• İzEdebiyat > Öykü > Fantastik |
81
|
|
|
|
Ölümsüz olmak.Belki de her insanın aklından geçen bir hayal.Peki bu hayal için ne kadar bedel ödenmeli.İnsan insan olmaktan vazgeçerse ölümsüz olmak anlamlı olurmu |
|
82
|
|
|
|
‘‘Yüzük parmaktan çıktığı zaman geri dönüş yoktur kraliçem’’
Çok aşık bir o kadar da gururlu prens böyle diyordu nişanlısına.
‘‘Emin olmalıyım prens, aşkımdan, sizi sevdiğ |
|
83
|
|
|
|
Bembeyaz Büyük Kanatları Olan Peri |
|
84
|
|
|
|
ÇOK GÜZEL,NARİN AMA GENÇ YAŞINA RAĞMEN YÜZ YILLARCA YAŞAMIŞ BİR İNSAN KADAR BİLGEYDİ. |
|
85
|
|
86
|
|
|
|
Filozof koyunlar aralarında çelişkiye düşmüşler. Bunlar meranın istiklal diye bir semtinde dolaşır, biralarını içer, entelektüel konuşmalar yaparmış. Ama son zamanlarda gerçeklerden o kadar kopmuşlar ki. Meraya yabancılaşmışlar.
|
|
87
|
|
|
|
Kabuklarından çıkarıp düş tarlasına ektiği hayalleri gerçeğin fidesi olmadığından bu yana hayal kurmaktan vaz geçen Bedevi Çoban, düş tarlasını bir kereliğine olsun faal hale getirdiğinde ne ile karşılacağını bilmiyordu.. |
|
88
|
|
|
|
Ötzi’yi Kim, Neden Öldürdü?
Bu isim, Türk dili ve Müslüman belleğine yabancı olmasına rağmen insanlık tarihine ve bilim literatürüne çok yakındır Ötzi.
Günümüz insanı onunla 1991 yılında Avusturya Alplerinde yolunu kaybeden iki Alman turist aracılığıyla tanıştı. İsmini de bilim insanları verdi bu yaşlı Avrupalıya. Batılı için önemli bir bilimsel veri olan Ötzi; aslında bizim için de, peygamberler tarihi bakımından ayrı bir değeri olan Mısır Piramitleri ve Firavun cesedi kadar dikkat çekiciydi. Fakat bu orta yaşlı erkek cesedinin, dinler tarihini insanlığa öğreten coğrafya dışında ortaya çıkması onu Müslüman dünyanın ilgisi dışında bıraktı...
Peki, 5300 yaşında ve bir doğal mumya olan Buz Adam Ötzi’nin Müslüman düşünüşle ne tür bir ilgisi olabilir ki?
Biraz iddialı olmakla birlikte bu mumyayla elde edilmiş verileri; dini düşüncemize göre, antropolojik ve sosyolojik tarihi kökenimizin temel dayanağı olan “Âdem’in İki Oğlu” kıssasının anlaşılmasında ve “tarihte neler olduğu” sorusuna cevap aranmasında bir ipucu olarak görebiliriz…
|
|
89
|
|
|
|
Kaptan Jonin gökdenizlerinin yıllanmış denizkurtlarından biriydi. Bir makine cücesiydi ve hem deniz hem de uçmak ile çok sıkı fıkı, renkli bir yaratılışa sahipti. Cengaver ve değerli bir kaptan, ünlü bir akıncıydı. Tayfaları da en iyilerdendi. Althar ile gezmeye başladığı şu son elli yıldan bu yana ekibi çok ciddi ve kıymetli takviyeler almış ve eski gemisini yenisiyle değiştirmişti. Şey, aslında eski gemisi biraz havaya uçtuğundan, Althar ona yeni bir gemi bulmuştu demek daha doğru da olabilir. Her neyse... |
|
90
|
|
|
|
