• İzEdebiyat > Deneme > Din |
681
|
|
|
|
Kurban, Allah’a yakınlaşmak niyetiyle, O’nun dışındaki her şeyi kurban etmektir. Bizler de Hz. İbrahim(as) ve Hz. İsmail(as) gibi, tam bir teslimiyetle teslim olalım ve o sapasağlam/kopmayan kulba tutunalım…
|
|
682
|
|
|
|
Cenneti umuyorsak çokça umutvar olmalıyız; umut duamız olur. İmtihan mekânı olan dünyada, başımıza her türlü musibet gelebilir. İlacımız ise yalnız O’na sığınmak, yalnız O’ndan yardım dilemektir…
|
|
683
|
|
|
|
Allah’a gönülden bağlanmak; her durum ve koşulda imani bağlılık ve sadakatten vazgeçmeyecek kadar çok sevmek ve O’na karşı içi titreyerek korku duymaktır. Allah’a bu şekilde gönülden bağlanan insan, O’nun hoşnut olmayacağı davranış sergilemekten şiddetle kaçınır. |
|
684
|
|
|
|
Toplumda kadınların ikinci plana atılması, değer görmemesi, ezilmesi, şiddete maruz kalması tüm dünyada yaşanan önemli bir sorundur. Kadınları düşük akıllı ve zayıf karakterli görmeleri kadının toplum içerisinde erkekten daha az değer görmesine neden olmaktadır. |
|
685
|
|
|
|
İman eden insan, bu "ipe tutunurken" arada darbeler alır, sarsılır. Bu, insana, ipine asılmış bir örümceği hatırlatır. Allah’ın sonsuz ilmiyle yarattığı kusursuz bir tasarım olan örümcek ipi de, tutunurken aldığı her darbede çok kısa bir süre döndükten sonra tekrar eski halini alır; örümcek bu nedenle uzun süre sallanmaz. İşte inanan insanın sarıldığı ip de tıpkı örümceğin ipi gibidir, sarsılma süresi kısadır... |
|
686
|
|
|
|
Mekke‘li Müslümanlar, evlerini ve mallarını geride bırakarak Medine’ye hicret etmek zorunda kalmışlardı. Medine‘li Müslümanlar, hicret eden kardeşlerine büyük bir fedakarlıkla yardım etmiş, her şeylerini onlarla paylaşmışlardı. |
|
687
|
|
688
|
|
|
|
Dünyada yaşayan insanların büyük çoğunluğu için hayat sadece bu dünyayla sınırlıdır ve ölümle birlikte herşey sona erecektir. Bu yüzden kendilerini sadece bu dünyanın meşgalelerine adar, ahiretleri için hiçbir şey yapmazlar.
Bazı insanlar ise ahirete inanırlar ancak inandıkları halde Allah yolunda yaşamak yerine dünya hayatının dışta görünenine kapılırlar ve gaflet içinde yaşarlar. |
|
689
|
|
|
|
Dua, önceden ezberlenmiş belli cümleleri –bazen anlamını dahi bilmeden- tekrarlayıp durmak değildir. Kur’an’da açıklanan dua bundan tamamen farklıdır. Dua edilirken, Allah’ın varlığı, birliği, büyüklüğü, gücü, her kulunu sürekli olarak görüp-işittiği gibi hayati konular düşünülmeli ve Allah’ın en hayırlı şekliyle icabet edeceğinin bilincinde olunmalıdır.
