"Bilmezlik ile ne hoştum; hayalimde ne güzellik, ne de aşk vardı." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Bildiğimiz gibi bilim sorgulamayı gerektirir.İman ya da din ise şüpheyle, sorgulamayla asla bir arada bulunamaz.Ateşle barutun bir arada bulunamayacağı gibi.Fakat şüphe, sorgulama, bilim için olmazsa olmazdır.Belki de geri kalmışlığımızın ardındaki sırlardan birisi de aslında bilimsel gerçek sınırlarına giren öğrenilerimizi sorgulamaktan adeta korkmamız.Halbuki dini ve inancı sorgulamadıktan sonra, onlara şüpheyle bakmadıktan sonra, bilimsel ve nesnel konulardaki sorgunun hiçbir zararı yoktur ve bu eylem oldukça da faydalıdır.Bu ilerlemenin eskimez deyimiyle inkişaf ve terakkinin olmazsa olmazıdır.Din, inanç ve olumlu gelenekler dışında hiçbir konuda mutaassıp olmamak gerekiyor.İlerlemenin başka da yolu yok. İşte bu sorgulamanın küçük bir numunesini göreceğiz şimdi.Nedir bu “Abur” kelimesinin anlamı?Yıllardır bize öğretildiği gibi gerçekten de anlamsız bir kelime midir bu kelime? Öncelikle bu “abur cubur” kullanımının Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre birinci derecede hangi anlamı ifade ettiğini görelim: abur cubur isim Yararı gözetilmeksizin rast gele yenilen şeyler: "Çocuklara abur cubur yedirmekten sakınılmalıdır."- Kelime grubunun daha sonra aldığı diğer mecaz anlamlar da vardır elbette ama kökende bu kelime öbeğinin “rast gele yenilen şeyler” anlamına geldiğini bir ortaya koyalım.O halde bu kelimelerin anlamları, yemekle, içmekle ilgili olmalıdır. Basit bir araştırmayla bu “Abur” kelimesinin Ermeni dilinde “Çorba” anlamında yaşadığı anlaşılacaktır.O halde muhtemelen bu kelimenin anlamı “sulu yemek” olacaktır.Bunu böyle ortaya koyduktan sonra Ermenice’ye de muhtemelen başka bir dilden geçmiş olan bu kelimenin kökenlerine inmemiz gerekiyor. Bildiğimiz gibi Ermenice içinde çokça Türkçe ve Farsça kelime bulunan bir dildir.Bunu çağdaş Ermeni dilbilimcileri de açıkça ortaya koymaktadır.O halde bu kelimenin kökeni de muhtemelen ya Türkçe ya da Farsça’da var olan bir kelime olmalıdır.Bu arada Türkçe’de yaşamaya devam eden ve “Çok yiyen, içen” anlamına gelen “Obur” kelimesini de bir yere not alalım ileride kullanmak üzere. Şimdi Farsça’da “Ab” kelimesinin “su” anlamına geldiğini biliyoruz.Muhtemelen bu “Ab-ur” kelimesi Farsça “Ab” kelimesinden türetilmiş bir kelimedir.Farsça’da sulu yemekler için bu tür kullanımlar olduğunu biliyoruz.Örneğin Nar Suyu “Ab-e nar” .. Ermenice’de Türkçe ve Farsça etkisinin varlığını sorgulayanlar için de iki can alıcı örnek vereceğim izninizle.. Bir dilde kullanılan ve o dilin değişmezliğinin sembollerinden olan bazı fiiller, bazı kelimeler vardır.İşte Ermenice’de bu kelimeler bile başka dillerden gelmedir.Mesela “gel- “ Ermenice’de “gal-“ şeklindedir ki bu kelimenin kökeni herkesin anlayabileceği gibi Türkçe’dir..Aslında bu tür etkileşimler bütün diller de var.Mesela Türkçe’deki “çorba” kelimesi Arapça aynı anlama gelen “Şurba” kelimesinden bozmadır.Biz Ermenice için bu örnekleri verirken Türkçe diğer dillerden etkilenmemiş demek istemiyoruz doğal olarak.Ancak önümüzde yoğunlaştığımız örneği inceliyoruz değişik açılımlarla. Evet bu “Abur” kelimesi ile Farsça “Ab” kelimesi arasındaki ilişki ortada..Peki bu kelimenin sonundaki “ur” kelimesinin kökeni nedir?Muhtemelen bu kelime “yemek, içmek” anlamında bir kelimedir diye düşünüyoruz.yani “Sulu Yemek” anlamını yakalamaya çalışıyoruz.Hemen Farsça’ya bakıyoruz yine.Görüyoruz ki bu sondaki “ur” kelimesinin kökeni “hur” ya da “hor” kelimesi olmaktadır.Yine bildiğimiz gibi bu kelime “yemek, içmek” anlamlarına gelmektedir.Yani “Abur” kelimesinin aslı “Ab-hur/hor” kelimesidir. Ab-hor > Ab-hur >Ab-ur Dönüşümü ile bu kelimenin kökenini açıklayabiliriz.Az önce not aldığımız “Obur” kelimesini de inceleyelim yeri gelmişken..Bu kelimenin değişimi daha değişik olmuş.Muhtemelen bu “Obur” kelimesi “Abur” kelimesinden daha önce Türkçe’mize girdi ve baştaki “a” sesi de “o” sesine dönüştü.Abur kelimesi ise daha gereken süreci tamamlayamadığı için “Abur” şeklinde kaldı.Zaten onun ikileme şeklinde deyimleşmesi de değişimini engelleyen derin dondurucu görevini yapmıştır.”Obur” kelimesi ise gündelik hayatta ve de bir anlamı ifade edecek şekilde sıkça kullanıldığından değişimine mutad şekilde devam etmiştir.Çünkü “b” gibi dudaksı sesler genellikle önlerindeki düz geniş –a, e- gibi sesleri -o, ö- ye dönüştürürler. A-b-ur > O-b-ur “b” dudaksı sesi “a” sesini “o” sesine dönüştürmüştür..Muhtemelen bundan sonraki aşamada kelimenin değişimi O-vur şeklinde olacaktı.Çünkü “b” sesi de “v” sesine dönüşme eğilimi göstermektedir Türkçe’mizde. Örnek: –bar > var- Obur kelimesi de TDK sözlüğünde: “Gereğinden çok yemek yiyen, doymak bilmeyen (kimse)” şeklinde tanımlanmış.Görüldüğü gibi bu kelime de “çok yiyen, ne bulursa yiyen” anlamlarına geliyor.Bu da bizim bulgularımızla örtüşüyor. Hadi diyelim bu ikilemenin ilk parçası olan “Abur” kelimesinin anlamını ortaya koyduk.İkinci kelimeye anlamsız mı diyeceğiz?Yoksa onun da mı anlamını sorgulayacağız?Herhalde biz ikinci şıkkı tercih edeceğiz.Bizi tanıyanlar da bu ikinci şıkkı tercih edeceğimizi çok iyi bilirler.Gördüğümüz gibi birinci kelime Farsça kökenli bir kelime olarak karşımızda duruyor. İkilemenin ikinci bölümü olan “Cubur” kelimesinin kökenlerine inelim şimdi de.Bugün Türkçe’mizde kullanılan “Çöp” kelimesi ile aynı kökenden bu “Cub” kelimesi..Aslında Türkçe’deki “Çöp” kelimesi de köken itibariyle Farsça’daki “Çub, Cub” kelimesinden gelmekte.TDK’nın sözlüğünde de bu açıkça ortaya konuyor.O halde bu kelimenin gelişimi de şöyle: Cub-hur >Cub-ur ya da Çub-hur > Cub > hur > Cub-ur Şimdi bu “Çöp” –Cub, Çub- kelimesinin TDK sözlüğündeki anlamına bakalım. 1-Saman inceliğinde herhangi bir sap, dal veya tahta parçası 2-Yararsız, pis veya zararlı olduğu için atılan ufak tefek şeylerin hepsi. Bu “Cubur” kelimesinin de anlamı ortaya çıkıyor şimdi.Bu kelime “ en yenilmeyecek, saman, sap, tahta gibi insan için faydası olmayan zararlı, iğrenç yiyecekleri” anlatıyor. Birinci kelime –abur- bütün rast gele içilenleri, ikinci bölüm -cubur- bütün rast gele yenilenleri anlatıyor dediğimizde sorun halloluyor..İki kelime de zamanla bir kelime öbeği oluşturduğu için ikisi de ortak bir anlamı ifade ediyor: “Yararı gözetilmeksizin rast gele yenilen, içilen şeyler” Abur Cubur olmuş oluyor.. Artık daha dikkatli olalım da hem gıdada hem fikirde hem de eylemde “abur cuburdan” kaçınalım. Yeni sorgulamalarda, paylaşımlarda buluşmak dileklerimle… Kaynak: TDK Sözlüğü
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Oğuz Düzgün, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |