• İzEdebiyat > Öykü > Beklenmedik |
81
|
|
|
|
sıradanlık silsilesi bir kere kırıldı mı, fark edilmeyen tüm sıradışılıklar hayatımızın içinden benliğimize akın eder... |
|
82
|
|
|
|
Peder gözlerini şömineye çevirdi. Uzaklara dalmış gibiydi. İçindeki korkuyu bastırmak istedi. Ateşin içindeki gölgeler boğazına yapışıyordu. Soluk alışı yavaşladı. Geçmişle yeniden yüzleşti. İşkence ile öldürdüğü aileyi, çocukları hatırladı. Öldürdüğü ailenin evini yakıp kaçmıştı. Kaçarken arkasından bağıran sesin yankısı kulaklarındaydı hala’ ’Bir gün seni bulup en sevdiğini alacağım.’’Eliyle göğsünü yokladı. Büyük bir sancı göğsünün orta yerine saplanmıştı. Kızına bir şeyler söylemeye çalıştı ama bundan vazgeçti.Yere yığıldı |
|
83
|
|
|
|
Kapıyı araladı. Sesler yatak odasından geliyordu. Yatak odasındaki ikili arasında konuşmalar geçiyordu. Nihan kapının önünde donup kalmıştı. Bu ses! Bu ses tanıdık bir kişiye aitti. Elleri titreyerek kapı kolunu tuttu... |
|
84
|
|
|
|
Kızlar 16, 17 yaşlarında gösteriyordu. Sonra kendi kızını düşündü bir an. Arkasından kendi ailesini, hatta anneannesini ve dedesini, “Hala değişmemiş aile yaşantısında ki bu durum. Herkes çocuğunu kendi tarafına çekmeye çalışıyor, ne işse” diye geçirdi içinden. “Ben kızıma böyle davranmayacağım diye söz vermiştim kendime ama ben de farklı davranmadım. Eşimle ne zaman ki aram açıldı, çocuğuma yansıttım” dedi kendi kendine. |
|
85
|
|
|
|
Günler geçtikçe cümleler kısalır sandıkça hepsi uzamaya, bu aşksa kısalmaya başladı. Kalemim bu defa senin için köreliyor |
|
86
|
|
|
|
Bulunmaz Hint kumaşıyız ya, kilometrelerce uzanan!
Oysa kim ne yapsın bizi? |
|
87
|
|
|
|
Her takım elbise giyenin öğretmen olduğunu düşünüyor olmalı. Durdum. Çocuğa döndüm, ‘Senin için öğretmen olmamı ister misin?’ dedim.
Yüzüme bakma gereği bile duymadan, topuyla oynamaya devam ederek, ‘Amca sen salak mısın’ dedi.
|
|
88
|
|
|
|
Kolay değildi bir ömür adına karar vermek, bir çırpıda yeni bir yaşamı göze almak. |
|
89
|
|
|
|
Hiç bu kadar ıssız olabilir mi insan, beyninde kelimeler haykırırken?.. Önemsiz, saygısız bir yaşamın kuytusunda beklemek için nefes almak, hiç bu kadar acı verebilir mi?.. |
|
90
|
|
|
|
Soğuk bir gecede başlangıcını rüyada gördüğüm, ortasını ve sonunu yataktan kalkıp bitirdiğim bir öykü |
|
91
|
|
|
|
Didem'e kızdım, onun adına içeyim dedim, telefonda nişanı attım! dedi... içmek için daha güzel bahane mi olur..ama çok içmişim. |
|
92
|
|
|
|
Beyaz bir duvar düşünün. O duvara bakan herkes aslında farklı bir şey görür. Kimisi için o sadece beyaz bir duvardır. Kimisi için ise kırık beyazdır. Bazıları malzemesini, üzerindeki tekstili fark eder. Bazıları ise duvarın boş olduğunu. Birkaç insan vardır ki o duvardaki ufak vida deliklerini fark eder. Bİr başkası ise o duvarın aslında onu bir köşeye kıstırdığını hisseder. Beyaz duvarın boyanması gereklidir kimisi için. Kimisi için ise o duvara birkaç tablo asılmalıdır. Ve çok ender olarak da olsa, bazı insanlar vardır ki o duvarı görmezler bile. İşte bu insanların görebildikleri tek şey o duvarın arkasında ne olduğudur. Ve bu insanların düşündükleri tek şey de o duvarı nasıl kıracaklarıdır. |
|
93
|
|
|
|
Bir anlamsız şekildi yüzümde donup kalan, bir isimsiz hikaye, kelimesiz cümle. Hayattan dolayı değil, hayatta olmanın ağırlığı ile sarsıldığım düşüncesi gelip geçti aklımdan. |
|
94
|
|
|
|
Karısının “Sultan hanım çabuk koşşş! Kakalak!...” diye haykıran sesini duyduğunda günlük gazetelere göz gezdirmekteydi Kudret. Kakalak lafını duyunca midesi ağzına gelir gibi oldu. Hanımının çığlığını işiten deneyimli hizmetçi mutfaktaki işini yarım bırakarak yanlarında bitti ve elindeki ilacı, lüks eşyalarla döşenmiş odanın, kaliteli seramiklerle kaplı zemininde sağa sola koşturan böceğe püskürtmeye başladı |
|
95
|
|
|
|
Alelacele teşekkür eden adam, öne doğru bir adım atarken. “Hemen döneceğim” dedi. Bunu söyleyişinde sanki “Beni bekleyin!” der gibi bir ifade, başını yana eğerek kadını selamlayışında belli belirsiz bir utangaçlık… Arkasından baka kaldı kadın. Hoştu gerçekten. Böylesine kuyruklarda rastlanmayacak kadar zarif ve hoştu… |
|
96
|
|
|
|
Ayağı kapı aralığında bekliyor. Ya şimdi yukardan biri inse, bir kuş gibi kanatlanıp uçacak olsa dışarı. ‘Pardon, bir müsaade,’ dese. Bunu öylesine bir şeymiş gibi söylese. Ne kadar önemli bir şey söylediğinin farkında varmadan. Sabit öylece kalakalsa put gibi. Sonra yavaşça geri çekilse. ‘Buyur, geç.’ dese. Tanrım dışarı çıkmak ne büyük mutluluk! |
|
97
|
|
|
|
Analardır adam eden adamı
aydınlıklardır önümüzde gider.
Sizi de bir ana doğurmadı mı?
Nazım HİKMET
“Ne zamandır bu halde?” diyor esmer bir adam.
“Dün bu halde buldum.” Kadının sesi hüzünlü geliyor. Biri göz kapaklarımı kaldırıp bakıyor. Sararmış parmak araları sası sigara kokuyor. Sesler uzaklaşıyor kulaklarımdan ve kendimden geçiyorum. Ne zamandır bu haldeyim bilmiyorum. Yağmur yağıyor dışarıda. Çinko çatıda dans ediyor damlalar. Ben yine uyuşuk beynimle mücadele halindeyim.
|
|
98
|
|
|
|
Duygularla vedalaşmak keşke kimseyle el sıkışmadan, öpüşmeden, sarılmadan kapının eşiğinden “cümleten allahısmarladık” demek kadar kolay olabilseydi. Daha o kadar çok cümlesi vardı ki. Düşünceleri boş durmuyordu. Sessiz sedasız bir şekilde; yüreğine, ruhuna rastgele bir şeyler karalıyordu. Görünmüyor, okunmuyor olması özelinde hissetmesine engel teşkil etmiyordu. |
|
99
|
|
|
|
Her insanın bir sınırı vardır.Bu sınır aşıldığı an Karşımızdaki kişi tanıdığımız kişi olamaz |
|
100
|
|
|
|
Bütün suç Didem'deydi. Telefonda çocuğu o saçma sözlerle kızdırmasaydı tüm bunlar olmayacaktı. |
|