• İzEdebiyat > Deneme > Unutulamayan Dönemler |
1
|
|
|
|
Buzların yastık, karların yorgan olduğu ölüme susamış bir mekândır Sarıkamış.
Acıların beşiğidir Sarıkamış Harekâtı. Bembeyaz karların üzerinde son nefesini verenlerin sükûtudur. Körpe bedenlerin karlara ekildiği buz gibi bir mevsimdir. Gecelerin eksi otuzları gördüğü bir garip zaman dilimidir. Sıla hasretiyle yanıp tutuşanların karlara ve korlara karıştığı, gözyaşlarının azık, duaların silah olarak görüldüğü bir acayip demdir.
Sarıkamış, kahraman askerlerin buzdan anıtlara dönüştüğü, zamanın durduğu mahzun bir coğrafyadır. Şahadet bahçelerinde kardelenlerin esas duruşa geçtiği uhrevî bir iklimdir. Karların üstünde yatan kardan daha beyaz yüreklilerin sonsuzluğa göç merasimidir.
Kahraman Türk askerinin zalim Moskof'a değil dumanlarla kaplı Allahüekber Dağları'nda tipiye yenildiği talihsiz ve hüznü tarifsiz bir yerdir Sarıkamış! Yalvarış ve yakarışların arşı inlettiği, buzların yastık, karların yorgan olduğu tuhaf bir mekândır. |
|
2
|
|
|
|
Merhum Recep Yazıcıoğlu’nun halleri şahsına münhasırdı. Çok kere güleçti, fakat bazen yaşadıkları onu sertleştirirdi. Anadolu insanının doğal ve sıradan duruşu onda da vardı. Gösteriş meraklısı değildi. Halkla bürokrasi arasındaki uçurumları sevgi köprüleriyle birleştirmişti. O sadece Tokat’ın, Erzincan’ın, Aydın’ın, Denizli’nin değil, bütün Türkiye’nin valisiydi. Onun uygulamaları halkla devlet arasındaki soğukluğu ortadan kaldırmıştır. Onu unutmadık, unutmayacağız. Bu ülkenin onun gibi bürokratlara her zaman ihtiyacı vardır.
Vefatının 21. yılında kendisini rahmetle anıyoruz. Ruhu şâd, mekânı cennet olsun. |
|
3
|
|
|
|
Yiğit Aliya, insanların İslâm'ı konuşamadığı ve yaşayamadığı zor bir zamanda Genç Müslümanlar Teşkilatı'nı kurduğunda etrafında sadece 15 kişi vardı. Fakat o, iyi niyetle yola çıktığı için bu sayının çok kısa zamanda yüzlere, binlere, on binlere; hatta yüz binlere yükseleceğine yürekten inanıyordu. Nitekim öyle de oldu. Kartopu büyüklüğündeki kütle, çok kısa zaman içerisinde bir çığa dönüştü; önündeki bütün engelleri yerle bir etti. |
|
4
|
|
|
|
Bu millet bir zamanlar çok zor günler yaşadı. “Hasta Adam” deyip üzerimize çullandılar. Hastanın yataktan kalkmaması için onun hayat damarlarını kesmeye kalkıştılar. 1. Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Mütarekesi ve Sevr Antlaşması’yla yurdumuzu tamamen elimizden almaya kalktılar. Yüzyıllardır üzerinde bağımsız olarak yaşadığımız, her karışını şehit kanlarıyla suladığımız bu topraklarda hür yaşamayı bize reva görmediler. Fakat hürriyeti yemek içmek gibi temel ihtiyaçlardan biri olarak gören Türk milleti, esaret zincirine vurulmayı kabul etmedi. Her karış toprağı şehit kanlarıyla sulanmış bu aziz vatanda düşmanlarla sonuna kadar mücadele etmeyi yeğledi. 19 Mayıs 1919’da Atatürk'ün Samsun’a çıkmasıyla şanlı kurtuluş mücadelesinin fitili ateşlendi. Atatürk’ün önderliğinde topyekûn bir Kurtuluş Savaşı’na girişildi. Milletimiz yedisinden yetmişine kadar bu mücadeleye ortak oldu. |
|
5
|
|
|
|
Herkesin hak ettiğini vakti zamanı geldiğinde Hakk’tan bulması dileğiyle… Hepsi bu… |
|
6
|
|
|
|
Aslen Gaziantepliyim. Övünmek gibi olmasın ama “yeme-içme” denildiği zaman bu ülkede başkaca bir şehrin mutfağı hiç dikkatimi çekmez. Çünkü biz de patlıcanın bile elli çeşit yemeği yapılır. Bilmem ruh halimi anlatabiliyor muyum?
