Suskun Sinema Yazıları
(osman tatlı) 18 Şubat 2010 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Suskun Sinema Yazıları, sinema bireyin ve toplumun bir yansımasıdır anlayışıyla hareket ederek son döneme Türk sinemasının filmlerini sosyolojik ve psikolojik yönleriyle mercek altına alıyor. Suskun Sinema Yazıları, Filmlerle Türk toplumun kimliğini sorgulayarak bulmaya amaçlamaktadır.
|
|
Türk Sinemasında Kürtler
(osman tatlı) 3 Mayıs 2013 |
Sinema ve Televizyon |
| |
“Türk Sinemasında Kürtler” ifadesi ne kadar itici ve üzücü bir kullanım değil mi? Bu ülkenin vatandaşlarını ötekileştirmek ve zencileştirmek Amerika’ya yakışsa da Türkiye’ye yakışmayacak bir yaklaşım biçimidir. |
|
Edebiyat Fakültesinde Dergi Çıkarmak
(osman tatlı) 18 Şubat 2009 |
Toplum ve Birey |
| |
Türk Dili ve Edebiyat’ı eğitimini değerlendirmeye alırken, öğrencilerin ilgisiz kaldığı, hocaların görmezden geldiği koridorlarda tohumu atılıp filizlenen; ama kökleşmeden yitip giden büyük emeklerin ve özverilerin ürünü olan edebiyat dergilerinin yaşam mücadelelerini anlatmamak haklısızlık olurdu.
|
|
The İmam"ın Savaşı Kiminle
(osman tatlı) 23 Mart 2009 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Gerek yazınsal alanda gerekse görsel alanda en büyük eksiklik, psikolojik ve sosyolojik analizlerin yetersizliği ve toplumdan kopuk anlayışlardır. Kendilerini belli bir alanla sınırlayan yazarların ve senaristlerin sosyoloji ve psikoloji eğitimlerinin eksik olması, topluma yönelik mesajları içeren ürünlerin sosyal sorunları kuşatamaması gibi eksik yönleri, bu sorunlara ciddi çözüm önerileri de üretememektedir. Bu durumda sinema, sosyal vakaları siyerciye iletememe sorunu yaşamaktadır |
|
"Sınav" Hedefi Olmayan Ok
(osman tatlı) 8 Mart 2009 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Eğitim, bir düşünüş biçimi; duygunun karanlıktaki rehberi; eylemin öncüsü. Eğitim insanların hayatlarını inşa ettikleri iskeletin projesidir. Eğitim dünyaya açılan gözlerin ışıltısı, umududur. Eğitim insanın kendi benliğinde bir bilinç oluşturma sürecidir…
|
|
İlişkilerde İklim Yapaylığı
(osman tatlı) 8 Mart 2009 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Kadın erkek ilişkileri beklentilerin üzerine kurulu olmanın kurbanı olma yolunda gidiyor. İki farklı dünya, iki farklı yürek ve farklı coğrafyalardan gelip, yola çıkanların aralarındaki beklenti sınırlarını kaldırmalıdırlar. Çünkü coğrafyalarda iklimler farklı yaşanır.ve kendine özgü örtüsü vardır. Bu örtü her zaman başka örtüleri kuşatmayı amaçlar. Kendine benzetme, kendi istediği gibi olmaya zorlama, kendinden taviz vermeden kendini kabullendirme uğraşı verir. Kadın sessizce, erkek doğrudan saltanat peşinden koşar. Tahtı ortak paylaşmak iki tarafın akılına gelmez. Coğrafi iklimlerin uyumu da böyle sürekli bozulur.
|
|
Hotel Rwanda
(osman tatlı) 8 Mart 2009 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Güç, üstünlüğün ifadesi olmasının yanında kültürel ve siyasi gelişmelere yön verilmesiyle kendini hissettirir. Gücü temsil edenlerin yaşattıkları ya da yaşananlara karşı duruşları genelde olayların yaşadığı dönem içinde olayların gündeme gelmemesi ve gelişmelere duyarsız dururlar. Olaylar gündem olsa da gelişmelere yön vererek durumu lehlerine çevirirler. Kitlelerin ilgisizliği ve bilgisizliğinden yararlanılarak ellerindeki araçlarla zihinleri kontrol altına alırlar. Kitlelerin olaylara nasıl yaklaşması, olaylar karşısında neler hissetmesi gerektiğini sinema yoluyla empoze ederler. Bu durumun sadece zihinlerin kontrol edilmesi olmadığının kanıtı, seyircilerin yaşanan acılara, katliamlara duyarsız kalışlarıdır.
