Kırk Katır mı, Kırk Satır mı? Mutluluk, Onur ve Bölünmek
(Vildan Sevil) 28 Mart 2011 |
Günlük Olaylar |
| |
Dünyayı yöneten, parayı elinde tutan egemenler, petrol ve diğer zenginliklere yeniden el koymak, paylaşmak ve daha önce kendi sattıkları silahları bu savaşlarda tükettirip yerine yenilerini satabilmek için, ülkeleri ve halkları ekmek dilimler gibi bölmek üzere savaşlar başlatıyor. |
|
Yoksa Biz Sürü Müyüz?
(Vildan Sevil) 25 Şubat 2011 |
Toplum |
| |
SÖMÜRÜ ÇARKInı döndürmenin tek yolu değerleri üretenleri yönlendirebilmek, yönetebilmektir. Bu nedenle iktidar olabilmek için yığınla vaat, yalan dökülüyor önümüze. Kanıyoruz...Çünkü aynı talandan pay kapma umudumuz, isteğimiz var. |
|
Evren - Zaman - Hız ve Hız Tutkumuz Üstüne
(Vildan Sevil) 26 Şubat 2011 |
İlişkiler |
| |
HIZ'ı yaşarken, sular, köpükler, yollar, evler, ağaçlar, tüm nesneler, aşka gelir....Şarkılar, türküler söyler, çığlıklar atmaya başlarlar aniden....En kıvrak, en otantik, en erotik, en karmakarışık figürleri içeren bir dans başlar ki...kıvırtmadan duramazsın...O hıza, vücudumuz tam uyum sağlayamasa da, en derinlerinde, hepsine coşkuyla eşlik eder...Ona yetişmeye, uyum sağlamaya çalışır içimizdeki BEN, tinsel yapımız... |
|
Okurun Sevinç Çığlığı ve Yazarın, Kitabın Çilesi
(Vildan Sevil) 6 Nisan 2011 |
Yüzleşme |
| |
İzedebiyat’ın bu iki değerli kalemi, edebiyat tarihimizde sanırım bir ilki gerçekleştiriyorlar. En değerli varlıklarını; beyinlerinden, yüreklerinden damıttıkları yapıtlarını kuşanıp yürüyorlar barikatlara...İnadına, inadına, inadına... |
|
Bir Dinazorun Bitmez Tükenmez Soruları
(Vildan Sevil) 8 Nisan 2011 |
Yüzleşme |
| |
Bağışlayın beni sevgili okur ve yazar dostlarım. Dinazorlar böyledir işte. Bu soruları sorduğum için bana ne derler, hesabını hiç yapmayız. Cahilliğimizden hiç utanmayız. Yaşımız ilerledikçe, insanların kullandığı maske çeşitlerinin çokluğuna tanık olur, şaşırır kalırız. Suçlu bizmişiz gibi hemen kendimize sorarız, bundan bende de var mı, diye. Bulursak indirir çiğneriz. Maskelerimiz azaldıkça iyice cam kavanoza döner, daha hesapsız kitapsız olur, daha saf salak sorular sorar, duvara çarpar, yine de akıllanmayız işte.. |
|
Ahhh İstanbul... Çekme Beni Böyle Kendine Kendine... Yorgunum...
(Vildan Sevil) 13 Nisan 2011 |
İstanbul |
| |
Gençler edepsizce özgürleşmiş mi, yoksa, “Onu yapma, şunu içme, el ele tutuşma, elini sevgilinin omzuna atıp parkta oturma” diyenlere inat, yeni başkaldırı yöntemleri mi geliştirmiş, anlamadım. Metronun yürüyen merdiveninde, ayakta duran sevgilisinin beline bacaklarını, boynuna kollarını dolayıp yapışarak inen genç kızı görünce, benim yorumum yolunu şaşırdı, afalladım kaldım. |
|
Bir Kadın, Sinsi Bir Şiddet ve Bir Yanıt
(Vildan Sevil) 23 Nisan 2011 |
İlişkiler |
| |
Onlarca yıllık, birbirimizin ıcığını cıcığını bildiğimiz az sayıdaki dostlarımdan biridir Nuray. Kadın gibi kadındır. İçi dışı bir. Yalan dolan, riyadan eser bulamazsın. Laf aramızda, arkaik kalıtlarımızdan olan kadınsı oyunları, entrikaları bilinçle reddetmiş,kişiliğiyle var olmaya çalışan, okuyan, özümseyen ve öyle yaşayarak bu dünyada kendine yer bulmaya çalışan bir kızdır. Bu yüzden hayatın çok sillesini yemiş, yiğitçe savaşmıştır. Çok severim, kafa dengidir. Ama hayat işte...Zırt zırt telefonlaşır da sık sık görüşemeyiz. |
|
İpek Nehir, 1 Mayıs, Vay İstanbul...
