• İzEdebiyat > Öykü > Fantastik |
121
|
|
|
|
Esinti...
Uzatıyorum. Uzatıyorum… Belki alır okur, birileri daha kendi kelimesini de yanına yapıştırır, diye.
22 Ekim 1990 - 2009
Gülten Ağrıtmış
|
|
122
|
|
|
|
Dikenleri kuyruğunun ucuna kadar devam ediyormuş. İpincecik pençeleri, yeşil bir derisi ve kafasında bir o yana bir bu yana dağılmış on onbeş tane dikeniyle dişi bir ejderhaymış bu... Ejder de gözlerini bu güzellikten bir türlü alamıyormuş yani..! |
|
123
|
|
|
|
Etraf ana baba günüydü, herkes bir yana kaçıyor, kimse kimseyi görmüyordu. |
|
124
|
|
|
|
kaybolmak istediğim bir evren var.sonrası yok... |
|
125
|
|
|
|
Dans bitmiş, ateş sönmüş. |
|
126
|
|
|
|
"Eskiden her şey ateşmiş. Tanrılar her şeyi bir kıvılcımdan yaratmış. Her şey öyle ateşmiş ki, bir zamanlar dünyanın tam göbeğiymiş adına “cehennem” dedikleri. Şimdi ise sönmekte dünyanın bütün ateşgedeleri..." |
|
127
|
|
|
|
Algılarımız otoriteye tehlikeli gelipte bir algı dairesi kurup algı mükellefi olacağımız fantastik öykümüğn ilk bölümü... |
|
128
|
|
|
|
Çocukluğumdan kalan kör bir kedinin öyküsü... |
|
129
|
|
|
|
Dost gülüşünün sıcaklığına merhaba demek için, kıvama gelmiş suyu demliğe boşaltırken bir perinin gamzesi düşünülmelidir. Akabinde demliğe Leyla’nın sırdaşı kara çayı özenle koymalıdır. Ahenk ve rengin merhabası, sımsıcak duygularla bardağa boşaltılmalı ve itinayla içilmelidir renk ve ahenk güzeli.
|
|
130
|
|
|
|
patikadan giderken sonunda beyaz bir eve ulaştım.köşeleri ve alt tarafı yanmış gibi kurumluydu.etrafında biraz dolaştım.Camları ya yırtık bir biçimde perdeli yada buğulu veya kapatılmış.sessizce içeri giriyorum.Tahtalar gıcırdıyor.sanki beni takip eden biri var gibi geliyor.arkama dönüyorum.hiç kimse yok.bir odada yarı yanmış bir sandalye vardı yanındaysa parçalanmış kağıtlar.diğer odada bir çekmece eski bir yatak ve yarısı yanmış eski bir perdeyle kaplı bir pencere.yavaşça üzerlerinde elimi dolaştırdım.arkamdan gelen kadın sesiyle arkama döndüm.yaşlı bir kadın vardı elindeki kolyeye bakıyordu.birden bana dönerek sen burada ne yapıyorsun dedi |
|
131
|
|
|
|
Bir zamanlar havasının, suyunun, ağaçlarının, çiçeklerinin, çimenliklerinin, hayvanlarının ve insanlarının güzelliğiyle meşhur bir ülkede yaşayan çirkin bir adam vardı. Sadece çirkin olmakla kalsa iyi, aynı zamanda kötü kalpli biriydi. Ancak, nasıl fiziksel çirkinlerini bir şekilde örtmeye çalışıyorsa, ruhsal kötülüklerini de aynı şekilde örtmeye çalışırdı, onun çirkin ve kötü olduğunu anlamak çok zordu. Kendisi kötü olduğu gibi başka insanları da sürekli kötülük yapmaya teşvik ederdi.
|
|
132
|
|
133
|
|
|
|
"peki sen karşıma geçerek nelerden bahsediyordun? Acı bir yargısızlık girdabına mı girmiştim sarhoş gövdemle?" |
|
134
|
|
|
|
kurtulmak istediğim anılarım var |
|
135
|
|
|
|
Şimdi durumu biraz daha kavrayabiliyor musun?
- Sanırım evet Erth Usta. Peki benim payıma düşen görev nedir?
- Tabi ki Kral olarak ordunu yönetmen.
|
|
136
|
|
|
|
Aynı saatlerde ninova sarayında başkanın kızı arya yıldızları seyrediyordu.yıldızların içinde kendini belli ederek büyük bir yıldızın kaymasının nedenini biliyordu.yeni bir yıldız doğmuştu.Kız kahverengi saçlarını geriye çektikten sonra ne olur babamlar o yattıktan sonra yıldızı bulmasın diyerek dileğini tuttu.babasının ve adamlarının bulunan yıldızlara ne yaptıklarının biliyordu.yatağına içinden sürekli aynı şeyi tekrar etti.ne olur onu bulmasınlar ne olur o yıldızı bulmasınlar .
|
|
137
|
|
|
|
Olmak istediği kendisi ile yaşadığı kendisi arasındaki farkı artık taşıyamayan Samim... |
|
138
|
|
|
|
Kusurlarımızı da kabullenebildiğimizde...daha doğrusu kusur diye birşey olmadığını sadece stratejiler ve alınması gereken dersler olduğunu görebildiğimizde ....işte belki de o zaman yaşamın ne olduğunu daha iyi anlayacağız |
|
139
|
|
|
|
Alman Bayan Yazar Herta Müller'den ilginç bir öykü daha. |
|
140
|
|
|
|
Onun gibi tevazu sahibi bir insan kolay kolay şikayette bulunmaz. Yıllardır buraya gelir giderim, ancak onun sırtındaki kambur pek dikkatimi çekmezdi. Tâ ki şu ana kadar… Evet düşünüyorum da onun sırtında kambur vardı, hem de iki tane. Ben onun kamburlarına değil, ağzından çıkan hikmet dolu sözlere bakardım. |
|