|
|
Şiddetin Yükselen Yeni Adı: Testere
(osman tatlı) 8 Mart 2009 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Korku değil, acı sinemasının üç yıldır konuşulan, kült olma yolunda ilerleyen sinemada bir misafiri var: Testere
2004 yılında Testere filmi sessiz sedasız vizyona girdiğinde kimsenin bir beklentisi yoktu. Ancak film, farklı konusu ve işkencesiyle seyirci buldu. Türkiye’de 81.434 kişi tarafından izlendi. Dünyada ise 55,2 milyon dolar hasılat getirdi. İlk filmin beklenenin üstünde ilgi görmesi ve Hollywood çapında 1 milyon dolar gibi komik bir para ile yapılan ve sadece ABD’deki sinemalarda 50 milyon doların üzerinde gelir elde etmesi filmin devamı çekildi. Peş peşe Testere II, III çekildi.
|
|
Duygusallık Ama Nereye Kadar?
(osman tatlı) 8 Mart 2009 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Duygusallık kör bir kuyu. Suyunu karıştırdıkça bataklaşan bir özelliğe sahiptir. Duygular koşullarla renk ve şekil değiştirdikçe insana meçhul, gizemli yönlerinin artmasına neden olmaktadır. Dolaysıyla duygusallık insanı aldatmaya, yanlış adreslere sürüklemeye devam etmektedir. Duyguların insana ihaneti, insanların kendileriyle yüzleşememekten kaynaklanmaktadır. Duygular insanın kendisinden kaçışıyla güç ve irade kazanır. |
|
Doldurmanın Tadı Adından Değil, Malzemesinden Anlaşılır
(osman tatlı) 23 Mart 2009 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Beyaz perde için çekilen filmin kimliği önemlidir. Filmin neyi anlattığı, mesajların en güzel şekilde yerini bulması ve temsil ettiği kültürün en iyi şekilde yansıtılması gerekir. Filmden toplumdan ve insanından kopuksa verilen mesaj üzerinde yoğunlaşamıyorsa, filme dağınıklık hakimse yönetmenin seyirciye ulaşması zordur. Karelerin vermek istediği mesaj heba olacaktır. Öyleyse filmlerin hem teknik hem kültürel kimliğin netleşmesi gerekir. Filme kimlik kazandırılmadığı zaman filmin varlığı ve hissettirdikleri suyun üzerindeki köpük gibidir.
|
|
Kraliçe: Kitlerin Aldatılması mı?
(osman tatlı) 23 Mart 2009 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Elitlerin ve burjuva sınıfların yaşam tarzı her zaman halk kitleleri tarafından merak edilmiştir. Zenginlerin yaşam koşullarındaki pırıltılı giyim-kuşam, köşklerin, villaların, malikânelerin ihtişamı, arabaların insanı kendine hayran bırakan güzellikleri; rahatlık ve sözde özgürlük içeren sınır tanımayan ilişkilerin uzantılarındaki entrikalar, aldatmalar, ihanetler, dedikodular kitleler için merak unsuru, günlük konuşmanın malzemesi olmuştur.
|
|
Bir Playboyun Aşkıyla Kitlelerin Aldatılması
(osman tatlı) 25 Ağustos 2009 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Aşk kirlendi. Kirletenlerde oturmuş hallerine ağlıyor. Saç baş yoluyor. Sessizliklerine bürünmüş, aşkın tekrar kucaklarına düşmesini bekliyor. Aşkın nasıl kirlendiği her bireyin yaşadığı hikâyelerde saklı. Ama ilginçtir, bütün aşk hikâyelerinde aşkın renkleri farklı, kokuları aynı. Aşk hikâyesi olanlar, aşkı yaşadılar mı yoksa aşkla mı karşılaştılar bilinmez |
|
Kitabın Hayata Yansıması ve Yabancılaşma
(osman tatlı) 17 Ocak 2010 |
Yazarlar ve Yapıtlar |
| |
Her insanın arayışı farklı olduğu gibi, arayışta kullandığı yöntem ve kaynaklarda farklılık göstermektedir. Yöntemler farklı da olsa herkesin arayışında rehber olarak kabul ettiği, bilginin taşıyıcısı kitabın, insanın var olma mücadelesindeki rolünü sorgulayarak, insana verebileceği zararlar üzerine dikkatleri çekmeye çalışacağız.
|
|
Köşe Sultanları
(osman tatlı) 10 Ocak 2010 |
Yazarlar ve Yapıtlar |
| |
Köşe yazarların görünen amacı gündeme dair düşüncelerin sade, anlaşılır, bazen yüzeysel, bazen nükteli ve bazen de somut verilerle okuyucusuyla paylaşmaktır.
