..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Umutlarým her zaman gerçekleþmiyor, ama yine de her zaman umuyorum. -Ovid
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Bilimsel > Fizik > Oðuz Düzgün




19 Þubat 2010
Atomda Dna Var mý?  
Oðuz Düzgün
Canlýlardaki DNA’nýn varlýðý az ya da çok herkes tarafýndan biliniyor. Ancak atomun DNA’sý olduðu fikrini ilk defa duyanlar olabilir?


:DHHH:
Bildiðimiz gibi DNA, tüm canlý varlýklarýn hayat hikâyelerini; gelecek programlarýný içinde barýndýran; taþýyýcýsýnýn maddi etkileþimleri ve hatta hisleri vasýtasýyla her an yeniden yazýlan bir minik anayasa kitabýdýr. Canlýlar ister istemez bu anayasa kitapçýðýný uygulamakla sorumludur ama þartlara ve durumlara göre bu kitapçýk, kendisini yenileyebilmektedir. Görüldüðü gibi, anayasa deðiþiklikleri konusunda milletvekillerimizin ve hukukçularýmýzýn da elbette doðadan öðrenecekleri çok þey var. Canlýlarýn yapý taþý hücredir ve DNA da hücrenin olmazsa olmaz bir parçasý, tabiri caizse, o hücreyi diðer hücrelerden ayýran kiþiliðidir. Vücudumuzda farklý farklý hücre tipleri ve bu hücrelerin ayrý ayrý görevleri; konumlarý olmasý, her hücrenin kendine ait bir farklý DNA þifresi olduðunu göstermekle birlikte, bütün canlý vücudun ya da sistemin birlikte, tek bir sistem gibi ortak bir hedefe doðru hareket etmesini saðlayan, nesilden nesile ortak pek çok özelliði aktaran genel bir DNA yazýlýmýnýn varlýðýný da ortaya koymaktadýr. Buna göre her canlý hücrenin bir kiþiliði (teþehhussatý) bulunmaktadýr ki, bu özelliðiyle o hücre artýk sýradan bir hücre olmaktan çýkmaktadýr. (Tasavvuf diliyle ifade etmek gerekirse, her hücrenin farklý DNA yapýsýnýn olmasý, Allah’ýn Ehadiyet sýfatýnýn yansýmasý, bütün hücrelerde var olan ortak DNA yapýsý da Vahidiyet sýfatýnýn tecellisi olarak tanýmlanabilir. )

Canlýlardaki DNA’nýn varlýðý az ya da çok herkes tarafýndan biliniyor. Ancak atomun DNA’sý olduðu fikrini ilk defa duyanlar olabilir? Elbette bu fikri daha önce ortaya atmýþ birileri mutlaka olmuþtur ama biz bu yazýmýzý oluþtururken bu fikirlerden habersiz olduðumuzu ifade edelim. Biz bu fikri savunurken ilhamýmýzý öncelikle Kur’an-ý Kerim’den aldýðýmýzý ifade edelim. Kur’an-ý Kerim, sadece canlý varlýklarýn deðil, cansýzlarýn da Allah’ý tesbih ettiðini defaatle ifade eder. Yani Kur’an her hücrenin olduðu gibi, her bir atomun ayrý bir kiþiliði olduðunu ortaya koyuyor: “Kainatta hiçbir þey yoktur ki hamd ile Allah'ý tesbih etmesin, Onu anmasýn. Fakat siz onlarýn bu tesbihlerini, dualarýný fark etmiyorsunuz." (el-Ýsra, 44)

Görüldüðü gibi, her þey genel göreviyle olduðu gibi tek tek de, tesbih vazifesini yapmaktadýr. Þeylerin tesbihi ve ibadeti, kendilerine verilen fýtri görevi en güzel þekilde yapmaktýr. Bir atom da, atom altý parçacýklar da, kendilerine verilen her türlü görevi itirazsýz yapmaktadýrlar. Ýþte onlarýn bu faaliyetleri, hem þahsi hem de umumi ibadetleridir ayný zamanda.. Bu durumda sadece atomun deðil de, atom altý parçacýklarýn bile kiþiliðinden bahsedebiliriz ki, her kiþiliði olan canlýnýn ayrý bir DNA yapýsý olmasý gibi, o (canlý gibi) cansýz atomlarýn ve atom altý parçacýklarýn da kendilerine ait bir DNA yapýlarý mutlaka olmalýdýr.

