• İzEdebiyat > Deneme > Din |
241
|
|
242
|
|
|
|
Velhasıl-ı kelam, elimizdekiler bunlar Efendim ve Selamün aleyküm ben ahirzaman genci!
Ha bir de ben varım işte. Seni çok sevip ''canan '' olamasam , dünyanın oyuncağı haline gelip
''zahid'' olamasam da Sen'in Haticen olabilsem olur mu ey sevgili?Haticen olmak istiyorum çünkü biliyorum
ki sen en çok onu seviyorsun.
''ne haddine ? '' mi diyorsun .
Tamam kabul ediyorum namazımı aksattım . Ama her seferinde içim yandı ve namazdayken dünyası duran
ömer'in geldi aklıma .Harama da baktım kabul , ama her bakışımda ''ey dünyalı' sen böyle güzelsen
, kainatın gülü nasıl güzeldir '' deyip seni merak ettim |
|
243
|
|
|
|
En büyük mürebbidir Ramazan…
Gün dolanır, aylar geçer, vakitlerden ramazan düşer payımıza. İçimizdeki buzları söker ramazan güneşi. Rumuzun karanlıkları ışığın gücü karşısında silinir gider. Ruhumuzu okşar ramazan esintileri. Gönlümüzün kıyılarına vurur esrik düşünceler. Hayatta her şeyin yeniden başlamasına, ömür defterinden tertemiz bir sayfa açılmasına zemin hazırlar bu zaman dilimi. Yemeden içmeden kesildiğimiz bu mübarek günlerde ruhumuz tıka basa doyar manevî lezzetlerle. On bir ay boyunca uykuda olanlar bile bir aylık uyanıklık devresine girerler. Ramazanın bitişiyle yine gaflet uykusuna dalarlar. Bu kıymetli misafiri kusursuz karşılamak için aylar öncesinden hazırlıklara girişiriz. Herkes kendince hazırlanır ramazana. Bu sayılı günlerin kadrini bilmek ve bu zaman dilimini dolu dolu yaşamak için iç dünyamıza çekidüzen veririz. On bir ayın başıboşluğu oruç günlerinde yerini düzene bırakır. |
|
244
|
|
|
|
İnsan hiçbir bela ve musibeti kendisinden uzak görmemelidir. Bu felaketleri, zarar gören kişiler de bela gelmeden önce muhtemelen kendilerinden uzak görmekteydiler. Her insan dünyada yaşayacağı ortalama 60-70 yıl için, sonsuz hayatını feda etme yanılgısından kurtulmaya çalışmalıdır. Çünkü ‘o gün’ herkes Kahhar olan Allah’ın huzuruna çıkarılacaktır.
|
|
245
|
|
|
|
Taşa kök salmaya çalışan parmakların serüveni... |
|
246
|
|
|
|
Zamanın çok çabuk geçtiğinden hep şikâyet eder dururuz. Bu konuda haksız da sayılmayız. Gerçekten de zaman su gibi akıp geçiyor. Fakat zamanın geçiş hızı, onun içini doldurmayla alakalı bir mevzudur. Siz zamanı dolu dolu yaşarsanız, zaman sanıldığı kadar çabuk geçmez. Zamanı boş meşgalelerle geçirirseniz ondan hiçbir şey anlayamazsınız. |
|
247
|
|
|
|
Gönüllerimizi huzurla dolduran mübarek üç aylar ne de çabuk geçmektedir. Zamanı durdurmak mümkün olmadığına göre bu ayları layık olduğu şekilde değerlendirmek gerekir. Sevap ikliminin gönüllerimizi bayram yerine çevirdiği bu kıymetli zaman dilimlerini gaflet içinde geçirmemek lazım. Bu güzel ve bereketli aylarda gönüllerimize Allah aşkını yerleştirmek, secdelerde Rabbimize yalvarmak, af ve mağfiret dilemek ne kârlı bir iştir. |
|
248
|
|
|
|
Tanrı ve din adına hareket ettiğini iddia edenlerin yaptığı ilk iş, insanları, imanlı - imansız veya dindar-dinsiz olarak iki gruba ayırmak ve bu gruplardan ilkini kayırmak dolayısıyla bunları eşit haklardan yoksun bırakmaktır. Oysa, bu adalet olmadığı gibi bir toplumda benimsenmiş veya kabul edilmiş gibi görünen inançlar da her zaman üstün bir gerçeğin kanıtı değildirler. |
|
249
|
|
|
|
Torun dedesine sorar: “dede insan ömrü ne kadar?” dede cevap verir. “bir ezanla bir namaz arası.” Torun bir anlam veremez dedesinin cevabına “nasıl yani?” der. Dede açıklar: “bak yavrum, insan doğunca ilk iş kulağına ezan okunur, ölünce de son iş olarak ona namaz kılınır, işte insanın ömrü bu ezan ve namaz arasıdır.”
|
|
250
|
|
|
|
Yüce Allah adeta Tekliğini vurgular gibi, her şeyi çift yaratmıştır. Bu, üzerinde derin düşünmemiz gereken bir özelliktir . Tüm bu çiftlerin/zıtlıkların yaratılış hikmeti ise aralarında kıyas yapabilmemiz, şükretmemiz ve güzel ahlaka yönelmemiz için birer vesiledir. |
|
251
|
|
|
|
Bizim söylediklerimiz gönlümüz gibidir.
Güvenelim hislerimize, bitmeyen umutlarla bakalım geleceğe...
Bitmeyen bir öğreniştir vâr oluşlarımız, fani hayatta ve cennette. |
|
252
|
|
|
|
İmtihan için yaratılan olaylarla yüzleşme zamanlarında sabır ve tevekkül gösterir. Bıçak bedene saplanır, acıyı ruh çeker; insan tam tevekküllü olursa acı duymaz. ‘Maddeye olan bağımlılıktan’ kurtulup Allah’a yakın olduğunda insan, tüm sınavlarını nezaket ve sabırla karşılar. |
|
253
|
|
|
|
Samimi insan ruhunu besleyip derinleştirdikçe, Allah’ın sonsuz kudretini ve kendi aczini kavrar. Boyun büker, Rabb’ine teslim olur, O’na kul olur. |
|
254
|
|
|
|
... bu denli üstünlükleri bulunduğu halde;
Neden korunma ihtiyacında, aciz bir bedene sahibiz?.. Neden gözle görülemeyecek kadar küçük mikrop ve virüsler bedenimize zarar verebiliyor?.. Neden yaşamımız süresince sürekli bedenimizi temizlemek, ona bakım yapmak zorundayız?
|
|
255
|
|
|
|
Aşka aşık oldum, aşkı öğrendikten sonra. Tıpkı aşkın kimyası gibi. Kimya Hatun gibi. Bana aşkı öğretti Kimya. Onunla birlikte bende yaşadım o aşkı. Ancak o Aşka ulaştırana yani Şemsine kavuşmuştu. |
|
256
|
|
|
|
“Kim için ibadet yapıyoruz?” Sorusuna kuşkusuz, “Elbette Allah için” deriz. Ama gerçekten öyle mi? İşin özünü kaçırıyoruz bazen. Sohbetler, hizmetler, virt ve namazların kim için olduğu unutularak, bir süre sonra sadece kabukları kalıyor.
|
|
257
|
|
|
|
Boyun eğip itaat etmek için bir başka nedene ihtiyacımız yoktur, Allah için itaat etmeliyiz. Çünkü itaati isteyen, tek büyük güç ve makam sahibi olan Yüce Yaratıcıdır.
|
|
258
|
|
|
|
Sevgiliyle buluşurcasına heyecanla ve bir titreyişle alnım secdeye konmadan önce dünyaya sevda vardı içimde. oysa şimdi ben Ali gibi aşık, Fatıma gibi sadık sana. |
|
259
|
|
|
|
''Dua mü'minin silahıdır.'' derler. Öyle ya Yaradanımıza dualarımız olmasa, O da kullarına niye değer versin. ''Bana dua edin duanıza icabet edeyim.'' demiyor mu hem de? Dua edelim, önce aile efradımıza, çocuklarımıza, ana babalarımıza, sonra akrabalarımıza, komşularımıza ve dahi bütün müminlere... O duaların yüzüsuyu hürmetine, Rahman ve Rahim olan Allah cc. de kötülüklerimizi iyiliklere çevirir belki... |
|
260
|
|
|
|
Kuran'da hükmü kalkan tek bir ayet yoktur. Kuran bir süreç içinde vahyolunsa dahi tek seferde inmiş bir Kitaptır. Allah zamanın ve mekanın dışındadır. Ve gelmiş geçmiş tüm olaylara aynı anda hakimdir. |
|