• ÝzEdebiyat > Öykü > Deneysel |
81
|
|
|
|
“…Doðum yapan her þey diþidir. Kadýnlarýn ezelden beri bildiði kâinatýn dengelerini, erkeklerin de anlamaya baþladýklarý zaman, dünya daha iyi bir dünya olmak üzere deðiþmeye baþlamýþ olacaktýr. -Mohawk Kabilesi-“
|
|
82
|
|
|
|
Sabah yedi çocuklarý ile baþladý gün seyir halinde iki kuþun arkasýndan kurþun hýzýyla kaçan zaman ve farkýnda olunmayacak denli bakmalar. |
|
83
|
|
|
|
Son dizeyi duyabilmek için yüzümü iyice yaklaþtýrdým içki kokan aðzýna. Daha önce bu türlü bir yakýnlýðýmýz hiç olmadý. Sýzmadan, tam anlamýyla sýzmadan son dizeyi de duyabilmekti bütün çabam. Aðzýnýn içinde yuvarlanan, bazen büyüyüp kocaman olan bazen ezilip adeta yassýlaþan kelimeleri ayýrt edebilmek için harcadýðým çabayý, bilmem baþka ne için harcamýþtým? Hayyam’dan Rubailer’miþ. Bilemezdim bunu o zamanlar. Öðrendiðimde de ‘’tabii ya ne olabilirdi ki’’ gibisinden, gülümseme ile karýþýk bir hayýflanma gösterdim. |
|
84
|
|
|
|
Arda, Hamitabat’tan devam edip Yakacýk’a girmeden sola doðru dönüp yukarýdaki Samrý köyüne ulaþtý. Altý kilometrelik yokuþu çýktýktan sonra yamaç bir yerde kurulu olan Samrý köyü bölgenin oldukça eski köylerindendi. Arda seneler önce Samrý’ya; Çaltý’dan yarý toprak yarý þose yolu kullanarak gelmiþti. Çaltý ise yine Sakarya nehrinin kenarýnda dokuz on bin hektar kapalý alanda seracýlýk yapýlan bir belde idi. O zaman Samrý’da içtiði çayýn tadý damaðýnda kalmýþtý. Samrý çoðunlukla hayvancýlýkla uðraþýrdý. Az da olsa meyve olarak genelde kiraz yetiþirdi. Köyün kurulduðu sýrtýn iki tarafýnda evler vardý. Çoðu ahþap ve kerpiç karýþýmý evlerin damlarýnda eski kiremitler vardý. Samrý’nýn köy kahvesinin önündeki bahçeden görünen kayalýklarýn içinde, çukurda kalan Harmanköy’ün Samrý’dan görünmesi imkânsýzdý. |
|
85
|
|
|
|
bir acaiptir sakaldan damlayan dehþet |
|
86
|
|
|
|
Kendini bildin bileli insanlardan utanýyorsun sanki sana söylemiyorlar ama iþte þiþko diyerek gülüyorlar içlerinden...
|
|
87
|
|
|
|
Gelgelelim sana, aþk benim en tatlý günahlarýmdan biriyken, sen bunu bile en zavallý bir halet’i ruhiye içerisinde yaþamayý kanýksýyorsun. Hem de yeryüzünde diþi olan her yaratýðýn güce taptýðýný bilecek kadar akýllý olduðun halde! Aþkýný yansýtýrken kullanacaðýn hal lisanýnýn -seninki gibi- romantik, zayýf ve kuruntulu izlenimler býrakmasý, diþi varlýða ‘Bana eziyet edebilirsin!’ demekten farksýzdýr. Ýnan o da bu fýrsatý sonuna kadar kullanacaktýr. |
|
88
|
|
|
|
Erttemen kenþek erken turdu mallarý,koylardý cemledi,sütlerini savdu,tavuklarman itge karadý.Çaydý salýp sýpradý hazýrladý.kün tuvmay beri bir oyaka bir buyaka cuvurup turgandý.Ketip bayýný, ballardý þagalardý turguttu, anasýman akasý da turdu,hepsi barabar epteklerini cediler. Kisilerge bardak þay yasap berdi.Kene radyodu týnlap oturu ediler. |
|
89
|
|
|
|
Küçük, budist, mutsuz, derisi sarýmtýrak, narin, kukulu kýzlar, kýzlar, kýzlar…
|
|
90
|
|
|
|
Zihnimde bir soru belirdi ve cevabýný kitaplarda, ansiklopedilerde, hatta internette bile bulamýyorum... |
|
91
|
|
|
|
Gürültülü baþlayan bir dostluðun ayný karesiydik, bir albümün ayný anda çekilmiþ resmi.... |
|
92
|
|
|
|
Felsefi kavramlara aðýrlýk vererek yazýlmýþ bir öykü.Romana dönüþtürülmesi gelecek eleþtirilere baðlý. |
|
93
|
|
|
|
Baban namaz kýlmaný söylüyor kendisini ilgilendirmez
ÝLGÝLENDÝRMEZ…
|
|
94
|
|
|
|
Kehribar Tesbihte Saklý Kalan Karýncanýn Minik Yüreði Gibi Benim Yüreðim De Saklý Kaldý |
|
95
|
|
|
|
"batarak geçiyor ihaleyi sekize düþüren kavak aðacý boyundaki tehdit.bakarak dördüncü yýkýlýþý arýyor kupa beyi boyutlarýndaki emperyalist kaplanlar..." |
|
96
|
|
|
|
Ah! Suzan! Ne iþimiz var bu havada çoluk çocuk burada? |
|
97
|
|
|
|
Boþlukta sallanmaktansa, bir patikadan sývýþmalýydým zaman kaybetmeden. |
|
98
|
|
|
|
Bir gün yazar aþýk olduðumu yazdý, ben de aþýk oldum. |
|
99
|
|
|
|
Ýki böceðin yaþam karþýlaþtýrmasý |
|
100
|
|
|
|
“Ýnsan, yeryüzünde, sýð ve bulanýk sularda yaþar. Yetileri böylesine elinden alýnmýþ, kýsýlmýþ, minimalize edilmiþ bir yaratýk asla bir sanat eserinin tespitinde belirleyici rol oynayamaz. Bir eserin takdiri, insanlarýn bayaðý zevklerini uyandýrýp uyandýramamasý ile deðil, onun bir sembole dönüþüp dönüþememesi ile ilintilidir. Bir þaheser kalabalýklara deðil yalnýzca tek ve üstün bir ruha hitap edebilir ki o yüzden kýymeti, dinleyici veya takipçi sürüsüyle ölçülemez. Senin bunu anlayabileceðini sanmýyorum. Ýlahi bir terakki ve sezgi gücüyle anlaþýlabilecek baþka bir atmosferdir bu.” |
|