• İzEdebiyat > Deneme > Anılar |
241
|
|
|
|
Sayın Esra Baykal'ın yazısına ithafen... |
|
242
|
|
|
|
Kadınlar ne ister sorusu aklıma geliyor o an. Bu soruyu okuyan kadınlar cevap olarak “aslında çok şey istemeyiz” diyeceklerdir. Sakın böyle bir cevap vermeyin. İnanın bana hiç samimi olmayacaktır cevabınız.
Bence biz kadınlar çok şey isteriz her zaman. Daha fazlasını hep daha fazlasını almak isteriz.
En çok istediğimiz şey -özgürlük ve yalnız kalmak- o da verilir bize nedense yine yetmez yetinmeyiz, yetinemeyiz.
Yetinmezsiniz işte… |
|
243
|
|
|
|
Sarıyer, şampiyon olamayacak kadar kötü, küme düşmeyecek kadar iyiydi; haftalar ve yıllar boyunca gördüğümüz şeyin bizi umutsuz bir şekilde hayal kırıklığına ve yılgınlığa götüreceğini bildiğimiz halde maçlara gitmeye devam ettik. Aslında oraya ne harika bir futbol ne de çok iyi sonuçlar beklediğimiz için gitmiyorduk. Küçük bir bölümümüz haricinde hepimiz aynı sebepten oradaydık; Sarıyer orada olduğu için biz de vardık! Peki nasıl başlamıştı? |
|
244
|
|
|
|
Shakespeare, bir yandan ağzını şapırdatarak, beğeni misali homurtular içinde kendini zevkin koynuna bırakıverir, öte yandan da kaşla göz arasında gövdeye indirdiği kıymalının yerine yenisini koyması için tertemiz ettiği tabağını anneme uzatırdı.
Sonra , |
|
245
|
|
|
|
Yeter Ki Sen İste Hayatımın Anlamı. Ben Senin İçin Kara Toprak Bile Olurum... |
|
246
|
|
|
|
Lisede son kompozisyon sınwaında konu serbestdi, bende hocamıza bu yazıyı wermiştim. |
|
247
|
|
|
|
Baban kahveden dönerken bize leblebi alırdı. Her akşam korku dolu masallar, her akşam korkudan fal taşı gibi açılmış gözler, her akşam leblebi, kuru üzüm ve badem. Boş kozalaklar yanardı teneke sobada. Her akşam kötü kalpli cadı öldüğünde gece biterdi |
|
248
|
|
|
|
Bir yaz tatilinin son gününde, yurt dışından ailesiyle beraber tatil için geldiği Türkiye'de bırakılan bir çocuğun, o anki duyguları. |
|
249
|
|
|
|
"Yaşanan bir an'dan geriye kalan
siyah beyaz bir fotoğraf" |
|
250
|
|
|
|
Rüzgâr, bir reanimasyon hemşiresi edasıyla canıma can katıyordu. İçinde biriktirdiği havayı cömertçe dışarıya veriyordu. Tertemiz havayı; insanın teninde, saçında, içinde hissetmesinden güzel ne olabilirdi ki. Rüzgâr gelmiş hoş gelmiş safalar getirmiş diyordum ama biraz daha beklersem pencere ile camın macuna kıydırdığı nikahtan tek celsede boşanacağını düşünerek ayağa kalkmış ve cereyan yapan pencereleri istemeyerek de olsa kapatmıştım. |
|
251
|
|
|
|
Kadın, uykuya doymamışlığın ağırlığıyla kahvaltı gürültüsüne uyandı. Musluk başında kuyruğa girip elini yüzünü yıkadı, ayılmaya çalıştı. Ranzasına dönerken, dostluk kurduğu yaşlı, mahpusane kıdemlisi bir mahkum teyze, yavaşça kenara çekti. “Duydun mu, akşam, dört infaz varmış, kimsenin haberi olmamış” dedi. |
|
252
|
|
|
|
İlk kar düştü toprağa… Tabiat beyaz yorganını örttü üstüne. Ne kadar çok zaman geçmiş camda kar düşümünü izlemeyeli… Nefesimin ısısı camı buğularken farkında olmadan bir çöpten çocuk çizmişim parmağımla cama; |
|
253
|
|
|
|
Savaşın içinde olmak, televizyonlarda izlemeten çok ama çok farklı bir psikoloji yaratıyor insanda. Bir paranoya kazanıyorsunuz örneğin. O bölgeden çıkıp tamamıyla başka, savaşın ne olduğunun bile bilinmediği bir yere dahi gitseniz orada yürürken bile bir yerlerden biri çıkıp ateş edecekmiş gibi geliyor. Bu duyguyu görevim bittikten sonra uzun süre yaşayacaktım... |
|
254
|
|
|
|
Aşk, kaç elif miktarı uzundu unuttum. Fecrin alnında ateş vardı, hasret büyüyordu tenimde.
Yağmurun uğramadığı kentleri göz yaşlarımla sulamayı başardım. Ama çocukluğumun hayalleri hep yetim kaldı...
Unuttum nisyan ile malüldüm!
|
|
255
|
|
|
|
Odanda yatacağım bu sefer... |
|
256
|
|
|
|
Güneş doğardı,
Güneş batardı
İnsan yaşardı
Hayat acıydı, Hayat tatlıydı
İnsan alışırdı.
|
|
257
|
|
|
|
Hatıra veya anı. Objelerin, seslerin ve renklerin aklımda uyandırdığı intiba. Diyalog gibi kendimle konuşmalarım ve hesaplaşmam. Zamana karşı ne yapmalıyım neden yapmalıyım? |
|
258
|
|
|
|
Özledim demiştim:
Yağmurları…
Aralıksız yağan karları…
Sımsıcak tarhana çorbalarını…
Kavrulmuş un kokan bulamaçları..
Gerçekten özledim.
|
|
259
|
|
|
|
O sendin bir tanem.Hani vardır ya rüyalara giren ve sonra şekli dahi unutulan melekler.İşte o sendin bir tanem.İyi ki varsın. |
|
260
|
|
|
|
Keşke dedim içimden keşke biz insanlar da birbirimize o kadar güzel bakabilsek! O kadar anlamlı, o kadar sevgi dolu, o kadar içten ve o kadar sıcak… |
|