(Vildan Sevil) 2 Mayıs 2011 |
İstanbul |
| |
Davullar, zurnalar, halaylar, oyunlar, Grup Yorum, Kardeş Türküler...Babaların omuzunda çocuklar..Bebek arabası süren anneler..Derdini anlatmak isteyen, kesinlikle 1.000.000 çok üstünde insan. Konuşmalar başladı, miting bitecek, Gümüşsuyu, Saraçhane, Mecidiyeköy kolları hâlâ uzayıp gidiyor. Gezi alanı da hıncahınç. |
|
Bir Kadın, Sinsi Bir Şiddet ve Bir Yanıt
(Vildan Sevil) 16 Mayıs 2011 |
Yaşam |
| |
Onlarca yıllık, birbirimizin ıcığını cıcığını bildiğimiz az sayıdaki dostlarımdan biridir Nuray. Kadın gibi kadındır. İçi dışı bir. Yalan dolan, riyadan eser bulamazsın. Laf aramızda, arkaik kalıtlarımızdan olan kadınsı oyunları, entrikaları bilinçle reddetmiş,kişiliğiyle var olmaya çalışan, okuyan, özümseyen ve öyle yaşayarak bu dünyada kendine yer bulmaya çalışan bir kızdır. Bu yüzden hayatın çok sillesini yemiş, yiğitçe savaşmıştır. Çok severim, kafa dengidir. Ama hayat işte...Zırt zırt telefonlaşır da sık sık görüşemeyiz. |
|
Aman Allah'ım Ne Günlere Kaldık!..
(Vildan Sevil) 27 Mayıs 2011 |
Günlük Olaylar |
| |
Görücü usulü evlenmeyi reddedip büyüklerimizin dengi dengine bulmadıkları eş seçimlerimiz; kız istenmesini, kızın kendisini mal gibi algılamasına neden olduğu için reddetmemiz; söz kesmelere, nişanlara, tantanalı düğünlere, eşya takı düzmelere burun kıvırmamız gibi davranışlarımızı da anlayamazlardı. Her şeyin bir usulü adabı vardı, kural tanımaz gençlerdi bu yeni yetişen okumuş kızlar |
|
Bir Seçim Kampanyası Monologları Ya da Uzun Sözün Kısası
(Vildan Sevil) 7 Haziran 2011 |
Günlük Olaylar |
| |
Emekli öğretmeni mi sordunuz?..Onun için de “Tabi bu arada bir tanesi de kalp krizi geçirerek, kimliğini bilmiyorum, üzerinde durma gereği de duymuyorum, kalp krizi sonucu ölmüş.” dedi. Ne yani, alt tarafı bir öğretmen parçası..Onu da mı dert edeceğiz?.. |
|
Yazınsal Yaratı Üstüne Fikir Uçuşmaları (I)
(Vildan Sevil) 14 Haziran 2011 |
Sanat |
| |
Yazılı basında, medyada süregiden özgürlük daralması, ona bağlı olarak gelişen yazınsal kabızlık ve tekelleşme, güdümlenme, içe kapanma, internet sitelerinde acemice bir arayışa itti beni. Genelleme yapmama bakmayın. Sözlerim, yazılı basında, vaktiyle bir biçimde yer edinmiş, sayıları iyice azalmış gerçek sanatçıları kapsamıyor. |
|
Benim Güzel Şiirlerim ve Şiirde Eytişim// Yazınsal Yaratı Üstüne Fikir Uçuşmaları (Iıı)
(Vildan Sevil) 15 Haziran 2011 |
İlişkiler |
| |
Çünkü, çiçek, böcek, göğün mavisi, derenin şırıltısı, yaprakların hışırtısı, erguvanlar, bitip tükenmez yarım aşklar, deniz ve dalgalar, kır çiçekleri, içki şişeleri, şişelerin dibi, dibinin dibi/camın içi, martılar...Hayır, tüm bunlar, ozanın özündeki sınırsızlığı doyuramayacaktır. Sınır, ozanın doğasına aykırıdır. |
