..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür -Atatürk
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Anı > Mudi Beya




2 Nisan 2013
Bir Şubat Gecesi İstiklal Caddesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü  
Mudi Beya
İçki, deyince aklına başka bir şey takıldı Hilmi’ nin: İşverenlerin, işçilerin sendikalarda örgütlenmesini içlerine kolay sindiremedikleri için, bir zamanlar işçi olan kimselerin karşılarına sıkı pazarlıkçı olarak çıkmalarını da kabullenmek istemezler, sınıfsal bir realite olarak! Bunun için, zaman zaman pazarlık masasına getirmedikleri önerileri işyerinde duyurarak sendikayı devre dışı bırakmanın hesabını da yaparlar… Biraz içmeden bu işverenlerin karşısında dayanmak zor valla! Biraz içmiş ve sinirler boşalmış olarak pazarlığa girişmek, yadsınacak bir durum değildir. Sendikacılığın hiç içmeden yapılabilecek bir iş olmadığı bir kez daha apaçık ortaya çıkmıştı o gün. İşyerlerinden sıradan üyelerin katılımıyla yapılan sözleşme görüşmelerinin çıkmaza girmesi, o sıradan üyelerin, işverenlerin aldığı tavırlara sinirlerinin dayanamadığındandır… Ama Hilmi, her şeyde olduğu gibi dozunu iyi ayarlamak gerekir, diye de düşünmekten kendini alamadı…


:ACCA:
Üçüncü Bölüm
Lavabodan döndüğünde toplantının, kelimenin tam anlamıyla sonuçsuz, kaldığı toplantıya katılanların dağınıklığından belli oluyordu... Toplantıda yer almamış bile olsaydı bu izlenimi edinebilirdi, deneyimlerine dayanarak. Toplu Sözleşme sorununu çözmek için bir araya gelmiş insanlar öyle bir çözülmüşlerdi ki, bunları ancak sendika üyeleri bir araya getirebilirdi.
Toplantıya katılanların bir bölümü aşağı inmişlerdi. Asansör beklemekte olan başka bir kaç kişi daha vardı, bunların biraz ötesinde cam kenarına yaslanmış olarak Genel Başkan Vekili ve Genel Örgütlenme Sekreteri duruyorlardı… Onlardan yana yürüdü. Her ikisinin elinde sigara vardı. Sigara olmasaydı oracıkta uyuklamış kalmışlar belleyebilirdi. Yanlarına yaklaştı. Gerçekten uyur-uyanık arası bir durum vardı ortada. Ağır hareketlerle başkan vekilinin elindeki sigarayı aldığı sırada örgütlenme sekreterinin sigarası da yere düşmüştü!.. İki sigara izmaritini perdenin önünde durmakta olan küllükteki kuma karıştırarak söndürdükten sonra ellerini genel merkez yöneticilerinin omuzlarına koydu ; paniklemeden kendilerini toparlamalarını sağlamaya çalışıyordu... İçkiyi biraz fazla kaçırmışlardı galiba!...
İçki, deyince aklına başka bir şey takıldı! İşverenlerin, işçilerin sendikalarda örgütlenmesini içlerine kolay sindiremedikleri için, bir zamanlar işçi olan kimselerin karşılarına sıkı pazarlıkçı olarak çıkmalarını da kabullenmek istemezler, sınıfsal bir realite olarak! Bunun için, zaman zaman pazarlık masasına getirmedikleri önerileri işyerinde duyurarak sendikayı devre dışı bırakmanın hesabını da yaparlar… Biraz içmeden bu işverenlerin karşısında dayanmak zor valla! Biraz içmiş ve sinirler boşalmış olarak pazarlığa girişmek, yadsınacak bir durum değildir. Sendikacılığın hiç içmeden yapılabilecek bir iş olmadığı bir kez daha apaçık ortaya çıkmıştı o gün. İşyerlerinden sıradan üyelerin katılımıyla yapılan sözleşme görüşmelerinin çıkmaza girmesi, o sıradan üyelerin, işverenlerin aldığı tavırlara sinirlerinin dayanamadığındandır… Ama Hilm, i her şeyde olduğu gibi dozunu iyi ayarlamak gerekir, diye de düşünmekten kendini alamadı… Hilmi, ‘ işkencecilerin işi de zor, içmeyince onlar da işlerini yapamıyorlar! , diye düşünerek işkence gördüğü günleri anımsadı… Sendikacı ile işkenceci? İkisi de, biraz içmeden işini yapamıyordu!... İlginç bir kesişme! Öyle olunca, işkenceci, içkili bir halde sendikacıya işkence yaparken, neden, ‘ Otuz iki farzı biliyor musun? Gusül abdesti nasıl alınır, anlat? İslamın şartı kaç? Say bakalım! , gibi saçma sapan sorular soruyordu? İşkenceci, ruhunu temizleyerek, huzur bulacağı beklentisiyle mi böyle davranıyordu acaba? Hilmi, İki bira içince iyicene duygusal olmuştu… Bir bir bunlar
geçti aklından.
Hiç uyumayan İstanbul' u gecenin bu saatinde yedi tepeden birinin üstüne oturtulmuş büyük yapının 17. katından doya doya seyretmek varken uyuklamak ne demek, diye düşünecek değildi elbet! Uzun yıllar vardiya tutmuş, uykunun baldan tatlı geldiği alaca karanlıktan aydınlığa erişen o ilk saatlerde kendinden geçmeleri iyi biliyordu... Gece vardiyacıları çok iyi bilirler, işletme koşullarında kuru yerde, tahta üstünde yan gelip azıcık şekerleme yapmanın keyfini!... Şekerlemenin en hoş yerinde dahi, ne de olsa bir disiplinsizlik ediyor olmanın getirdiği için için tedirginlikle, uykuya esir düşmenin ardından varsın, ' vardiyada uyuma suçunun işlendiği, sonucunu çıkarsınlar; tadı damağında kalıyor insanın!... Buna değer doğrusu. Hilmi, gecenin bu saatinde ayakta kalışını vardiyada çalışma alışkanlığına bağladı... İstanbul’ dan dönüşün akabinde de gene gece vardiyasına başlayacaktı zaten…
mudibeya@hotmail.com



