Zamanı gelen bir düşüncenin gücüne hiçbir ordu karşı koyamaz. -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
Zamanların birinde kıpkırmızı gül bahçeleriyle dolu , ferahlatıcı çeşmelerin aktığı ülkelerden birinde geçer masalımız...O ülkede her kadın gül kokar ; simsiyah saçlarını süsler kıpkırmızı gonca güller.Elleri ipek gibidir , bembeyaz , dupduru...Erkekler , kapkara gözleri ve yanık tenleri ile başdöndürürler .Ve hava hep aşk kokar... Kocaman çadırlarında yaşayan bu insanlar daima güler yüzlüdürler.Adaletle yönetilirler. Başlarında bulunan ve içlerinden en yaşlıları olan Bilge Çingene herkese çok iyi davranır ve tüm sorunlarıyla bizzat kendisi ilgilenir. Ve bu Bilge Çingene'nin bir torunu vardır. Bu kız annesinden çingenelere has şehveti , hırsı , sevdayı öğrenmiştir ; gözlerindeki güzelliği , yüzünün masumiyetini de babasından almıştır.Bilge Çingene , torunu doğduğu gün gördüğü bembeyaz narin bir çiçekten etkilenerek ismini “ Kardelen “ koymuştur. Kardelen yıllar geçtikçe büyür ve güzelleşir. Çingene törelerine göre yetişir , mert, yiğit,dansçı ve ateşlidir.Tüm çingene kabilesinin gözü ondadır.Erkekler etrafında pervanedir.Ama Kardelen hiçbirisiyle ilgilenmez.O her gece rüyalarında gördüğü upuzun kır saçlı , toprak gözlü , incecik uzun parmakları olan , güldüğünde toprak rengi gözlerinde çiğ damlaları beliren bir adama aşıktır.Bilge dedesine rüyasını anlattığında dedesi O’ na : --“ Bekle” demiştir.”Bekle , eğer gerçekten yürekten dilersen birgün O adamla karşılaşırsın.” Kardelen ‘ de çaresiz beklemeye başlar. Tüm gün Şehirde , ormanda hatta dağlarda rüyalarındaki adamı arar.Saçlarına iliştirdiği bir kırmızı gülle dere tepe tüm gün dolaşır. Bu arada çingeneler arasında bir büyücü kadın vardır.Bu kadının içi kıpkırmızıdır ; tehlikelidir ,Kardelen nasıl beyaz bir temizlikteyse bu kadın da bir o kadar kırmızıdır.Gözlerinde her an fırlatılmaya hazır yıldırımlar varmış gibi bakar sinirlendiğinde...Büyücü kadının adı “ Amore “ dir. Ve bir de “Baia” adında bir oğlu vardır bu kadının.Baia çocukluğundan beri Kardelen ‘e aşıktır ama ne yaptıysa bir türlü O’ nu ikna edemez.Annesi oğlunun bu durumuna dayanamaz ve Kardelen ‘le konuşmaya karar verir. Yine Kardelen kırlarda dolaşmaya çıktığı bir gün Amore , Kardelen ‘ e bir dere kıyısında rastlar. --“ Seninle konuşmak istiyorum “ der. --“ Baia hakkında mı?” --“ Evet , oğlumun seni ne çok sevdiğini biliyorsun eğer onun karısı olursan , onu mutlu edersen sana dünyada arzu ettiğin herşeye sahip olma gücünü vereceğim” der. --“ Hayır “ der Kardelen “ Belki dünyada herşeye sahip olma gücü çok özel bir teklif ama ben başka bir erkeğe aşığım ve ölene dek O’nu bekleyeceğim “ Amore bu sözlere çok kızar , gözlerinde yine o yıldırımlar belirir , ellerini gökyüzüne kaldırır ve incecik kulakları tırmalayan bir sesle bağırır : --“ Dilerim , bir gün hayallerindeki adamı bulursun ama :O’na asla kavuşamazsın ve bir daha da hiç kimseyi sevemezsin “ Sonra kıpkırmızı bir toz bulutu içinde kayboluverir.Kardelen bu sözlerden çok ama çok korkar.Ya bir gün gerçekten aradığı adamı bulur da O’ na kavuşamazsa...Ama zamanla büyücünün sözlerini unutur Kardelen... Buz gibi bir kış günü dağın eteklerinde dolaşmaya çıkar Kardelen.