• İzEdebiyat > Deneme > Din |
341
|
|
|
|
Toplumda inanan insanlar için değerlendirme ölçüsü takva iken, din dışı yaşayan kesimler için kıstas paradır.
Kıstas çarpık olunca kuşkusuz görüşler de çarpık mantığa dayanır. Örneğin kişi, ahlak dışı yaşama sahip olan basit biri de olsa "saygın"dır. |
|
342
|
|
|
|
Günümüzde tüm dünyada genel anlamda büyük bir ahlak çöküntüsü ve dejenerasyon yaşanmaktadır. Özellikle gençler arasında görülen bu yozlaşma toplumların geleceği açısından son derece büyük tehlikeler doğurmaktadır |
|
343
|
|
|
|
Ölümün yakınlığını hissedip Allah’a yönelmek yerine, "ben güçlüyüm", "bunu yenerim", -haşa- "bu benim kaderim olmamalı, bunu değiştireceğim" gibi akıl dışı sözlerle Allah karşısında ne denli acz içinde olduklarını unutur, kendi güçleriyle bu durumu değiştirebileceklerini zannederler. Zor zamanlarda bu kişilerin en çok söyledikleri söz de, "hayata tutunmaktır." |
|
344
|
|
|
|
Derin düşünmenin insana zarar vereceği yönünde yaygın bir inanış vardır. Öyle ki, insanlar birbirlerini “fazla düşünme delirirsin”, “fazla derine dalma boğulursun” gibi sözlerle uyarırlar. Oysa düşünmek, Kuran’da çok fazla sayıda ayetle emredilen bir ibadettir. |
|
345
|
|
|
|
Anne ve çocuğu arasındaki ilk yaşam köprüsü plesentadır; anne bebeğini bu yolla besler. Doğduktan sonra da sütüyle onu doyurur. Anne, çocuğunu bedensel yönden beslediği gibi, ruhsal açıdan eğitmekle de yükümlüdür. Eğitimde ilk aşama ailedir ancak bu süreçte çocuk babadan çok annesiyle bir aradadır. Bu nedenle çocuğun ilk öğretmeni annesidir.
|
|
346
|
|
|
|
Allah’ı yeterince sevmeyen ve O’ndan gereği gibi korkmayan bir toplumda yaygın olarak görülen bazı davranışlar vardır. Zina, hırsızlık, dedikodu, yalan, riya, yolsuzluk… gibi. Bu davranışların Allah tarafından kesin olarak yasaklandığı bilindiği halde, insanların çoğu gereken titizliği göstermezler. Bu durum kişilerin inancının gerçekliği ve gücü ile alakalıdır. Gerçek anlamda inançlı bir insan için Allah’ın tüm emir ve yasakları önemlidir.
|
|
347
|
|
|
|
İnanan insanlarla inkarcılar arasındaki en önemli farklardan biri burada ortaya çıkar. Müminlerin aksine inkarcılar içlerindeki bu kötülüğe teslim olur, nefislerini örter ve tutkularının tutsağı olurlar. Yaşamlarını nefislerinin telkinlerine göre düzenleyen kişiler, adeta içgüdüsel bir yaşam sürerler.
|
|
348
|
|
|
|
Ancak imtihandaki sırları tam olarak kavrayamayan kişilerin sıklıkla sordukları bir soru vardır. “Allah neden kulları için zorluklar yaratır?.. Eğer Allah her şeye gücü yeten ise arzu ettiği takdirde bunu önleyebilmesi gerekir. |
|
349
|
|
|
|
Kararlılık, amaca ulaşmak için engel ve zorlukları aşmak, azimle çaba harcayıp, yapılması gerekenleri tam olarak yerine getirmektir. Bu anlamda kararlılık, müminlerin yaşamları süresince ihtiyaç duydukları ve kendilerine Allah’ın hoşnutluğunu kazandıracak olan üstün bir ahlak özelliğidir. |
|
350
|
|
|
|
Allah’ı seven ve O’ndan korkan müminler, her koşulda kadere tam olarak teslim olurlar. Dünyada yaşadıkları her zorluğun karşılığını ahirette alacaklarını umarak en güzel ahlakı göstermeye çalışırlar. Ve bunda kararlı davranarak asla isyan etmezler.