|
|
Nişantaşı"nda Kitap Okumak Kedi, Köpeklere Kaldı
(osman tatlı) 10 Ocak 2010 |
Toplum ve Birey |
| |
Tarih 13 Haziran Şişli Belediyesi 30 Haziran’a kadar Maçka parkında I. Geleneksel Kitap Fuarı düzenliyor. Okulların tatile girdiği, ÖSS, SBS sınavların artık bittiği, çalışanların tatile ayrılmaya başlandığı bir dönem. Gençlerin, öğrencilerin ve kitapseverler için ideal bir dönemdir yaz ayları. Böyle bir zamanda kitap fuarları okumak isteyenlere kaçınılmaz bir fırsat diye düşünülebilir. |
|
Doğu Felsefesi ve Kişisel Gelişim
(osman tatlı) 17 Ocak 2010 |
Toplum ve Birey |
| |
Kişisel gelişim sektörü; iş dünyasını, aile yapısını, bireyin kendini tanımasını, ilişkileri tanımlamayı, zamanı yaşamayı vs. hayatın her alanını kuşatan her şeyde başarılı olmanın anahtarını elimize uzatırken besleneceği her kaynağı kullanıyor |
|
Tarihi Ağlayan Çayırla Yorumlamak
(osman tatlı) 17 Ocak 2010 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Tarih, insanların kaderinin sergilendiği bir sahnedir. Acıların, savaşların, ölümlerin, doğal afetlerin, aşkların, göçlerin, ayrılıkların, kültür merkezi olan şehirlerin harabeye dönüşümü, ihanetlerin, ideolojik çatışmaların, toplumsal-sınıfsal ayrılıkların bazen bir arada bazen de art arda sahneye konulan bir arenadır tarih. Tarih unutulanı insanlığa tekrar hatırlatmak ister. Bugünü okuyamayanların en azından geçmişte yaşananlara gözyaşlarının yüreği yıkamasını ister.
|
|
Güney Afrikanın Beyaz Çığlığı
(osman tatlı) 17 Ocak 2010 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Özgürlük Çığlığı, insanca yaşamak isteyenlerin haklarını talep etmesiyle maruz kaldığı adaletsizliği konu ediniyor. İçinde yaşadıkları zor yaşam koşullarından kurtulmak isteyenlerin, hayattan fazla beklentisi olmayanların, sadece okumak, çalışıp, kimseye muhtaç duruma düşmek istemeyenlerin sırf renklerinden dolayı baskıya, zulme reva görülmesini anlatıyor. |
|
Beyaz Melek
(osman tatlı) 22 Ocak 2010 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Büyük şehirli olmak, üniversiteli olmak, okumuş olmak, batılı gibi olmak insanlığı öğretemez diyor Beyaz Melek. Ama bir köylü insanlığı en güzel şekilde öğrenir diyor. Sizin bahsettiğiniz çocuk eğitimi kitapları, çocuklarınızı okuttuğunuz okullar, tutuğunuz hocalar, dershaneler, çocuklarınıza aldığınız oyuncaklar ve daha nice şey çocuklarınıza sevgiyi, saygıyı, sahiplenmeyi öğretemiyor. Ama bizim okul görmemiş, şehir görmemiş çocuklarımız sevginin, saygının alasını taparcasına büyüklerine gösteriyor demeye getiriyor Beyaz Melek. |
|
Kanalizasyon
(osman tatlı) 15 Şubat 2010 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Gündüz kadınlara yönelik hazırlanan toplumsal güveni, değerleri zedelemeye yönelik programların önü alınamıyor. Hiçbir amacı ve hedefi olmayan sırf reyting kaygısıyla yapılan programlar ne kadar iyi ve güzel olan varsa yıpratmaya çalışmaktadır. Adeta kötülüğü ve çirkinliği akıllara ve kalplere kazıyarak insanları insanlara ve topluma karşı ürkek ve korkak hale getirmektedir. Kurgulanan programlar; ne kadar küfür, hakaret, alay, küçümse ve cinsellik konusu içerirse o kadar seyredilir düşüncesiyle çekiliyorlar. Hemen hemen bütün kanalların aynı tarz programları yapması izleyicilere alternatif programları gerekli kılmaktadır. Bu boşluğu az da olsa dini ve ideolojik kanallar yerine getirmeye çalışmaktadır. Ancak bunlarında izleyici kitlesi sınırlıdır.
