..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Moda denilen şey o kadar çirkindir ki onu her altı ayda bir değiştirirler." -Oscar Wilde
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Gülmece (Mizah) > şenol durmuş




24 Mayıs 2009
Bana Yardım Edin  
şenol durmuş
Hedeflerim, ideallerim vardı. Amatör olarak yapmış olduğum internet yazarlığında çıtayı yükseltmek, profesyonel yazar olmak, kitap bastırmak, sonra kitaplarımı senaryolaştırmak, Orhan Kemal Ödülünü almak, ün, unvan sahibi olmak istiyordum.


:BECH:
Sevgili dostlar, sayın yazar arkadaşlarım… bir sorunumu dile getirmek istiyorum. Ayrıca sizlerden yardım talebinde bulunuyorum. Ne olur bana yardım edin.

Son günlerde bilgisayarın başında fazladan, aşırı zaman geçirdim. Ayağa kalktığımda terleme, çarpıntı, nefes darlığı gibi sorunlar yaşamaya başladım. Genelde bu tip sorunlar yaşlı insanlarda kendisini gösterirmiş. Ben kırk üç yaşında olduğumdan belki, fazla da yaşlı olmadığımı düşünüyordum.

Bir dostum bana derhal doktora gitmemi tavsiye etti. Erken teşhis çok önemlidir, diyordu dostum. Yoksa eşek cennetinin fazla uzak olmadığını hemen birkaç adım mesafede olduğunu da belirtti. Hayatımda hiçbir zaman korkak bir insan olmadım. Ama orta yaş seviyesi beni maalesef korkutmuştu. Ben kesinlikle eşek cennetine gitmek istemiyordum.

Hedeflerim, ideallerim vardı. Amatör olarak yapmış olduğum internet yazarlığında çıtayı yükseltmek, profesyonel yazar olmak, kitap bastırmak, sonra kitaplarımı senaryolaştırmak, Orhan Kemal Ödülünü almak, ün, unvan sahibi olmak istiyordum.

Sizce çok şeyler mi istemiştim? Ben açık sözlü amatör bir yazarım. Bir hayalim vardı. Bu da buydu işte.

Üç günlük dünyaya sığmayacak hayaller. Dostum beni gerçekten çok korkutmuştu. Üç günlük dünyanın üçüncü günündeydim. Süratli bir şekilde doktora koştum; hem de hiç arkama bakmadan.

Röntgenler, tahliller, falan filan hiç birşey çıkmadı. Uzman doktor bu durum karşısında uzmanlığından utanmıştı. Şöyle demişti :

"Yahu inanılmaz bir şey. Sende bir ton arıza var ama görünürde hiçbir şey yok. Seni hemen psikiyatriste sevk ediyorum. " diyordu.

Ben bu durumu kabullenemedim hemen haykırdım:

"Hayır doktor bey, ben deli değilim, inanın değilim. Bu hususta size birçok şahit gösterebilirim. Semtin en efendi insanıyım. İnanmıyorsanız gelin bizim semtte beni herkese sorun."dedim.

Konuşmamı dinleyen doktor, bu arada gözlüğünü siliyordu ki, gözlüğün çerçevesini kırdı. Sinirlenmiş olacakki bağırarak hemşireyi çağırdı ve benim üst kattaki psikiyatriste çıkartılmamı istedi.

Mecburen hemşire ile odadan çıktım. Hemşire pamuk ellerini zorla koluma soktu:

"Şenol bey rica ederim lütfen gelin, doktor beyi kızdırmayın, yoksa sizi polis zoru ile mevcutlu götürürler. Bakırköyü bilirsiniz, Yeşilköyü de bilirsiniz, tımarhaneyi de çok iyi bilirsiniz. Şu anda sizin gibi binlercesi orada yatıyor. Lütfen zorluk çıkarmayın, gelin benimle." dedi.

Geldiğime geleceğime bin pişman olmuştum. Kaçacaktım ama kaçma şansımın sıfır olduğunu da biliyordum. Tc numaram, adresim, hemen hepsi kayıtlıydı.

Hemşirenin şefkatli kolları eşliğinde üst kattaki psikiyatriste çıktık. Bir adam sıra bekliyordu. İkinci sıraya ben yerleştim. Psikiyatristte sıra beklemek gerçekten korkunçtu. İnsanlar birbirlerine şüphe ve korku içinde bakıyordu. Adamla birkaç kez göz göze geldik. Adamın gözleri çok tuhaftı. Bir yere bakıyor, bir tavana bakıyor, sonra aniden bana bakıyordu.

Yandım diye düşünüyordum. Ya deli olduğum ortaya çıkarsa ne olurdu acaba. Ehliyet iptal, mirastan feragat, yasal işlem yok, bir tane vasi seç, önümde bir çok seçenek sıralanıyordu. Kısacası büyük bir belanın içinde olduğumu düşündüm.

İçimdeki sıkıntıyı atmak için laf olsun, torba dolsun dercesine sıra bekleyen adama sorum:

"Ben koç burcundanım ya siz beyefendi?"

Yere bakan adam, birden bana döndü.

