• İzEdebiyat > Deneme > Anılar |
141
|
|
|
|
-Söylenen her şey unutulmak için söylenilecek ve hiçbir delil bırakmayacak ardında.
|
|
142
|
|
|
|
Anlar unutulmasın diye, sarı sayfalarda çoğaltıyorum onları... Gözyaşlarımı sayfa altlarına ekleyip kurumaya bırakıyorum sonra da... (2) |
|
143
|
|
|
|
27 Aralığın ilk saatlerinde uzun süren sancıların ve acıların sonunda doğum masasının başucuna koydu Doktor Zeliha Hanım seni. Al bakalım bebeğini dedi. O an kalbim yerinden fırlayacaktı. Bu cümleyi mecazi anlamda kullanmıyorum. Gerçekten kalbim yerinden fırlayacaktı. Hoş geldin bebeğim diyebildim o heyecanla. |
|
144
|
|
|
|
Herşey seninle anlamlıymış.Seni çok özledim.. |
|
145
|
|
|
|
Kısaca Galatasaray sevgisi ve çocukluk dünyam.... |
|
146
|
|
|
|
Neco herkesin çaylarını verdikten sonra boşalan bardakları bile toplamadan eline süpürgeyi aldı,sanki orada hiç kimse yokmuş gibi bir tutum takınarak tozattıra tozattıra akşamın pisliğini süpürmeye başladı.Gişe memuru söylenmeye başladı:
|
|
147
|
|
|
|
Atatürk'ü birkaç defa çok yakından gören, onun kitaplarıya ilk derslerini alan bir kişi olarak, zaman içinde sorgulanan 'Atatürk Diktatör mü' sorusunu cevaplamak istedim. Aslında oligarşi yaratan demokrasiden,
dürüst, saygıdeğer diktatör neden olmasın. Saygılar. |
|
148
|
|
149
|
|
|
|
Yollar yürüdüm matemler ve cümbüşlerle.. Yollar yürüdüm sırtımda kalp kırıklıkları ve sevdalarla.. Yollar yürüdüm kendimi bildim bileli... tüm geç kalmışlıklarımla..
|
|
150
|
|
|
|
Hasan Sağlam Öğretmenevi Eşrefpaşa’da İkiçeşmelik Caddesi’nde bulunuyor. Ulaşım çok kolay ve rahat. Belediye Otobüsleri buradan geçiyor. Durak, hemen önünde.
Öğretmenevi’ne geldik. Çok sayıda merdivenlerden inerek Resepsiyona vardık. Resepsiyonda çok kibar, çok nazik, güleryüzlü ve yardım etmeyi çok seven bir bayan ile karşılaştık.
Bize “Hoş geldiniz” diyerek kayıtlarımızı yapıp oda anahtarımızı verdi. Öğretmenevi hakkında kısa bilgiler verdi. Kahvaltı sabah 10’a kadardı ve ücretsizdi. Öğle ve akşam yemekleri çıkıyordu. Üyelere 10 TL idi. Aşağıda kafeterya bulunuyordu. Burada oturup hoşçavakit geçirebilirdik. Bayan bize “Burayı çok seveceğimizi, bir yardıma ihtiyacımız olursa yardımcı olacağını” söylüyordu. Gerçekten de orada çalışanlar güleryüzleriyle burayı sevmemizi sağlıyorlardı… |
|
151
|
|
|
|
Kelime bulmak, cümle yaratmak ve hissettiğim sevgiyi harflere bindirip sayfaya yüklemek çok zormuş, sevgi büyüdükçe anlatılması imkansıza dönüyormuş meğer. Yazdığım her şeyi siliyor ve düşünmeye çalışıyorum, en uygun en yüce kelimeyi seçmeye çalışıyorum, olmuyor. Yetmiyor… |
|
152
|
|
|
|
İnsanın doğasında "benlik" vardır. Toplum içinde bunun yan etkilerini görmekteyiz... |
|
153
|
|
154
|
|
|
|
Moskova günlüklerinden anılara bir başka bakış... |
|
155
|
|
|
|
Bir iz, yaşam belirtisidir. |
|
156
|
|
|
|
İçimi acıtan bir şey var içinde. Mutluluk çok uzak sanki bu mevsimde. Biraz umut vardı sanki saklı bir yerlerde. Şimdi oda kayıp, oda gizlenmiş, oda yok sakladığım yerde... |
|
157
|
|
|
|
Tesadüflere inanmadığımı söylerim hep. Tesadüfen tanıştığım her insanın, rastgele yaşadığım her olayın bana farklı ufuklar açmak için karşıma çıktığını düşünür, bir nehire benzettiğim yaşamımı, her rastlantı ayrı bir denize taşır diye inanırım. |
|
158
|
|
|
|
Dillerden düşmeyen şiirlerin ünlü şairi Bekir Sıtkı Erdoğan için, İstanbul Beyoğlu’nda Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi’nde 7 Ocak 2010 Cuma günü, ESKADER ve İSTANBUL KÜLTÜR A.Ş. işbirliğiyle gerçekleştirilen tarihî bir saygı gecesi yaşandı. |
|
159
|
|
|
|
“nasıl da karmakarışık aslında tüm bu olanlar. Nasıl da karmaşığım aslında şuan. Bedenimden çıkıp kendime uzaktan bakabilmeliydim oysa şuan. Nasıl da yerle yeksan ve yek karşılamaktayım bu hayatı, oysa yıllar sonra tam da bu gün nerede kiminle olacağımı bilebilmeliydim. Kaç kişinin sarıldığını bilmediğim bir battaniyeye sarılmış bunları yazmaktayım.” |
|
160
|
|
|
|
Okullar da ders olarak okutulan, müfredat yetersizdi.
Aileler geçim sıkıntısından perişandı.
Siyasi atmosfer, hat safhadaydı! |
|