|
Bir Akşamüstü Çağrışımları
(Vildan Sevil) 20 Haziran 2011 |
Anılar |
| |
Sahile indim. Suadiye yönüne doğru yürüyorum. Güneş arkamda, ters yöne, Moda Burnu’nun üstüne yürüyor. Güzelim Marmara’ya sereserpe serilmiş en az iki bin yaşındaki Prens Adaları. Kim bilir hangi iktidar savaşlarıyla sürgün edilmiş prenslerin diyarı. Marmara’nın, yeşilleri giderek azalan, iki bin yaşındaki yakışıklı delikanlıları. |
|
Postmodern Tanrıça Angelina
(Vildan Sevil) 24 Haziran 2011 |
Yüzleşme |
| |
Brad, çocuğunun anası, sevgilisi Angelina’yı aldattı. Aşklarıyla ünlü çağdaş Afrodit Angelina geri kalır mı?...Tuttu, lezbiyen ilişkilerini basına anlattı. Diğerleri cabası. O, postmodern bir tanrıçaydı. |
|
Ahtapotun Kollarında Bir Adam
(Vildan Sevil) 5 Temmuz 2011 |
Yüzleşme |
| |
O, görmüyor, duymuyor , bilmiyor. Öylece oturuyor. Yatağın iki yanında, çeşitli sıvılarla dolu şeffaf torbalar, yüksek metal askılarda. Hortumlar, hortumlar...Sıvılar vücuda akıyor, oradan aşağıda asılı duran başka torbaya boşalıyor. |
|
Yoldaş General Nereye?.. Daha Karpuz Keseceğdik Yahu...
(Vildan Sevil) 1 Ağustos 2011 |
Günlük Olaylar |
| |
Sevgili okur, bu ülkede, bir gazete var. İlk çıktığında hiç bitip tükenmeyen özlemimle, özgür basın arayışında olan ben “Acaba yeni bir soluk mu?” deyip hemen almış, okumuş, bir süre sonra da fena halde güdülmek istendiğimi anlayıp feryat figan bırakmıştım. Bırakmıştım da derdimi kimseye anlatamamıştım. Sakalım yok ya...(Şimdi de yok ve ne yazık ki hâlâ gereksinim var) |
|
Ant Olsun ve Şart Olsun ki Umursamayacağım!.. Nerde Benim Şu Cımbızla Ayna?..
(Vildan Sevil) 22 Kasım 2011 |
Gülmece (Mizah) |
| |
Allah sizi inandırsın, körkütük aşık olup dişiyi gözlerini kırpmadan kesmekten, tavuğu, ciğeri gözü görmez olan erkekler gördüm. Dişi, afiyetle tavuğa gömülmüş yerken, öylece, kıpırdamadan izleyen erkekler... Bir tanesi, benim Kömür’dü. Hem de ilk aşkıydı bakir Kömür’ümün... Karı da kart ve çirkin bir şey, iyi mi?... Eh, gönül bu, öteki de şans... |
|
Şaşıracak Ne Var Bunda?.. Gözyaşlarının Tadı Başka Başka Olur
(Vildan Sevil) 19 Aralık 2011 |
Sevgi ve Aşk |
| |
Biliyor muydun?... Meşeler, çok güçlüdür. Kökleri, toprağın derinlerine iner ve yayılır. Meşenin bu derinliğe doğru dalışını ve çeperlere açılımını aynı esirgemezlikle kucaklar toprak... Ve ağaç, büyük bir güvenle birleşir toprakla. Güven duymadığı peliti, toprak istemez; pelit güven duymazsa, sereserpe veremez kendini toprağa. |
|
Tek İstekleri Konaklamak ve Doyunmaktı... Oysa...