Demek ki, her hücre gibi her bir atomun da ayrý bir DNA yapýsý (Biz buna Manevi Alýn Yazýsý diyelim) var. Çok eski atom teorilerinde her bir atomun diðer atomlarýn aynýsý olduðu tezi iþleniyordu. Yuvarlak bilyeler gibiydiler ve birbirlerinden hiçbir farký yoktu bu atomlarýn. Bugün ise ayrý elementleri oluþturan atomlarýn kütlelerinin farklý olduðu kabul edilmektedir. Hatta ayný cins elementlerin bile atomlarý arasýnda kütleleri farklý olan atomlarýn varlýðý kabul edilmiþtir. Hatta her bir atomu oluþturan elektronlarýn orbitalleri (bulunduklarý yer) bile her an farklýlýk gösterebilir. Bu nedenle ayný cins atomlarýn bile týpa týp ayný olduðunu iddia etmek oldukça imkansýzdýr. Zira her bir atom zaten uzay-zaman boþluðunda, çok küçük ölçeklerle de ifade edilse, ayrý bir yer zaman iþgal etmektedir. Bu ayrý zamanýn ve yerin, atomun ve atom altý parçacýklarýn davranýþlarýna ayrý ayrý etkilerde bulunmasý ise oldukça doðaldýr.

Atomlarýn hücrelerdeki gibi olmasa da belli bir DNA yapýsý (dalgasal ya da enerjisel boyutta) olduðunu kanýtlayan örnekler doðadaki bütün varlýklar adedincedir. Evrenin yaratýlýþý anýna bir geri dönelim. O baþlangýç anýndan bu ana kadar, kâinat, bütün parçalarýyla birlikte kemalat basamaklarýný çýkmaktadýr. Belki de bütün evrenin baþlangýcýndaki o “kün” sayhasý, aslýnda maddi varlýðýn ilk temsilcisi olan atomun, tabii ki öncelikle atom altý parçacýklarýn yüksek frekanstaki bir dalga boyutundan teþekkül ettiðini ortaya koymaktadýr. Belki de büyük patlama denen þeyin hakikati Allah’ýn “kün” emrinde gizlidir. Bu 10-43 saniyelik zaman diliminde ne olmuþtu ki, atomu oluþturan parçacýklar ve atom bir anda oluþuvermiþti? Bu ilk andan þu ana kadar bütün evren bilinçli bir amaca doðru yol alýr gibi ilerlemektedir. Atomlarýn çeþitlenmesi, gezegenlerin oluþmasý, her gezegeni oluþturan maddelerin oluþmasý, dünyanýn oluþmasý, hayatýn ortaya çýkýþý, bitkilerin ve hayvanlarýn var ediliþi ve insanýn yaratýlýþý gibi daha sayamadýðýmýz tirilyarlarca basamaðý baþarýyla geçmiþ durumda atomlardan oluþan evren.

Bu da gösteriyor ki, ilk atoma dalga-titreþim ya da atom altý herhangi bir þekil boyutunda konan DNA programý, bugüne kadar geliþerek gelmiþ ve atomlar bu kodlamaya göre koca bir kâinatý (hatta kâinatlarý) en ince ayrýntýlarýyla birlikte inþa edebilmiþlerdir; halen etmektedirler..Hücre, taþ, elmas, su, hava, çiçek ve kýsacasý atomdan oluþan her þey, hem genel yapýdaki ortak bir DNA’lar zincirine, hem de kendi parçacýklarýndaki tekil DNA’ya uyumlu hareket etmektedirler. Doðada görülen eþsiz uyum, doðayý oluþturan atomlarýn ve atom altý parçacýklarýnýn bellek devamlýlýðýnýn da ayrý bir kanýtýdýr. Eðer kâinat düzleminde bu bellek devamlýlýðý olmamýþ olsaydý, evrenin geliþerek devam etmek bir yana, þu an yok olmuþ olmasý gerekirdi. Çünkü geliþme olumlu ise ve arada kesiklik yoksa, orada bir bellek aktarýmý var demektir. Demek ki, atomlarda var olan bilgi daha sonrakilere de aktarýlýyor olmalýdýr. Bu aktarma iþini saðlayacak bir çeþit DNA yapýsýna ihtiyaç olduðu da tartýþma götürmez bir gerçektir. Atomlardaki bu DNA, koca kâinatý bir tek vücut haline getirmiþtir.