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın anı kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir Şubat Gecesi İstiklal Caddesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü
Bir Şubat Gecesi İstiklal Caddesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü
Bir Şubat Gecesi İstiklal Caddesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü
Bir Şubat Gecesi İstiklal Caddesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü
Bir Şubat Gecesi İstiklal Caddesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü
Bir Şubat Gecesi İstiklal Caddesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü
Bir Şubat Gecesi İstiklal Caddesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü
Bir Şubat Gecesi İstiklal Addesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü
Bir Şubat Gecesi İstiklal Caddesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Akşamdan Yazılan Mektup Sabahleyin Yazanı Tarafından Okunur Mu
İşte Geldi 8 Mart Bakın Neler Olacak
Ereğli Çamlıyayla 2015 Toroslar Geçişi
Görme Engellinin Fendi Münasip Münasebattar' I Yendi
Görme Engellinin Fendi Münasip Münasebattar' I Yendi
Fanfinfon Çorbası
Abdülrezzak Holding 2
Öylesine Bir 8 Mart Yazısı
Kalleş Avrupalı!
Abdülrezzak Holding 1

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Sıradışı Bir 8 Mart Kutlaması [Deneme]
Zevat Zerzevat Fiyat Vesaire… [Deneme]
Rabbiş Teyzemin Fanfinfon Macerası [Deneme]
Tezek İthalatı! [Deneme]
Muhteşem Bir Operasyon! [Deneme]
Günlük: [Deneme]
Milli Piyango Milyonerleri [Eleştiri]
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü [Eleştiri]
Gaz Bombası ve Basınçlı Su İle Saldırılması Olası Eylemlere Katılacak Olanların Dikkâtine! [Eleştiri]
Anlaşıldı Vehpi' Nin Kerrakesi veya Eşekten Düşen Karpuz [Eleştiri]


Mudi Beya kimdir?

Bilgisayar edinip İnternet ile yakından ilgilendiğim zamana kadar ülkemde okurdan çok yazarın varlığını düşünür ve bundan büyük kaygı duyardım. . . Uçsuz bucaksız olanakları bulunduğumuz odaya, ayağımıza getiren İnternetle tanııştıktan sonra, ülkemde okurdan çok yazarın olduğunu düşünmüyor, çok net biliyorum böyle olduğunu. Bunu bilmem, yukarıda sözünü ettiğim kaygılarımın katlanmasına neden oluyor. İçinde debelenmekte olduğumuz sorunların temelinde, okumayan bir toplum oluşumuzun katkısı sanıldığından daha daha çok diye düşünüyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
Jack London, Ernest Hemingway, Gogol, Zola, Aziz Nesin, Nazım Hikmet ve daha başkaları...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mudi Beya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.