(Vildan Sevil) 26 Aralık 2011 |
Günlük Olaylar |
| |
“Kendim için istiyorsam, namerdim” diyerek ikiyüzlülük yapmayacağım. Kendim için istiyorum. Çünkü sen, ben’sin; ben sen’im sevgili okur. Hep birlikte göklerin mavi, gri bulutlarıyız.
Hep birlikte; su, toprak, gök, mineral, bitki ve ağaç ve siyanür ve benzin ve ateşiz... Akıl almaz, kan dökücü silahlarız biz... Bebeleri bile gözümüz görmez... Kör, sağır ve dilsiz oluveririz çoğu kez
|
|
Belleğim... Gaddar Belleğim Benim!.. Zalim Belleğim!..
(Vildan Sevil) 5 Ocak 2012 |
İtiraflar |
| |
Facebook’u açıyorum. Uzun süreli gözlemlerden sonra face geyiklerini öğrendim galiba. Bir süre, sanal sanal zaman geçirmek iyi geliyor. İyi geliyorsa, gülüyorsam kırk yılda bir, hoşbuldum valla... Yalnızlıklar yurduna hoşbuldum... “Hoşbuldum anasını satiiim !” değil tabi... Satmasam iyi olur ama Sophie’nin seçimi gibi bir seçim yapacaksam, babasını satmayı yeğlerim doğrusu. |
|
Sadakat
(Vildan Sevil) 7 Ocak 2012 |
İlişkiler |
| |
Akşam olmuş. Tinleri ve bedenleri, birbirini istemiş. Dolamışlar kuyruklarını birbirlerine. Dişi, uzun bir borucuğa benzeyen üreme organını, erkeğin kesesine değdirmiş, akıtmış yumurtalarını. |
|
Kassandra'nın Güncel Kehaneti
(Vildan Sevil) 11 Ocak 2012 |
Günlük Olaylar |
| |
Akşam bana geldi Kassandra. Keramik kupalarımızda kırmızı, sıcak şaraplarımızı yudumlarken anlattı bunları. “Topla kafanı yaz, belki duyurursun” dedi. Yazdım. |
|
Hrant Cinayeti, Davası ve Sorular... Sorular... Sorular...
(Vildan Sevil) 19 Ocak 2012 |
Günlük Olaylar |
| |
Hrant ne istiyordu ? Onun istekleri, dünyayı yöneten güçlerin, Büyük Ortadoğu Projesi’yle yeni sınırlar çizmeye kalkanların, işbirlikçilerinin ve bu coğrafyada yaşayan, emeği ile geçinenlerin hangilerinin çıkarlarıyla çatışıyor; hangilerininkiyle çakışıyor ? Çünkü, davanın, karakollarda bayraklarla resmi çekilip arkası sıvazlanmış bir çocuğun tek suçlu görülerek sonuçlanması, bunun hukuki ölçütlere sığmaması, sanki özellikle uzatıldığı, temcit pilavına döndürülmek istendiğini akla getiriyor. Bundan kimlerin, neden, hangi çıkarları olabilir ? |
|
Yine Tecavüze Uğradım!.. Yine Tecavüz Ettim!..
(Vildan Sevil) 1 Şubat 2012 |
Günlük Olaylar |
| |
İmdiii... Desem ki o Adli Tıp’takilere ve yargıçlara: “Siz zihinsel engelli oldunuz mu? Çocuklarınız var mı ? Kadın, ana oldunuz mu? Tecavüze uğradınız mı?” desem, yargıya hakaret ve müdahale etmiş olurum, demiyorum onun için. |
|
Sen Kaç Kere Doğdun Sevgili Okur?..
