Dünyada insandan çok aptal var. -Heinrich Heine |
|
||||||||||
|
37)Bazý sanal aydýnlar, Türk dilinin bilim dili olmadýðýný iddia etme gafletinde bulunmuþlardýr.Biz sadece duygusal bir yoðunlukla bu meseleye deðinmiyoruz.Osmanlý gerçekten de Türkçe’yi bilim dili konumuna getirmiþtir.Bu döneme kadar Ýslam dünyasýnda bilim dili olarak Arapça ve Farsça kullanýlmaktaydý.Ancak Osmanlý aydýnlarý bu Arapça ve Farsça eserleri de Türkçe’ye çevirerek büyük bir hizmet yapmýþlardýr.Osmanlý aydýnlarý Fransýzca’dan ve diðer Avrupa dillerinden Türkçe’ye pek çok bilimsel eser çevirmiþlerdir.Daha 16.yy.dan itibaren pek çok yabancý bilimsel eserler Türkçe’ye çevrilmiþtir.Hatta bugün Avrupa ve Amerika’dan gelen bilim adamlarý Osmanlý arþivlerinde ,eski kütüphanelerde sabahlamaktadýrlar.Osmanlý alfabesiyle yazýlmýþ bu Türkçe’yi, biz Türklerden daha iyi bilen araþtýrmacýlar pek çok bilimsel veriyi bu kitaplardan kopyalayarak kendi literatürlerine eklemektedirler.Demek ki Türkçe batýyý etkileyecek kadar pek çok bilimsel alanda eserlerin verildiði,verilebildiði bir dildir.Evet güzel Türkçe’mizle Dini,bilimsel,edebi binlerce eserler yazýlmýþtýr.Bize düþen Osmanlýca’yý daha iyi öðrenerek bu güzide eserleri gün yüzüne çýkarmaktýr.Sadece Osmanlý deðil,Selçuklu ve diðer Türk devletlerinde de Türkçe pek çok ilmi eser ortaya konmuþtur.(Edebiyata fazla ilgisi olmayan bazý kiþilerin Arap harfleriyle yazýlmýþ metinleri gördüklerinde,bu metinlere Arapça dediklerini duyuyoruz.Bu mantýða göre,Latin harfleriyle yazýlan Türkçe’ye de Latince demek gerekirdi.Nasýl bu harflerle yazýlan dile Türkçe diyoruz,bunun gibi Osmanlý harfleriyle yazýlan binlerce eser de Türkçe’dir.Osmanlý alfabesi Arap alfabesinden farklýdýr.Osmanlý alfabesinde Arap alfabesinde olmayan ama Türkçe’de olan pek çok harf vardýr.P,ç,j,nazal n,yumuþak ð harfleri gibi harfler Osmanlý alfabesinde var olan harflerdir.Yani Osmanlý Alfabesi, Arap alfabesi kökenli olmakla birlikte, büyük bir oranla Türk ses sistemine uyarlanmýþ bir alfabedir.) 38)Bütün evrende büyük bir düzen göze çarpmaktadýr.Atomlardan galaksilere,hücrelerden insanlara kadar bu kainatýn her bir öðesi inanýlmaz bir düzen içermektedir.Dünya dilleri içerisinde evrendeki bu düzeni içinde barýndýran yegane dillerden biri de Türkçe’dir.Hatta Türkçe, cümlelerde cümlenin bütününden tutun da harflerine varana kadar büyük bir düzen görülmektedir.Türkçe’deki her kuralýn bir tutarlýlýðý ve mantýksal bir açýklamasý vardýr.Zaten Türk dili ile uðraþanlarýn ayrýca bir mantýk ilmi uðraþýsýna ihtiyaç duymadan, mantýksal düþünüþün zirvelerine çýkýþý da bu nedenledir. 39)Türkçe’de bütün ekler sondadýr.Ancak diðer pek çok dilde ekler ya baþta,ya iki kelime ortasýnda ya da sonda gelmektedir.Yani bu tür diller insanda mantýk bölünmesi oluþturmaktadýrlar.Ancak Türkçe; “istisnasýz ekler sondadýr der keser” Bu dili öðrenecek olanlar da þu ek baþta olacaktý,bu ek ortada olacaktý þu da sonda olacaktý gibi tereddütlerle uðraþmazlar. “Bütün ekler sondadýr” derler ve mantýk bölünmesinden kurtulurlar.Dil birikimlerinin “ek” konusunu “bütün ekler sondadýr” cetveli üzerinden hafýzalarýna kolaylýkla ve dümdüz olarak çizerler. 40)Türkler tarihin ilk çaðlarýndan beri Tanrýnýn varlýðýna inanan bir toplum olmuþlardýr.Türklerin þuuraltýnda devamlý bir “yaratýcý” kavramý olagelmiþtir.Roma,Yunan,Ýran,Hint medeniyetlerinde çok Tanrýlý dinlerin etkilerini görmekteyiz.Hatta bu çok Tanrý fikri üçe inerek bu günkü Avrupa’ya da miras kalmýþtýr.Orhun abidelerinde Türklerin tek bir Tanrý’ya inandýklarý açýkça görülmektedir.Belki de dil ve inanç arasýnda bir baðlantý vardýr.Türkçe gibi Hint-Avrupa dillerine nazaran daha tutarlý ve mantýklý bir görünüm arz eden Arapça ve Ýbrani’ce gibi dil mensuplarýnýn da öteden beri Tek Allah inancýna sahip olmalarý da þayan-ý dikkattir.Bana göre, inançlarý etkileyen pek çok unsurdan birisi de dillerin düzenliliðinin veya düzensizliðinin þuuraltýna yaptýðý etkiler olabilir.Düzensiz bir dil,yaþantýda ve inançta da bir düzensizliðe yol açýyor olabilir.Ancak bu iddianýn ciddi bir þekilde araþtýrýlmasý gerekmektedir.Diðer dillerle bu dilleri konuþan kimselerin inançlarý arasýnda kesin bir bað kurma donanýmýný ve birikimini kendimde göremediðimden, özelde sadece sevgili dilimiz Türkçe’miz ve Allah inancýmýz arasýndaki iliþkinin bir vakýa olduðuna inandýðýmý belirtmekte yarar görüyorum.Tarihi araþtýranlar göreceklerdir ki,ilk düzenli orduyu kuran millet de Türk milletidir.Türk tarihinin daha pek çok “düzeni” barýndýrdýðýna eminim.Þimdi inançtaki bu mantýksallýktan tutun da,ordudaki ,devlet yönetimindeki,törelerdeki görünen bu hassas düzen “dünyaya düzen”(nizam-ý alem) vermeyi amaçlamýþ bir milletin, o düzenli diliyle alakalý deðildir demeye kimin gücü yeter?Ve bunu söylemek kimin haddidir? 41) Türkçe’mizdeki bazý eklerin anlamýyla da yakýn ilgisi bulunmaktadýr.Geniþ zaman,þimdiki zaman ekleri gibi eklerin akýþkan seslerden oluþmasý oldukça ilginçtir.Geniþ zaman kavramý devamlýlýðý,bir akýþý belirtmektedir.Bu kavramýn anlamýna uygun bir þekilde, Türkçe’mizde geniþ zaman eki olan –r eki de akýþkan,hareketli bir ektir.Yine aþaðý yukarý benzer anlamlarý içeren ve zaman kaymalarýyla muzarileþen(geniþ zaman,þimdiki zaman) þimdiki zaman eki –yor da –y ve –r gibi akýcý sesleri içermektedir.Bu pek çok dilde rastlanýlamayacak bir durumdur.Türkçe’deki gelecek zaman eki de oldukça ilginçtir.Adeta bir kuþ sesini andýran bu –cek,-cak eki Türklerde öteden beri ayrýlýðýn sembolü olan kuþlara iþaret eder gibidir.Kuþlar özgürdür,uzaktýr ve bir manada da gelecektir.