• İzEdebiyat > Eleştiri > Tarihsel Olaylar |
101
|
|
|
|
2. Dünya harbinden sonra Alman Kadınları “uçan balonlara” adlarını, adreslerini ve tüm iletişim bilgilerini yazarak, savaşta ölen erkeklerinin yerine geçecek “erkek adayı” aradılar. |
|
102
|
|
|
|
Kimilerine göre o günkü mevcut hükümetin bazılarına göre dışarıdaki ülkelerin tahrikleri ile meydana gelmiş olaylar zinciri şöyle gelişti... |
|
103
|
|
|
|
Devrimi yönetecek, “ne yaptığını bilen”, “bilinçli bir kadro” gerekiyor. Bu bahsettiğimiz “gerekli kadro” maalesef bugün Mısır'da yok. Kimse muhatap olabilecek bir lider bulamıyor. Çünkü yok? Tehlikenin farkında mısınız?
|
|
104
|
|
|
|
Kim ve kaç kişi hatırlıyor ve hatta umursuyor “Filistin’i, Sina’yı, Beyrut’u”? O kadar azımız için önemi kaldı ki. “İnsanlar bıktı” diyorlar ya gülüyorum. İnsan özgürlükten bıkar mı? Hayır, sorun daha derin ve içi |
|
105
|
|
|
|
Bugün Avrupa’da bazı devletler, ayrılmıştır. Yugoslavya, Çekoslovakya gibi ülkeler bölünmüştür. Ama Batılılar bunlara bir şey dememişlerdir. Olaylar karşısında sessiz kalmışlardır. Ama aynı Batılılar, her nedense Kıbrıs’ta iki toplumu birleştirmek istemekte ve bunda ısrarcı olmaktadırlar. |
|
106
|
|
107
|
|
|
|
Ancak soruna çözüm arayışlarındaki farklı yaklaşımlar sorunun kendisinden daha büyük bir sorun haline gelebilmekte. Bu tür düşünürler, tarihinin hemen her döneminde olmuştur… |
|
108
|
|
|
|
Adamın biri kedilere pek düşkünmüş. Bir gün koltuğunun altında şirin bir kedi ile dolaşırken kendisini gören dostları, “ niye kediyi koltuğunun altında dolaştırdığını” sormuşlar. |
|
109
|
|
|
|
-Elçi beyefendi, dedi. Buna rakı, Türk rakısı derler. Moskova'da Kalinin midir, Stalin midir yok ne karın ağrısı ise o herife söyleyin, biz Türk'ler asırlarca Rusya'nın göbeğinde rakı içmiş bir milletiz. İcap ederse yine de içmesini biliriz. Bu kadehi mi Türk milletinin hayrına hiç bir zaman " Rus Bölgesi "derekesine düşmeyecek olan egemenliğimizin şerefine içiyorum. |
|
110
|
|
|
|
1923te Cumhuriyet Devrimleri ile yeni bir toplum kurulurken konusu sadece aşk, meşk, içki, zevk ve eğlence olan geleneksel müzikten de kurtulmak ve ulusal/milli bir müzik oluşturmak haliyle gerekiyordu. Bunun için başvurulacak kaynak saray, mehteran veya tekke müziği olamazdı. Ama kaynak halkın bağrından gelen halk müziği, folklor ve türküler olabilirdi. |
|
111
|
|
|
|
Murat Bardakçı ile Fazıl Say arasındaki " Musıkî İnkılabı" polemiği... |
|
112
|
|
|
|
Sanal bir müze oluşturmanın yanında Topkapı surlarına daha gerçekçi tarihi görsellikler eklenerek fetih anı daha hakiki ve canlı olarak yansıtılabilinir. Ulubatlı Hasan’ın bayrağı diktiği Topkapı surlarına benzeri bir düzenleme fetih bilincini koruma açısından gerekli.
|
|
113
|
|
114
|
|
|
|
Bu yıl 13"ncüsü yapılacak olan “Öldürülen Gazeteciler Günü” 6 Nisan 2009 Pazartesi günü Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından geleneksel hale getirilen etkinliklerle hayat bulacak... |
|
115
|
|
116
|
|
|
|
El yıkayacağım bu hayattan
Yarın kırıncaya kadar aslanlar gibi
hayatın zincirlerini milletin/Ali Şeriati |
|
117
|
|
|
|
Gelelim Emevi İslamcıların “Ebu Zer” söylemleri ile “Selahaddin-i Eyyubi” kahramanlığını birleştiren sentez aymazlığına! |
|
118
|
|
|
|
“Sen bister-i gülde yatasın şevk ile handan
Ben kül döşenem külhan-ı mihnette sebep ne?”/Şehzade Cem’den Sultan Bayezid’e |
|
119
|
|
|
|
Tarih, insanlığın biraz da kendi duygusallığına cevap aradığı ve bu nedenle objektifliği belki de çoğu zaman göz ardı etmesine rağmen ciddi şekilde eleştiriye uğramadan anlayış gördüğü sosyal bilimlerden biridir. İnsan faktöründeki değişkenlik, konuya yaklaşım şeklinde de kendisini göstermiş ve ortaya çıkan bir olayın değerlendirilmesinde farklı açılımlar koymuştur ortaya. Pozitif bilimler gibi değişmez olduğu kabullenilen verilere tarih biliminin sahip olamayışı, yaşanan anın kısalığında, yaşananlara gecikmeden cevap verme zorunluluğu olsa gerektir. Halbuki bir Aristo mantığının işlevselliğinin azalması için aradan yüz yıllar geçerek Newton'lu zamanların gelmesi beklenilmiştir. Newton, ortaya koyduğu felsefi örüntüyle kainatı okumada Aristo pragmatizminden ayrılmış, bilinen eski doğrularla yeni ihtiyaçlara yeni tanımlamalar getirmiştir. Çoğunluğun öncelikli ihtiyaç ve ilgi alanının dışında seyreden bu çalışmaların uzun sürede değişime uğraması belkide bulunanların olağanüstü değerler olmasından çok, bu çalışma ve ilgiyi besleyecek sinerjiyi tabanda bulmanın ortaya koyduğu sıkıntılardır. Buradaki durağanlık, pozitif bilimler üzerindeki saygınlığın azalması gerektiği anlamında alınmamalıdır ele. |
|
120
|
|
|
|
Ya ÜÇ gencecik fidana ne demeli?
Suçları Cumhuriyeti korumak mıydı?
Yoksa hızla büyümeleri sonucu, düşünce ve fikirleri zamanın önünde mi koşmaktaydı? |
|