(Vildan Sevil) 22 Şubat 2012 |
Anılar |
| |
Tarihi; sıradan insanlar, neferler oluşturur. Koşanlar, düşenler kalkanlar... Konuşanlar susanlar... Düşünenler düşünmeyenler... Üretenler, üretmeden tüketenler... Başkaldıranlar, boyun eğenler... Her şeye karışanlar, hiçbir şeye karışmayanlar... Yönetenler, yönetilenler... “Aslında tarihi sıradan insanlar yazar, onlar ‘parmakla sayılmayanlar/ kırmakla tükenmeyenler’ dir...” dedim. |
|
Delişmen Bahar, Geldi İşte
(Vildan Sevil) 13 Nisan 2012 |
Doğa ve Dünya |
| |
Katmer katmer yapraklı sütleğenler, gül taklidi yapsalar da hep yeşil kalacaklar. Yazık. Oysa nasıl hevesle öykünüyorlar güle.
Sarıyla cilalanmış yapraklarıyla saçkıranlar...
Topluiğne başlı beyaz çiçekleri, ince uzun boyunlarıyla salınan çobançantaları, maviş mügeler, sapsarı lahana çiçekleri, mor mor çiçeklerinden bal akıtan ballıbabalar, morun lacivertle karıştığı araptaşakları, unutmabeniler...
|
|
Her 1 Mayıs'ta Yenilenmek
(Vildan Sevil) 5 Mayıs 2012 |
Günlük Olaylar |
| |
1 Mayıs’a örgütlü bir biçimde katıldıklarına ilk kez tanık olduğum, kocaman pankartlarının ardında, futboldaki sömürüyü algılamış, isyan eden taraftar grupları… Kolejliler ve Vosvosçular… Evet bu örgütlenmeleri, Taksim kutlamalarında, ben ilk kez görüyordum.
Oyuncuların, sinemacıların ve aklınıza gelen her meslek grubunun kortejleri de her zamankinden kalabalıktı…
Güvencesizlik o boyuta gelmiş ki, Güvencesizler Hareketi olarak örgütlenmiş, yürüyordu her yaştan insan.
|
|
Kürtaj Mı?.. Allah Senden Razı Olsun Başbakanım!..
(Vildan Sevil) 1 Haziran 2012 |
Yüzleşme |
| |
Küçücük bir çocukken, kötü havalarda bahçeye çıkamaz, annemle birlikte komşu kadınların toplantılarında zorunlu olarak bulunurdum. Onlar, “Bunlar çocuk nasılsa anlamaz” diye ya da kendi aramızda oyuna daldığımızı düşündüklerinden, yanımızda her konuyu konuşurlardı. “Ah, vah… Nasıl yaptın kız?... Canın yanmadı mı?... Eee sonra ne yaptın?... Canlı mıydı?... Kıpırdadı mı?... Küçücük kan parçası ha?... Sabun mu?... Neee ebegümeci mi?... Hiii hem de şişle ha?...” gibi sözlerin, çocuk düşürme yöntemini anlatmak için kullanıldığını yıllar sonra kavrayacaktım. Beyin kaydediyor ve bir köşede saklıyor demek ki… İtiraf etmeliyim ki, ben de çok meraklı bir çocuktum. Çaktırmadan kulaklar, gözler hep tetikte. |
|
Böyle Bir Şey İşte Yaşamak
(Vildan Sevil) 3 Temmuz 2012 |
İtiraflar |
| |
Seçimin akmaktan yanaysa eğer, başka acılar da çağıracaktır seni…
Bombalanan bir toprakla, yanan börtü böcekle, bitki ve insanla birlikte yanacaksın. Senin de kolun bacağın kopacak, beynin parçalanacak, darma dağınık olacaksın öleceksin.
Ateşe verilen insanların derileriyle birlikte kavrulacak derin, saçların tutuşacak, cayır cayır yanacaksın.
Aldatılan masum bir kadın ya da erkek gibi arkandan saplanan bıçağın acısını duyacak, kaçacaksın.
|
|
(Vildan Sevil) 20 Temmuz 2012 |
Günlük Olaylar |
| |
Börklüce’nin felsefesini, ruhunu, Karaburun yerelinden hareketle, tüm yurtta canlandırma çabalarının son üçüncüsüydü bu etkinlik. “Son üçüncüsü”, diyorum; çünkü, daha önceleri de denenmiş; denenmiş de, suskunluğa itilmiş kaç kez. Börklüce Mustafa adı çıkarılıp, Karaburun Festivaline dönüştürülmüş ince taktiklerle. Yerel ve genel yönetimlerin, çeşitli yöntemleriyle, özellikle 12 Eylül’den sonra daha çok üretilmiş korku virüsü. |
|
Eyvah!.. Postmodern Tanrıça Angelina Yine Geldi. Ateş ve Kan Kokusu Mudur Burnumu Yakan?..
(Vildan Sevil) 14 Eylül 2012 |
Günlük Olaylar |
| |
Ateş ve kan kokusu mudur burnumu yakan?...
Ve biz... Sen, ben, o... Ateşin dumanları arşa yükselmeden henüz, etnik, dinsel, mezhepsel ayrımlarla çatışacak, kısır ideolojik tartışmalarla boğuşup duracak mıyız?...
İzin verecek miyiz çocuklarımızın kan gölünde boğulmasına?...
İzin verecek miyiz topraklarımızın ekmek diler gibi dilimlenmesine ve yok edilmesine?... Hem de gözümüzün içine baka baka, postmodern tanrılar ve tanrıçalar ölüme çağırırken bizleri?...
|
|
Yolunuz Açık Olsun Çocuklar!..
(Vildan Sevil) 19 Haziran 2013 |
Günlük Olaylar |
| |
Onları ilk kez, 2011 Nisan ayında, İstanbul’da, Galatasaray Lisesi önünde görmüştüm. Orada toplanıyorlar, Taksim’e doğru yürümeye çalışıyorlardı.
Cıvıl cıvıl ama öfke doluydular. Biraz şaşkın ve dağınıktılar. Bizlerin alışkın olduğu örgüt, yürüyüş disiplinleri yoktu. Dans eder gibiydiler. Bağırıyorlar, sloganlar atıyorlar, müthiş esprili pankartlar taşıyorlardı.
|
|
Bir Yerlerde Karanfiller Açıyor… Kokusu Buram Buram…
(Vildan Sevil) 23 Haziran 2013 |
Günlük Olaylar |
| |
Bugün, Avrupa ülkelerinde, Latin Amerika’da, Ortadoğu, Yakın Doğu ve Kuzey Afrika’da ve birbirinden farklı biçimde yaşanan başkaldırılara tanık oluyoruz. Küresel egemenler, bunların bir kısmını kendi çıkarlarına göre yönlendirmekte şimdilik başarılı. Başarının sürdürülebilirliği ise ülkelerin gelişmişlik düzeyine ve halkların, sosyo-ekonomik ve kültürel yapısına, bilincine, halkların uyanıştaki hızına göre değişkenlik gösterecek. |
|
Gençlik Nereye Gider?.. Zorbalık Nereye Gider?.. Ya Tarih?..
(Vildan Sevil) 6 Temmuz 2013 |
Yüzleşme |
| |
Namaz kılanları, namaz kılmayan, ateist, agnostik, sosyalist, komünist, demokrat ya da başka inançlardan gençler kolladı. Onlar da diğerlerinin bira içmesine, davranışlarına karışmadı. Tesettürlülerle tesettürsüzler kaynaştı. Sığ bir laiklik anlayışı aşıldığı gibi direnişe katılan dindarlarca da Tanrı’yla ilişkinin giyim kuşamla ölçülemeyeceği anlaşıldı. İnançların ve sembollerin de gerçek değerlerine kavuşacağı günleri muştuladı gençler bize. Artık kimse, eskisi gibi kandıramayacak onları. Darısı büyüklerin başına diyelim. Aslında büyükler, gölge etmesin, gençler başka ihsan istemez diyorum ben. |
|
Senden Bir Şeyler İsteyeyim Mi?.. Ne Dersin?..
(Vildan Sevil) 20 Temmuz 2013 |
İlişkiler |
| |
Artık kızıla dönmüş ay, o kapkaranlık adanın ardından, o kapkaranlık sulara daldığında… Hani o anda… Kızıl karaya dönerken tam da… Tam da o anda işte… Karanlık sular da kızıl kızıl yanar mı acaba?... |
|
Aşksız Bıraktın Bizi Hera, Aşksız Bıraktın Bizi…
(Vildan Sevil) 22 Ekim 2013 |
Sevgi ve Aşk |
| |
Gömülü kaldı aşk ateşi, Hades’e yakın bir yerlerde. Ne Hades’i boylayabildi, ne gün yüzüne çıkabildi. Kimsesiz, yapa yalnız , ancak acıların en derininde, umutsuzlukların en kuytusunda kapkaranlık kaldı o Ateş, söndü o Ateş… Tanrılar, tanrıçalar, yarı tanrılar, satirler, sirenler, Pan’ın flütü… Ormanların perileri Musalar, Nympha'lar, Dionysos…Elbette ölümlüler… Tümü, aşkı aradı döne dolana yeryüzünde. Ekho, kara sevdaya düşüp öldü, ona yüz vermeyen Narkissos yüzünden, tüm kemikleri darmadağın dolup kayalara yapıştı, eko oldu, kayalardan çağırdı aşkı. |
|
Tekinsiz Bir Gece, Dört İdam
(Vildan Sevil) 28 Ocak 2014 |
Anılar |
| |
Kadın, uykuya doymamışlığın ağırlığıyla kahvaltı gürültüsüne uyandı. Musluk başında kuyruğa girip elini yüzünü yıkadı, ayılmaya çalıştı. Ranzasına dönerken, dostluk kurduğu yaşlı, mahpusane kıdemlisi bir mahkum teyze, yavaşça kenara çekti. “Duydun mu, akşam, dört infaz varmış, kimsenin haberi olmamış” dedi. |
|
Birinci Tura İki Kala
(Vildan Sevil) 7 Ağustos 2014 |
Günlük Olaylar |
| |
Yine başarılamaz, sistemin ve küresel güçlerin seçeneklerinden medet umulursa yeni başkanın kısa sürede alaşağı edileceğini ve yeni diktatörlerin yaratılacağını bilelim. Kapitalizmin işleyişi böyle. |
|
"Hakkımda Çok Çirkin Şeyler Söylediler"
(Vildan Sevil) 8 Ağustos 2014 |
Günlük Olaylar |
| |
Maskelerden arınmış gerçek varlığımız bilinçdışımızda yatar, uyur gibi yapar. Bilincimiz, bilinçdışımızdaki en dizginlenmez duygu ve düşüncelerimizi gün yüzüne çıkartmamak, gizlemek için çabalar durur. Ancak oradaki baskın duygu ve düşünceler, bazen bilincin denetimden kaçar, dil sürçmeleri, espriler halinde dile yansır. |
|
N"olur, Beni Sakın Kutsama Papa
(Vildan Sevil) 28 Kasım 2014 |
Din |
| |
Kaçakaksaray’ın ilk yabancı konuğu olarak orada ikamet edenleri kutsayacak mı, bilmiyoruz. Ama Papa Işid konusunda Avrupa Parlamentosunda yaptığı konuşmada, tecavüz eden, kafa kesen, ciğer yiyen “Işid’le diyaloğu kesmeyin” demiş. “Saldırılar durdurulmalı”demiş ama bombalamaya karşı olduğunu belirtmiş. |
|
Fahişelik... Durmadan Büyüyen Bir Pazar
(Vildan Sevil) 4 Aralık 2014 |
Yüzleşme |
| |
İki konser kapıp dünyalığı çıkarmak için muktedirin elini ayağını öpüyorsun. Muteber sanatçısın.
Para için, güç için, o zavallı çirkin başına bir şey gelmesin diye kalemini, beynini, ruhunu satıyorsun. Muteber yazarsın, gazetecisin.
|
|
|
Kıyıyı gözden kaybetmeye cesaret etmedikçe insan, yeni okyanuslar keşfedemez.
Andre Gide
|
|