Ýnsanýn gözünde uçup giden her kuþ ulaþýlmazdýr ve bir yerde geleceði de sembolize eder. Yine Türkçe’mizdeki “görülen geçmiþ zaman” eki olan –dý dilin diþlere deðmesiyle çýkarýlan bir sestir.Dil adeta bu sesi çýkarýrken dýþarý doðru yönelmektedir.Pek çok dilde belirginlik ifadesi olan te,the,das gibi sesler yine ayný mantýkla kullanýlmaktadýr.Bu –dý eki de geçmiþte olan olayýn görüldüðünü,belirgin olduðunu sesleriyle de göstermektedir. 42) Pek çok kiþi Rusça,Yunanca sunucularýn Televizyonlardaki hýzlý konuþmalarýný görüp þaþýrmaktadýr.Türkçe’miz ne kadar hýzlý konuþulsa da seslerin yutulmasýna imkan vermeyen bir yapýya sahiptir.Örneðin, Ýngilizce’yi bir kiþi kitaptan öðrendiði þekliyle konuþabilir ancak kulak aþinasý olmadan bu dille konuþulanlarý anlayamaz. Türkçe öðrenen bir kimse ise konuþulanlarý anlamak için kitaptan öðrendikleriyle yetinebilecektir.Yani Türkçe, öðrenildikten sonra telaffuzu çok kolay bir dildir.Ve dolayýsýyla duyulduðunda da çok kolay anlaþýlabilmektedir.Hatta Ýngilizce’yi öðrenen bir kimse bu dilde konuþurken cümledeki öðelerin yerlerini deðiþtirirse farklý anlamalara yol açabilir.Ancak Türkçe’yi yeni öðrenen bir kimse vurgulamasý ne olursa olsun,öðelerin yerlerini deðiþtirse de anlaþýlýr.Hatta büyük ünlü uyumu,küçük ünlü uyumu gibi kurallara dikkat edilmese de Türkçe ifadeler anlaþýlabilir.Ve yine dilimizde manayý pekiþtiren unsurlardan biri olan þahýs ekleri kullanýlmasa da konuþanýn ne demek istediði anlaþýlacaktýr.Bu kullanýmlara birkaç örnek verelim: Ben seni seviyorum cümlesi yerine Türkçe’yi yeni öðrenen bir Ýngiliz ; Seviyor ben seni Ben seni seviyor Ben seviyor seni Seviyor seni ben Cümleleri gibi eksik,devrik cümleler kursa da hemen anlaþýlacaktýr.Elbette yabancý dilleri konuþanlar da dillerini yeni öðrenmeye çalýþanlarýn konuþmalarýný tek tük anlarlar.Ancak bu dillerdeki artikellerin,edilgen yapýlarýn yanlýþ ve eksik kullanýmý anlamý bütün bütün deðiþtirebilmektedir. 43)Bir kelimenin öz Türkçe olup olmadýðý çok kolay anlaþýlabilmektedir.Bir Ýlkokul öðrencisi bile Türkçe bir kelimeyle Arapça veya Farsça kökenli bir kelimeyi birbirinden ayýrt edebilmektedir.Bu Türkçe’nin kurallýðýný ve düzenliliðini gösteren ayrý bir delildir.Büyük Ünlü Uyumu ve Küçük Ünlü Uyumu kurallarý yardýmýyla bir kelimenin öz Türkçe olup olmadýðýný anlayabiliriz.Bu kurallarýn istisnalarý ise oldukça azdýr.Örneðin bir 5. sýnýf öðrencisi Kitap kelimesinin Büyük Ünlü Uyumu kuralýna uymadýðýndan dolayý Öz Türkçe bir kelime olmadýðýný anlayabilir.Yine balon kelimesinin küçük ünlü uyumu kuralýna uymadýðýný sezen bir 7.sýnýf öðrencisi bu kelimenin Türkçe kökenli olmadýðýný çok rahat söyleyebilir.Ancak Hint Avrupa dillerinde bir kelimenin baþka bir kökenden geldiðini anlamak o kadar da kolay deðildir.Kelimenin kökenini anlayabilmek için köklü bir kelime kökeni bilgisine sahip olmak gerekir. 44)Türkçe’de tamlamalardaki öðelerin yeri deðiþse de o söz grubunun tamlama olduðu anlaþýlýr.Örneðin;Ali’nin kitabý nerede? Cümlesi Kitabý Ali’nin nerede? Þeklinde söylense de buradaki Kitabý Ali’nin terkibinin belirtili isim tamlamasý olduðu anlaþýlýverir.Bu tamlamadaki ekler buna imkan vermektedir.Ancak Ýngilizce gibi dillerde tamlamayý oluþturan unsurlarýn yerleri ekler deðiþmeden deðiþtirilse anlam baþkalaþýr.Örneðin; Where is Ali’s book?yerine Where is book’s Ali? Diyemeyiz.Veya Where is book of school?(Okulun kitabý nerede?)cümlesi yerine,Where is school of book?(Kitabýn okulu nerede) Dediðimizde bambaþka anlama gelen bir cümle oluþur.Ýngilizce’de ekleme imkanlarýnýn kýsýtlýlýðý bizi bu içinden çýkýlmaz duruma düþürmektedir. 45)Ýngilizce gibi bazý dillerde sýra sayýlarýnýn eklerindeki farklýlýklar bu farklarýn öðrenimini zorlaþtýran bir unsurdur.Örneðin Ýngilizce’de one(van) bir iken First,birinci anlamýna gelir.Yine two,iki anlamýna gelirken second ikinci anlamýna gelir.Sayýlar sýra sayýsý yapýlabilmek adýna oldukça baþkalaþtýrýlmaktadýr.Bu dilin bu konuda yetersiz ve düzensiz olduðu açýkça görünmektedir.Türkçe’de ise bir sayýyý sýra sayýsý yapmak için sonuna –nci ve –inci eklerini eklemek yeterli olacaktýr.Bir-Birinci,iki-ikinci,üç-üçüncü vd… 46)Hint Avrupa dillerinde þahýs zamirleri de baþkalaþabilmektedir.Örneðin ingilizce’de Ben I(AY) þeklinde söylenirken benim- my, benimki- mine þeklinde kullanýlýr.Türkçe’de ise zamirlerin hangi kökten geldiði ve hangi eki aldýðý açýkça bellidir. Ben,Ben-im,ben-im-ki…Yine Ýngilizce’de Bayanlar için o- she iken bayanlar için onun - her þeklinde kullanýlýr.Türkçe’de ise zamirlerde de bir kurallýlýk hakimdir.Böyle köklü baþkalaþmalara rastlanmaz. 47)Hint Avrupa dillerinden Almanca gibi dillerde eklerin çoðunluðu baþka dillerden geçmiþtir.Örneðin Almanca’da;a-analyse,anti-antiklerikal(papalýk düþmaný)dis-diskret(ketum),epi-epidemie(salgýn hastalýk)kon-kongress(kongre),kor-korrekt(doðru)ex-extra(ayriyeten), il-illegal(kanuna aykýrý)im-imaginar(hayal),vize-vizekonig(kral yardýmcýsý-buradaki vize Osmanlý Türkçe’sindeki Vezir kelimesinden geçme olabilir)vd…Türkçe’mizde ise ekler, binlerce yýldýr kullanýla gelmiþ olan Türkçe kökenli eklerdir.