• İzEdebiyat > Öykü > İronik |
281
|
|
|
|
Yurt dışına savrulmuş bir gazetecinin dramını anlatıyor. Geçmişe dönük özlemlerini. Ve her insanın kendi ülkesinde daha rahat olacağını, hele zoraki ayrılıkların insanı bir gül gibi solduracağını. Köyündeki deli dolu Dursun uzaktada olsa onun yaşamına rekn katar. Bir süre sonra onunda geldiğini duyar ve gider ziyaret eder. Artık Dursun da solmuştur. |
|
282
|
|
|
|
benim de canıma tak etmişti ama bir türlü cesaret edemiyordum… doğrusunu söylemek gerekirse bir kadına aşıktım ve bu beni hayata bağlıyordu. |
|
283
|
|
|
|
Bu yazıyı bitirdiğimde, eski bir aşkın küllerini örtmeye çalışırken yakaladım kendimi. |
|
284
|
|
|
|
konya ovasındaki o dünya harikasının yapılmasına karar veren dönemin devlet adamlarına olduğu kadar vatandaşlarına da minnettar olmak gerek… |
|
285
|
|
|
|
akıl akıl gel kıcıma takıl |
|
286
|
|
|
|
ben, zaman makinesi araştırma ve geliştirme ünitesinde asistan olarak çalışıyordum. yüzyılı aşkın bir zamandır bu aletin icadıyla alakalı teoriler, araştırmalar yapılmıştı ve biz gelinebilecek son noktaya geldiğimize inanıyorduk. |
|
287
|
|
|
|
kim bu ? gereksiz işler müdürü; bok yiyen başı... ben onu gördüm.. |
|
288
|
|
|
|
amasya genelgesi için amasya'ya doğru hareket eden hareket ordusu komutanları ve mustafa kemal geceyi geçirebilmek için köyümüzde kalmaya karar vermişlerdi. |
|
289
|
|
|
|
Kayaların bulunduğu yamaca vardığında başını kaldırıp kayaları dikkatle izledi. Belki de oraya çıkıp çıkamayacağını kestirmeye çalışıyordu. |
|
290
|
|
|
|
İlerliyor hızını kesmeden dik yamaçlara. Umursamıyormuşcasına. Beyni hiçbir şey almıyor. Bir ara duraksıyor. Yorulduğundan değil. Nerede olduğunu merak ettiği için. Nerede olacağını yahut olup olmayacağını merak etmeden. |
|
291
|
|
|
|
1957 dünya kupası final maçına çıkmıştık, Fas'ta… stadyum onbinlerce kişinin bağırış çağırışıyla inliyordu. |
|
292
|
|
|
|
Boğazını temizledi. (Temizlenmiştir.) “Demek beni bunun için rahatsız ettin ha!” dedi. Kaşlarını çattı. “Demek beni bunun için rahatsız ediyorsun!” dedi. Odada yürümeye devam... |
|
293
|
|
|
|
Bazen iki damla bile yetiyor bir fırtına yaratmaya... |
|
294
|
|
|
|
“Aslında kafası karma karışıktı.” “Hatta ne yaptığını, ne düşündüğünü bile bilmiyordu.” “Dahası hayatta bugüne kadar istemediği kadar bu sorunun cevabını bilmek istiyordu.” “Durmadan istiğfar ediyordu.” R |
|
295
|
|
|
|
Adam tekrar geldiğinde ben neredeyse kendimi bile bilmiyordum. Gel dedi. Hiçbir şey demedim. Çocuklara baktım. Ağlıyorlardı. Ben başka ne yapabilirdim ki?Sadece tamam dedim. |
|