|
|
Neşeli Hayat
(osman tatlı) 21 Şubat 2010 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Skeçlerle tanınan ve halkın beğenisini kazanan oyuncuları farklı – başarısız – rollerde görmek başarılarını gölgeleyen bir durum olmuştur. Erdoğan, zayıf oyuncularla başarılı bir film çıkmayacağını filmin gösterime girmesinden sonra anlamış olmalıdır. Başta dediğim gibi Erdoğan kendisine oynamak istemiştir. Farklı bir film çekme derdine düşmüştür. Filmin başarısızlığını çok önemsediğini sanmıyorum. Erdoğan için önemli olan farklı bir şeyler denemek, gelecekte kendi tarzını oluşturmak istemesidir.
|
|
Cennettin Krallığı ve Selahattin
(osman tatlı) 25 Mart 2010 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Popüler kültür, tarihe dayanan filmlerle tarihi gerçeklere istediği yeni boyutları kazandırma uğraşı içine girmektedir. Bunun içindir ki yakın zamanda Cesur Yürek, Gladyatör, Truva, Kral Arthur, Hz. İsa’nın Çilesi, Büyük İskender, Luther ve son olarak Cennetin Krallığı tarihi filmlerinin içeriğini ve gerçekliğini sorgulayabilmek için bir tarihi birikime sahip olmanın yanın filmlerde gizlenen mesajları daha iyi görebilmek için günümüzdeki gelişmeleri de iyi bilmek gerekiyor. Aksi takdirde beyaz perdeye yansıyan tarih, tarihin kendisiymiş gibi algılanabilir. |
|
Batı Rüzgarı Doğu Rüzgarı
(osman tatlı) 3 Nisan 2010 |
Yazarlar ve Yapıtlar |
| |
Batı huzuru arama arayışı içindeyken; Doğu elindekilerin değerini bilememenin ve koruyamamanın sıkıntısını yaşamaktadır. Batı Rüzgarı Doğu Rüzgarı’nda olduğu gibi genç nesil kendi kültürüne yabancıdır. |
|
120 / Film Eleştirisi
(osman tatlı) 27 Nisan 2010 |
Sinema ve Televizyon |
| |
O gece hayatımın en kararsız anlarını yaşadım. Bir yandan çaresizce silah bekleyen binlerce asker, subay, Süleyman: Harbin tam ortasında cephesiz kalmış her evden bir Süleyman, her evin bir oğlu, bir babası ve diğer yandan hem çocukluklarına doyamamış, bahar yaşamamış fidanlarımız. Hiçbir şey yapamadan yüreğimin bir yarısı, gitmeyin çocuklar, yapmayın diye yalvardı, haykırdı. Diğer yarısı ise durmayın, koşun hemen gidin, dedi" |
|
Tatil Kitabı
(osman tatlı) 27 Nisan 2010 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Çocukluk gözüyle hayatı ve büyüklerin dünyasını tanımlamak ve anlamak yetersiz olsa da büyüklerin bakış açısına göre daha doğal ve objektif olabilmektedir. Çocukluk da kendi içinde öznel tutumlar içermektedir. Dolaysıyla çocukluk dönemi, tamamen masumiyet taşımasa da büyüklerin dünyasıyla karşılaştırıldığında daha doğal durmaktadır.
|
|
İki Çizgi
(osman tatlı) 3 Mayıs 2010 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Sosyal veya siyasi bir film çekmek için yönetmenin bir bakış açısı olmalıdır. Söylemesi gereken, ileri sürmesi gereken bir tezi ya da söylemi olmalıdır. Bunun içinde filmin alt yapısının doldurulması gerekmektedir. |
|
Ulak / Film Eleştirisi
(osman tatlı) 11 Mayıs 2010 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Dilim olmasa ben ne eylerim"
"Dudaklar sussa da kalbin yüz dili vardır."
"Ulak, bana kalbimin karanlığını gösterdi. Kalbimin karası gözümü kör eyledi. Can almakta, vermekte yaratana mahsus ama ne eylersin kul kulu kötü eyledi. Yaşamak haramdır benim gibisine…"
|
|
İklimler / Film Eleştirisi
(osman tatlı) 11 Mayıs 2010 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Kadın erkek ilişkileri beklentilerin kurbanı olma yolunda ilerliyor. İki farklı dünyadan, iki farklı yürekten ve farklı coğrafyalardan gelip, yola çıkanların aralarındaki, beklenti sınırlarını kaldıramamaları felaketleri oluyor. Çünkü coğrafyalarda iklimler farklı yaşanır ve kendine özgü bir örtüsü vardır. |
|
Üç Maymun / Film Eleştirisi
(osman tatlı) 14 Mayıs 2010 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Batılılaşma ya da AB yolculuğun adı sanı, içeriği tartışıla dursun sanat dünyasındaki hareketliliğin, kimliğinin, misyonunun, vizyonunun adını koymak önemlidir. Çünkü aydınlanmışların(!) farklı farklı tünellerden ışığa doğru yürüyüşleri ve insanları bulundukları yere çağırmaları sanatın eğilimlerini çözümleştirmeyi zorlaştırıyor. Böylece sanat dünyasında kutuplaşmalar artmaktadır. |
|
Meleğin Düşüşü
(osman tatlı) 28 Mayıs 2010 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Loşluğun, karanlığın, ağır hareketlerin filme hâkim olduğu Meleğin Düşüşü, bir aile dramını sessizce haykırmaktadır.