Üstelik Türkçe Osmanlýca döneminde bile Türkçe kelimelere yabancý ekler çoðunlukla almamýþtýr.Yabancý ekli kelimeler zaten diðer bir dilden örneðin Farsça’dan ekli olarak dilimize aktarýlmýþ ve öyle yerleþmiþtir.Yoksa bu dillerin ekleri hiçbir zaman dilimizde iþlerlik kazanmamýþtýr. 48)Almanca ve Ýngilizce gibi bu dillerdeki yapým eklerinin çoðu kalýplaþmýþ ve canlý olmayan eklerdir.Yine bu yabancý dillerden alýnan ekler bile zamanla bu dillerde eski anlamýný yitirmiþtir.Örneðin ver eki eskiden,geçti,uzaklaþtý anlamlarýnda kullanýlan bir ekken þimdi,sebep bidiren bir ek olarak kullanýlmaktadýr.verbluten-kan kaybýndan ölmek 49)Almanca gibi bazý Hint Avrupa dillerinde Ýsimlerin aldýklarý artikeller durumlarýna göre çekime uðratýlýr.Örnek olarak þu tabloya bakabilirsiniz; aþaðýdaki tabloda görüldüðü gibi isimlerin diþiliðine ve erkekliðine göre aldýklarý artikeller de farklýlýk arzetmektedirler.Dikkat edildiðinde görülecektir ki;diþiler için iki artikelle yetinilmektedir. Die ve Der artikelleri….Erkeklerde ise der,des,dem,den artikelleri olarak nominatif,genitiv,datif,akkusatif halleri ayrý ayrý belirginleþtirilmiþtir.Erkek ve kadýn ayrýmý burada aþikare görülmektedir.Türkçe’mizde ise böyle garabetlere rastlanmaz. Singular=Tekil Plural=Çoðul Yalýn hal Ýlgi hali Yönelme Nesne hali Erkek cinsi Diþi Cinsi Nötr Cinsi Die Der Den Die Der Des Dem Den Die Der Der Die Das Des Dem Das 50)Ýngilizce’de bazý adlar,hem çoðul hem tekillik ifade eder ki;Türkçe’mizde böyle bir kullaným yoktur.Örneðin; “ aircraft”ýn çoðulu aircraft???Yine “deer” kelimesinin çoðulu deer??? kelimesidir.Yani gayet mantýksýz bir þekilde bir kelime ayný anda tekilken bir yanda çoðul olmaktadýr.Bu bana “teslis”akidesini anýmsatmaktadýr.Ayný anda Tanrý “tek” iken yine ayný anda “üç” yani çoðuldur.Bu olay belki de inançlarýn dile yansýmasýný gösteren bir örnektir. 51)Özellikle Ýngilizce’nin bilim dilinde kullanýlan kelimelerin çoðullarý da kuralsýz yapýlýr ki;Türkçe’mizde böyle bir düzensizliðe rastlamak mümkün deðildir. Örneðin; medium/media stimulus/stimuli vb. bu ve benzeri kelimeler genelde Latince kökenli kelimelerdir ve düzensiz bir biçimde çoðullaþýrlar.Çoðul olmalarýný saðlayacak belli baþlý bir kural yoktur. 52)Ýngilizce’de sýfatlarda da bir kuralsýzlýk mevcuttur.Örneðin; good-iyi better-daha iyi best-en iyi Bu üç örnek birbirleriyle güya ayný kökten gelmiþtir ama birbirleriyle aralarýnda bir yazým ilgisi bulunmamaktadýr.Ana dili olarak bu dili kabul edenler dýþýnda bir baþkasýnýn bu anlam ilgisini kavramasý çok güçtür.Ancak Türkçe’de kökten en deðiþik hale türetilmiþ kelime bile mantýksal bir süreçle türetilmiþ gibi gözükmektedir.Ýyi-Daha iyi-En iyi kelime gruplarý ve bu kelime gruplarý içinde bulunan zarflar belli bir düzen ve mantýkla oluþturulmaktadýr.Bu zarflar bütün sýfatlar için kullanýlabilir.Güzel,daha güzel,en güzel Kötü,daha kötü,en kötü görüldüðü gibi kelime deðiþmemekte bir yabancýnýn küçük bir mantýðý kavramasý halinde öðrenebileceði kolay bir hal almaktadýr. 53)Ýngilizce’de kiplerin edilgen ve –di’li geçmiþ zamandaki þekilleri deðiþmektedir.Mesela e-bilmek manasýndaki Can kipi’nin –di’li geçmiþ zamandaki þekli could olmaktadýr.Türkçe’de ise böyle bir deðiþim yoktur.Her görev kelimeye belli bazý eklerle yüklenir, -ebilir,-ebildi,-ebilmiþ gibi..Türkçe bu þekliyle akýla ve mantýða dayanan uzay çaðýnýn yegane lisanýdýr. 54)Ýngilizce’de fiiller azdýr.Bu yetersizliði telafi için bu dilde edatlarýn yardýmýyla bir fiil, bazen kuralsýz bir þekilde pek çok anlama gelebilmektedir. Get about-dolaþmak Get away-kaçmak Get away with-cezasýz atlatmak Give in-teslim olmak Go down-inmek Get up-yönetmek,kalkmak…. Have-sahip olmak,yapmak…. 55)Ýngilizce’de dönüþlü fiili oluþturmak adýna yeni bir cümle kurulur. Alýþmak-to accustom one’s self Yorulmak-to fatýque one’s self Dinlemek-to rest one’s self Isýnmak-to warm one’s self Türkçe’de ise bu bir tek fiille ve ekle yapýlýr. 56)Ýngilizce gibi Hint Avrupa dillerinde bazý soru zamirlerde bulunma hali yönelme hali bulunmadýðý halde bu ek varmýþ kabul edilir… here=bura-ya bura-da where=nere-ye nere-de 57)Bazýlarý Ýngilizce’de eylemleri karþýlayan benzer, fakat farklý kelimelerin sayýsýnýn çok olduðunu söylerler.Bu doðrudur.Ancak bu kelimeler incelendiðinde görülür ki,bu fiillerin çoðu, bu dile baþka dillerden geçmiþtir.Bu mantýkla Türkçe’ye baktýðýmýzda Türkçe’deki fiillerin de zenginliði dikkat çeker; pour-bir yerden bir yer dökmek spill-yanlýþlýkla dökmek drop-kazara düþürmek pour-katmak spill-dökmek Ýngilizce’ye yabancý dillerden geçmiþ pek çok fiili örnek gösterip;iþte Ýngilizce ne zengin bir dil demek,gerçekten komik bir iddiadýr.Bu halde Türkçe’ye Farsça ve Arapça’dan geçmiþ on binlerce kelimeyi de nazara almak gerekir ki;Türkçe’deki fiil zenginliði o zaman daha da iyi anlaþýlýr. 