• İzEdebiyat > Öykü > Deneysel |
241
|
|
|
|
Çok soğuk bir kompartımanda, hücrelerinin yavaş yavaş ısı durumuna uyum gösterdiğini hissederken camdan baktığında güneşi görebilmek fakat sadece görebilmek. Isısını hissedememek... |
|
242
|
|
|
|
konuşmanın değil susmanın anlam kazandığı bir öykü.
Arkamdan bir ses geldi. Aslında duyduğum bir ses sayılmazdı. Çünkü kulağıma gelen müzik eserlerindeki sus gibi bir sessizlikti. Garip bir melodisi vardı ve bu benim çok hoşuma gitmişti.
sadece suslardan oluşan bir şarkı gibi.
Enfes. |
|
243
|
|
|
|
Altmış beş yaşlarında, hayatının boşa geçmişliğinin verdiği bunalım ve ölüm korkusu ile acı çeken bir doktorun iç dünyasına açılan, okurken kendinizden birer parça görebileceğiniz, karamsar temalı biröykü...
(yazı ile ilgili yorumlarınızı yazarsanız sevinirim) |
|
244
|
|
|
|
Geceye masalını okumuş, uyuduğuna emin olduktan sonra da yorganını üzerine kapatmış ve son olarak odanın ışığını söndürmüştü. Ay ise makyaj tazelemek için yüzünü dönmüştü. Artık emin olabilirdi kafasından geçenleri kimsenin göremediğine ve duyamadığına. |
|
245
|
|
|
|
Ücret ne demek? Neyin ücreti bu? Bana ücret mi teklif ediyorsun?
Evet, dedi, sana ücret teklif ediyorum. Paracıklar. Paracıklarını alacaksın ve mutlu olacaksın. Nesi var bunun? Üzerinde düşünmemelisin. Düşünemeden yapmayı istemez misin? Bir kez olsun düşünme hayatında. Parayı al, işine bak. |
|
246
|
|
|
|
Bir boşluğa düşüş anı gibi… Yanı başımdaki nesneler insanlar mı akıyor, ben mi düşüyorum? Ya içimdeki o duygu karmaşasına ne demeli? Bir suçluluk duygusu yapışmıştı yakama. Bir hırsla sıkıyordu boğazımı… |
|
247
|
|
|
|
Az sonra kendini patlatacak olan bir adamın içinde bulunduğu durumu, ruh halini anlatmayı denedim. Fena değil...
"...Yakında bu meydandan telaşla geçip gitmek; meydanı görmemek mümkün olmayacak. Hala yaşayanlar telaş içinde oradan oraya koşuşturacaklar. Ambulans sesleri olacak her tarafta ve polis sesleri de duyulacak tabi. Siren sesleri de... Gazeteciler gelecek hemen. Akşama resmim televizyonlarda olur. Köye haber gider belki. Gider tabi hemen gider. Heyecandan mı bilmem bir ter boşalıyor; sırtım ve yüzüm bir anda sırılsıklam oluyor.
Yapacaklarım sonrasında neler olacağını bilmem kötü aslında. Ortalık kan gölü olacak; ağlayan insanlar olacak. Ağlayan insan görmek dokunmaz ama ağlatıverir beni de. Neyse ki ben görmeyeceğim sonrasını..."
|
|
248
|
|
|
|
Kapıya biraz daha yaslandı. Farklı bir dünyada yaşamayı gerçekten çok isterdi doğrusu... Kapı koluna dirseğini dayayarak zile dokundu, çalmadı ama...