|
|
690
|
|
|
|
Allah, inkarcının işlerini zorlaştırır, müminin işlerini ise kolaylaştırır. Dilerse hikmet ve kalplere hitap eden konuşma yeteneği verir. Karşısındaki kişide, o mümini sebep kılarak kalp duyarlılığı yaratır. |
|
691
|
|
|
|
Şefkat, sevgi, barış ve kardeşliği esas aldığımızda, Allah inancı ve sevgisi hakim olduğunda dünya adeta cennete benzeyecektir. Allah’ın dilemesiyle fetih ve zafer geldiği zaman, "sizinle birlikte değil miydik?" diyenlerden olmamak için bu mücadelede herkes safını belirlemelidir. |
|
692
|
|
|
|
Allah’tan yüz çevirerek yaşayan kişi, bu sıkıntı anlarında aczini anlar. Ardından vicdanının sesine kulak verdiğinde ise, hatalarını görür ve kendisini düzeltmeye gayret eder. Zor zamanlar, gerçekleri kavrayan insan için tevbe etmeye ve Allah’a yönelmeye bir fırsattır. |
|
693
|
|
|
|
"Yaş 35, yolun yarısı eder" der şair. Oysa 35 yaş yolun sonu bile olabilir hatta insan 35 yaşını hiç göremeyebilir. Geriye dönüp baktığımızda, yaşadığımız yılların ne kadar da çabuk geçtiğini düşünürüz. Yaşayacağımız yıllar da aynı hızla geçecek unutmayalım. Ki yavaş da geçse ölüm sonunda bizi bulacak... |
|
694
|
|
|
|
Dünyevi herşeyden uzaklaşarak, yalnızca Allah’a yönelen müminler, kaderlerinde meydana gelen olaylardan ders çıkarır, yaşadıkları olaylardaki hikmet ve hayırları görerek Rabb’lerine teslim olurlar. |
|
695
|
|
|
|
İmanı derinleştirmek gerekir; derin iman önemlidir. Mümindeki imanî derinliği gören şeytan ona yanaşamaz. Çünkü şeytan sığdakilere yanaşır, onlarla uğraşır. Allah’ın dediğini yapmadığımızda şeytan yanımızdadır. Kurtulmak için Allah’a yöneliriz. Böylece tüm yaşadıklarımızdan ders alırız ve bozulan fıtratımız değişir, güzelleşir. |
|
696
|
|
|
|
Zaman yine bir nehir misali aktı ve ramazan ayı kapımıza dayandı. Çoğu kişinin dilinde ‘ne de çabuk geçti günler’ yakınması var. Haksız da değiller; zira günler çok hızlı bir tempoda mukadder sona akıyor. Bizlere düşen yakınma değil, yaşadığımız günlerin içini doldurmaktır. Zaten elden gelen de budur. Hiçbirimiz günlerin akışına müdahale edemeyiz.
|
|
697
|
|
|
|
Kişiye vicdanı her an doğruyu söylerken, şeytan hep yanlışı telkin eder. Ancak bunu sezdirmeden, sinsice yapar. Örneğin bir insanı, "sen zaten iyi bir insansın, Müslümansın, cennete gidersin” telkiniyle ibadet etmesine gerek olmadığına inandırmaya çalışır. Kişi, bunun şeytanın kasıtlı planı olduğunu anlamaz, kendi düşünceleri zanneder. Vicdanı insana her zaman gerçek dini yaşamasını söyler ancak şeytanın, nefsi aracılığıyla söyledikleri daha kolay geldiği için birçok kişi onun söylediklerine uyar.
|
|
698
|
|
|
|
İnsanlar arasında yaygın olan bir inanca göre Allah' tan korkmak yerine Allah' ı sevmek yeterli görülür. Bu çarpık anlayış insanı gaflete sürükleyen en önemli nedenlerden biridir. |
|
699
|
|
|
|
İnsanların çoğunun sahip olduğu ortak yanılgılarından biri, çoğunluğun uyduğu şeylerin doğru olduğuna inanmaktır. |
|
700
|
|
|
|
Akıl ve hikmet gözüyle bakabilen bir insan, bir kuşun kanadındaki muhteşem renklerde izlediği sanat karşısında Allah’ın eşsiz ilmine daha yakından tanık olur. Allah, yarattığı tüm canlılara ayetlerini, güzelliklerini yerleştirir ve varlığının delillerini insanlara gösterir. İnsanın her hücresi sevgiye göre kodlanmıştır. İnsandaki Allah aşkı, tüm uzuvlarına yansır; o aşkla bakabilenler, tüm detayları görebilirler. |
|