58)Hint Avrupa dillerini konuþanlarýn bir komik iddiasý daha vardýr.Onlar dillerinin özelliði olarak, karþýlaþtýklarý nesnelere, karþýlýk olacak kelimeleri anýnda üretebildiklerini iddia ederler.Sanki Türkçe’de ve Türklerde böyle bir özellik yok gibi,bunu bize karþý bir üstünlük vesikasý kabul ederler.Halbuki halkýn konuþtuðu Türkçe’yi incelediðimizde,bizim ismini Ýngilizce olarak söylediðimiz pek çok kavramýn Türk aðýzlarýnda öz Türkçe karþýlýklarýyla yaþadýklarý görülmektedir.Ýþlek yapým ekleri sayesinde pek çok kavrama karþýlýk bulabilme özelliði olan Türkçe, eþi dünyada bulunmayan bir dildir.Örneðin þu Bilgisayar kelimesi, belki Computer kelimesinden daha kapsamlý bir þekilde o aletin görevini yansýtmaktadýr.Batý dillerinde yeni bulunan bazý kavramlara örneðin ; elementlere isim verilirken gülünç bir yöntem izlenmektedir.Madem batý dilleri karþýlaþýlan kavramlara hemen yeni adlar koymaya müsaittir o halde neden Germanyum,ainþtanyum,polonyum,berkiliyum,unununiyum vb.. gibi o elementin hiçbir özelliðini yansýtmayan isimler konulmaktadýr.Türkçe’yi konuþanlar ise asla böyle saçma yollara tevessül etmezler.Türkçe’nin zenginliði sayesinde o kavrama karþýlýk olacak kelime hemen ortaya çýkýverir.Bu kelimenin, o kavramýn pek çok özelliðini karþýlayacak nitelikte olmasýna da dikkat edilir.Elbette bazý yabancý kelimeler dilimize girmiþtir.Bundaki suç dilde deðil bizdedir.Türkçe yapým eklerinin ne kadarýný biliyoruz?Kelime hazinemiz ne kadar geniþ ve ne kadar yoðunlukla kitap okuyoruz?Gibi sorularý kendimize yönelttiðimizde bir piþmanlýk, bir vicdan azabý hissediveririz yüreðimizde.Ýngilizce’de,Türkçe’deki sözcük ve söz karþýlýðý olarak ayný kelime yani Word kullanýlýr.Ancak Türkçe sözcük ile söz arasýndaki ayýrýmý yapmýþ,ve bu kavramlarýn daha da belirginleþmesini saðlamýþtýr.Elbette aðýzdan çýkan ve daha bir bütüncüllük,daha bir yargý ifade eden sözle,sözcük ayný þeyler olmasa gerek.Elbette sözcük daha küçük yargýlarý ve ses birimlerini kapsayan bir addýr.Bu nedenle söz kelimesinin sonuna bir –cük eki gelerek bu anlam ayýrýmý belirginleþmiþtir.Ýþte Türkçe en ufak bir anlam ve görev farklýlýðýný gösteren müstesna bir dildir. 59)Türkçe dýþarýdan aldýðý kelimeleri adeta Türkçeleþtirmektedir.O kelimelere kendi kurallarýný tatbik etmektedir.Ancak bu kelimeleri bütün bütün de aslýndan uzaklaþtýrmamakta,onlarýn orijinalliðini de korumanýn bir yolunu bulmaktadýr.Örneðin:Kitap kelimesi Arapça bir kelimedir,aslý Kitab kelimesidir.Yani bu kelimenin aslýnda son ses “b” sesidir.Türkçe ise kendi düzeni itibariyle sonda “b” sesini alamayacaðýndan dolayý bu “b” sesini sert “p” sesine dönüþtürmüþtür.Böylelikle bu kelime Türkçeleþmiþtir.Fakat Türkçe bu dili konuþan insanlarýn fýtratýna uygun bir þekilde hoþgörülü bir dil olduðundan bu kelimeyi aslýndan tamamen koparmamýþtýr.Zaten içinde var olan bir kural gereði Kitap kelimesine ünlüyle baþlayan bir ek geldiðinde bu p sesi aslýna yani “b” sesine dönüþür.Kitap,Kitaba,kitabý þekillerinde olduðu gibi..Yine bazý Arapça kökenli kelimelerin sonunda iki ünsüz bulunmaktadýr.Örneðin;Hiss kelimesi.. Türkçe’de bu kelime his þeklinde telaffuz edilerek Türkçeleþtirilir.Fakat his kelimesi etmek yardýmcý eylemini aldýðýnda sondaki –s sesi ortaya çýkýverir.Hissetmek..pek çok yabancý kelimede bu görülmektedir.Türkçe içine aldýðý kelimeleri tamamýyla asimle etmemektedir.Onlarý adeta tüm gücüyle yaþatmaya çalýþmaktadýr.Bu yönüyle dünyada Türkçe’ye benzer baþka bir dil gösterilemez.Dilin bu güzelliði bu dili konuþan insanlara da yansýmýþtýr..Bir baþka örnek de fikir þeklinde Türkçeleþtirilen ama aslý fikr olan kelime benzeri kelimelerdir.Bu tür Arapça’dan gelmiþ kelimeler de tamamen asimle edilmezler.Bu tür kelimeler de sonlarýna ünlüyle baþlayan bir ek aldýklarýnda ikinci ünlü düþer.Fikri,fikre vb.. 60)Türkçe’nin diðer bir güzelliði de dilbilgisi araþtýrmalarý için oldukça uygun bir dil olmasýdýr.Türkçe’yi þekil yani Morfolojik yönden incelemek isteyen biri hiç zorlanmayacaktýr.Az bir uðraþla kelimenin kökünü,ekini bulabilecektir.Bunlarý da tire çizgileriyle çok rahat ayýrabilecektir.Ancak Fransýzca’yý,Almanca’yý ya da Ýngilizce’yi morfolojik yönden araþtýrmak isteyen biri oldukça zorlanacaktýr.Türkçe’deki kelimelerin köken incelemesini yani etimolojik incelemesini yapmak da gayet kolaydýr.Türkçe’de hiçbir zaman önek bulunmamasý bunu saðlayan unsurlardan birisidir. “Türkçe daima sondan ek alýr”,kuralýný bilen birisi Türkçe’yi çok rahat köken yönünden inceleyebilecektir.Hint Avrupa dillerinde ise kelimenin kökeni çoðunlukla öneklerle karýþtýðýndan ve kaynaþtýðýndan ya da kelimelerde düzensiz deðiþimler,baþkalaþmalar olduðundan etimolojik araþtýrmalar oldukça zordur. 61)Türkçe’deki bütün kelimelerin kökleri tek baþlarýna bir anlama ve yargýya sahiptirler.Özelikle Fransýzca’da kökler genelde tek baþlarýna bir anlam ifade etmezler.Eklere,zamirlere muhtaçtýrlar.Türkçe kelimeler ise hiçbir eke veya zamire ihtiyaç duymadan,kök halleriyle bir yargý ifade edebilirler.Örneðin: git- fiili tek baþýna emir bildirmektedir üstelik hiçbir eke de ihtiyacý yoktur. 62)Türkçe’deki bazý kelimelerdeki kalýn ünlüler þehirleþmeyle birlikte inceleþmeye baþlar.Bu bir kuralýn delinmesi gibi görünmektedir ama aslýnda baþka bir kuralýn da baþlamasýdýr.Türkçe’deki bazý kelimeler þehir diline geçtikçe ünlüleri itibariyle incelmeye yüz tutar.Ana-anne,kardaþ-kardeþ,alma-elma örneklerinde olduðu gibi..Elbette bu çok da yaygýn deðildir.Ancak Türkçe’nin içinde tetiklenmeyi bekleyen böyle bir eyilim vardýr.Bu temayüller Türkçe’nin gün geçtikçe daha da inceleþeceðini ve müzikalleþeceðini gösteren birer delildirler de aslýnda..