|
|
351
|
|
|
|
Dünyada yaşanan sıkıntıların asıl kaynağı Allah’tan ve Kur’an’dan uzaklaşılmasıdır. Oysa insanlar Kur’an’a göre yaşam sürdüklerinde mutlu olacaklardır. Ve en önemlisi, Allah dünyanın mutluluğunu hak kitaba uyulup uyulmaması üzerine bağlamıştır.
|
|
352
|
|
|
|
İnsanın fıtratında, kendinden daha üstün bir güce ya da daha üstün olduğunu sandığı bir varlığa tapınma eğilimi vardır. Bu eğilim elbette ki tüm varlıkları, Allah’a meyletmek için var edilmiştir. |
|
353
|
|
|
|
Duygusal kişinin ise aklı flulaşır, doğru kararlar alamaz. Kıskançlık, bencillik ya da büyüklenme gibi nefsani diğer duygular yaşayan insanlar, Allah’ın dosdoğru yolunda yürümek yerine, şeytanın tali yollarına saparlar.
|
|
354
|
|
|
|
Bir saat sonra kalbimizin mühürleneceği söylense, panik halinde dua ederiz. O halde Allah’ın sonsuz merhametiyle yaptığı hatırlatmalardan, çevremizdeki inanan insanların uyarılarından ders çıkarmamız gerektiğini gözardı etmeyelim.
|
|
355
|
|
|
|
Ramazan sadece nefsin değil tüm organların terbiye edildiği aydır. Arınma ayıdır. Vererek bereketlenme ayıdır. Gelirinin ‘ihtiyaçtan artakalanı’ ne kadarsa içinde bir burkuntu duymadan ihtiyaç sahiplerine veren mümin, bunu da Allah’a yakınlaşmak için yapar. Vicdanını kullanarak samimiyetle yapılan infak, Rabb’imiz Katında gerçekten bir yakınlaşma vesilesidir. |
|
356
|
|
|
|
Cep telefonunuza bir mesaj gelse. O an işiniz de olsa merak eder, mesajı okursunuz...
|
|
357
|
|
|
|
Dün, bugün ve yarın… Zaman bir sacayağı misali… Dün geçti, bugün yaşanıyor, yarın henüz gelmedi. Yarının gelme ihtimali ne kadarsa, gelmeme ihtimali de o kadardır. Böyle düşünüp hayatımızı bu minval üzere devam ettirmeliyiz. An, yaşadığımız andır. Yarınlar meçhuldür. Bugünü değerlendir(e)meyip yarına güvenip dayananlar, basiret fakirleridir. İnsanın ömür sermayesinin ne kadar olduğu belli değildir. Resulullah’ın dediği gibi “Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalışmalıyız.” |
|
358
|
|
|
|
Her konuda şükrümüzü yalnızca Allah’a yöneltelim. İçtiğimiz su için bile şükür içinde olalım. Allah, yaşam kaynağımız olan suyu, tadı ve içimi hoş, kokusuz, herkesin damak tadına uygun yaratmıştır. Her insan suyu severek içer; “suyu sevmem” diyen insana rastlayamayız. |
|
359
|
|
|
|
Allah’ın hoşnutluğunu amaç edinmeyenler ve emrettiği güze ahlakı yaşamayanlar, gerçek sevgi gibi bir nimete ulaşamazlar. İnsanların birçoğu sevginin taklidini yapar ve gerçek sevgiyi yaşıyormuş gibi görünmeye çalışır. |
|
360
|
|
|
|
Sabır, sadece zorluklar karşısında değil, hayatın her anında yaşanması gereken güzel bir ahlak özelliğidir.
Sabır; ‘ Rabbin için sabret.’ (Müddessir Suresi,7) ayetinden de anlaşılacağı gibi yalnızca Allah rızası içindir. |
|