• ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Sanat ve Sanatçýlar |
61
|
|
|
|
Ailesi yeni umutlarla Yeni Dünya denilen Amerika’ya göç etmiþtir. Yazar, New York’ta dünyaya gelir. Ancak babasýnýn içkiye düþkünlüðünden dolayý iþ bulamamasý ve çalýþamamasý yüzünden daha iyi bir yaþam geçirmek düþüncesiyle kendi ana vatanlarý olan Ýrlanda'ya geri dönerler. |
|
62
|
|
|
|
Âvâzeyi bu âleme Dâvud gibi sal
Bâkî kalan bu kubbede bir hoþ sadâ imiþ
|
|
63
|
|
|
|
Laleyi sümbülü gülü har almýþ
Zevk u þevk ehlini ah u zar almýþ
Süleyman tahtýný sanki mar almýþ
Gama tebdil olmuþ ülfetin çaðý
|
|
64
|
|
|
|
Önce Türkiye’nin çok tanýnmýþ ve çok sevilen bir þairesi çýktý kürsüye. “Kendini kürsüde politikacý gibi hissettiðini” söylese de okuduðu þiirleriyle bizi edebiyatýn cennetine taþýdý. Dizeler, dudaklarýndan, bir meleðin terennümü gibi dökülüyordu.
|
|
65
|
|
|
|
“Niye sen bu zamanda 5 tane çocuk yapýyon?” Cevap hazýr “Vataným, milletim için”. Kahkahalar arasýnda itirazlar yükselir. “Hadi yaaa, o çocuklarý yaparken vataný mý düþündün?” Beþ çocuk sahibi vatandaþ gevrek gevrek güler kasaba aðzýyla “Allah eksikliðini göstermesin ben de rüþvetimi alýyorum” der. Kahkahalar arasýnda bir baþkasý destekler “Alýyor ama adam çalýþýyor yani”. Onaylayan bir baþkasý “Benim memurum iþini bilir”. Bu arada matah bir þey yapýyormuþçasýna akýl verir. “Alýrsan da ayakkabý kutusuna koyma rezil oluyoruz”. Rüþvetçi memur hemen kendini savunur “Ben ihtiyacýma göre alýyorum”. Bir diðeri “Ne demek lan ihtiyacýma göre? Komünist misin sen?” Bu, doyumsuz sohbette gelinen son nokta olur. Gerçekten de benim memurum iþini bilir !
|
|
66
|
|
|
|
Ýzmir Sanat büyük salondayýz. Prof Dr. Özdemir Nutku ve Prof. Dr Murat Tuncay’ýn Opus Yayýnlarýndan çýkan iki kitabýnýn tanýtýmý için hazýrlanan özel gecede sanatçýlar, akademisyenler, tiyatroyu ve operayý sevenler bir araya gelmiþler. Özdemir Hoca ve Murat Hocayý uzun yýllardýr tanýyanlar sýrayla sahneye çýkýyor ve kitaplar hakkýnda izlenimlerini paylaþýyorlar. |
|
67
|
|
|
|
Ortaçað'da en önemli erdem sayýlan "sadakat" üzerine Brecht'in bir þiiri dolayýsýyla düþünceler. |
|
68
|
|
|
|
Ressamýn gözlerini kaybetmesi, müzisyenin kulaklarýný, þarkýcýnýn sesini kaybetmesi,…ne gibi sorunlarla yüzleþtirir ya da ne gibi zorluklarý dayatýr? Varoluþ nedenimizin ya da yaþam biçimimizin baþka platformlara evrilmesini neden istemeyiz?. Gibi pek çok soru uçuþacak filmi izledikten sonra kafamýzda… |
|
69
|
|
|
|
“Ey Selim, sözüne sadýk ol, vaat ettiðin camiyi buraya yaptýracaksýn” |
|
70
|
|
|
|
Aðaçtan yapýlmýþ bir ihtiyar surat. Ýhtiyar Adam, ilk önce çöp kovasý ile ilgilenir. Sonra Avare’nin yanýna gider ve onunla arkadaþ olmaya çalýþýr. “Ben Açým” yazýsýna bakar. Avare’nin yanýna oturur. Önüne benzer küçük bir siyah tabela yerleþtirir. “Ben de”. Avare ortaya çýkan bu yeni komþudan hiç memnun deðil. Onu istemez. Çaresiz ihtiyar çöp kovasýnýn öbür tarafýna geçer. Avare onu rahat býrakmaz. Çöp kovasýnýn arkasýndan ihtiyarý gözler ve ona belli etmeden “Ben de” yazan siyah küçük tabelasýný alýr. Ýhtiyar Adam çok üzülmüþtür. Tabelasýný boþ yere arar. Bulamaz. Dövünür. Hava soðuk. Rüzgar giderek sertleþir. Ýhtiyar Adam ayaða kalkar nasýl korunacaðým diye düþünür. Çöp kovasýnýn kapaðýný açar ve içine girer. Avare, ihtiyarý aranýr. Nereye gitti bu? Ortalarda yok. Avare çöp kovasýný çalar. Týk, týk, týk... Orada kimse var mý? Çöp kovasýnýn kapaðý açýlýr ve ortaya bir tabela daha çýkar. “Özel Mülkiyet”.
