• İzEdebiyat > Öykü > Beklenmedik |
361
|
|
|
|
Kırgız Edebiyatının şimdiye kadar yarata bildiği en etkili tarihi roman olarak litaratürde ki yerini alan Sıngan Kılıç (Kırılan Kılıç) şimdiye kadar Rusça da dahil olmak üzere bir çok dünya diline çevrilerek büyük ün yapmış ve Türkistan işgalini anlatan n |
|
362
|
|
|
|
Görevini profösyonelce yapan insanlara her zaman saygı duyduğunu anımsadı. |
|
363
|
|
|
|
Temel ve Mahmure ölüm döşeğinde son nefesini vermek üzere olan annelerine aldırmadan sokakta oyun oynuyorlardı. Onlar henüz çocuktular. Ne bilsinlerdi ölümün ne olduğunu. Bildikleri sadece |
|
364
|
|
|
|
Kimse beklemez ki ölümü ya da kimse bilemez ki bi an sonrasında neler olabileceğini. Ve sorumsuzca büyüyen bünyeler bunun kıymetini anlayamayacak kadar yoksun yetişirler düşüncelerden. Bir 'yoksunluk' varsa eğer yer yüzünde, bu yoksunluk onlardadır işte. |
|
365
|
|
366
|
|
|
|
Garip Koyde Yasananlar serisinin 3. kismi. |
|
367
|
|
|
|
Masan da içmemi bekleyen çayı unutuyordum.
Çaycı arkadaş, müdürüm bu üçüncü kez değiştirdiğim çayınız deyince,
Ona mahcup bir edayla bakma zorunda kaldım. Özümlendim.
|
|
368
|
|
|
|
(...)Onu bir başka kızla yere paralel yakaladığında hissettiğini hissetti birden. Göğsü yandı, kalbi içini beyne kustu ve elindeki bıçağı daha sıkı tuttu.
İntihara meyilli annesi amacına ulaşalı epey olmuştu. Annesini nasıl da özlemişti. Onun intiharını |
|
369
|
|
|
|
... Ayla, Mustafa'ya döndü.
“Sen hiç intihar etmeyi düşündün mü?” diye sordu.
Mustafa şaşırmıştı. “Hayır, bu da nereden çıktı şimdi?”
Ayla gülümsedi.
“Ben, Hakkı'nın yanındayken denemiştim. Küvetin içinde bileklerimi kesecektim, vazgeçtim ama.”
“Kapat bu konuyu.”
“Hayır, konuşmalıyız. Bileklerimi kesmekten vazgeçtim, intihardan değil. Küvetin içinde elimle jiletle çırılçıplak yatarken, onu kaybetmeden önce ruhumun orada bir yerde olduğunu hissetmek istedim..." |
|
370
|
|
371
|
|
|
|
Kız var gücüyle kaçmasını sürdürüyordu |
|
372
|
|
|
|
Çakıl taşının hayatıma girdiği gün ve hüzün |
|
373
|
|
|
|
Ve sen her gittiğinde benim ipimi çekiyordun darağacına,gittiğin her şehre benim kokumu,nefesimi götürürken benim mevsimimde yaşıyordun ve yaşamadığın gibi beni de yaşatmadın hep. |
|
374
|
|
|
|
Mutluluk nedir? Maddi imkânlara sahip olmak mı, şans oyunlarından ikramiye kazanmak mı, bir makam elde etmek mi, insanlara hükmetmek mi? Gerçek mutluluk insan yaşamı boyunca geçen her andır. Durup da bir düşünelim: Bir nefes alışta, bir yaprağın nazlı nazlı düşüşünde, bir bitkinin tek bir çiçeğinde ne kadar çok mutluluk duyulacak güzellikler var... |
|
375
|
|
|
|
Garip Köyde Yaşananlar isimli hikayenin devamı |
|
376
|
|
|
|
Sevim, odasının penceresinden Bahadır’ı aylarca izledi. Önceleri bu ona yetiyordu. Sonra, yetmediğini anladı ve daha fazlasını istemeye başladı. Daha fazlası ne olabilirdi? Bu kadarı neden yetmemişti? Sorularını kendine sordu. Daha fazlasının Bahadır’ı yakından görmek olduğuna karar verince de bunu gerçekleştirmenin yollarını aradı. |
|
377
|
|
|
|
Canım yanıyor bazen,büyümek diyorlar buna... |
|
378
|
|
|
|
Bir Ankara geç baharında yazılmıştır.. |
|
379
|
|
|
|
Uzun bir yolculuktu bu. Geri dönüşü olacak mıydı? Yahut dönerse neler değişecekti? Pek düşünmemişti çıkarken yola. Sadece gitmek peşindeydi. Gitmek… Ve alabildiğince uzaklaşmak… Hem kendisini üzen gerçeklerden hem de artık tiksinti veren monoton yaşamından… Bıkmıştı. Uzaklaşmalıydı. |
|
380
|
|
|
|
Bir yolculuktu sadece, geceden sabaha, sabahtan gündüze ve tekrar geceye ve yine sabaha... Sonsuzlukta başlayıp sonsuzlukta biten. Belki bir boşluk, belki sadece Zaman, "gibi"siz ve "belki"siz. |
|