..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Hiçbir şey yaşam kadar tatlı değildir. -Euripides
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Anı > Mudi Beya




26 Kasım 2013
Bir Şubat Gecesi İstiklal Caddesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü  
Mudi Beya
Toplantıdan çıkan sendika yöneticilerinin adı bir iki yerde geçti. Yöneticilerin soy adları genel olarak yazışma, karar defteri, raporlar gibi yerlerin dışında pek kullanılmıyordu... Örneğin Genel Başkan'ın adı Haşmet, soy adı Zurna'ydı; ama yakın arkadaşları, sürekli, ' Sayın Başkan, derken toplantılarda genel olarak işverenler, 'Haşmet Başkan, diyorlardı.. Genel Mali Sekreterin adı, soy adı Ahmet Cücetepe olduğu halde kendisinden , 'Geldi Ahmet başkan, gitti Ahmet başkan, diye söz ediliyordu... Diğerleri de öyle!... Genel Başkan Vekili' nin adının Salim olduğu bilindiği halde, soyadının Nazik olduğu bilinmiyor gibiydi.. .'Salim başkan da Salim başkan!... Böylece gidiyordu... Örgütlenme Sekreterinin adı 'Orhan, olmakla birlikte soyadı 'başkan, olmuştu sanki!.. Oysa değildi... Onun soy adı da, 'Dolandır, idi. Orhan Dolandır! Herkes biri birine, ' Başkan, ve ya ' sayın başkan, diye sesleniyordu... Bu yaygın bir hitap şekli olarak kullanılmaktaydı.. İşyerlerinden Genel Merkez' e yolu düşmüş şube düzeyinde yönetici, temsilci ve üyelere bile Genel Merkez Yöneticileri tarafından, ' başkan, diye hitap ediliyordu... Ara sıra işyerlerinden Genel Merkeze' e uğrayanların adlarının bilinmediği ve ya anımsanmadığı zamanlarda durumu kurtarmada işe yaradığı oluyordu bu formulün...


:ADAD:

Dokuzuncu Bölüm
Dönüşünü de karşı kaldırımdan yapacaktı, o yana geçti... Hızını arttırdı. Önünden geçmekte olduğu otomatik para çekme aygıtından bir miktar para çekmeyi düşündü, hemen ardından bunun da sakıncalı olacağını düşündü, vazgeçti. Ve ardından gördü ki, vazgeçmese bile para çekmesi olanaksızdı. Zira, kutu gibi kabinin içinde balık gibi istif edilmişçesine uyumakta olan genç - yaşlı onlarca insan vardı... Ötekilere göre bunlar ayrıcalıklı sayılırdı... Önüne çıkan tüm para çekme aygıtlarında benzer iç karartıcı insan manzaraları görünüyordu!.. Bu insanlar, para çekilen aygıtın kasasına doldurulmuş dünyanın parasına iki metre uzaklıkta aç ve perişan bir şekilde üst üste sabahın olmasını bekliyorlardı… Sabah olunca ne değişecekti? Yarı aç, yarı tok caddenin bir o yanına bir bu yanına sürünerek akşamı edeceklerdi gene!... Belki de bu gece kutu gibi kabinlerde birbiri üstünde geceleyenler yarın bu kabinlerde yer de bulamayacaklardı!... Bu halleriyle kullanım ömrü bittiğinden atılmış birer eşyaya benziyorlardı… İçinde bir ürperti ile daha hızlı yürümeye başladı... Otele vardı, görevliyi uyandırdı. Odaya çıktı. Kendisini çok kötü hissediyordu... Sıcak su musluğunu açarak üç-dört dakika kadar akıtmasına karşın sıcak su gelmedi. Soğuk bir şubat gecesi, İstiklal Caddesi ve günlerden cumartesi, saat sabah dördüydü başını yastığa koyduğunda…
Toplantıdan çıkan sendika yöneticilerinin adı bir iki yerde geçti. Yöneticilerin soy adları genel olarak yazışma, karar defteri, raporlar gibi yerlerin dışında pek kullanılmıyordu... Örneğin Genel Başkan'ın adı Haşmet, soy adı Zurna'ydı; ama yakın arkadaşları, sürekli, ' Sayın Başkan, derken toplantılarda genel olarak işverenler, 'Haşmet Başkan, diyorlardı.. Genel Mali Sekreterin adı, soy adı Ahmet Cücetepe olduğu halde kendisinden , 'Geldi Ahmet başkan, gitti Ahmet başkan, diye söz ediliyordu... Diğerleri de öyle!... Genel Başkan Vekili' nin adının Salim olduğu bilindiği halde, soyadının Nazik olduğu bilinmiyor gibiydi.. .'Salim başkan da Salim başkan!... Böylece gidiyordu... Örgütlenme Sekreterinin adı 'Orhan, olmakla birlikte soyadı 'başkan, olmuştu sanki!.. Oysa değildi... Onun soy adı da, 'Dolandır, idi. Orhan Dolandır! Herkes biri birine, ' Başkan, ve ya ' sayın başkan, diye sesleniyordu... Bu yaygın bir hitap şekli olarak kullanılmaktaydı.. İşyerlerinden Genel Merkez' e yolu düşmüş şube düzeyinde yönetici, temsilci ve üyelere bile Genel Merkez Yöneticileri tarafından, ' başkan, diye hitap ediliyordu... Ara sıra işyerlerinden Genel Merkeze' e uğrayanların adlarının bilinmediği ve ya anımsanmadığı zamanlarda durumu kurtarmada işe yaradığı oluyordu bu formulün...
Kararlaştırılan saatten yarım saat önce Genel Başkan Haşmet Zurna ile Genel Mali Sekreter Ahmet Cücetepe buluşma yerine geldiler. Genelde öyledir; genel başkanlar, sendikanın Genel Mali Sekreteri’ ni kendilerine yakın tutarlar… Saat akşam beş olmuştu. Tam kadro okey masasında yerlerini almaları bundan yarım saat sonra gerçekleşti. Hilmi sabah İstiklal Caddesi' nde tanık olduğu ürkünç insan görüntülerinin etkisinden uzun süre sıyrılamamış, bu nedenle de uykusunda yeterli kaliteyi tutturamamıştı... Oyuna oturmadı, teklif bile etmediler... Bu ve benzer oyunlarla ilgilenmediğini biliyorlardı... Gazete okudu.. .Bulmaca ve akıl oyunları dergilerini karıştırdı... Kendi kendine ' burada kalacağıma Aksaray ve ya Çemberlitaş' ta sinemalardan birinde ilgimi çekecek bir film var mıydı, falan diye düşünürken o anda büyük birkaç gazetenin akşam baskısını ‘ Yarının haberleri!.. Akşam baskısı!... Akşam baskısı’ diye satan bir delikanlı girdi oyun salonuna. Hilmi bir gazete aldı. Gazete birinci sayfadan, Dün Gece İstanbul Dondu ‘ diye bir haber!

sürecek



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın anı kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir Şubat Gecesi İstiklal Caddesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü
Bir Şubat Gecesi İstiklal Caddesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü
Bir Şubat Gecesi İstiklal Caddesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü
Bir Şubat Gecesi İstiklal Caddesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü
Bir Şubat Gecesi İstiklal Caddesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü
Bir Şubat Gecesi İstiklal Caddesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü
Bir Şubat Gecesi İstiklal Caddesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü
Bir Şubat Gecesi İstiklal Addesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü
Bir Şubat Gecesi İstiklal Caddesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Akşamdan Yazılan Mektup Sabahleyin Yazanı Tarafından Okunur Mu
İşte Geldi 8 Mart Bakın Neler Olacak
Ereğli Çamlıyayla 2015 Toroslar Geçişi
Görme Engellinin Fendi Münasip Münasebattar' I Yendi
Görme Engellinin Fendi Münasip Münasebattar' I Yendi
Fanfinfon Çorbası
Abdülrezzak Holding 2
Öylesine Bir 8 Mart Yazısı
Kalleş Avrupalı!
Abdülrezzak Holding 1

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Sıradışı Bir 8 Mart Kutlaması [Deneme]
Zevat Zerzevat Fiyat Vesaire… [Deneme]
Rabbiş Teyzemin Fanfinfon Macerası [Deneme]
Tezek İthalatı! [Deneme]
Muhteşem Bir Operasyon! [Deneme]
Günlük: [Deneme]
Milli Piyango Milyonerleri [Eleştiri]
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü [Eleştiri]
Gaz Bombası ve Basınçlı Su İle Saldırılması Olası Eylemlere Katılacak Olanların Dikkâtine! [Eleştiri]
Anlaşıldı Vehpi' Nin Kerrakesi veya Eşekten Düşen Karpuz [Eleştiri]


Mudi Beya kimdir?

Bilgisayar edinip İnternet ile yakından ilgilendiğim zamana kadar ülkemde okurdan çok yazarın varlığını düşünür ve bundan büyük kaygı duyardım. . . Uçsuz bucaksız olanakları bulunduğumuz odaya, ayağımıza getiren İnternetle tanııştıktan sonra, ülkemde okurdan çok yazarın olduğunu düşünmüyor, çok net biliyorum böyle olduğunu. Bunu bilmem, yukarıda sözünü ettiğim kaygılarımın katlanmasına neden oluyor. İçinde debelenmekte olduğumuz sorunların temelinde, okumayan bir toplum oluşumuzun katkısı sanıldığından daha daha çok diye düşünüyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
Jack London, Ernest Hemingway, Gogol, Zola, Aziz Nesin, Nazım Hikmet ve daha başkaları...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mudi Beya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.