|
|
71
|
|
|
|
Geleneksel Türk Musýkisinin önemli güfte yazarý Mehmet Sadi Bey' in hayatý ve sanatý hakkýnda bir inceleme |
|
72
|
|
|
|
Eski tahta kapýlar, bir zamanlar en güzel elbiselerin, bayramlýklarýn asýldýðý ahþap dolaplar, kullanýldýðý dönemlerde taze güzellerin karþýsýnda süzüm süzüm süzüldüðü sýrlarý dökülmüþ aynalar, çeyizlerin, dantel çamaþýrlarýn lavanta kokularý içinde saklandýðý þifonyerler hatta merdivenler. Dinleyecek bir izleyici, daha doðrusu yalnýzlýklarýný paylaþacak, yarenlik edecek birilerini bulduklarýnda ne hikayeler anlatýyorlar. Artýk yaþamýný tamamlamýþ, tüketim dýþý kalmýþ ve geçmiþimize tanýklýk etmiþ bu nesneler, bu çok konuþan, konuþkan tablolarda yeniden hayat buluyor. Metayý ‘tüketim dininin’ esasý kabul eden modern zamanlarda, inadýna yaþayarak, bu konuþkan tablolarda tekrar hayat buluyor ve dikkatle bakan gözlere çok zengin öyküler anlatýyorlar. |
|
73
|
|
|
|
Küçümseme, baþtan savma, deðersizleþtirme ve dinlememe taktiklerinin ezdiði sýradan vatandaþlar. Yaþarken ya da ölürken kendi hayatlarý üzerinde söz sahibi olamayan ülkenin gerçek sahipleri. Bu saçma dayatmalara neden katlanmak zorundayýz? Kanun adý altýndaki dogmalarýn hayatýmýzý yönetmesine neden izin verelim?
|
|
74
|
|
|
|
Bakan ama görmeyen insanlardan farklý olarak, bu üç kadýn dünyayý akýl ve gönül gözleriyle görüyorlar. Bu üç kadýn, sokakta yürürken bu aðaçlar, bu evler nereye doðru gidiyor; görüyorlar. Gölgeler nereye doðru uzar; biliyorlar. Resmettikleri nesnelerin nereden ýþýk aldýðýný yüreklerinde hissediyorlar. Þimdi sokakta yürürken görerek, inceleyerek dolaþýyorlar. Hayatý resmin penceresinden yaþýyorlar.
|
|
75
|
|
|
|
Oyunun bulunma öyküsü, 20. yüzyýl baslarýnda, Oxford Univesitesinden antik çað yazýný ve papirüs uzmaný Bernard Pyle Grenfell ve Arthur Surridge Hunt’ýn bugünkü modern Kahire’nin 100 mil güneyinde Oxyrhynchus kasabasýnýn yýkýntýlarý ve çöp tepeleri arasýnda bulduklarý binlerce papirüsle baþlýyor. 1898 ve 1922 yýllarý arasýnda yapmýþ olduklarý araþtýrmalarda bulduklarý 1800 papirüsü “The Oxyrhynchus Papyri.” adýyla kitap olarak 21 cilt halinde Londra’da Egypt Exploration Fund yayýn evinden çýkartýyorlar. 1898-1922 yýllarý arasýnda yayýnlanan bu papirüslerde antik çað yazýnýna dair çok önemli belgeler yer alýyor. |
|
76
|
|
|
|
Ve onu 14.02. 2018 günü KAYBETTÝK...
|
|
77
|
|
|
|
Roman, bir aþk romaný. Bir Türk genci olan Mehmet ile
Ýsagülü, Rum kýzý Nitsa’nýn yasak aþký anlatýlýyor.
Roman, ilginç bir rastlantý ile baþlýyor. Birbirlerini gören gençler önce birbirlerine düþmanca bakýyor. Çünkü farklý iki soyu temsil ediyorlar. Biri Rum kýzý, diðeri Türk genci |
|
78
|
|
|
|
Nevaî gonce tilap gönlüm aðzýn etti heves
Egerçi tapmadý lîkin yanýlmadý gönlüm
|
|
79
|
|
80
|
|
|
|
Almanya’nýn Fransýzlar tarafýndan iþgali karþýsýnda, halkýn coþkulu milliyetçi savaþkan havasýna katýlmadýðý gibi savaþ ve kahramanlýk þiirleri de yazmamýþ, ayrýca oðlu August’u savaþmaya göndermemiþtir. |
|