• İzEdebiyat > Deneme > Anılar |
441
|
|
|
|
Bir kez olsun konus benle.. bir kac kelime de...
En azindan soyle bana ne zaman biteceksin? |
|
442
|
|
|
|
Yaklaşık on dakika sonra,yıllardır öğretmenlik yaptığı okula geldi. Okul bahçesine girdi. Etrafta sanki bir ölüm sessizliği vardı. Her zaman çocukların sesiyle çınlayan bahçe,bugün sessizdi. Kendisini görünce önüne koşan,”Günaydın Öğretmenim. |
|
443
|
|
|
|
Birlik, beraberlik ve ümmet olma bilinciyle bir araya getirilen iftar yemeği... |
|
444
|
|
|
|
Bazen söğüt ağacına benzersin. Hep aşağı çeker seni kaderin. Ellerin duaya kalkamayacak kadar yorgun düşer. Suya düşer gölgen ve yaprakların. Suya düşer ayın silüeti. Suya düşer hayallerin. Hep düşmeleri görürsün de talihine seni yüceltecek bir şey düşmez. Bir söğüt ağacı gibi hep boynun bükük olur. Yanında çamlar boy boy uzanır. Yüreğinde hasret uzar, yollar uzar, gökyüzü uzar; yakınında bir vefa bir sefa bulamazsın. Kavuşamazsın lastiğin ucundaki mutluluğa. Lastik sürekli uzar; ama sen hep bodur kalırsın. Bir çöl yalnızlığı yaşarsın. |
|
445
|
|
|
|
Halimin dirliği, nefesimin şenliği,
Ruhumun mizan şahitliğinde kefilimdi |
|
446
|
|
|
|
az önce oturduğun sandalye boş. içtiğin çayın bardağı boş. yüreğimse senle dolu. neden bir sandalye gibi senin yokluğunu kabullenemiyorum. |
|
447
|
|
|
|
Özgür olduğunuz halde tutsak oldunuz mu ? Ben oldum.Hemde çoğu defa.Öldüm ,dirildim tekrar öldüm.Her dostumdan,çevremdekilerden ailemden birer kurşun yedim.Tam kalbime isabet.Ama ölemedim.Çünkü ölmeyide beceremedim. |
|
448
|
|
|
|
Böyle sürpriz olur mu hiç ! |
|
449
|
|
|
|
Yorgunluğum artıyor anıları bir bir geçirirken zihnimden
Film şeridi gibi geçerken hatayım gözlerimin önünden... |
|
450
|
|
|
|
Bu soruyla aklıma İngilizce Hocam Necla Hanım’ın anlattıkları geldi aklıma:
“Orta Amerika’da yaşamış İnkaların uygarlığını araştırmak üzere ziyaret etmek isteyen arkeologlar, yerli rehberler eşliğinde yola çıkmışlar. Kısa bir süre sonra oldukça yüksek dağın tepesine kurulu İnka tapınaklarına daha varmadan, yerli rehberler aralarında fısıldaştıktan sonra yere oturuyorlar. Beklemeye başlıyorlar. Bu duruma oldukça şaşıran arkeologlar bir anlam veremeyip yerli rehberlerin en yaşlısına soruyorlar: |
|
451
|
|
|
|
Genç iken hiç ölmeyeceğimi düşünürdüm. Şimdi öyle düşünememek için bir neden daha oldu. |
|
452
|
|
|
|
Bir kere hasret girmesin yüreğe;bir bulaştı mı izi kalır ve gönül her gidenin peşinden hasret gelecek sanır.
Bir hasret taşıyorsan yürekte o yürekten daha hayır bekleme.Evvel diz çöktürür sonra yerlerde süründürür zamanla karışırsın toz toprağa,topladığın herşey dağılır bir kenara.
|
|
453
|
|
|
|
Ben düşündüm, belki bilemedim ama en azından bazı şeyleri farkedebildim. Sen ise bahçendeyken beni farkedememiştin... |
|
454
|
|
|
|
İnsanların içini görmek sizi ne kadar hoşnut edecektir??? |
|
455
|
|
456
|
|
|
|
İstanbul'dan Mersin'e dönüş yolculuğu |
|
457
|
|
|
|
Ne yağmuru bahane edebilirim,
Ne uzaklığa vurabilirim çaresizliğimi
Bahaneler değil benim sessiz ve yalnız bir akşamı kendimle paylaşmamın nedeni.
|
|
458
|
|
|
|
Kırık tahtındaki Efendi' nin, hakimiyetindeki katibe tutturduğu bir güncedir bu. |
|
459
|
|
|
|
Bir Kasım günü beni deniz kıyısına götürdüğünde ,sivri bir kayanın üstüne tüneyip gayet rahatsız bir şekilde omzuna koyduğum başım ve saydığım nefesleri düşünüyorum. |
|
460
|
|
|
|
bu dünyaya canlı getirmek istemediğimi anlayamazsa... |
|