..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bazen evrende yalnız olduğumuzu düşünürüm, bazen de olmadığmızı. Her iki durumda da bu düşünce beni afallatır. -Arthur C. Clarke
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
İzEdebiyat - Deneysel
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri

Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  

Sonra Bir Gün
Ahmet Zeytinci
Öykü > Gülmece (Mizah)

Bir varmış, iki yokmuş, üç varmış dört yokmuş, beşin bu işler ile hiç alakası yokmuş, beş o sırada senelik izindeymiş. Develer tellal, pireler berber iken, yavru pireler berber çırağı iken, hem develerin tellallığına hem pirelerin berberliğine, hem de yavru pirelerin berber çıraklığına itiraz çokmuş. İtiraz çoksa da hem develer, hem pireler, hem de yavru pireler hiç mi hiç umursamamışlar bunu. Masal bu ya, adı üstünde işte masal, sen de oku bakalı

[DEVAMI]

 

 


 

 




Arama Motoru


• İzEdebiyat > Öykü > Deneysel
261 
 Beş  (Eda Gökmen)

Köşeyi döndü. Bu yolun hiç anlamı yoktu, öylesine geçilirdi meydana kadar. Evin sokağına geldiğinde bir kez daha düşündü bu ölme işini. Ölmeliydi belki de bu aralar. Eve gidecekti, evin önünde bir ambulans, mahalleli kadınlar kapıda, hepsini yarıp usulca geçecekti aralarından, “çekilin” diyecekti, “yol verin, ben kendisiyim” O sırada apartman kapısından çıkartılmakta olan sedyedeki bedenine yaklaşıp alnına dokunacak, saçlarından geriye doğru okşayıp “geçti” diyecek, fısıldayacaktı kulağına “hiçbir şey iyi falan olmayacak” Beden huzur bulacak, geride kalanlara sadece lanet okuyacaktı. Ambulans gitmişti, evin önündeki kalabalık da dağılmıştı. Sonra anahtarını çıkaracaktı, kapıyı açmaya çalışacak, anahtar girmeyecekti, diğerini deneyecek ama o da olmayacaktı. Hemen girişteki dairenin penceresinden biri kadın uzanıp, “yoklar onlar artık, taşındılar buradan” diyecekti. Kız “adres bıraktılar mı” diye soracak, “evet” diyecekti kadın “cehenneme gittiler!” Teşekkür ederek uzaklaşacaktı kız gülümseyerek gördüğü herkese.
262 
 Kaçış  (Osman Oğuz)

Bu basit öykü denemesi, ilhamını Şükrü Erbaş'ın "Genelev Mektupları" isimli sarsıcı şiirinden aldı. "Tenime yabancılaştım, etime/göğsüme, kollarıma, bacaklarıma" diye başlıyordu o şiir. Peki ya, yabancılaşma nerede başladı? Onu tetikleyen neydi?
263 
 Bir  (Eda Gökmen)

Sayfayı çevirdi, hala diretiyordu bütün bu aslında onu hiç ilgilendirmeyen konuyu anlamaya çalışmakta. Bunu neden yaptığını bilmiyordu, her zamanki gibi devam ediyordu sadece. Hayır yalan söylüyordu, biliyordu neden yaptığını; yapıyordu, çünkü bir yerlerinde onu yakalayacağını umuyordu hikayenin, ya da kendisinin hikayeyi yakalayacağını düşünüyordu, çok istiyordu. Bekliyordu, umuyordu ve bunu hayatın akışına bırakıp gitmek kisvesi altında yapmaktan başka yolu yoktu, acınacak halde olduğunu düşünüyordu.
264 
 Kardırım Taşları  (Kemik Tıkırtıları)

“Kaldırım taşlarının altında kıpırdayan insanlar var! Görmüyor musunuz?!” diyordu titrek sesi.
265 
 Karanlık ve Gece Benim Şiirimdi - 2  (seyfullah ÇALIŞKAN)

Seni sürekli biriyle görüyorum. O kadın kim? diye sordu. - Ha o kadın mı? Hiç kimse değil. İş yerinden bir arkadaşım. - Boşuna kıvırma, istemiyorsan ben seni hiç görmemiş gibi davranayım. Sen de yalan söylemek zorunda kalmazsın. İstersen kapatalım gitsin, dedi.
266 
 Zift Karanlığında Motor Sesleri  (ömer kırat)

muebbetmuhabbet.com adlı sitenin üyesi olan iki kafadar, site forumlarının dar kalıplarını yırtarcasına, doğaçlama bir hikaye yazmaya karar verirler. Yazarlardan "ben" olanın askere gitmek zorunda kalması ile yazının bitirilmesi, diğerine kalmıştır.
267 
 Tanrıların Çocukları  (sabiha)

Zaman; içinde yanmak için kıvranan ateşe kıvılcım, gözlerinden taşmaya susamış düşlere neden, parmaklarından dökülmeye sabırsız cümlelere fırsat olma zamanıdır.
268 
 Ölüm Güzel Şey  (Arzu Menteşeoğlu)