Örneðin karý-koca tabirlerinin kaba bulunarak býrakýlmalarý ve bunlarýn yerine eþ kelimesinin yerleþmesi Türkçe’deki bu temayülü gösteren ayrý bir göstergedir.Çocuk kelimesinin yerini çoðu zaman küçük kelimesi almaktadýr.Bu da böylesine bir meylin iþaretçisi olabilir.Farsça Gol,gul kelimesinin Türkçe’de Gül kelimesine dönüþmesi de meselemizi aydýnlatmak açýsýndan ayrý bir örnektir.Artýk kaba olarak kabul edilen ancak zamanýnda çokça kullanýlan kelimeler yerlerini daha inceleþmiþ ve kibarlaþmýþ kelimelere terk etmektedirler.Örneðin avrat,yosma,hatun,karý, hatta kadýn kelimeleri artýk Türkçe’nin deðiþen mantýðýna göre kaba bulunmaktadýrlar.Haným ve bayan kelimeleri bu kelimelere nispeten daha akýcý olan h ve y ve daha annemsi olan b ve m seslerini aldýklarýndan muhafaza edilmektedirler.Kýsacasý Türkçe’de kelimeleri anlamlarýna uygun seslerle kullanma temayülü ilk çaðlarda olduðu gibi bugün de daha renkli ve güzel bir þekilde yaþamaktadýr.Arapça,Farsça ve Rumca gibi dillerden gelen bazý kelimeler ise bu deðiþimi desteklemektedirler. 63)Hint Avrupa dillerinde kullanýlan çekim eklerinin birden fazla görevi olabilir.Bir ek hem çokluk bildirirken hem de farklý bir görevi ifade edebilir.Türkçe’mizde ise her görev için ayrý bir ek bulunmaktadýr.Bu da anlam karýþýklýðýný önleyici güzel bir özelliktir.Türkçe hakkýnda eleþtiri konusu yapýlan aþýrý ek birleþmeleriyle uzun kelimeler oluþmasý olayý ise asla bir kusur deðildir. Baþka dillerde ayrý ayrý kelimelerle hatta cümlelerle anlatýlan bir yargýnýn,düþüncenin Türkçe’de eklerle anlatýlmasý nasýl bir kusur olabilir?Türkçe’nin bu özelliði her duyguyu,her düþünceyi özgürce ve çok aþýrý kelime kullanýmýna gitmeden kullanmayý saðladýðýndan alkýþlanmasý gereken bir özelliktir.Örneðin;sevmediklerimizden misiniz? Cümlesini Ýngilizce olarak söylemek için pek çok kelime kullanmak zorunda kalýrýz.Kalýplaþmýþ bazý eklerin öðrenimi ve kullanýmý, yepyeni kelimelerin ezberlenmesinden ve kullanýlmasýndan daha kolaydýr..Bu kelime cümlenin Ýngilizce’sine bir göz atalým: Are you that we didn’t love you?Üstelik Türkçe’de yeniden özne kullanýmý ihtiyacý da yoktur..Þimdi uzunluk bakýmýndan bu iki cümle arasýnda fazla fark yoktur.Sadece sev- fiilini bilen birisi zaten bildiði kalýplaþmýþ eklerle istediði cümleyi kurar..Ancak Hint Avrupa dillerinde ayný cümleyi söyleyebilmek için 7 tane ayrý kelimeyi ve o kelimelerin anlamlarýný öðrenmek gerekmektedir. O halde Türkçe’nin bu yönden kusurlu olduðunu söylemek apayrý bir kusurdur.Üstelik bu verdiðimiz basit örneðin dýþýnda öyle örnekler vardýr ki,Türkçe’deki eklerle ifade edilen anlamlarýn, daha fazla ekonomiklik saðladýðýný bu örneklerde açýkça görmekteyiz. 64)Ýngilizce gibi Hint Avrupa dillerini konuþanlarýn diðer bir iddiasý da Türkçe’nin zor olduðu iddiasýdýr.Bu iddiada bir bakýma haklýlar, çünkü Türkçe’nin sistemi,bu iddia sahiplerinin alýþtýðý, Ýngilizce gibi Hint Avrupa dillerinin sisteminden oldukça farklýdýr.Elbette alýþýlan bir dil sisteminden bambaþka bir dil sistemine geçmek, o kadar da kolay deðildir.Bizim için de bir Ýngilizce’yi, Fransýzca’yý öðrenmek o kadar kolay deðildir.Çünkü o dillerin sistemleri, bizim dilimizin dahil olduðu Ural-Altay dil sisteminden oldukça farklýdýr.Bir gün öðrencilerimle Çanakkale’den feribotla Gelibolu’ya geçiyorduk.Maksadýmýz bizim uðrumuza þehit olmuþ atalarýmýzýn mezarlarýný ziyaret etmekti.Feribotta düþman saflarýnda yer alan atalarýnýn þehitliklerini ziyarete gelen Ýngiliz geziciler de vardý.Tabii ki öðrencilerim doðal bir merak saikasýyla bu yabancýlarla konuþmak istediler.Ýngilizler öðrencilerimi çok sevmiþti.Onlara ilgi gösteriyorlardý.Ancak bu Ýngilizlerin atalarý, bundan seksen beþ küsur yýl önce Türklere ve Türk çocuklarýna bu kadar sevgi ve ilgi göstermemiþlerdi.Çanakkale Savaþýnda Ýki yüz elli bin Türk gencini hiç acýmadan son model silahlarýný kullanarak katletmiþlerdi.Ancak bir o kadar da kendileri zayiat vermiþlerdi.Ýþte bu atalarýn çocuklarý (çoðu 70,80 yaþlarýndaydý) þimdi etrafa gülücükler yolluyorlar,Türkleri çok sevdiklerini söylüyorlardý.Elbette onlar babalarýnýn suçlarýyla cezalandýrýlamazlardý.Þu an için onlar sadece birer turisttiler ve ülkemin ekonomisi için faydalý birer ziyaretçiydiler.Bir iki geziciyle konuþmaya baþladýk..Türkçe öðrenip öðrenmediklerini sordum.Türkçe’nin çok zor bir dil olduðunu ve öðrenemediklerini ifade ettiler.Ben de kendilerine Türkçe’nin mantýklý,kurallý ve akla uygun bir dil olduðunu açýklamaya çalýþtým.Bunu kendileri de anlamýþtý, zaten. Çünkü, çok kesin bir þekilde bana katýldýklarýný ifade ediyorlar ve bunu hissettiriyorlardý.O gün için bilimsel Ýngilizce seviyem çok iyi olmadýðýndan onlara söylemek istediðim pek çok gerçeði de söyleyemedim.Gerçekten de Ýngilizce o kadar da kolay bir dil deðildir.Bu gün hazýrlanan Gramer kitaplarý,kolaylaþtýrýlmýþ ve yontulmuþ Ýngilizce’nin yabancýlara öðretilmesini amaçlayan kitaplardýr.Bu kitaplarda geçen cümle yapýlarý,düzensiz fiiller,kelimeler nisbeten hafifleþtirilmiþ ve avam bir Ýngiliz’in de anlayabileceði seviyeye indirgenmiþ yapýlardýr.Aslýnda Shekspir’in Ýngilizce’si o kadar da kolay bir Ýngilizce deðildir.Üstelik biz bugünkü Ýngilizce’ye de kolay diyemeyiz.Azaltýlmýþ haliyle bile beþ yüzden fazla düzensiz fiil,isim,sýfatý içinde barýndýran bir dile nasýl basit diyebiliriz.Belki bizim yanlýþýmýz Ýngiliz’e,Fransýz’a Türkçe’yi öðretmek gibi bir vazifeyi kendimize yükleyemeyiþimizdir.Bu vazifeyi omuzlarýmýza alýrsak, elbette,onlarýn anlayabileceði þekle indirgenmiþ dil bilgisi kitaplarý da basabiliriz.Örneðin “ben kitabý okuyorum” cümlesinde yüklemin yeri sondadýr.Ancak Ýngilizce’de yüklem hemen özneden sonra gelir.Bu kullaným Türkçe’mizde de zaten mevcuttur. “ben okuyorum kitabý” bu þekil de Türkçe’ye göre yanlýþ deðildir.Türkçe’yi yeni öðrenen bir Ýngiliz bu þekilde meramýný çok rahat ifade edebilir ve biz onu rahatlýkla anlarýz.Yine bir Ýngiliz Þahýs zamirini devamlý baþta kullanmaya alýþmýþtýr.Býrakalým Türkçe’yi konuþurken de devamlý ben,sen,o gibi zamirleri baþta kullansýn..Yine büyük ünlü uyumu gibi mantýða uygun kurallarý anlamakta zorlanan yabancýlar da çýkabilir.Onlara katý bir tutumla yaklaþmak yerine, dili öðrenmeye geçiþ sürecinde, bazý kolay kullanýmlarý da gösterebiliriz.Örneðin; “azaltýlmýþ” kelimesi köken olarak azal- fiilinden gelmektedir.Bu fiilin kökeni doðru ifade edildikten sonra azaltilmiþ,azaltulmuþ… gibi Büyük ünlü uyumu kuralýna uymayan kullanýmlarýn da bir Türk tarafýndan anlaþýlacaðýný göz önüne alarak,yabancýlarýn bu tür kullanýmlarýna müsamaha ile yaklaþmak gerekir.Belki de böylelikle dilimiz daha da yaygýnlaþma imkanýný bulabilir. 65)Türkçe’mizde haber kipleri þimdiki zaman,gelecek zaman,geniþ zaman,görülen geçmiþ zaman,duyulan geçmiþ zaman olarak kullanýlmaktadýr.Ýngilizce’deki gibi diðer dillerin mantýk yapýlarýna uymayan zaman anlayýþý Türkçe’de mevcut deðildir.Ýngilizce’yi sonradan öðrenen birisi hatta günümüzde Ýngilizce konuþanlarýn çoðu aslýnda pek çok zaman kipini kullanmazlar.Onlar da belli baþlý zaman kiplerini kullanýrlar.Türkçe bu yönüyle kolay öðrenilebilecek dillerden birisidir.Birleþik zamanlarýn oluþturulmasý ise oldukça matematikseldir,formülize edilebilir niteliktedir.Bu Türkçe’nin düzenliliðinin bir baþka göstergesidir. 66)Türkçe’de renk adlarý genelde benzetmeler,somutlaþtýrmalar yoluyla oluþturulur.Böylelikle Türkçe doðayý iyi inceleyenlerin ve gözlemleyenlerin dili olduðunu ispat eder..Örneðin Ýngilizce’de Brown kelimesi tamamen kalýplaþmýþ bir kelimedir..Ancak Türkçe’de bu kelimenin karþýlýðý “kahverengi” olmaktadýr..Görüldüðü gibi burada bir somutlaþtýrma vardýr.Kelime sadece ezberlenmekle kalmamakta,hayale de,düþünceye de adeta resmedilmektedir.Kahveyi görmüþ olan biri kolaylýkla bu rengi çýkarabilir.Yine turuncu derken “turunçgillere” bir çaðrýþým yapýlmaktadýr.Hemen bu meyvenin mesela portakalýn rengi aklýmýza geliverir,böylelikle bu rengi daha iyi kavrarýz.Son yýllarda yaygýnlaþan Þampanya sarýsý tabiri de ayný mantýðýn ürünüdür.Yine yeþil kelimesi yaþ kelimesinden gelmekte otu,çimeni hatýrlatmaktadýr.Günümüzde de bilinen yedi rengin tonlarýný anlatmak için benzetmeler,somutlaþtýrmalar kullanýlmaktadýr.Örneðin;çimen yeþili,çaðla yeþili,ceviz yeþili,kýrmýzýnýn bir tonu olan ve dudak rengine benzeyen yavru aðzý,turkuaz mavisi,krem rengi vb…Bu da Türkçe’nin ne kadar mantýða uygun bir dil olduðunu gösteren baþka bir delildir. 67)Türkçe’miz yeni kelimeler türetmeye de müsait bir dildir.Pek çok teknolojik alet için halkýmýzýn arasýnda yayýlan Türkçe kelimeler oldukça tutulmuþtur.Bazý yabancý kelimelerin aynen Türkçe’ye geçmesinin nedeni ise, o kelimeleri karþýlamak içim oluþturulan kelimelerin halkýn kulaðýna hoþ gelmemesinden ya da kelimenin anlamýný tam içermemesinden kaynaklanabilir.Yani bu Türkçe’nin eksikliði deðildir.Örneðin;Türkçe’ye Kompütür olarak girmesi beklenen nesne Bilgisayar kelimesiyle karþýlanmýþtýr.Üstelik bu kelime oldukça da yaygýnlaþmýþtýr.Bunun nedeni bu birleþik kelimenin ayný anlama gelen Computer kelimesinden Türk kulaðýna daha hoþ gelmesi olabilir.Ya da bu kavramý tam manasýyla ifade eden bir kelime olmasý da bu kelimenin yerleþmesini saðlamýþtýr.Yine printer yerine yazýcý,scanner yerine tarayýcý,refrigerator yerine Buzdolabý kelimelerinin yerleþmesi oldukça anlamlýdýr.Bu örnekler Türkçe’nin teknolojinin en son merhalesini bile adlandýrabilecek zenginlikte olduðunu göstermektedir.Bizim dilcilerimizin eksiði,kendi oluþturduklarý kelimelerin halk tarafýndan kabul görüp görülmeyeceðini düþünmeden yaygýnlaþmasýný istemeleridir.Aslýnda bunun tam tersi olsa yani Türkçe’yi en saf þekliyle konuþan halka sorulsa o doðruyu söyleyecektir.Binlerce yýldýr pek çok kavrama karþýlýk gelecek kelimeyi bu Türk halký oluþturmuþtur.O halde yeni kelimeler türetirken yine söz hakký onlarýn olmalýdýr.Geliþigüzel kelimeler türetmek yerine halka yayýlabilecek,halkýn beðenisini kazanacak,ekonomik kelimeler türetilmelidir.Demek ki bir kelime türetilmeden önce iyi bir kamuoyu araþtýrmasý yapýlmalý,halkýn Türkçe’sine baþ vurulmalýdýr.Türkçe her bilimsel kavrama karþýlýk yeni kelimeler türetebilecek güçtedir.Ancak Faks kelimesi yerine söylenmesi zor olan,belgegeçer kelimesini yerleþtirmeye çalýþýrsak amacýmýza ulaþamayýz.Zaten bunu Türkçe’nin kendisi kabul etmez.Bu kelimede görüldüðü gibi iki tane ge yan yana gelmekte ve telaffuzu güçleþtirmektedir.Türkçe þiirsel yapýsýyla bu gibi kullanýmlarý tasfiye etmesini bilir.Yine bu ge sesine çok benzeyen çe sesi de telaffuzda diðer bir güçlüðü doðurur.Faks kelimesi yerine belki belgesayar,belgeyazar vb kelimeler kullanýlsaydý,dilimizi Faks kelimesinden kurtarmýþ olurduk..Demek ki Türkçe’ye yeni giren bir kelime öncelikle yerine geldiði kavramýn anlamýný çok iyi karþýlamalý ve de Türk’ün kulaðýna,dil anlayýþýna uygun olmalýdýr. 