• İzEdebiyat > Öykü > Ortamsal |
61
|
|
|
|
Kapali ve yasakci kulturlerin kadinin kisesel ve duygusal acilimini engelledigi bilinmektedir. Sevilen bir kadinin ic dunyasinda soyut bir geziyi anlatmaktadir. |
|
62
|
|
|
|
Doğum sırasında anne ölünce, kalan bebeğin yaşaması için anne sütüne gereksinimi vardır. Eş-dost akraba çevresinde sütünü bu bebekten esirgemeyecek bir gönüllü bulunarak bu sabinin yaşama tutunması sağlanır. Ayrı anne ve babadan olan iki bebek aynı kadının sütünü paylaştıkları için süt kardeşi olmuşlardır ve ayrı cinsten olsalar bile aralarında bir evlilik bağı olamaz. Süt kardeşliği’ nin Anadolu kırsalında bir adı da emişgenliktir ve önemli dayanışma örneği olarak uygulanmaktadır. |
|
63
|
|
|
|
O da, gördüğüne şaşırdı. Şapkasını havaya attı.
Taylar, anasının memesine uzandılar.
Dışarı çıktık. Babamla burun buruna geldik. Dayanamadım, konuştum.
- "Müjde baba!" dedim, "İkiz tayımız var:"
O;
- "Sahi mi?" dedi, ahıra girdi.
Artık aramızdaki soğukluk bitmiş, boşanan, koşan, akın akın akan atlar geri dönmüş, avlumuza, evimize bereket gelmiş, soframız şenlenmişti.
|
|
64
|
|
|
|
Kar yağdığında köyde hayat bitiyordu. Topu topu onbeş hane olan Rüzgarlı Köyü, kış uykusuna yatmıştı.Her canlı mümkün olduğunca az hareket ediyor,koyunlar ısınmak için birbirine sokuluyordu.İnekler yarı uykulu ve bezgin geviş getiriyor, sağılmak için sabırsızlanıyordu.Rüzgarlı Köyü kesif bir tezek kokusu altında kabuğuna çekilmişti.Her haneden hemen her saat başı aynı cümle sızardı çamurlu sokaklara.
|
|
65
|
|
|
|
Abdülrezak’ ın kendisine gelmesi uzun sürmedi… O gece evde yaşanan dramı hiç gündeme getirmedi ve kaşımayı da düşünmedi… Abdülrezzak’ ın bu davranış, diğerleri üzerinde yarı korkulu utangaç ve çekingen etkiler bile oluşturmaya yetti. Olayı böyle karşılamasının nedeni, bir kabullenme mi, yoksa kafasında kurarak geliştirip uygulamaya koymak istediği atılımın engellenmesi endişe mi olduğunu anlayabilmek için atacağı adımlara bakmak yeterlidir… Kendisini toparladıktan bir hafta kadar sonra, ‘ nerede kalmıştık , dercesine konuyu yeniden açtı bir akşam: “ Ne deysiğiz geçende ağnattıklarıma? Ekmek yetmii, aş yetmii! Üstüğüze lazım, başığıza lazım. Bu uzun günnerin arkasından kış gelii! Heç vakit harcamadan işbaşı yapak deyim! ”
|
|
66
|
|
|
|
Table Top Joe - Gülerek Ölen Adam |
|
67
|
|
|
|
Mutluluğun kutusuna doldurulup paketlenen yalancı ayrılıklar yeniymiş gibi satılıyordu kırmızı halılı tezgahların üstünde ve halıların üstündeki o kırmızıların bir önceki hatıralardan kalan son emanet olduğunu bilemezdi daha önce bu yolu kullanmayanlar.Oysa ayrılıklar daha çok yaşıyor insanın toprağa sevdasından.Bu yüzden toprağın son emanetini güller taşıyor hemde en kırmızısından... |
|
68
|
|
|
|
Gülümsedi sanıyorum bir an; karşılık vermek istiyorum sevincine, ben de gülümsüyorum. Sonra asılıyor yüzüm; hüzün! |
|
69
|
|
|
|
Onu öldürdüm katlettim doğam gereği... |
|
70
|
|
|
|
Hayallerimiz ve içine düştüğümüz, beklentilerimizin buluştuğu olanaklar ve koşullar. |
|
71
|
|
|
|
Kolpa-Böyle ayrılık olmaz şarkısını bir hafta boyunca dinledikten sonra yazdığım öykü. |
|
72
|
|
|
|
Küçük tüpün üstündeki çaydanlıkta kaynayan su taşmış, tüpü de söndürmüştü… Koca Kız, ilkin gazı kapatarak demliğe çay koydu, üstüne de kaynar su ekleyerek çayı demlemiş oldu. Ocağı yeniden ateşleyerek, demliğin altındaki büyük çaydanlığa su ekledikten sonra kaynaması için belirli bir sürenin geçmesi gerekiyordu… Koca Kız, tam karşıdan Uyuz Ümmet’ tin yüzüne dönerek, “ Sen hiç lafa ortak olmadın Ümmet! ” dedi. Hiç ara vermeden yeni konuya geçti Koca Kız: “ Ümmet ne oldu sağa? Yüzünde bet beniz kalmamış kele! Gel çıranın dibine, kendin bak! ” dedikten sonra, Ümmet’ in elinden yapışarak gaz lambasının yanına çekerken: “ Lamba camının arkasında değirmi yer aynadır; iyi bak yüzüne! ” diye sürdürüyordu konuşmasını… |
|
73
|
|
|
|
Bahçedeki ebegümeci ve yonca yapraklarına kırağı düştüğü, onların da kırağı giyinip, Edgar Degas' nın balerinleri gibi kırıttığı, tualden ayazı çalmış bir sabah... |
|
74
|
|
|
|
Aynı sanat kurumunda yetişmiş iki farklı karakterin yıllar sonra katşılaştıklarında aralarında oluşan kısa diyaloğun öyküsü |
|
75
|
|
|
|
Önündeki çakıl dikenleri arasından küçük kıpırtı hissetmesiyle kendini toparladı! Zıplayarak kendisinden yana yaklaşmakta olan bir canlının varlığı belli olmuştu İç cebindeki küçük el fenerini yakarak durumu tam anlamak istiyordu. Üs tüste iki kurbağaydı bu! Alttaki kancık olmalı, diye düşündü… Dişi olanı iriceydi, erkeğini rahatlıkla taşıyabiliyordu… Vay anasını, dedi! Kurbağalar, kafasında bir şeyler çağrıştırıyordu. Kalkıp yürüdü… |
|
76
|
|
|
|
...
müptelası olduğu ses ise o sırada gülerek ağlamanın çok güzel olduğunu fısıldıyordu Melisa'nın kulağına... |
|
77
|
|
|
|
seviyorum yaşamayı, seni çok tanımıyorum ama
sende seviyorsun yaşamayı ben senin gözlerinde bunu görüyorum ve
|
|
78
|
|
|
|
Kanalın adı gerekli değil dedik ancak, söz konusu kanalın, otosansürü bu denli önemsediğine göre iktidara uzak duruşlu bir televizyon kanalı olduğu anlaşılmıştır belki! Zira iktidara yakınlığıyla bilinen kanallarda bu kavga bu kadar sansürlenmeden verildiğine göre…. |
|
79
|
|
|
|
Resepsiyona uzanan renksiz ve bakımsız yer yer duvarları nemden dökülen
koridorun sonunda duran masaya vardım |
|
80
|
|
|
|
Ahh sevgili Milena siz Viyanada kederler icindeyken
önümde güzelligini sergileyen bu cicekler,
kus sesleri
öyle aci verici ki.. |
|