|
|
7
|
|
|
|
Her köşesi şeref levhalarıyla dolu Türk tarihinin dönüm noktaları vardır. Bunlardan biri de hiç şüphesiz ki zaferler zincirinin altın halkası olan Malazgirt Zaferidir. Malazgirt Zaferi, Anadolu kapılarını Türklere açan sihirli bir anahtardır. Bu altın anahtar sayesinde Anadolu coğrafyası Müslüman-Türk kimliğine bürünmüştür. Başka bir tabirle söylemek gerekirse Malazgirt Zaferi sayesinde Anadolu’yu fethettik ve bu topraklara yerleştik. Bu muharebe kazanıldıktan sonra Anadolu’da ilk Müslüman Türk Devleti olan Türkiye Selçuklu Devleti’ni kurduk. Anadolu, İslâmiyet'in doğduğu günden beri bir türlü fethedilememişti. Müslüman Türkler; yani Selçuklular, Anadolu’yu ilk kez Malazgirt Zaferi sayesinde İslâmlaştırmayı başardılar. Bu, İslâm ümmeti ve Türk milleti için bir dönüm noktası oldu. |
|
8
|
|
|
|
Bir zamanlar söz sahipleri korkardı dilin kemiksiz oluşundan. Korkmaya korkarlardı da başkasına değil, önce kendilerine sallarlardı işaret parmaklarını: “Sözü çok söyleme, sırasında ve az söyle; binlerce söz düğümünü bu bir sözde çöz!” Ya kalkarsa arslan eşikten! Ya parçalarsa sözün sahibini. |
|
9
|
|
|
|
Sessiz sedasız, kendi halinde insanlar. |
|
10
|
|
|
|
Fâtih Sultan Mehmed Han İstanbul’u maddi olarak 21 yaşında fethetmeye muvaffak olmuştur.Zâten bu gerçeği de bilmeyen yok gibidir.Ancak onun asıl fetih yaşı bana göre 19’dur.
|
|
11
|
|
|
|
Erkekler; kadınlardan daha çok sever… Hatta o kadar daha çok severler ki; kişisel arzularını hissetmek yerine onlardan uzak durmayı dahi tercih ederler. |
|
12
|
|
|
|
Uzay'a Sait Faik Abasıyanık ‘’kafasında’’ yazarlar, beraberinde de haham, papaz ve imam göndermek gerek. Niye? Çünkü bu insanlar da Uzay’dan Dünya’ya şöyle bir baksınlar… Güneş’i, Ay’ı, beraberinde Evren’i bir nebze anlasınlar. |
|
13
|
|
|
|
Hem bir bütün olarak hem de her köşesi ayrı bir yaşamdır. Yaşayabilen, tadabilen bilir dtcfli olmanın ayrımını. |
|
14
|
|
|
|
23 Nisan; bir ulusun kurtuluş kararının alındığı gün.
23 Nisan; bir kahramanın ulus için hayatından vazgeçtiği gün.
|
|
15
|
|
|
|
Yağmurlu bir İstanbul’du karşılayan beni.Alıp elimden bahtım kadar kara bavulumu buyur etti, Kızkulesi’ne karşı, yüreğinin en göz alıcı köşesine.Bir başka bakıyordu gözleri, elleri bir başka dokunuyordu saçlarıma, acıyor muydu bana?Gözlerimdek |
|
16
|
|
|
|
Bir emekli olarak, öğretmenler gününü kutlayacağım için üzgünüm. |
|
17
|
|
|
|
-Niye uçmuyor İnci?
-Uçar bir gün… |
|
18
|
|
|
|
Özellikle pandemi sürecinden önce her haftasonu kendime de zaman ayırıp İstanbul’un kitaplara hatta tarihe konu olmuş mahallelerini, sokaklarını motosikletimle yavaşça dolaşır o yazarların hissedip dile getirdiği gibi ben de aynı duyguları yaşamaya çalışırdım…
|
|
19
|
|
|
|
Bazı destanlar
Bazı kahramanlıklar vardır ki ne kelimelerle anlatabilirsiniz
Ne cümleler taşıyabilir onların hikayesini..
Bu kahramanlığı en güzel mısralarla gönül atlasımıza sunan Büyük Şairimiz’in başka bir mısrasında dediği gibi :
-Ağlarım ağlatamam hissederim söyleyemem
Dili yok kalbimin ondan ne kadar bîzârım..
|
|
20
|
|
|
|
En az sizin kadar suçluyum.
Hadi son kez paylaşalım!
Hadi suçlarınızın yarısını verin... |
|