..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Küle değil, ateşe üflemelidir." -Divanü Lügat-it Türk, Savlar
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Politik Olaylar ve Görüşler > Yûşa Irmak




22 Aralık 2023
Chp’nin Psikopatolojisi  
Yûşa Irmak
CHP’nin ve Kemalist tayfanın, askerî vesayet sistemini olumlayıcı tavırlarında herhangi bir değişiklik olup olmadığı, önemini koruyan kışkırtıcı bir mesele olmaya devam ediyor ülkemde..


:EBF:
CHP’nin ve Kemalist tayfanın, askerî vesayet sistemini olumlayıcı tavırlarında herhangi bir değişiklik olup olmadığı, önemini koruyan kışkırtıcı bir mesele olmaya devam ediyor ülkemde..


Hiç şüphesiz, CHP’nin paralı sosyal medya ordusunun Tuzla Piyade Okulu’ndaki fişlemeye destek veren açıklamaları ve hepsi bir yerden, hep bir ağızdan; “Cumhuriyet’i koruyamadınız: Onu biz koruruz!” minvalindeki twitleri iyice sos tadı vermeye başladı. Yahu 100 yıldır bu ülkede söz sahibiydiniz! Ne yaptınız bu ülke ve ordu için? Her darbe girişiminde ordu komutanlarının postallarını yalayıp altlarına yatmaktan gayri ne katkınız oldu ülkeye anlatın da bilelim. Türkiye’de her alanda büyüyen Türk ordusunun şerefli komutanını, milli savunma sanayini uzay ligine çıkartmış bakanını tehdit etmek, hakaret etmek neyin kafasıdır bilemiyorum… Ve hiç utanmadan, sıkılmadan hem “Mustafa Kemal’in askeri” olup hem de şanlı ordunun en tepesine kuduz köpek gibi saldırmayı göze alabilmek… korkunç bir kötülükten başkaca bir şey değil zannımca.

Koca CHP’nin bu asırda payına düşen, ülkenin gelişmesine mani olmak için “siyasi takoz” olmaklığı herhalde! Bu zümrenin ideolojik tavırlarını, görüp okumaktan, vesayetin askerî bürokrasiye emanet edilmesine karşılık tavırlarında en küçük bir değişiklik olmaması esasen kendi seçmenleri açısından da büyük bir kötülük değil midir? CHP’nin, özellikle Kemalistlerin ve yeni genel başkanlarının alçak tehditleri karşısında; “Genç Türk’lerin kendilerini “askerler” olarak metaforlaştırmaları, sivilleşmeye, büyümeye, ilerleme adına bir gıdım yol alamadığının en net göstergesidir bana göre. Zira bilinen şudur ki: İdeoloji bilinçdışı olarak yapılanmıştır ve “Mustafa Kemal”in askerleri” deyişiyle dile getirilen “asker” metaforu, bilinçdışında bastırılmış olan vesayet sisteminin bilinç düzeyine çıkan semptomundan başka bir şey değildir. İstedikleri gibi, istedikleri zaman darbe yapabilecek bir ordu komutanı görmeyi neden bu kadar çok arzu ediyorlar anlam veremiyoruz artık. Yani böyle bir girişimde kendilerine hiç bir şey olmayacağını sanmaları da ayrı bir dosya konusu!

Bu yüzden CHP genel başkanının Savunma Sanayii Bakanı’na yaptığı alçak tehditleri bir lapsus olarak okumak gerek. Zannımca bilinçdışını dışa vuran bu dili tanımamak ayıp olur artık! Freud’un gündelik hayatın psikopatolojisi bağlamında irdelediği semptomlardan biri de bu dildir. Özel’in daha sonra uzatılan mikrofonlara “Cumhuriyet’i bunlardan(AK Parti) korumalıyız. Onu ancak biz koruyoruz!” sözlerine muhataplarının cevap bile vermeyişi taktire şayandır. Özel’in bu Lapsusu te’vile ihtiyac bile duymuyor. Çünkü, Cumhuriyet’i “koruma” görevi, İç Hizmet Kanunu’nun 35.maddesi ile Türk Silahlı Kuvvetleri’ne verildiğinden… Dolayısıyla, Özel’in sözlerinde, muhatabın kim olduğu, zaten hep belliydi. Dahası, muhatabın kim olduğu ne kadar açık idiyse, kim olmadığı da o kadar belliydi. Özel, bu sözlerle sadece askerleri değil, sivil devlet erkânını da kastettiğini öne sürmeye devam ederse parti kitlesinde büyük dağılmalara neden olacağını da görmesi gerekir. Çünkü CHP’nin, sivil görevlileri bile AK Parti hükümetinin “sadık bende”leri olduğunu ve esasen AK Parti’nin, Cumhuriyet’i korumak gibi bir kaygısı olmadığını adı gibi bilir… Elbette CHP’ye göre, AK Parti’nin adamları oldukları için, Özel’in sözlerinin bu noktadan bakıldığında muhatabının AK Parti’nin olması mümkün değildir. Zira, Cumhuriyet’i koruma kaygısı olmayanlara, “Cumhuriyet’i koruyamadınız!” demek dümdüz saçmalıktan başka bir şey değildir.