"Ben mi? Ben eşek burcundanım."dedi, sonra tekrar yere baktı.

Şok geçirmiştim, ne diyeceğimi şaşırmıştım.

"Ama beyefendi böyle bir burç yok zannediyorum, yoksa hani şu Çin burçlarından birisi mi bu? diye sordum.

Adam tekrar kızgınlıkla bana baktı.

"Ne diyon ulan sen, bu burç Türk burcu...Doğduğum günden beri beri çalışmaktan helak oldum bittim, süründüm.Sırtıma sayısız semerler vuruldu, artık bunaldım, dayanamıyorum. Artık semer istemiyorum. Semer istemiyorum, ben semer istemiyorum!" diye bağırmaya başladı.

Panikle ayağa fırladım. Bir iki hasta bakıcı ve hemşire adamın başında toplandı. Onu sakinleştirmeye çalışırlarken hemşire bana sordu:

"Şenol bey bu adama ne dediniz lütfen söyleyin."

Ben telaş içersinde, panik halinde cevap verdim:

"Sayın hemşire hanım, sadece burcunu sormuştum, ekmek kuran çarpsın başka bir şey demedim.

Herkes adamla uğraşırken onun sırasını bana verdiler ve odaya girdim. Tansiyonum bir anda yükselmişti. Psikiyatrist doktoru görünce biraz rahatladım. Orta yaşlarda olan doktor kısa bir süre bana baktı ve oturmamı işaret etti. Sanki gelmemden hiç hoşlanmamıştı. Yüzü çok soğuk ve donuktu.

"Ne iş hee?" diye sorduğunda, ağzımdaki kelimeler korkudan olacak titreyerek çıkmıştı:

"Doktor bey, ben amatör olarak internet yazarlığı yapıyorum. Boş zamanlarımda ise taksi şoförlüğü, kahvehanelerde garsonluk yaparım. Çeşitli alanlarda kısa öyküler, denemeler, bilimsel eserler yazıyorum" dediğimde birden lafımı kesti...

Doktor öfkeyle kızardı, bozardı ve bana sertçe konuştu:

"Kardeşim bana hayatını anlatma, bana ne senin hayatından, ne iş yaptığından, ne yazdığından sorunun ne bana onu anlat.Bir an önce çabuk anlat, hadi anlat."

İyice şaşırdım. Neler oluyordu? Bu kez bir sanık gibi, poliste ifade verir gibi hızlı bir şekilde anlattım.

"Efendim aslında hiçbir şeyim yok. Amatör yazarım demiştim ya, ne zaman bilgisayarın başına geçsem çarpıntı, terleme, nefes darlığı başlıyor. Üyesi olduğum sitelerde her gün yazılarımı okuyorum, yorumlara bakıyorum. İşte ne oluyorsa o anda oluyor. "dedim.

Doktor kalemi ile oynarken dişlerini gıcırdatıyordu.

"Hangi sitelerde yazıyorsun?" diye sordu.

Hemen vevapladım.

"Efendim bazı sitelerde, ve malumunuz sitelerde."

Doktor hemen klavyenin tuşlarına bastı ve iki siteye de girip öykülerimi ve yapılan yorumları okumaya başladı. Şaşkınlığımın derecesi gittikçe artıyordu. Hiç konuşmadan yaklaşık bir saate yakın süre ekrandan bakışlarını ayırmadı. Sonra bilgisayarı kapatıp koltuğunda yaylanmaya başladı ve birkaç kez öksürdükten sonra hım, hım yaptıktan sonrada konuştu.

"Bak kardeşim, senin sorunun psikolojik. Kendi kendini hasta ediyorsun. Yazdığın öyküleri, yazıları hiç kimse anlamıyor, yapılan yorumlar bunu gösteriyor. Üstelik az yorum yapılınca kendini suçluyor, için için kendini yiyip bitiriyorsun. Senin öykülere biraz fazla yorum yapılması şart. Ancak bu şekilde rahatlar, mutlu olursun. Başka da bir şeyin yok. Ya da bu yazar ayaklarını bırakman lazım. Yoksa sorunun çığ gibi büyüyebilir. Kendini boş yere harap etme. Tamam mı hadi güle güle." dedi.

Bir şeyim olmadığı için çok mutlu olmuştum ama doktorun teşhisi beni endişelendirdi.

"Doktor bey ilaç falan yazmayacak mısınız?" diye sorduğumda doktor ayağa kalktı.

"Kardeşim senin ilacın sadece yorum, bu da eczane de satılmıyor, site de arkadaşların varsa onlardan rica et sana bol bol yorum yapsınlar. Tamam mı hadi ilerle işimiz gücümüz var." diyerek beni dışarı çıkardı.

İşte sevgili dostlar, sizlere başıma gelenleri ve sıkıntılarımı izah etmeye çalıştım.

Yardımınızı talep ediyorum, lütfen sesimi duyun.


.Eleştiriler & Yorumlar

:: Sn.Şevket Başıbüyük.
Gönderen: Şenol Durmuş / , Türkiye
27 Eylül 2010
Çok teşekkür ederim, gülümsettiniz..Bende kendi sorunumu yazdığımı düşünmüştüm..Yalnız değilmişim..Saygımla HOCAM...