Öldükten sonra cesedimin çürüyüşü, kurtlarla doluşu geliyor aklıma. 'Neden yaşıyorum?' diye düşünüyorum. Bir hiç olmak için mi? Neden çabalamalı, niye yiyip içmeli, kurda kuşa yem olmak için mi?" bunları söyledikten sonra duyulur duyulmaz bir sesle: "Yok
269 
 Bahar Gibi Geliyorsun  (Poyraz Vurgun)

Şimdi bütün kokuları aşkın canlandı yüreğimde, şimdi karıştım bir oldum iste evrenle… Yağmur tanecikleri içindeki yüzüne bakmak ve o baş döndüren dişiliğinin kokusunu almak istesem… ne yani ayıp oluyorsa bırakalım olsun, sen bana bahar gibi geliyorsun…
270 
 Uçiskazdika  (Uçiskazdika)

Büyüklere Masallar
271 
 Gece - Gündüz  (Alp Çetiner)

Sevgili dostum hiçbir zaman anlamadı ki MUHTEŞEM GECELER MUHTEŞEM GÜNLER DOĞURUR. Yaşadığım o saatler, gündüzleri de doya doya yaşamamı sağlıyor.
272 
 Kanatlar  (Barış Umut)

Bir şair, oysa, beş yıldızlı bir otelde kalıyorsa, şair değildir artık.
273 
 İki  (Eda Gökmen)

Pencereye doğru yanaştı, kalın perdeyi çekti, içeri ışık girdi, umudu yaptırıyordu bunu ona, biliyordu. Tül perdeyi çekmedi, öyle öğretilmişti. Mahrem hayatlar tül perdelerini hiç açmazdı. Mahrem bir hayatı var mıydı, galiba yoktu ama kimse bundan söz etmek istemiyordu.
274 
 Dokunuş  (özlem evrim torun)

Her şeyi nedenlerinden arındırır, hayatı kemiklerinden ayırır ve nedensizliğe gömebilirdi aklı. İlla bir sebep soruluyorsa tek heceli kelimeleri seviyordu. Dilin en değerli hazineleriydi tek hamlede söylenen kelimeler: yapılandırmadan, çekimlendirmeden, cümleler oluşturmadan kendini anlatmak istiyordu.
275 
 Pıhtılaşma  (Çağrı Küçükyıldız)

“ Evladım, kalbime istediğinizi yapın; ama Mehlika’mın oturduğu odaya asla girmeyin!” dedi. Cerrahlar birbirlerine baktılar; omuzlar ve kaşlar yukarı kalktı ve indi. İşlerine koyuldular ardından.
276 
 Yolculuk  (Çağrı Küçükyıldız)

Sana bu hikayemle veda ediyorum Mehlika. Bir gün cennetteki evinde seni ziyaret edip sana okuyabilmek için iyi bir insan olmak için çabalıyorum...
277 
 Bölüm II  (Onur Kaderoğlu)

Sonra beklediğim zarf geldi. Sağ olsunlar maaşımı bağlamışlar. Üstelik bir de bankamatik kartı yollamışlar. O gün işe gitmedim. Ondan sonraki günlerde de.
278 
 Uç Uç Böceği  (more )

Uç uç böceği gibi gerçekten dolaştınmı. Bir kola kutusunu ayağınla uzaklara fırlattınmı?. Hiç gerçekten dans ettin mi?.
279 
 Mağaranın Kamburu - 6  (Ömer Faruk Hüsmüllü)

-Sen bilirsin, ama kendini aldatıyor olmayasın! Bak, bir düşünür “en kolay şeyin bir insanın kendini aldatması” olduğunu söylüyor;oysa ben aksi kanaatteyim. Çünkü kişi kendini aldatmış gibi görünse bile aldatamadığının farkındadır.
280 
 Altı  (Eda Gökmen)

Radyoda haber saatiydi, mezat devam ediyordu dünyada, bugün coğrafyaydı konu, geçmişi satmaya devam ediyordu bugün ve yarının da umudu yoktu. Prezervatif kullanıyordu bugün, yarın hiç olmayacaktı. Üremeyi reddeden kadınlar geleceği öldürüyor, bunu da bencil bugünleri adına yapıyordu. Bütün dünya bunu kabullenmiş yarını olmayacak bir yaşamın dününü satıp bugünü yaşamaya çalışıyordu. Kaostu yaşanan, felaket filmlerindeki gibi, göktaşı yola çıkmış herkes ölmeden önceki saatlerini geçiriyordu, satıyor, tüketiyor, korunarak sevişiyor sevişiyor sevişiyordu, sevişmelerin amacı ortadan kalktığından aşk da yoktu, kimse aramıyordu bile.

Önceki Sayfa  1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18  Sonraki Sayfa




son eklenenler
Yeni Gün
YILDIZ AKA
Öykü > Deneysel
Dirahşan
selim çok
Öykü > Deneysel
Efendisiz
selim çok
Öykü > Deneysel
İğde Sokağı
Hacer AKTAŞ
Öykü > Deneysel
81. Çizgi
selim çok
Öykü > Deneysel
Yardım
MUHAMMET ALİ YÜKSEL
Öykü > Deneysel
Selver
Seyfullah ÇALIŞKAN
Öykü > Deneysel

 


 


Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.