bir duygu işçiliğidir şiir. Yusuf'un zindandaki duası, Züleyha'nın sıcak gözyaşı, İbrahim'in teslimiyetinin söze bürünmüş hâlidir. Ham sözlerin işlenmiş, son safhasıdır. Şair kelimelerin elinden tutandır. Şair, şiirin coşkun ve derin sularına kendini bırakandır.
|
|