:: hastalığıma teshis koydun
Gönderen: Şevket Başıbüyük / , Türkiye
26 Eylül 2010
Doğrusu ne yalan söyleyeyim benim de hastalığım öyle... İnanmıyorsan hakkımda bilgi edinebilirsin... Kalemine yüreğine sağlık; ,İlk birisi benim hastalığıma teshis koydu...

:: ustam
Gönderen: Aysu / , Türkiye
12 Mayıs 2010
sen beni gecenin bu saatinde güldürdün ,annem çıkıp geldi kız ne gülüyorsun diye hayrola dedi,dedim delinin biri yazısına yorum istiyor acilen yorum yazmam lazım diye ,siz normal değilsiniz ki zaten dedi ve gitti yenıden uyumaya.Ey dies irae seranat yapıyor bir susuyor bir bağırıyor ve deliler koşuyor sokağın en başından doktorun odasına ,söyle doktor 3 gıdı gıdı yazanlar 40 yorum alırken ben neden iki yorumu bile zor alıyorum ,beni niye anlamıyorlar ,hem önceleri filizlenirdi bahçelerde çiçekler şimdi neden makaslanıyor düzeltiliyor çiçekler hem niyekine laleler istanbulda daha çok ,hem bizim eşekler adasında ineği kim vurdu ,hadi vuruldu diyelim inek sahibi napacak ,bizim inek marulu neden yedi ,ineği vuran ya bekçi efendinin eline düşerse ne olacak ,hemşire doktor nereye gitti ,ehehe doktor boşaldı pencereden aşağıya kafa üstü ,dies irae seranat yapıyor bir susuyor bir bağırıyor al işte delinin biri koşuyor merdivenlerden aşağıya / vışşşşş kaç yorumun oldu ustam uyu artık :))

:: sn. Hulki Can
Gönderen: Şenol Durmuş / , Türkiye
27 Şubat 2010
Gerçeği yorumunuzda tümüyle gözler önüne sermişsiniz.Benim yapacağım yorum sadece, teşekkür etmek olacaktır..

:: :):))))
Gönderen: H.Deniz Hatipoğlu / ,
4 Haziran 2009
Çok güzeldi..hele o eşek burcu olayında koptum.. kutlarım iyi gözlemleme tekniği ve güncellik.. Allah yorumsuz bırakmasın sizi ve bizleri... amin derseniz sevinirimmm

:: YARDIM...
Gönderen: Hulki Can / , Türkiye
31 Mayıs 2009
Sn Şenol Durmuş Ülkemizin büyük bir dramını mizah haline getirmişsiniz. Bu ülkede sizin durumunuzda olan yüzlerce yazar, sanatçı ve bilim insanı var. Ben İdil Biret'ten, Suna Kan'dan çok daha başarılı ve çok üstün yetenekli viyolonselistler ve piyanistler gördüm. Fakat onların önü açılmadı, onlara geçit verilmedi. Türk toplumunda ünlenenler belirli çıkar gruplarının "bay-evet"leridir. Bu ülkede eğer kağıt paçavralarından kitap yazan bir "romancı" - yazar demiyorum- pazarlanarak, şişirilerek, ite kaka Nobel ödülü alıyorsa sizin bizim gibilerin hiç şansı yoktur demektir. Bu ülkede sesinizi duyurabilmeniz için ya kendi finansal gücünüzle kitaplarınızı bastıracaksınız (Yalçın Küçük örneğinde olduğu gibi), ya da Sabetaycı olacaksınız, veya dinci, tarikatçı veya masonik çevrelerin hizmetinde olacaksınız. Bu özellikleriniz yoksa ve sıradan sade bir Türk vatandaşı iseniz sesinizi duyuramazsınız. Yapılacak tek şey birleşik yazarlar platformu oluşturarak bu düzeneği kırmayı denemek olacaktır. Ben yorumumu yaptım. Şimdi yorum yapma sırası sizde.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın gülmece (mizah) kümesinde bulunan diğer yazıları...
Emret Başkanım
Bekçibaşı Kemal
Acılar Meyhanesi
Çürük Elma
Minibüs
Hırsız Kenan
Hırsız
Eşekler Köyü
Moruk
Emret Kumandanım

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kurtarın Beni
Hırsızlar Kralı
Güzel İstanbul
Sarıgöl Roman Mahallesi 2
İdam İsteriz
Pavyon Sokakları
Dilenciler Köyü
Gel Abi...
Düttürü Düüüttt
Cafer Kalfanın İsyanı 2

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Kurtlar Sürüsü [Şiir]
Ego - [Şiir]
Çingeneler Zamanı [Şiir]
Açım Ben [Şiir]
Olmalı [Şiir]
Zaman Geçsin [Şiir]
Hani [Şiir]
Konstantin Ağlıyor... [Şiir]
Kuyu [Şiir]
Sen Gidersen [Şiir]


şenol durmuş kimdir?



Etkilendiği Yazarlar:
CERVANTES


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © şenol durmuş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.