68)Türkçe’mizde Ýngilizce veya diðer Hint Avrupa dillerinde olan bükümlülük yoktur.Bu da kelimenin aslýna ulaþmamýzý kolaylaþtýran bir unsurdur.Bazýlarý dillerinin bükümlü olmasýný övünç kaynaðý olarak gösterebilmektedir.Halbuki dilin bükülmeden,kýrýlmadan,deðiþmeden düzgün ve düzenli bir biçimde ayakta kalmasý daha da övünülmesi gereken bir durum deðil midir? 69)Bazý Hint Avrupa dillerinde kelimenin tekilliðini ifade etmek için yalýn haldeki kelimelere ek getirilir.Türkçe ise buna gerek görmemiþtir.Zira çoðul olduðu belirtilmeyen bir kelimenin tekil olduðu zaten malumdur.Malumu ilam ise abestir. 70)Bazý Hint Avrupa dilleri erkek için ayrý,kadýn için ayrý fiil çekimleri,kelime kullanýmlarýna yer verir.Bu da o dilin kolaylýkla öðrenilmesini zorlaþtýrýr.Türkçe’miz ise erkek kadýn ayrýmý yapmaz.Feminin masculin ayrýmý yapýlmadan tek bir þekille erkek ve kadýn duygu ve düþüncelerini rahatlýkla ifade edebilir. 71)Ýngilizce’de üleþtirme eki yoktur.Türkçe’den üstün olduðu söylenen bu gibi dillerde üleþtirme ekinin olmamasý büyük bir eksikliktir.Türkçe’mizde ise bir sayýyý bölüþtürmek için –er,-þer eklerini kullanmamýz yeterli olmaktadýr.Örneðin: bir-er,iki-þer,üçer….Fakat Ýngilizce’de böyle bir imkanýmýz yoktur..Üleþtirmeyi bu dilde ifade edebilmek için each,apiece gibi kelimeler kullanýlýr. 72)Türkçe’mizde bazý isim tamlamalarýnýn tamlayaný olmadan da meramýmýzý ifade edebiliriz.Örneðin;onlarýn biri dememize gerek yoktur.Biri dediðimiz zaman meramýmýz anlaþýlýverir.Ancak Ýngilizce’de one of them demek zorundayýz.Yoksa ne demek istediðimiz anlaþýlmaz.Bizdeki tamlanan eki sayesinde bu iþ gerçekten kolaydýr. 73)Bazý diller konuþulduðunda bazý seslerin fazlaca tekrar edildiðini görürüz.Örneðin; bilhassa Amerikan Ýngilizce’sinde ha,wa,u gibi seslerin çokça tekrar edildiðini görürüz.Yunanca gibi dillerde ise t,s seslerinin fazlaca tekrar edildiði aþikardýr.Bu sesler adeta bu dillerin birer sembolü olmuþtur.Türkçe’miz eski Türkçe döneminde gerçekten te,dan,k gibi seslerin çokça tekrar edildiði bir dildi.Fakat Ýslamiyetle birlikte Türkçe zamanla inceldi ve bugünkü güzel kývamýna ulaþtý..Bir yerde Arapça,Farsça Türkçe’nin durgunlaþmýþ olan daha da inceleþmeye olan temayülünü tetiklemiþtir.Türkçe’yi dinleyen yabancýlar, her sesin yerli yerince yerleþtirildiðini gördüklerinden onun devamlý tekrar eden seslerini anlamakta zorlanmaktadýrlar.Türkçe’nin bu müzikal yapýsýna da hayran kalmamak elde deðildir.. 74) Türkçe’mizde bulunan pekiþtirme sýfatlarýnýn bir benzeri diðer dillerde yok gibidir. Üstelik bu pekiþtirme sýfatlarý Ermenice gibi pek çok dile Türkçe’den geçmiþtir.Örnek: Simsiyah,bembeyaz,sapsarý,masmavi Bu özellik Türkçe’nin icadý bir özelliktir.Sýfatlarýn dereclerini daha da arttýrmak için gerçekten akýllýca bir çözümdür.Üstelik si-m,be-m,sa-p,ma-s derken kullanýlan m,p,s sesleri öyle geliþi güzel kullanýlmazlar..Bu sesler Türkçe’de belki de çok eskiden var olan ya da yeni oluþmuþ olan bir ses özelliðini de ortaya koyar..Eðer rengin ya da sýfatýn ünlüleri kalýnsa pekiþtirme sýfatýnýn sonuna gelen ünsüz sert sesli bir ünsüz, eðer bu sýfatýn ünlüleri inceyse pekiþtirme sýfatýnýn sonuna –m sesi gelir..Bu da Türkçe’ye ayrý bir müzikallik katar.. 75)Bilindiði gibi bir müzik eseri çalýnýrken ne denli farklý sesler ve ne denli farklý notalar düzenli bir ahenkle kullanýlýyorsa o eser o derece kulaða hoþ gelir..Anadolu Ateþi’nin tüm yabancýlarý büyüleyiþi de biraz bu özelliðinden kaynaklansa gerek..Bunun gibi Türkçe’mizdeki kelimelerdeki,eklerdeki seslerin farklýlýðý,vurgu ve tonlamalarýn uyumu,ünlü-ünsüz uyumlarýnýn ahenkleri,uzun seslerin yerli yerince oluþu,kulaða hoþ gelen,-l,-y,-r,-n,-þ gibi seslerin tekrarý bir bütün olarak baktýðýmýzda Türkçe’yi ses telleriyle çýkarýlan bir musikiye dönüþtürmüþtür..Bu da Türkçe’nin inkar edilemez ayrý bir güzelliðidir. 76)Türkçe’de bazý cümlelerin üç boyutlu resimlerde olduðu gibi,ufak vurgu deðiþiklikleri sayesinde çok deðiþik anlamlara gelmesi, dünya dillerinde bir örneði sadece yalýnlayan dillerde görülen müstesna bir özelliktir.Türkçe’nin bu özelliði bize pek çok dünya dilinin oluþumunun Türkçe’yle irtibatlý olabileceðini de hatýrlatmaktadýr.Bu konuyla ilgili örnekleri “Türkçe Bir Yalýnlayan Dil mi?” baþlýklý yazýmýzda göreceðiz. 77)Ýngilizce gibi dillerde karþýlama için kullanýlan “Welcome” kelimesi, hiçbir deðiþikliðe uðramadan “Hoþça kal” manasýnda yeniden kullanýlýr.Türkçe’mizde ise her bir kavram için bir kelime kullanýlmasý mecburiyeti hissedilir. “Hoþ geldin” kelimesi ile gelen kiþi karþýlanýr.. “Hoþça kal” kelimesiyle de gelinen yerden ayrýlýnýr. 