Gökyüzünden çaldığı mavi renkli bir damla misali tebessümün ikramı yüzünde asılı kalmış bir özlemle başka bir renk olmaya değil başka bir rengi yaratmaya damladığını düşünürken... Bir öncesi bir sonrasının daha boyutuna yükselen hızın kucağında büyüttüğü, keyfaniyetin bekleme isteksizliğinde bir yolculuk, o anda girmişti akli düşlerine. Koyu kara bir renge dokunuyor akli düşün ilk karesinde. Sonra siyahın kaybeden sonsuzluğunda ruhundaki boşlukları dolduruyor. Bildiği kendi sanıyor kendini ama aynı kalamıyordu. O, o olmaya kalkan her acizin hazin akli düşüncesine kapılıveriyordu. Etrafındaki onun kelamlarına saygıyla selam duran ahaliyi gördükçe de bu akli düşünceleri kalbine zehirli bir ok gibi saplanmaya başlıyordu. O söylüyor ahali dinliyor, o söylüyor ahali yapıyordu. Dinlenilmesi ve itaat edilmesi hoşuna gidiyordu işçinin. Bu duygu farkına varmasa da onu adım adım Nemrud yapıyordu. Hatta aklından ondan daha dinlenilir ve daha güçlü olduğunu geçirmemiş değildi. Ancak bu düşüncenin bir duygu olup bedenini, kış mevsiminde karın toprağı sarıp yutması gibi sarmasına izin vermemişti işçi. |
|
91
|
|
|
|
Sıcacık şöminemizdeki neşeli alevler yüzümü aydınlatırken, taş döşemenin önüne oturmuş ellerimi ovuşturuyordum. “Neden kış ayları böyle soğuk olur ki?” diye de düşünüyordum bir yandan... |
|
92
|
|
|
|
“Sessiz bir törenle uğurlandı cesur kral. Başucunda sadece, onu sonsuz aşkıyla seven sadık Arwen vardı.” |
|
93
|
|
|
|
Herkes gibi, kendi meleğinizi kendiniz yaratırsınız. Ve o, hiç de beklemediğiniz bir anda, sizi ziyaret ediverir. Sizi büyülü örtüsüyle kaplar ve öyle bir etkiler ki, gittikten sonra da ondan birşeyler mutlaka kalır. Onu özler, beklersiniz; çünkü o sizden bir parçadır aslında. |
|
94
|
|
95
|
|
|
|
.....Ergun ailesinin salonlarındaki çerçevenin içinde geçirdiği tüm süre boyunca, el ayak çekildikten sonra, bunun neden başına geldiğini düşündü durdu..... |
|
96
|
|
|
|
Kanıyordu ve yardım etmek, kendini öldürmekti. Bundan vazgeçti, üzgün olsa da. |
|
97
|
|
|
|
Bilindiği gibi nevrotik belirtiler gösteren herkese "deli" yaftası giydirmek gerekmez... |
|
98
|
|
|
|
ben havadan bir kuşum bokumla telleri boyayan, sudan balığım hafızamla cinsimi şaşırtan, bilememekten varlık, körelmekten göz ... |
|
99
|
|
|
|
"Bu yaptığının bir bedeli olacak, olmak zorunda." diyordu Einherjar ona şaşkınlıkla ve üzüntüyle bakan Alfur'a. "Ne kadar reddetsen de senin doğru söyleyip söylemediğini anlayamayacağım için yargılanmak üzere yüce Odin'in karşısına çıkacaksın." Alfur, Einherjar'ın bu sözünden sonra kapıldığı şaşkınlık ve korku duygusuyla "Ne, Odin mi?" diyebildi sadece. Einherjar, hala soğukkanlıydı, "Evet, Odin. Zira yaptığın şey, bu büyük suç, bu lanet doğrudan yüce Odin'le ilgili. Bakalım onun karşısında ne yapacaksın?" |
|
100
|
|
|
|
Bir çocuğun yaşının gerektirdiği işleri yapmasına, oyunları oynamasına olanak vermek gerekir. |
|