Ve bir anda kapının içine geçti.
|
|
249
|
|
|
|
Denizaltının dibindeki dikenlikte toplanmış binlerce kokuşmuş, kakışmış canavar psişik kokularını bir kibrit çorbası macununun kara yapraklı bir satırına koymuşlardı...... |
|
250
|
|
|
|
kısa bir şey .. belki de değil.. |
|
251
|
|
|
|
Yürüyordu elinde sigara, soğuk, sisli gecede. Bir karartıya yaklaştığını farketti ve adımlarını hızlandırdı. Ne olacaksa bir an önce olmalıydı. Bu onun kaderiydi ve artık yürümemekten sıkılmıştı. Yaşarken de bu böyle olur; hiçbir zaman kontrol edemediğimi |
|
252
|
|
|
|
Seyre dalıyorum tam önümdeki bahçenin geçmişe karışmış yüzyıllık nadide ağaçlarını... Kimi sararmış, kırılmış anılarla dolu dallarını rüzgara satmış, kimi dimdik, kimi de yaslanmış aslında olmayan duvara.
|
|
253
|
|
|
|
Uzaktan sevmek hasretle sevmek ne berbat bir duygudur. Seviyordu, kendine de itiraf edemiyordu
İnsan bu kadar sevebilir mi, acaba O da beni arasıra da olsa düşünüyormu ki böylesi severim derdi
Hastane de gözlerini açmıştı nasıl olmuşsa yaşıyor du birileri bi zaman hastaneye götürmüş ve yaşayabilmiş. Yatağın da doğruldu acaba gelmişmiy di, hayır gelmemişti de taş kalpli bi insan dı, canını kurtarana bile teşekkürsüz dü,
ve o kadın olduğunu da görmüştü üstelik... Olsun dedi böyleymiş kaderim iyi ki ona bir şey olmadı dedi, ilk ve son görüşüm dü öyle oldu dedi. Bir daha adamla ilgili konuşmalar duysada sanki o an öylesi geçen laflar gibi geldi ona, Onu düşünmemeye kitleyebilmişti beynini, evet onu düşünerek yaşamak ızdırap ve öldürücü bu yük gitmişti.
Bu açıdan rahatlamıştı ama ne vapura bindi ne de zaten deniz de olamayacak trene,zamanından çok önce ihtiyarlamış olarak yaşadı en asgari yaşamından, toprağın altına girmeden toprağın üstün de ölmüştü...
|
|
254
|
|
|
|
Köye gelen ziyaretçilerin fotoğrafını çektiği “kır çiçeği toplayan köylü çocuğu”ydu o. Bu iş için doğmuştu. ... |
|
255
|
|
|
|
Ha yavrum,bizim cavcav sokak kapısını açık bulup kaçtıydı. Ezi başından aydeş bi ciba çıkıp zangadanak cavcavın üzerine seyitince cav cav pır dedi uçup gitti. Ben onu arıyom. Sen benim cavcavımı gödünmü diyom |
|
256
|
|
|
|
:-(’F 'in ve insanüstü kakım gücüne sahip erdemli bilge filayaklı sevgilisi, matemetiğin çıkılamaz varolmayan küresinden (nokta) paçayı yırtıp sonsuzluğun kuyruğuna takılmanın bedelini bir önceki maceralarından daha kolay ödemediler |
|
257
|
|
|
|
Zavallı Cameros, yüce bir dağa adını vermelerinden bu yana kaç çizgi geçti acaba? Şimdi hangi petrol atığında fani bedenin?
|
|
258
|
|
|
|
Ben de önemli bir şey sanmıştım. Demek sadece arkadaşsınız, dedi.
Ağzından çıkan sözcükleri son derece alaycı bir ses tonuyla söylemişti. Bakışlarının altında
“Ben daha fazlasını biliyorum. İnsafa gel de şunu doğru düzgün anlat.” der gibi bir yüz ifadesi belirgin olarak okunuyordu. Ona ne anlatacağımı, nereden başlayacağımı bilemiyordum. Derken yeniden söze o başladı. |
|
259
|
|
|
|
Radyoda eski şarkılar çalıyordu ve duygusallaşmak istedim. Böylece ağlayabilirdim. Geceleri ağlamak çok hoşuma giderdi. Fakat tüm çabalarım boşunaydı, kendimi kandırmakta usta olmama rağmen |
|
260
|
|
|
|
Gelirken bir gül almıştımda bana gülümsemiştin, hani sana doğru gelirken hayattan ödünç bir nefes almıştım, insanlar vardı çevremde ve hepsi birine veya birşeylere karşı sevgi besliyordu. Duygular vardı aşkın yanında yanlızlık,umutsuzluğun yanında umut... |
|