78)Ýngilizce gibi dillerde “Ýyi günler” anlamýný ifade eden Good Bye kelime grubu aslýnda “God be with you” cümlesinden kýsalmýþtýr.Bu cümlenin manasý “Tanrý seninle olsun” demektir.Demek ki Ýngilizce sadece kelimeleri deðil cümleleri bile baþkalaþtýrmaktadýr. Türkçe’de ise cümlelerde ufak tefek ses düþmeleri bazen olsa da,bu gibi köklü farklýlaþmalara çok az rastlanýr.Ýslamýyeti kabullerinden sonra Türkler neredeyse bin yýldýr “Allaha ýsmarladýk” cümlesini kullanmaktadýrlar.Türkçe özellikle Allah,Resul,kitap,Tanrý gibi kutsallýk ifade eden kelimelerin cümle içinde baþkalaþmamasý için oldukça titiz davranmaktadýr. 79)Türkçe Arapça gibi köklü dillere bile kelimeler vermiþ bir dildir.Ancak bilhassa Arapça sözlüklerinde bundan 50,60 yýl öncesine kadar bulunan pek çok Türkçe kelime milliyetçi Araplar tarafýndan sözlüklerden çýkarýlmýþtýr.Ancak buna raðmen halk dilinde pek çok Türkçe kelime halen yaþamaktadýr.Kýzýlala kelimesi Alabalýk kelimesinden baþkalaþmýþ bir Türkçe kelime olarak Arapça’da yaþamaktadýr.Bunun gibi halk arasýnda yaþayan yüzlerce Türkçe kelimenin olduðu da muhakkaktýr.Hatta bazý yerlerde kapýyý kapat demek isteyen Araplar “Sekrul bab” cümlesi yerine “Kappat ulbab” cümlesini kullanmaktadýrlar. “Kapat” kelimesi “kapamak” fiilinden gelen “kapat” kelimesinin ta kendisidir.Yine Pakistan gibi Uzakdoðunun bazý devletlerinin dilleri bile Türkçe’den köklü bir þekilde etkilenmiþtir.Pakistanlýlar’ýn konuþtuðu dil Ordu dilidir.Bu dili ise Türk’ler geliþtirmiþtir.Ordu kelimesi, dilimizde aynen “ordu,askeri birlik” manasýnda halen kullanýlmaktadýr.Tacikçe,Orduca gibi dillerde halen pek çok Türkçe kelime, bazý seslerin baþkalaþmasýyla da olsa halen yaþamaktadýr.Hatta þunu söyleyebiliriz ki,Orduca,Kürtçe,Çerkezce,Gürcüce,Tacikçe,Arnavutça,Boþnakça,Ermenice,Sýrpça, Yunanca,Ýngilizce,Almanca vb onlarca dile girmiþ olan Arapça ve Frasça kökenli kelimeleri,bu dillere taþýyan dil sadece ve sadece Türkçe olmuþtur..Zira ne Farslar,ne Araplar Türk’lerin ulaþtýðý ve yüzlerce yýl yönettiði bu milletlere ulaþmayý baþaramamýþtýr.Sadece Müslüman Türkler bu milletlere ulaþmýþlar ve onlarýn Müslümanlaþmasýný da saðlayarak,pek çok Türkçe kelimenin yanýnda,Arapça ve Farsça’dan geçen pek çok kelimeyi de bu dillere geçirmiþlerdir.Adeta Türkçe pek çok milleti birleþtirmeyi baþaran köprü bir dil olmuþtur. 80)Bazý dilbilginleri hep bir önyargýyla Türkçe’nin Çince’den,Moðolca’dan köklü olarak etkilendiði gibi bazý iddialarda bulunabilmektedirler.Evet Türkçe muhakkak ki bu dillerle etkileþimlerde bulunmuþtur.Ancak bizce Türkçe bu gibi dilleri daha köklü bir biçimde etkilemiþtir. Bilhassa Çince deðiþik yapýsý sayesinde Türkçe kelimeleri içinde sindirmeyi baþarmýþtýr.Bu sayede Türkçe kelimeleri kamufle etmeyi baþarmýþtýr.Elbette az bir çalýþmayla bu dildeki Türkçe kelimeler de hemen ortaya çýkacaktýr.Zaten Moðolca’nýn Türkçe ile %60 paralel olduðunu da söylemeye gerek yok.Pek çok ek ve kelimenin iki dilde de ayný olduðu ortadadýr.Örneðin,bulunma hali eki iki dilde de –de,da ekidir.Ýki dilin de þahýs zamirleri ve ekleri birbirlerine oldukça benzerdir.Sakal kelimesi Moðolca’da Sahal,güç kelimesi Hüç,bilig,bilgi kelimesi aynen bilig þeklinde muhafaza edilmektedir.Bunlar gibi daha binlerce benzer kelime vardýr iki dilde.Ýki dilin de ayný dil ailesinden olmasý iki dilin benzerliðini açýklayan ikinci bir yorumun da kaynaðýdýr.Bu iki dilin benzerliði gayet normaldir.Ancak Türkçe Rus dilini de etkilemiþ ve bu dile yeni kelimeler vermiþtir.Örneðin;çiçek kelimesi bu dilde tsvesti þeklinde kullanýlmaktadýr.Yine baðla- kelimesi Rusça’da pakovat kelimesidir ki,bu kelimenin bag- kelimesinden geldiði kesindir.Yine bu dilde lik,li gibi bazý ekler biraz farklýlaþarak yaþamaya devam etmiþtir.Örneðin; tsvet-nik-çiçek-lik,umeliy-bilikli…Yine çoban kelimesi Rusça’da çaban, kesik kelimesi kusok,dartmak(tartmak) kelimesi,dyorgat,bag(bað) kelimesi jaba þeklinde bu dilde yaþamaktadýrlar.Demek ki,Türkçe en ummadýðýmýz dilleri bile etkilemiþtir,bu etkiler günümüzde de yaþamaya devam etmektedir.Bugün Yahudiler’in bir dili olan Ladino dilinde bile yüzlerce Türkçe kökenli kelime yaþamaktadýr.Böyle milliyetçi milletlerin dillerine bile kelimeler býrakabilmiþ bir dil gerçekten güçlü bir dildir. 81)Türkçe daha bin yýl öncesinden uðruna kitaplar yazýlan ve kendisine adeta aþýk olunan mükemmel bir dildir.Binlerce yýldýr Türkçe’nin üstünlüðünü,güzelliðini ispat eden çalýþmalar yapýlagelmiþtir.Demek ki,akýllý ve düþünen insanlar Türkçe’nin düzenini ve üstünlüðünü keþfetmiþler,bu konuyla ilgili bizim de bir sözümüz olsun diyerek kitaplar yazmýþlardýr.Dille ilgili hiçbir milletin bu denli çalýþma yapmadýðý,belki bunun aklýndan bile geçirmediði bir dönemde,Türkçe’nin üstünlüðünü ispata çalýþan birkaç kitabýn yazýlabilmesi bile baþlý baþýna Türkçe’nin üstünlüðünü ispat eden ayrý bir delildir.En koyu karanlýklar içinde bile kendini gösterebilen bir ýþýk kaynaðý gerçekten kuvvetli bir enerjiye sahiptir.Bunun gibi dille ilgili hiçbir çalýþmanýn yapýlamadýðý,dilbilim açýsýndan karanlýk sayýlabilecek bir dönemde,kendini birkaç kitapla tüm güzellikleriyle ortaya koyan bir dil o derece güçlü bir dildir. (Dillerin Þifresi...)
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Oðuz Düzgün, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |