• İzEdebiyat > Deneme > Din |
501
|
|
|
|
Evrendeki her şeyin belirli bir ölçüyle yaratıldığını ve tüm evrende kusursuz bir dengenin olduğunu, düşündünüz mü?... Veya şu an ayağınızı bastığınız yerkürenin, saatte 1670 kilometre hızla hareket ettiğini... Yeryüzünün süsleri olan çeşit çeşit bitkilerin nasıl yaratıldığını... Çamurlu topraktan tadıyla, kokusuyla ve rengiyle insanın zevkine uygun meyvelerin nasıl olup da çıktığını...Meyvelerin kabuklarının aslında mükemmel birer ambalaj olduğunu... |
|
502
|
|
|
|
Etrafınızda sürekli söylenen, birşeylerden şikayet eden insanlara mutlaka rastlamışsınızdır. Genelde toplumun her kesiminde bu tür insanların varlığına şahit oluruz. Hatta belki biz de o insanlardan biriyizdir. İşler planladığımız gibi gitmediği zaman verdiğimiz tepkiler, kullandığımız sözler ve aklımızdan geçenler, hayata bakışımızın bir resmidir aslında.
|
|
503
|
|
|
|
Bugün yeryüzünde yaşanan savaşların nedeni olarak ‘din’ gösterilmeye çalışılsa da, Yaratılışın ve Evrim Teorisi’nin temelleri göz önüne alındığında tüm çatışmaların nedeni açıkça görülmektedir.
|
|
504
|
|
|
|
Allah ayetlerinde Kendisine ortak koşmayan müminleri kesinlikle inkâr edenlere galip getireceğini ve onların korkularını gidereceğini vaat eder.
|
|
505
|
|
|
|
Şeytanın emrindekiler, Kur’an ayetleri ve iman edenler hakkında alaylı tartışmalar yapar, dini espri ve fıkralara konu ederek inkarlarının bir üstünlük olduğunu düşündürmek isterler. Oysa alay, çaresizliğin ve güçsüzlüğün belirtisidir |
|
506
|
|
|
|
Nefsin verdiği bir diğer telkin de, kişinin ibadetlerini tam olarak yapamıyor olmasına işlerinin yoğunluğunun neden olduğudur. Bu mazeret ise asla geçerli değildir. Kur’an’a tabi olmak isteyen her insan, önceliklerini yine Kur’an’a göre belirlemelidir.
|
|
507
|
|
|
|
Geleceği için yaptığı planların her zaman tasarladığı şekilde gerçekleşmesini bekleyen bir insanın, bir hastalıkla karşılaştığı anda tüm yaşamı alt üst olur. Çünkü yaptığı planlarda hastalık ya da kaza gibi bir olayın yeri yoktur. Her gün binlerce kişinin başına gelebilecek bu gibi olaylarla kendisinin de karşılaşabileceğini hiç düşünmemiştir. |
|
508
|
|
|
|
Allah, kendi öngörümüzle gerçekleşmesi imkansız gibi görünen her şeyi sonsuz gücüyle yaratabilir. Allah sebeplerden münezzehtir ve O, dilediğini dilediği gibi ve dilerse sebepsiz yaratmaya gücü yetendir. |
|
509
|
|
|
|
Rüyalarımız gibi gerçek hayatımızı da zihnimizde yaşarız. İzlediklerimizin rüya olduğunu düşündüren, uyandığımızda kendimizi yatağımızda bulmamızdır. Ancak bir gün bu gördüğümüz yaşamdan çıkıp kendimizi bambaşka bir yerde bulamaz mıyız? |
|
510
|
|
|
|
Günlerin en müstesnasıdır bayramlar… Ortak değerlerimizin en başta gelenidirler. Daha çok bayramlarda hatırlarız birbirimizi; birlik ve beraberlik tavan yapar bu güzel zaman dilimlerinde. Bir başka kenetleniriz bayramlarda. Hasretler geçici olsa da son bulur bu sayılı günlerde. İçimize doğan sevgi güneşi bir başka ısıtır bizi. Hüznümüzü, acımızı ve yalnızlığımızı paylaşarak azaltır; mutluluklarımızı ise paylaşarak çoğaltırız bu kıymetli günlerde. Bayram gelince aramızdaki mesafeler ortadan kalkar, kurumaya yüz tutan tebessümler yeniden yeşerir dudaklarımızda. Gönüllerimize nur, hanelerimize huzur dolar.
|
|
511
|
|
|
|
Yalnızca dünyevi çıkarlar için yaşayan kimseler, daha ölümle karşılaştıkları an yaptıkları seçimin yanlışlığını ve sonsuz olanın, dünya hayatı değil, ahiret hayatı olduğunu anlayacaklardır. Bu kişiler, “Dediler ki: "Bir gün ya da bir günün birazı kadar kaldık…” (Müminun Suresi, 113) ifadesiyle dünya hayatının kısalığını ikrar edecekler, ölümden ve ahiret yurdundan ne denli gaflette yaşamış olduklarına kendileri tanık olacaklardır. |
|
512
|
|
|
|
Uyumadan önceki zaman, insanın bağışlanma dilediği son anlar olabilir. İnanan insan bu gerçeğin bilincinde olduğu ve ölümün her an gelebileceğini asla unutmadığı için -belki de son fırsatı olan- bu anların değerini bilir. İçtenlikle Rabb’ine yönelir, bağışlanma diler; tevbe eder. |
|
513
|
|
|
|
Yalnızca Allah’a kul olduğu ve vicdanını tam kapasite kullandığında insan, kendisini tutsak alan bütün dünyevi putlarından kurtulur, özgürleşir. Allah’a tam bir teslimiyetle teslim olmak, onlarca puta kulluktan kurtulmak; işte bu, insanın tüm bağımlılıklardan gerçek özgürlük ve kurtuluşa ulaşmasıdır.
|
|
514
|
|
|
|
Allah dilemediği sürece hiçbir insan hastalanmaz, işini, mallarını, ailesini yitiremez. Geleceğe dair insanın yaptığı planlara Allah dilememişse kimse müdahale edemez. Ve yine Allah dilemediği sürece, O’nun belirlemiş olduğu vakit gelmeden kimse ölemez. |
|
515
|
|
|
|
Bayram sevinç günüdür. Bizler bu sevinci yalnızca kendi kalplerimizde yaşamak yerine acı, gözyaşı, şiddet, savaş, ekonomik zorluklar ve yoksulluğun gölgesinde yaşayan, bayram sevincine hasret din kardeşlerimizin kalplerine de aynı sevinci koysak? |
|
516
|
|
|
|
Allah’a iman etmeyen insanlar, yaşamlarının dünya hayatıyla sınırlı olduğunu düşündüklerinden dolayı ahiret hayatı için herhangi bir şey yapma gereği duymazlar. Ahireti düşünmeyen bu insanlar zamanlarını boş sözlere dalarak, ne kendilerine ne de çevresindekilere fayda sağlamayacak konuşmalarla ve boş işlerle oyalanarak harcarlar. "Onların kalpleri tutkuyla oyalanmadadır..." |
|
517
|
|
|
|
İnsanlarda asıl sorun Allah’a kesin bilgiyle imandır; iman ve itaat ana iskeleti oluşturur. Allah’a karşı muhabbet, Allah’ı çok sevmek, Allah’tan çok korkmak ve ahirete iman… Hiç kimse tatmin bulmuş melekler gibi olamaz; insanın birçok eksiği vardır. İnsan eksiklerini unuttuğunda ise kendini üstün görmeye başlar.
|
|
518
|
|
|
|
Allah’ın yarattığı kaderde sebepler de sonuçlar da şahit olunan süreç de çirkinlikten, eksiklikten, kusurlardan münezzehtir, zulmedici değildir. Şer gibi görünen de batınında güzellik ve hayır içerir. İnsan, olayların zahirinde kalır zulmeder ancak ilahi kader gerçek sebeplere bakar, adildir. |
|
519
|
|
|
|
Yer, Rabbinin nuruyla parıldadı; (orta yere) kitap kondu; peygamberler ve şahidler getirildi ve aralarında hak ile hüküm verildi, onlar haksızlığa uğratılmazlar. Her bir nefse yaptığının tam karşılığı verildi. |
|
520
|
|
|
|
Tüm bu sistemlerin tesadüfen oluştuğuna inanan kişinin, tesadüfen çalışan beynine, tesadüfen atan kalbine ve tesadüfen çalışan tüm diğer organlarına güvenerek rahatça yaşam sürmesi mümkün müdür?.. |
|