Yapýlan bazý deneylerde, suyu oluþturan atomlarýn deðiþik ses tonlarýna ya da farklý içeriklerdeki ifadelere farklý tepkiler verdikleri açýkça gözlemlenmiþtir. Bu durum da atomlarýn dalga boyutunda aldýðý komutlara uygun hareketler sergilediðini ortaya koymaktadýr. Sicim teorisine göre de her bir proton ya da elektron ve diðer atom altý parçacýklar, aslýnda farklý frekanslarda gerçekleþen titreþimler sonucu oluþmaktadýr. Bu teori doðru ise, her bir atom ve atom altý parçacýk, herhangi bir vazifeyi gerçekleþtirdiðinde, yapýlan bütün iþ, en ince ayrýntýlarýna kadar kaydedilecektir. Mesela gözümüzdeki görme hücrelerini oluþturan atomlar, bir plaða ya da CD’ye kaydedilen konser görüntüleri ve sesleri gibi, yaptýklarý bütün vazifeleri bütün yönleriyle birlikte titreþimsel olarak kaydederler. Ayný atom, bir milyon farklý vazifede görev almýþ olsa da, onun DNA belleði, yapmýþ olduðu bütün icraatlarý kaydedebilecek kapasitededir. Yine ayný atom, kendisiyle birlikte organizeli bir þekilde çalýþan diðer atomlarýn an vazifedeki bütün kayýtlarýna da sahiptir ayný zamanda.

Hatta atomlar ayný yapýda görev almasalar, aksine farklý yapýlarda ve sistemlerde bulunsalar, mesela birisi ayýn üzerinde bulunsa, diðeri de saçýnýzýn telinde olsa, sizin saçýnýza dokunmanýzla birlikte o atomun kaydedeceði titreþim (telgraf gibi), aynen telefonla sesin, elektrikle ýþýðýn nakledilmesi gibi, belki de daha kýsa bir zamanda aydaki atomun yapýsýna kadar ulaþabilir.. Oraya ulaþan bu titreþimler, ayný anda o atomun yapýsýna da ama belki daha silik bir þekilde kaydedilebilir. O yüzden en ufak bir sorumsuz hareketimiz bütün kâinatý olumsuz yönde etkileyecektir. Küresel ýsýnma, sýkça yaþanan depremler, fýrtýnalar, tsunamiler gibi doða olaylarýnda aslýnda kendi yaptýðýmýz pek çok olumsuz davranýþýn atom altý parçalarda yaydýðý titreþimlerin etken olabileceði de kuvvetli bir ihtimal olarak düþünülmelidir. "Bu, kendi ellerinizin (önceden yapýp) gönderdiklerinin karþýlýðýdýr." Allah, kullara asla zulmedici deðildir” (Âli Ýmran-182) Ekolojik dengenin varlýðýna inandýðýmýz gibi kozmolojik dengeyi de artýk kabul etmemiz gerekiyor.

Kendimizi ari dünyalýlar olarak gördüðümüz, yani Dünya ýrkçýsý olduðumuz için, dünyalý-uzaylý ikilemini sanal bir þekilde uydurduk. Aslýnda biz de uzayda yaþýyoruz ve bizler de uzay denen þu gök dünyasýnýn bir ferdiyiz. Uzayla hiçbir iliþkimiz yoksa, milyonlarca kilometre ötedeki güneþe neden ihtiyaç duyuyoruz? Hayatiyetimizin, maddi varlýðýmýzýn yüzde doksan dokuz virgül dokuzunu þu uzaylý güneþe borçlu deðil miyiz? Demek ki uzay bizden ayrý deðil.. Biz uzayýn dahlindeyiz, uzay da bizim içimizde.. (Küçük-Büyük Kâinat) Gökyüzündeki diðer yýldýzlarýn ýþýn etkilerini de yok sayamayýz elbette. Peki neremiz uzaylý deðil bizim? Sadece dünya yetiyor mu yaþamamýz için? Evimizi o kadar benimsemiþiz ki, yýldýzlarý da, ayý da hatta güneþi de dünyanýn bir parçasý olarak görüyoruz artýk.

Bir vücudun sinirlerle birbirine baðlý olan parçalarý gibi, kâinatý oluþturan parçalar da, elektriksel ya da titreþimsel etkilerle birbirlerine baðlý gibi görünmektedirler. Yoksa, milyonlarca kilometre uzaktaki güneþle, gözümüzdeki sarý beneðin arasýndaki iliþki nasýl düzenlenecek ve korunacaktý? Yoksa bulutlar nereye yaðmur yaðdýracaklarýný nereden bileceklerdi? Yoksa kar tanelerindeki düzen ve simetri, çiçeklerin yapraklarýndaki, vücudumuzdaki simetriyle nasýl paralel olacaktý? Þu anda bütün kâinat varsa, bu kâinatý oluþturan bütün parçacýklarýn içinde bulunduklarý frekanslarýn birbirine karýþmamasýndan ve birbirini yok etmemesinden dolayý var. Ayrýca evrenin en uzak noktasýndaki parçayla, en yakýnýmýzdaki parça arasýnda bir iletiþim olmasa, gerçekleþecek bir yanlýþ hareket bütün evrenin sonunu hazýrlayabilir. Atom düzeyinde bile yaþanacak bir tek karýþýklýk, Big Bang’la birlikte olduðu gibi, koca bir kâinatýn seyrini deðiþtirecek dönüm noktasý olabilirdi..

Geçenlerde bir takvimde, bazý kelebek türlerinin üzerlerinde belirgin harflerin olduðunu, bu harflerin günümüzdeki bazý alfabelerin tamamýný içerdiðini hayretlerle seyretmiþtim. Ya da kimi zaman þu dað insan suretine benziyor, ayda þu hayvana benzeyen bir biçim görüldü, koyunun üzerinde Allah yazýsý bulundu gibi haberleri de duyuyoruz.. Bütün bu benzerliklerin büyük bir çoðunluðu, fotokopi makinesindeki mekanizmaya benzer bir þekilde, farklý farklý vücutlarda görev almýþ atomlarýn yaydýklarý etkili titreþimlerin ürünü olamaz mý? Tabii ki bu þuursuz, akýlsýz ve cansýz atomlarý birer kalem ucu olarak da kabul edebiliriz onlarý Yöneten Sonsuz Ýlmi ve Kuvveti de hatýrlamak istersek. Evli çiftlerin hem maddeten hem de manen zamanla birbirlerine benzedikleri de bilinen bir gerçek. Bunda da vücut atomlarýnýn çok sýk birlikte olmasý, arada oluþan manevi baðlarýn maddi boyutu etkilemesi, atomlarýn atomaltý titreþimler vasýtasýyla birbirlerinin adeta fotoðrafýný çekmesi gibi gerekçeler etkili olmuþ olabilir. Hatta bu titreþimsel etkilerin rüyalarý ve düþünceleri bile etkilediði bilinen bir gerçek. Birbirini seven iki kiþinin, ortak bir gayeleri olan insanlarýn rüyalarý bile birbirine benzeyebilmektedir. Kimi zaman bir arkadaþýnýzla konuþurken, “ben de ayný þeyi söyleyecektim, lafý aðzýmdan aldýn” dediðiniz olmuþtur. Bu durumda da atom altý elektriksel ve titreþimsel etkenlerin ani sýçramalarý etkili olmuþ olamaz mý? Tabii ki bunlar tesadüfi olaylar deðildir ve Sonsuz bir Ýlim-Kudret sahibinin etkisiyle oluþmaktadýrlar. Biz ise iþin perde kýsmýný tasvir ediyoruz sadece. Asýl olansa elbette perdenin arkasýndaki ilim ve güç olmaktadýr.

Bütün bu deliller gösteriyor ki, minicik bir çipe milyonlarca dosyanýn kaydedilebilmesi gibi, atom ve atom altý yapýlara da görüntü, ses, biçim, DNA, koku gibi özellikler farklý farklý frekanslarda kaydedilebilmektedir. Diyelim ki bir atom bugüne kadar bin insan vücudunda görev almýþ olsun. Bu atomda her bir insanýn bütün özellikleri titreþimsel yansýmalar þeklinde kayýt edilmiþ durumdadýr. Her bir kayýt ayrý bir frekansta girildiði için hiçbir kayýt birbiriyle karýþmayacaktýr. Yine her bir kayýt oldukça mikro düzeyde olduðu için de kapasite sorunu gibi bir sorun atomu rahatsýz etmeyecektir. Bir konseri düþünelim. Farklý yüzlerce müzik aletinden çýkan her bir ses, ayrý ayrý yollarla kulaklarýmýza ulaþýr. Ancak bu farklý frekanslarýn bir demet þeklinde duyulmasý onlarýn birlikteliði þeklinde bir yanýlsama uyandýrýr bizde. Harmony ya da uyum dediðimiz bu birliktelik, frekanslarýn da birebir ayný olduðu anlamýna gelmez. Mesela kýþýn yaðan kar da, bir ilahi konserdir. Sathi nazarla baktýðýmýzda her tarafý bembeyaz bir uyum içinde görürüz deðil mi? Ancak tek tek bütün kar tanelerini incelediðimizde, onlarýn her birisinin ayrý bir kiþiliði olduðunu, bu kar tanelerinin birbirleriyle hiç de ayný olmadýðýný anlayabiliriz hemen.

Atomun yapýsýnda bugün içinde yaþadýðýmýz trilyarlarca farklý frekanstan oluþan koca bir kâinatý teþkil edecek büyük bir yetenek olduðuna göre, herhalde bin farklý kiþide görev görmüþ o atom, bütün o görevlerinin DNA’larýný da farklý farklý frekanslar þeklinde muhafaza edebilecektir. Bu nedenle hücre alanýnda olduðu gibi, günün birinde o atomlarýn içindeki DNA dökümleri de yapýlabilir ve o bin ayrý kiþi, o bir tek atomdan yeniden oluþturulabilir. Bir tek anten ya da kabloyla binlerce farklý kanala, siteye girebilmemiz gibi.. Bütün o farklý titreþim frekanslarý, birer dalgasal cenin gibi içlerinde var olan Ayþe ya da Mehmet titreþimini tekrar doðuracaklarý günü beklemektedirler.. Hücrelerdeki DNA’lar yok olsalar bile, maddenin yapý taþý olan ve eskimeyen atomlardaki DNA’lar, kýyamete ve hatta sonrasýna kadar bilgilerini muhafaza ederler. Hatta hadislerde geçen acb-üz zeneb (bir þeyin dibi, nihayeti, en son ulaþýlan nokta) atomlardaki bu DNA sistemine iþaret ediyor gibidir. Acb-üz zeneb, hiçbir zaman kaybolmayacak bir yapýya sahip olarak tasvir edilir hadiste. Hücredeki DNA ise, vücut tamamen çürüdüðünde ya da yandýðýnda yok olmaktadýr vücutla birlilkte. Bu nedenle Acb-üz zeneb kesinlikle Hücre DNA'sý olamaz. Bize göre hadis-i þerifte mucizevi bir þekilde atomun ve hatta atom altý parçalarda kayýtlý DNA'nýn varlýðý ortaya konmaktadýr. Tabii ki en doðrusunu Allah bilir..

Bu gerçeðin en büyük delili, Büyük Patlamadan bu yana, bütün atom parçalarýnýn ilk gün nasýl paketlendilerse, aynen öyle muhafaza edilmiþ olmalarýdýr. Protonlar, elektronlar ve diðer alt parçalarýyla ilk günkü gibidir atomlar. Dýþ deðiþimlere karþý en korunaklý yapýlar atomlar olmaktadýr. Hayatý muhafaza edecek bilgiler ve kabiliyetler de elbette atomun içine dercedilmiþ olmalýdýr. Farklý farklý görevlerde kullanýlan her bir atom tanesi, gerçekleþtirdiði bütün o görevleri hafýzasýnda muhafaza edebilmektedir. Bu gerçek Cenab-ý Hakk’ýn Hafiz isminin gayet þümullü bir yansýmasýna iþaret eder. Çok korunaklý bir karakutu gibidir atomlar. Bu nedenle kýyamet günü yeniden dirilmek oldukça kolaydýr. Sonsuz olan Allah, “dirilin” (Kün!) komutunu verdiði vakit, bütün atomlar ve atom altý parçacýklardaki kayýtlar ortaya çýkar. Kâinatýn ilk anlarýnda var edilen bir tek atomdan bugünkü miktardaki atomlarýn doðduðu açýkça görülen bir gerçekse, elbette bugün gördüðümüz atomlardan da yeni bedenlerimizin, kýyamet meydanýnýn, hatta ahiretin doðabileceðini akýl dýþý görmek imkansýz olacaktýr.. “Sizi yerden yarattýk, yine oraya döndüreceðiz ve sizi bir kez daha oradan çýkaracaðýz.” (20/Taha: 55), "Ýlk olarak sizi yaratan, sizi tekrar diriltecektir"(Ýsra 51), “Acaba ilk yaratýlýþ bize zor mu geldi ki (onlar, ikinci yaratýlýþtan þüphe ediyorlar). Doðrusu onlar, yeni yaratýlýþ konusunda þaþkýnlýk içindedirler" (Kaf 15)


Þu andaki bilimsel veriler ýþýðýnda evrendeki hiçbir ses dalgasýnýn kaybolmadýðýný biliyoruz. Elbette görüntülerin, kokularýn, renklerin, biçimlerin titreþimleri ve frekanslarý için de atom, ya da atom altý düzeyde bir kayýt sistemi olmasý oldukça akla yakýndýr. “Ýþledikleri her þey ise kitaplarda kayýtlýdýr.“ (Kamer-52) Kim bilir belki de, yakýn bir gelecekte atomun DNA’sý da çözülecektir.. Hatta dünyanýn baþýna bir maddi kýyamet kopmazsa, hücre DNA’sýndan kopyalama yapýlabilmesi gibi, atom DNA’sý da kopyalanabilecektir. Atoma kader kalemiyle yazýlan bazý bilgiler ve kayýtlar deþifre edilebilecek, belki de geçmiþte yaþanmýþ pek çok tarihi olayýn sýrlarýný, televizyonda bir belgeseli izler gibi atom pencerelerinden seyredebileceðiz.


.Eleþtiriler & Yorumlar

:: Telepati bu konuya somut bir örnek...
Gönderen: bayram tunca / , Türkiye
21 Ocak 2011
Allah her þeye kadir ise, insanýn yorumu sadece bütün alemin öyküsünün içinde sadece satýr arasýnda bir virgül kadardýr. Baþlangýç ondan ise, nokta koymak yine ondan olacaktýr...

:: Ýlginçti...
Gönderen: Fuat Türker / , Türkiye
12 Eylül 2010
Allah razý olsun. "... Ve daha sizlerin bilmediðiniz neleri yaratmaktadýr? (Nahl Suresi, 8)




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn fizik kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Çoklu Hücre Modeli

Yazarýn bilimsel ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Fince Türkçe Benzerliði
Ýbranice - Hintçe Kardeþliði
Türkçe'nin Þifresi - Türkçe'nin Üstünlüðü - 2
Adem ve Havva Dili
Eston Dili ve Türkçe
Esperanto ve Türkçe
Türkçe'nin Þifresi - Türkçe'nin Üstünlüðü - 1
Türkçe'mizin Ermenice'ye Etkileri
Türkçe'nin Yitik Kardeþi; Kýzýlderilice!
Sümer'e Farklý Bir Bakýþ

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sen Var Ya Sen! [Þiir]
Çakkýdý Çakkýdý [Þiir]
Bâlibilen Dilinde Þiir [Þiir]
Üç Boyutlu Þiir [Þiir]
Miraciye [Þiir]
Saðanak Sen Yaðýyor [Þiir]
Bülbüller Þehri Ýstanbul [Þiir]
Türkçe Hamile Beyanlara [Þiir]
Burasý Sessiz Biraz [Þiir]
New Orleans'lý Siyahi Kirpiklerin [Þiir]


Oðuz Düzgün kimdir?

Yazar edebiyatýn her alanýnda çalýþmalar yapýyor.

Etkilendiði Yazarlar:
Bütün yazarlardan az çok etkilendi. Zaten insanoðlunun özelliði deðil midir iletiþimde bulunduðu varlýklardan etkilenmek?


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Oðuz Düzgün, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.