|
|
Yanlış Zaman Yolcuları
(osman tatlı) 1 Haziran 2010 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Yazarlık adı konulmamış bir işçiliktir. Mesaisi olan, çalışanı yoran, bunaltan, stresi olan, zevk veren, emek isteyen ve sorumlulukları olan bir işçiliktir. Her iş gibi kuralları ve şartları vardır. Başarılı olmak içinde hassasiyet gerekir. Her iş gibi yazarlıkta da başarı ve başarısızlık vardır. İşini en iyi yapan başarıyı göğüsleyendir.
|
|
New York'ta Beş Minare ve Mahsun Kırmızıgül
(osman tatlı) 26 Aralık 2010 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Film temasal tartışmalara kurban edilmeye çalışıldı ve siyasi açılımın gölgesinde kaldı Kırmızıgül’ün Türk sinemasına katkıları göz ardı edilmeye çalışılıyor. Bir de geçmişten bugüne gelen olumsuz imajı hedefin sapmasını kolaylaştıran nedenlerin başında geliyor.
|
|
Mahsun Kırmızıgül'den Açılıma Destek Filmi
(osman tatlı) 26 Aralık 2010 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Kırmızıgül’ün kafası karışık mı? Cevabını dikkatli izleyen birçok seyirci görecektir ki Kırmızıgül Tanzimat dönemi sonrası dönemlerde aydınların yaşadığı duruma benzer bir noktada durmaktadır. Doğu batı arasında gidip gelmek bu ülkenin kaderi maalesef. Aydınından, sanatçısına, sinemacısına, yazarına, politikacısına kadar birçok insan nerde durması gerektiğini bilmiyor. Bilemiyor. Kafa karışıklığının topluma yansımalarını kutuplaşmalarda görmek mümkündür… |
|
Ip Man: Ben Sadece Bir Çinli Adamım
(osman tatlı) 26 Aralık 2010 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Fuoshan'da yaşayanlar, yeteneği olsun ya da olmasın dövüş sanatına ilgi gösterdikleri gibi, dövüş ustalarına da anlaşılması ve anlatılması zor bir saygı duymaktadırlar. Ustalar içinde en çok saygı duyulan, ilgi odağı olmayı hak eden ise Ip Man ustadır. Ip Man Usta, kişiliği ve Kung Fu'suyla kendini kabul ettirmiş biridir. Öyle ki diğer ustalar her hangi bir kıskançlık, çekememezlik gibi bencil bir tutuma girmeden durumu kabullenmişlerdir. Çünkü öğrendikleri ve öğrettikleri dövüş sanatları, kendilerine alçak gönüllüğü öğrettiği gibi, |
|
Cehennem Meleklerin Anımsattıkları
(osman tatlı) 26 Aralık 2010 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Konu olmasa da paralı askerlerinde merhamet duygusuna sahip olduğunu, geride kalan kadının kurtarılması gerektiğiyle; Amerikalıların Sırpları avladığı gibi saçmalıkları duymak ve izlemek zorunda kalmak, Hollywood’un algı yönlendirmesini her fırsata izleyicinin kafasına kafasına vurduğunu görmek acı veriyor. |
|
The Crow
(osman tatlı) 26 Aralık 2010 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Sevgilinin Yitirilişiyle Adaletsizliğe Başkaldırmak
Sinemanın terk edemediği, seyircinin de en çok etkilendiği filmlerin temalarından biri birbirini tutkuyla seven sevgililerin etraflarında olup biten haklısızlıklara, yıkımlara, tecavüzlere, öldürmelere, gasplara, kundaklamalara, baskılara akla gelebilecek bütün sosyal adaletsizliklere karşı olan duyarsızlıklarıdır. Sevgililer, kendi dünyalarında yaşar, kendileri dışında gözleri kimseyi görmez, olup biten her şeyden uzak dururlar. |
|
Sinema Savaşları: Av Mevsimi, New York'ta Beş Minare'ye Karşı
(osman tatlı) 9 Ocak 2011 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Turgul, Kürt açılımından uzak bir film yaparken devletin en önemli bir kurumu olan polis teşkilatınca çalışan memurların sorunlarına eğildi. Polis dizilerinin arttığı, ejder kapanı gibi filmlerin arttığı bir dönemde cinayet masası dedektiflerin ruh haline eğilme konusu şaşırtıcı ve sürpriz olmasa gerek.
|
|
Ezan Sesi ve Erdoğan
(osman tatlı) 25 Mayıs 2012 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Sinema tarihi, dinin ve cinselliğinin sömürmesiyle doludur. Sinemacıların en çok kullanıldığı temaların başında gelen din ve cinsellik, toplumun yapısına aykırılığıyla işlenmiştir. Özellikle batının etkisi ve medenileşme çabası önünde dinin görülmesi nedeniyle din konusu ve dinin temsilcileri alaya alınmıştır. |
|
Uzak İhtimal Müslümanlara Yakışmadı
(osman tatlı) 3 Temmuz 2012 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Müslümanların, sinema üzerine hiç mi eğilimleri yok, demek haksızlık olur. Var olan Ama sinema üzerine çalışan ya da sinema çekimi yapanlar hakkında ciddi araştırmalar yapmak gerekir. Biz burada sadece bir yönüne değinmeye çalışacağız. |
|
Beklenen Kitap: Sinema ve Felsefe
(osman tatlı) 20 Ocak 2013 |
Sinema ve Televizyon |
| |
kitabın ismi belki okuyucunun gözünü korkutabilir. Ama elimizde felsefenin akademisi yok. Karşımızda felsefenin süzgecinden geçmiş insana dair repliklerinin göz alıcı nesri var. Sade, anlaşılır bir dille sinemanın varoluşa katkısı anlatılıyor.
|
|
Dücane Cündioğlu ve Film Okumaları
(osman tatlı) 20 Ocak 2013 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Film çözümlenmelerinin kategorize edilmesine örnek vereceğimiz Dücane Cündioğlu'nun sinema ve felsefe kitabıdır. Cündioğlu, izlediği filmleri felsefe gözüyle değerlendirerek sinemanın varoluşa katkısını kaleme almış. İzleyicilerin dikkat etmediği, dikkatlerinde kaçan önemli replikler ve sahneler üzerinden okuyucusuna hakikat ziyafeti çektirmiş. |
|
Kürdistan Sineması ve Türkiye Sineması
(osman tatlı) 21 Nisan 2013 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Türk sineması, dünya sineması içinde daha yer edinmemişken ve kendi içinde daha sorunlarını hal edememişken; Kürt açılımı ve barış sürecinin olumlu ilerleyişi sinema dünyasına Kürt sineması var mıdır yok mudur sorular etrafında bir tartışma başladı.
|
|
Pepee ve Din (Siz Mi) ?
(osman tatlı) 2 Temmuz 2013 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Değerlerden ve dinden uzak bir pepee ateizm bir adım yaklaşmanın diğer adıdır. Velilerin biraz daha sağduyulu olmaya çağırıyoruz. Ve tepkinizi gösterin lütfen. |
|
Hollywood Sinemasının Şifreleri I
(osman tatlı) 6 Ağustos 2013 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Sinemada önemli olan kitleyi bir şekilde etkilemektir. Etkilemek için her kurguya, müziğe, duygusallığa ve düşünceye rahatlıkla yer verilir. Yeter ki seyircinin algıyla oynanabilinsin. Tabii bir filmle algı yönetilmez, aynı tarz filmlerin üst üste çekilmesinin algı yönetimi için süreklilik gerektiğidir |
|
Kurtlar Vadisi ve Propaganda
(osman tatlı) 7 Ekim 2013 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Kurtlar Vadisi, büyüyen Türkiye’nin sesi olma yolunda ilerlemektedir. Dizi, kahramanlarına bu paralellikte söylemlerle konuşturmaktadır. Büyük Türkiye’yi isteyenler ve istemeyenleri bir potada ele alan dizi, iki tarafında gerekçesini dillendirerek, kararını BÜYÜK TÜRKİYE’yi isteyenlerden yana kullanmaktadır. |
|
Dershaneler Ne İş Yapar?
(osman tatlı) 29 Kasım 2013 |
Günlük Olaylar |
| |
Dershaneler, bu ülkenin sadece acınan, kan kaybeden eğitimin sonucu değildir; aynı zaman kan kaybeden, acınacak hale dönüşen ve çözülen aile yapısının bir sonucudur da. |
|
Facebook Dindarlığı
(osman tatlı) 12 Ocak 2014 |
İnternet ve Gerçek Dünya |
| |
Dinin, sömürüldüğü ve suiistimal edildiği Facebook paylaşımlara dikkat etmeli ve bunun yarattığı tehlikeyi göz ardı edilmemelidir. Buna dur demeli, hayat gerçekliği olmayan paylaşımların önüne geçilmeli ki değerler, değersizleştirilmesin. |
|
Bestseller: Yazar Sanatçı Mıdır?
(osman tatlı) 2 Mart 2014 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Türkiye sineması ve seyircisi için üzücü olan Uzakdoğu sinemasından mahrum olmasıdır. Dağıtım şirketlerin ve anlayışın Amerikan tekelinde olması bu mahrumiyetin başlıca nedenleridir. Uzakdoğu sinemasını takip eden Amerikalılar, uzak doğunun birçok filmini taklit ederek önümüze sererken, filmleri kendine mal ederek, bizleri aldatıyor. Bu aldanmanın kurbanı Türkiye seyircisi olmaktadır. |
|
Sinema Yazma!
(osman tatlı) 17 Mart 2014 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Önemli olanın film izlemenin değil, izlenen filmin okunması gerektiği düşüncesi zamanla kitleler anlayacaktır. O zaman, politika değil, sanat kazanacaktır. Unutmamak gerekir ki, politika zihinlere kilit vurur; sinema zihinlere vurulan kilitleri açar. |
|
İsrail Sapığı
(osman tatlı) 17 Mart 2014 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Sapıklar ve seri cinayet katilleri neden kolay kolay yakalanamaz ya da hiç yakayı ele vermez? Küçük erkek ve kız çocuklarına canice tecavüz eden ve sonra da akıl almaz şekilde parçalayarak öldüren ve yaptıklarından haz ve zevk alan sapık katillerin soğukkanlı ve zeki olmalarını nasıl izah etmeli |
|
Sinema ve Derin Devlet
(osman tatlı) 19 Temmuz 2014 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Sanatta ve sinema da devletin parmak izleri aranmalıdır. İhmal edilen, gözden kaçan bir konudur. Belki de bilinçli olarak değinilmeyen bir konudur. |
|
Sinema ve Derin Devlet
(osman tatlı) 9 Ekim 2014 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Sanatta ve sinema da devletin parmak izleri aranmalıdır. İhmal edilen, gözden kaçan bir konudur. Belki de bilinçli olarak değinilmeyen bir konudur. |
|
Omer: Algı Oyunu
(osman tatlı) 15 Ekim 2014 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Sinema sinsi bir algı yönlendiricisidir. Bazen sizden yana gibi görünür. Öyle içten, samimi bir maske takar ki kendinizden biri sanırsınız. Sanıldığı gibi sinema her zaman doğrudan iyi kötü, düşman dost zıtlığıyla karşınızda durmaz. Sinemanın en önemli tarafı sizden görünün casus olmasıdır. Sizi daha kolay etkilemek, sizin kalbinize girmeyi çabuklaştırmak adına sürekli farklı bir rolle karşınıza çıkar. |
|
Uyumsuz
(osman tatlı) 25 Kasım 2014 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Bir devletin askeri gücü hiçbir neden yokken halkına silah çevirmez. Devrimler için kaos gerekir. Yani nedenler gerekir. Nedenler olduktan sonra askeri güç olaylara müdahale eder. Ama ortadan nedenler yokken askerler halkına silahı doğrultmaz. Bilgeler, bunu bildiklerinden askerlerin beyinlerini uyuşturan ve iradeyi devre dışı bırakan bir ilaçla askerleri uyuştururlar. Birer robot haline dönüşen askerler Fedakarların bulunduğu bölgeyi işgal eder ve teslim olmaya yanaşmayanları öldürmeye başlarlar.
|
|
Sinema Neden Önemsiz
(osman tatlı) 26 Kasım 2014 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Her yerde film gösterimi yapılır, sinema salonları dolup taşar, sıra film üzerine konuşmaya gelince işin rengi değişir. Bir kaçışma başlar. Beğendim, beğenmedim ile sınırlı kalan duygu ve düşüncelerin bu komik hali üzücü olsa da yapacak bir şey yoktur. İnsana kendi gerçekleriyle yüzleştiren her şey insana itici gelir, rahatsız edicidir. Kolaya kaçış, sinemanın yaratıcıların aradığı ortamdır. Sinema, uyanan kişileri değil, uyandığını sanan kişilerin peşindedir. Sinema, kişilere uyandığı hissi vererek, uyutmaya devam ettiren bir misyona sahiptir. Sinemanın başarısı da biraz buradan geliyor. İnsana aradığını bulduğunu hissi ve düşüncesi vererek, insanları istediği kalıba sokan ya da tuzağa çeken bu kadar başarılı bir proje olmasa gerek.
|
|
100 Yaşında Ama Daha Ergen
(osman tatlı) 1 Aralık 2014 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Sinemamızın aileye karşı merhameti yok. Vicdan kapılarını kapatmış. İş intikama dönüşmüş. Ergen kararsız ve sistemsiz davranışlar sergilerken, sinemamız aileye karşı kararlı ve sistemli bir davranış içindedir. Daha planlı hareket eden sinema, aşamalı ama sürekli aynı konularla insanların zihinlerini ve duygularını köreltmektedir. Seyircisini düşüncesini kendi değerlerine yabancılaştırma politikasını başarılı bir şekilde uygulamaktadır. |
|
Hey! Bar Aşkı Sen Aşk Değilsin
(osman tatlı) 6 Ocak 2015 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Aşk özel bir serüvendir. Her aşkın ne kendine has yaşanmışlıkları, duyguları ve izleri vardır. Hiçbir aşk bir diğer aşka benzemez. Benzeyen: ayrılık, acılar, kaybetme, kavuşamama gibi sonuç hallerin varlığıdır. Bu sonuçların dillendirilmesi ortak bir sese dönüşür. Böylece hisler, arzular hazza dönüşür. |
|
Köstebekgiller: Çocuklara Algı Oyunu
(osman tatlı) 27 Ocak 2015 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Her çizgi film, kendi merkezine bir mesaj alır ve bunu çocukların sofrasına kor. Belki çocuklar hepsini yiyemez ama tadını alırlar. Çizgi filmlerin mantığında bu yeterlidir. Çocuklar tadını alsınlar, gerisini nasıl olsa getirirler. Çocukların aynı çizgi filmi izleme ısrarın altında bu tat alma yatar |
|
Türkiye Sineması ve Sinemada Algı
(osman tatlı) 11 Ocak 2016 |
Sinema ve Televizyon |
| |
Türkiye sineması da kendisine düşen propaganda ve algı operasyonlarında ciddi çalışmalara imza attı, atıyor. Türkiye’de sinema, Türkiye’nin batılılaşması ve Kemalizm’in yaygınlaşmasını kolaylaştırma görevi üstlendi. Yıllarca aynı alt metinler ve kurgularla toplumu yönlendirmeye ve siyasi gelişmelerden uzak tutmaya çalıştılar. |
|
|
Çelişkilerle hayatı tüketiyoruz. Zamanın pençesinde kıvranıyor, önümüzdeki kapıları zorlama gereği duymuyoruz. Zamanın bilinçsiz kullanımı, yitirdiklerimizi çok sonraları fark etmemize neden oluyor. Elimizdeki imkan ve fırsatları kaybetme noktasına gelince son çırpınışların bizi kurtaracağını sanıyoruz. Bir türlü bugün beyaz dediğimize yarında beyaz diyemiyoruz. Nesnelere bakışımızdaki bu çelişkili durum, arzu ve tutkuların esiri olduğumuzun ve kendimizi aşamadığımızın en önemli göstergesidir . Arzu ve tutkuların değişkenliği, bizim, hayatımızı üzerine bina ettiğimiz zemini kayganlaştırıyor ve bizi ha bire yer değiştirmek zorunda bırakıyor. Göçebeler gibi, düşünceler ve arayışlar da sürekli yer değiştiriyor, bir türlü içimizdeki isimsizi doyuramıyoruz. Cazibelerin ve değişkenlerin peşine takılıp gidiyoruz. Tutarlı bir tavır sergileyemiyoruz. Bu tutarsızlıklarla günü yaşayamadığımız gibi yarınlar için de yatırım yapamıyoruz. Gündelik hayatın girdabına kendimizi bırakmışız, bu girdaptan kurtulmak yerine oturmuş, eli kolu bağlı, hayattan ve insandan şikayetçi olma psikolojisi oluşturuyoruz. Hayatına müdahale edemeyen, kendini oluşturamamış pasif konumdaki insan hayatı anlamsız şekilde tüketmeye mahkumdur. Bir yerde şikayet etme hakkı yoktur. Sütün içine düşen iki sinek belli bir süre çırpındıktan sonra, güçleri tükenme noktasına gelir. Biri, artık çırpınmanın anlamasız olduğunu, sonuçta öleceklerini, boş yere çırpınmanın faydasız olduğunu söyler ve kendini süt kabının derinliklerine bırakır. Diğeri ise, ölünceye kadar uğraşmak gerektiğini düşünerek, çırpınmaya devam eder. Bu çırpınmalar sonucunda sütün yüzeyinde yağ tabakası oluşturur ve kurtulur...Ve hayat, mücadele etmezsek, emek vermezsek, gözyaşı dökmezsek, yorulmazsak, bize gülen tarafını göstermeyecektir. Bunun aksi mutluluk değil, hayattan bıkmışlık ve monotonluktur, doyumsuzluktur...
|
|