• İzEdebiyat > Öykü > Toplumcu |
301
|
|
|
|
Şu sıralar duyduğunuz salâ ise önceki gün öldürülen Terzi Rıza Abbasoğlu için. Bugün okunan ikinci vefât salâsı. |
|
302
|
|
|
|
amaçları uğruna ölümü bile göze alan insanların hikayeleri |
|
303
|
|
|
|
öyküsel olarak yazmış olduğum yazıyı senaryolaştırıp sizinle paylaşmak istedim arkadaşlar yorumlarınızı bekliyorum. |
|
304
|
|
|
|
…ak yüzlü ,ak elli teyzelerimiz onlarda gitti biten bir plak gibi kesildi sesleri,gülüşleri kesildi… gitti teyzelerimiz düşüp amcalarımızın ardına ,tutup çocukluğumuzu ellerinden…onlarda gitti… |
|
305
|
|
306
|
|
|
|
Dağın zirvesindeki köylerinden eşekleri ile yola koyuldular. Ağır aksak ilerlediler. Nihayet gün batmak üzereydi ki misafir olacakları baba dostlarının evine ulaştılar. Utana sıkıla kapıyı çaldılar. Sadece bu gece kalacaklar ve güneş ile birlikte ayrılaca |
|
307
|
|
|
|
gerçek yaşamdan alınmış.hikayueden çok denemeye yakın bıor tür |
|
308
|
|
|
|
Çocuk gördüğü o surattan ürkmüştü... Bu adam, bu korkunç surat onun babası olamazdı. Zavallı çocuk nereden bilecektiki. İleride babasının oğlu olacağını, o kılığa ve o görüntüye sahip olacağını. Babasının ağzından çıkan kelimeleri anlayamıyordu. Küfür eden adamın ağzı tükürük, balgam saçıyordu. |
|
309
|
|
|
|
Karlı bir Ankara... Hava soğuk mu soğuk, buz gibi her yan. Sırtında parkası ağzında sigara, adam düşmemeye özen göstererek yürüyor... |
|
310
|
|
|
|
çok oldu taramayalı aynanın saçlarını
yol aşılmaz dağlardan
su söndürülmez volkanlardan geçti |
|
311
|
|
|
|
Sadece masumane ve amatörce hissettiklerimi yazdım. |
|
312
|
|
|
|
Ankara varoşlarına bir başka yağar kar. Yağan kar değil derttir tasadır. Her zerre deler insanın yüreğini. Kar değil yağan gamdır, kederdir. Varoşlarda daha bir merhametsizdir kar. Durmadan yağar, bıkmadan yağar... |
|
313
|
|
|
|
Zamanı kullanmayı bilmezsek yaşamanın ne anlamı kalır |
|
314
|
|
|
|
Salıncakta sallanırdı üç çocuk,tahtadan ve ipten bir salıncakta;o kadar keyifle sallanırlardı ki hiç korkmazcasına.O salınımların arasında yıllara yayılan bir rüzgarları vardı,önce tenlerini sonra yüreklerini okşayan.Ürkmezlerdi son hızla gökyüzüne yükselirken çünkü inançlıydılar.Aslanlardan korkmadan gezmişlikleri vardı yeşil ormanların ortasında.Hiç kaybetmediler özgürlüklerini,aldıkları o güzel nefesi düşüncelerinde yoğuracak kadar mahir,denizleri yürüyerek geçebilecek kadar hırslıydılar.
|
|
315
|
|
|
|
Adı, soyadı yazılı rakamlı tabelayı elleri titreyerek de olsa göğüs hizasında tutmaya çabalıyor... Gardiyanın öfkesi hala geçmemiş... |
|
316
|
|
|
|
Kısa boylu olmasına rağmen biraz kumral, zeytin gözlü, tavşan burnu, ince dudakları, kıvırcık saçları ile gerçekten çok yakışıklı bir adam.Ayna da yakışıklı suratını doya doya izledi. |
|
317
|
|
|
|
Hala bir şansı vardı. Hala bir umut olmalıydı her şey için. |
|
318
|
|
|
|
dün otobüste konuştuk
kadın kokuyordu
bütün kadındı |
|
319
|
|
|
|
Hayatının ne kadarı kendisine aitti ve ne kadarını kiralıyordu? Neleri feda etmişti bugünler için ve ne kazanmıştı verdikleriyle? |
|
320
|
|
|
|
Babaları öfkeyle bağırırdı çocuklara, karısına, onu karşılayan akrabalarına. Köydeki düzenini, ağırlığını korktuğu halde, hiç hissettirmeden yeni geldiği bu mahallede göstermeye çabalardı. |
|