Üzerinde bembeyaz bir kazak , siyah bir etek ve manto vardır.Soğuktan üşüyen ellerini ısıtmaya çalışırken birden gözü ilerdeki ağaçların arasında duran bir karaltıya takılır. Hızla ama sessizce o yöne gitmeye başlar.Bembeyaz karların kızıla boyandığını gördüğü anda da koşmaya başlar , kızıl damlacıklar O’ nu yerde yatmakta olan bir adama götürür.Yüzüstü yerde baygın halde olan adamı sırtüstü çevirir.Ve o an dağ büyük bir çığlıkla sarsılır...Karşısında yıllardır rüyalarında gördüğü adam vardır.İlk anda gördüğü adamın saçlarındaki belli belirsiz kır saçlar ve kazağındaki kızıllıktır.Tiz bir ıslık çalar , korulukta bekleyen simsiyah atı dörtnala gelmeye başlar.Adamı ata bindirdiği gibi köye gider.Köye vardığında Bilge dedesine koşar ve adamı bir çadıra yerleştirirler . Omuzunda bir bıçak yarası vardır adamın. Bilge dede yarayı temizler ve sarar. Ama adamın ateşi çok yükselir.Günler ve geceler boyu Kardelen adamın başında bekler. Ateşini düşürmek için tüm çingene ilaçlarını dener.Ellerini hiç bırakmaz ve Tanrısına yalvarır : --“ O’nu bunca yıl bekledim , ne olur bulmuşken O’ nu benden alma “ der. O anda tiz bir kahkaha kanını dondurur, Amore çadırın önündedir. --“ O yaşayacak” der “ Ama sen asla O’ na sahip olamayacaksın” Kıpkızıl bir sabah doğarken adam gözlerini açar.Kardelen sevinçten çılgına döner , ellerine sarılır , öper öper... --“ Şükürler olsun yaşıyorsun “ der. Adam şaşkın şaşkın etrafına bakınır. --“Nerdeyim ben , siz kimsiniz? “der. --“ Adım Kardelen , burası da bir çingene köyü , sizi dağda yaralı buldum , buraya getirdim ; Bilge dedem yaranızı sardı günlerdir başınızda bekliyorum , şükürler olsun ki iyileştiniz” der. Yemekler pişiriradama , yine yanından ayrılmaz , yemeği kendi elleriyle yedirir.Uyuyana kadar başında bekler. Ve birkaç gün sonra adam ayağa kalkar.Bu süre içinde pek konuşamamışlardır, adam iyice sağlığına kavuşunca : --“ Adım Dettaglio “ der. “ Buraya uzak bir ülkedenim ; avlanmak için taa buralara geldim sonra soygunculara rastladım herşeyimi çaldılar ve beni de yaraladılar “ der. Dettaglio , Kardelen ‘in bakışlarındaki sevgiyi ilk anda fark eder , ve dayanamayıp sorar : --“ Neden bana öyle bakıyorsun ?” --“ Siz.. Siz benim senelerdir rüyalarımda gördüğüm adamsınız , gerçek misiniz diye bakıyordum “ der Kardelen kıpkırmızı bir suratla. Gülümser Dettalio ama gözlerinde yine bir çiğ tanesi belirir.Elleri titrer çünkü O’ da Kardelen ‘i çok beğenmiştir. --“ Ben... Size açık olacağım Küçük Hanım “ der. --“ Ben evliyim ve bir de dünyalar güzeli kızım var.” O an dünya başına yıkılır Kardelen ‘in. Kulaklarında aynı tiz kahkaha dolaşır.Damarlarındaki kanın donduğunu , kalbindeki heyecanın söndüğünü , ellerinin buz gibi olduğunu hisseder. --“ Ama.. Siz.. Benim hayallerimdeki erkeksiniz “ diyebilir sadece. Çadırdan