Evet, bu ülkenin gelişmesinde, ilerlemesinde siyasi takoz olma rolünü üstlenen ve tüm kötülüklerin çıbanbaşı görevini alan CHP’nin, kolektif bilinçdışında, Cumhuriyet’i askerlerin kurduğu, dolayısıyla İç Hizmet Kanunu’nda “Cumhuriyet”i koruma ve kollama görevi’nin TSK’ya verilmesinin bir çelişki teşkil etmediği” düşüncesi bugün hâlâ capcanlı duruyor! Zaten Harp Okulu Marşı da bu sözü destekler. Marşta; “Kanla irfanla kurduk biz bu Cumhuriyeti” kıtasını okuyunca neyin ne olduğunu hemen anlıyorsunuz. Oysa Reisicumhur Mustafa Kemal, 10. Yıl Nutku’nda, Cumhuriyet’i milletin Ordu’yla birlikte kurduğunu bildirmiştir. Nitekim, Demokrat Parti’yi iktidardan alaşağı eden 27 Mayıs 1960 darbesinin CHP tarafından benimsenen sloganı, eğer yanlış hatırlamıyorsam, “Ordu-Millet El ele” idi. En azından 27 Mayıs 1960 darbesine destek veren CHP, bu sloganla Cumhuriyet’i sadece Ordu’nun değil, Ordu’yla milletin birlikte kurduğuna ilişkin yaklaşımını, Gazi Mustafa Kemal‘in sözleriyle şeklen meşrulaştırma imkânına sahipti! Her ne kadar “millet”, Ordu’yla değil de Demokrat Parti ile “el ele” olduğunu 1957 seçimleriyle kanıtlamış olsa bile!..

Peki bugün ne görüyoruz? Görünen o ki CHP bu milletten ümidini kesmiştir… Evet yanlış okumadınız! Kendi azınlıkları ile birlikte diğer tüm kesimi tamamen yok sayan CHP, AK Parti’nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son 20 yılda yaptığı hizmetleri görmezden gelerek, Erdoğan’ın zaten “son başkanlığı” söylemlerine sığınması, yaklaşan yerel seçimlerde iktidara kazandıkları büyükşehirleri tekrar iade etme ihtimalinden endişe duyduklarının da göstergesidir.. O yüzden de, demokratik bir toplumda “millet”siz bir iktidar arzusunu bilinçdışında bastırmak durumunda kalan CHP, ve parti teşkilatının arzusunu Özel’in lapsus’larına ve Kemalist Genç Türklerin sosyal medyada “asker” metaforuyla dışa vurumuna sebep oluyor maalesef…

Gerçekten merak ediyorum. Beyninin üzerine oturan CHP’li bağzı gençlerin ve özellikle Kemalist tayfanın sivilleşmesi için daha neler yapılabilir bu memlekete? Daha doğru bir ifadeyle: bu kesimin zihnindeki, gönlündeki sivilliği olgunlaştırmak adına daha ne yapmak gerek? Atatürk, 1934’e kadar Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal, 1934’ten sonra ise Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür! Sivil bir cumhurbaşkanıdır ve sivil kimlikli cumhurbaşkanına “Paşa” diye hitap etmek de bir lapsus’tur. Yani istedikleri o meşhur vesayeti çağrıştıran bir lapsus! Cemal Gürsel de, Cevdet Sunay da, Fahri Korutürk de “Paşa” idiler! Ama hiç kimse onlara “Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel Paşa”, “Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay Paşa”, veya “Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk Paşa” diye hitap etmedi. Öyleyse neden özellikle Atatürk’e ve İnönü’ye, bugün bile, soyadlarıyla değil de asker kimlikleriyle atıfta bulunulmaya devam edilerek: “ Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal Paşa” veya “Reisicumhur İsmet Paşa” denmeye devam ediliyor acaba? Derdiniz nedir? Anlatın aydınlanalım artık. Zira çok yorulduk bu zırvalarınızdan.

Şayet derdiniz ordunun tekrar istediğiniz gibi darbe yapabilmesi ülkeyi kafalarına göre dizayn edebilmesi ise avucunuzu yalarsınız artık. Böyle bir şeyi denemeyi geçtim, düşüncesi bile çok kelleler alır haberiniz olsun…

Kalın sağlıcakla…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın politik olaylar ve görüşler kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kilidi Açmak
Ben Olsam Ne Yaparım
Chp, Gerçekten ‘demokrat’ Mıdır?
Sorumluluğa Davet
Bir Çatışma Zemini Olarak Kültür
Hizipçi Memur Partisi Chp
Siyasetin Kilidini Açmak
Chp: Eski Hamam, Eski Tas, Eski Nalın, Eski Tarz…
Huzuru Batıda Aramayın!
Aynaya Bakmak

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Seviye
İnsan Bu "X’tir Git" Diyesi de Gelir
Milletlerin Ruhunu Taklit Öldürür
Neyimizi Kaybettik
Sinema Kültürel Meselemiz Haline Ne Zaman Gelecek?
Yarın Bekleyebilir Şiir Kitabı Üzerine
Türk Sinemasının Ezberini Bozan Yönetmen
Dikkat Bu Bir Siyasi Yazıdır!
Aldatmanın Cezası Nasıl Kesilir?
The Man Who Wasn’t There 2001 (Orada Olmayan Adam)

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Geldim [Şiir]
Bir Hicran Nağmesi [Şiir]
Sakin Bir Acı [Şiir]
Sözün Çiçeği [Şiir]
Sevgiliye Hasretle [Şiir]
Geceye Kâside [Şiir]
Benimle Ölür Müsün? [Şiir]
Gözbebeği Turşusu [Şiir]
Beste-i Nigar [Şiir]
Bilemezsiniz [Şiir]


Yûşa Irmak kimdir?

Felsefe ve edebiyat aşığı! Yayıncı, gazeteci ve kitapsever. . .


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Yûşa Irmak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.