• İzEdebiyat > Öykü > İronik |
181
|
|
|
|
Gülümsüyor. Öyle masum ki bu gülümseyiş… İlk tanıştığımızdaki gibi… Sonraları bu gülümsemeyi esirgiyor benden, esirgediği bir çok şeyin yanında. Fakir bırakıyor beni. Rahat uykuları esirgiyor, anlamayı, anlatmayı... |
|
182
|
|
|
|
hayatta bizi yıkabileceğini düşündüğümüz olaylar belki de en ufak acı taneleridir! |
|
183
|
|
184
|
|
|
|
“Ya ana ayıptır!” dedi. “Bir teneke için dernek basılır mı? Hem de halkımızın derneğini.”
“Öyle mi?” dedi anam. “Benim inşaat da zaten sizin malınız değil mi? Öfkesi taşmıştı bir kere anamın. |
|
185
|
|
|
|
Toprak yolu yürürken ayağına bir kitap takıldı. Eğilip kitabı aldı. Kitabın dış kapağı yırtıktı. Parmakları ikinci sayfayı açtığında “İÇİNİZDEKİ HAYVAN” yazısını seslice okudu. Kitabın yazarının önsözünü okuyunca daha da merak sarmıştı. |
|
186
|
|
|
|
Ben henüz 22 yaşındaydım. Üniversiteyi yeni bitirmiş ve yaşamın içinde henüz yeni yerimi almıştım. Kuzenim benden 2 yaş küçük ve çok güzel bir yüzü vardı.
Çocukluğunda geçirmiş olduğu “çocuk felci” onun iskelet sistemini felç etmişti. |
|
187
|
|
|
|
gece tutulmuştu virajları dönmeden... |
|
188
|
|
|
|
Bazen her şey beklenenden fazladır. |
|
189
|
|
|
|
"Orhan Kemal","Yaşar Kemal”,”Fakir Baykurt" taklitçisi bir yığın genç ve yaşlı yazar,tek yanlı basit bir görüş açısından "küfür edebiyatı", diye adlandıracağım bir ekolün temsilcileri olarak karşımıza çıkıyorlar, |
|
190
|
|
|
|
Otelin, karşı caddesi üzerinde bulunan yaklaşık yüz-yüzelli metre mesafede ki fırına normal günlerde iki dakikada gelirdim. Bu gün yol bitmiyordu bir türlü.Koşar adımlarla yürüyordum ama mesafe inadına direniyordu...
" Yahya Kemâl,Yahya Kemâllll!"
|
|
191
|
|
|
|
Sana ben ne demiştim. He ne demiştim. Pozitif enerji yayacaksın adamım. Onu yay ki sonra faiziyle sana geri dönsün. Üstelik evrene de bir enerji katkın olurdu. Eskiler ne diyordu?. “İyilik yap denize at, balık bilmezse halik bilir” demişlerdi. Anlaşılan sen bunların hiç birini yapmayacaksın.
|
|
192
|
|
|
|
Marketten çıkaraken çarpıştık Melek’le. Ben o sıralar hala öyle bir güzelliğin ve her yanına renk renk ışıltılar saçan, kısa saçlı, fındık burunlu, çimen gözlü bu ilahenin adının Melek olduğunun bilincinde değilken yani. Marketin kapısında, hem de ç |
|
193
|
|
|
|
Acı bir feryat ile yerimden zıpladım. Sol elim bileğimden itibaren yoktu. Etrafımda onlarca köpekbalığı dolaşıyordu. Elim suya sarkmış olmalıydı. Kan kokusuna gelen her bir yaratık yatağına çarpıp, beni devirmeye çalışıyordu. |
|
194
|
|
195
|
|
|
|
Üstad gibi yapmak lazın... |
|
196
|
|
|
|
İLGİNÇ BİR KURGU ÖYKÜ HERKESİN BAŞINA GELEBİLİR |
|
197
|
|
198
|
|
|
|
Oturdukları masa pencere kenarında; ve sanki ellerini uzatsalar, dışarıdaki kalabalığa dokunacaklar. Nitekim deniyorlar da. Dışarıdaki müthiş hızlı harekete karşın, onlar esrar yahut sevişme sonrası uyuşukluktalar.
Saati soran -sağ kolsuz-, yarım sa |
|
199
|
|
|
|
Onun; Kaybolmayan Şimdiki Zaman Albümindeki yüzlerce yüzünden bir kaçı ile konuşmaya başladım |
|
200
|
|
|
|
- Yazarlar! Nasıl rahat mısınız şimdi?
Ses kapının üstündeki bir diyafondan gelmişti. |
|