kaçmak ister , ayağa fırlamasıyla Dettaglio O’nu yakalar.Yanına otuttur .Ellerini kızın beyaz yüzünde ve saçlarında dolaştırır.Minik ellerini alıp öper. --“ Sana bundan fazlasını veremem “ der. Kardelen ‘in gözlerinden küçük elmas parçacıklarını andıran gözyaşları dökülmeye başlar. Tüm bedeni acıdan ve hıçkırıktan sarsılmaya başlar. Dettaglio bu kez O’ nu kollarına alır. --“ Ağlama küçüğüm “ der , ve anlatmaya başlar: --“ Ben yıllar evvel çok sevdiğim bir kadınla evlendim , ama zaman geçtikçe sevgimiz bize yetmemeye başladı , sanki eskiden beri birbirimizi tanımıyormuşuz gibi karım benden benim ideallerime ters düşecek isteklerde bulunmaya başladı. Sonra kızımız doğdu ama bu evliliğimizi kurtarmadı. Şu an halen evliyim ama aramızda hiçbir bağ kalmadı. “ der. Bu sözler Kardelen ‘in içine bir umut düşürür. Hala sevdiği adamın yanında kalabileceğini düşünmeye başlar. Bunu anlayan adam devam eder : --“ Bak küçüğüm ; ben de senin yanında kalmayı isterdim ama bu mümkün değil ; kızımın yanında olmak zorundayım ve ülkemdeki işlerimi de bırakamam. Bu yüzden beni affet ve git “ der. Kardelen ne kadar ağladıysa da yalvardıysa da adam dinlemez. Ellerini avuçlarına alıp son kez öper...Sımsıkı sarılır.Gitmesi gerektiğini söyler. Bilge dedenin O’ na verdiği bir ata atlayıp ardına bakmadan ( belki de bakamadan ) gözden kaybolur. O giderken Kardelen ‘in kalbi de çookkk uzaklara gider.Köyde çalınan ateşli , kıpır kıpır şarkılar bile içini ısıtmaz olur.Ne kadar uğraşsa da bir daha Dettaglio ‘yu rüyasında göremez. Ve Amore ‘nin kehaneti gerçek olur ; Kardelen bir daha kimseyi sevemez... Yine bir kış akşamı , tıpkı Dettaglio ‘yu ilk bulduğu bir akşam gibidir...Köyde herkes koca ateşin etrafına toplanmış şarkılar söyleyip dans etmektedir. Bir anda Kardelen ‘in aylar sonra heyecanla seslendiği duyulur : --“ Bana oynak birşeyler çalın “ Ve gecenin en karanlık yüzüne kıpkırmızı bir elbiseyle giriverir Kardelen .Saçlarını açmış ve kulağına bir kırmızı gül iliştirmiştir.Eteklerini savurarak ateşin etrafında dönmeye başlar . Her hareketinde vücudunun kıvraklığı , ateşi , acısı hissedilir. Dönemeye ve tüm bedenini büyük bir aşkla oynatmaya başlar ...Etrafına kıpkırmızı bir hare yayar.Bu hare giderek büyür büyür ve bir anda Kardelen ateşin içine atlar , herkes onu kurtarmak için ileri atıldığı sırada Kardelen alevlerin sıcaklığına aldırmadan ateşin içinde bedeninin tüm kıvrımlarını hareket ettirmeye devam eder. Öylesine büyük bir acı vardır ki içinde alevlerin sıcaklığını hissetmez olur...Ve bir anda bir baykuş sesi çınlatır tüm köyü...Büyük bir kızıllık içinde yok oluverir Kardelen... O günden sonra dilden dile söylenir olmuş , kim ki eğer bir kış günü sevdalanır da sevdiğine kavuşamazsa gökyüzünde kıpkırmızı bir hare içinde gözlerinde bir damla yaşla dans eden bir kadın belirirmiş....Ve sevdalıya can yoldaşı olurmuş karanlık geceyi kızıla boyayarak...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ESRA BAYKAL, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |