• İzEdebiyat > Öykü > İronik |
61
|
|
|
|
Olmuşu unutmak ve olmayanı anımsamak ne kadar da kolaydır . |
|
62
|
|
|
|
İlk kez bu adı duymuştuk. Kimdi bu paşa?..Kimdi bu adam?..Anlattığına göre sadece Deniz değil Hava, Kara, Jandarma kuvvetlerinin bütün personeli subayları bu adama hayranmış. Memleketi kurtaracakmış. Hemen hepsi bu kurtarıcıyı bekliyormuş. |
|
63
|
|
|
|
Herkes, her şeyi eleştirir. Dün komünistlerdi yerden yere vurulanlar, bugün paralel denilenler. Temelde eleştirilerin asıl amacı kişi ya da toplumların kendi pisliklerini kamufle etme çabasıdır. Ortada kötü olan varsa o da kirli kozmik enerjinin formatladığı insan denen karanlık genetik yapıdır. Yanlış olan, bu günahkar yapıyı organize eden aklın egemenliğindeki insan topluluklarıdır. Ticaret de en azından politika kadar bu özelliğin görülebildiği alanlardan biridir. |
|
64
|
|
|
|
Bir zamanlar bir Tv dizisi vardı insanlar o kadar mutluydu ki yüzlerindeki maskenin sadece makyajdan ibaret olmadığı yapmacıklık objeleri gibi dolanıyorlardı... |
|
65
|
|
|
|
"Peki acaba arkasından üzülecekler miydi? Üzülürlerdi elbet…" |
|
66
|
|
|
|
Sevda yaz tatilinde çalışarak okul masraflarına katkıda bulunacak İyi bir eğitimin ardından Anadolunun ücra yerlerinde gönüllü vazifeye talip idealist bir doktor olacaktı.Ama olmadı Sevda'yı bütün hayallerinden ve gelecekle ilgili büyük ideallerinden gafil bir ölüm ayırdı. |
|
67
|
|
|
|
YAŞAMININ SIRLARINI ÇÖZEMEDEN ÖLÜMÜN SIRLARINI ÇÖZEMEZSİN |
|
68
|
|
|
|
Vakıflar Öğrenci Yurdu.... Duygusallıktan en eski battaniyenin ve yastık yüzünün verilmesine bile aldırmamak... |
|
69
|
|
|
|
Plansız öykünün ikinci bölümü: |
|
70
|
|
|
|
Biricik Ablamın maalesef aramızda olmadığı ruhsuz, anlamsız, tadsız tuzsuz buruk bir bayram... |
|
71
|
|
|
|
Ne yapıyorum ben yahu?
Neyi, kime anlatıyorum sanki? |
|
72
|
|
|
|
Bundan sonrasını dinlemeye gerek yoktu.Hemen bir dolmuşa atlayıp Sirkeci’deki adı geçen noterin önüne geldim.Boyacıyı bulmak hiç de zor olmadı.Karşı kaldırımda elinde sigarası, gelen geçene arayan gözlerle bakıyordu. Yanına gittim,taburesine oturdum.Ayağımı boya sandığının üzerine uzatmadığımı görünce elindeki fırçanın tersiyle sandığa vurarak:
|
|
73
|
|
|
|
İnsanın dostu kendisinin kopyasıdır |
|
74
|
|
|
|
Birkaç arkadaş, gazete sattıktan sonra derneğe dönüyorduk. |
|
75
|
|
|
|
Ait olduğu topluluklara gücenenler mutluluğu başka topluluklarda da bulamaz |
|
76
|
|
|
|
"Hazırlık aşamasında bir süzülme eyleminin.dünyanın şemasında bir kördüğüm.söyle nedir bu maviliklerde ölmüş aşkları gördüğüm..bana şüheda doldur saki.seçilmeyi değil seçmeyi seçtim.." |
|
77
|
|
|
|
"Bu manifesto tarafımdan yazılmıştır. Bir tembelin nasıl bir zahmete girip bu kadar düşünerek bu yazıyı kaleme aldığını varın siz düşünün." |
|
78
|
|
|
|
“Yaş kemale erdi ama ben hala eremedim”. Bu lafın ardına okkalı bir hikaye iyi giderdi aslında. Ortaya piyaz, biraz peynir bir de rakı. Şeker, çikolata da nereden çıktı? |
|
79
|
|
|
|
-Ponponlu terliklerinden nefret ediyorum.
|
|
80
|
|
|
|
“Apartmanları bilirsiniz…
Hani o eski sempatik komşuluk ilişkilerini, içinde barındırdığı kutulara tepiştirerek yok eden apartmanları…
Bırakın cücüğünü soğanın, zarının bile kapısından sarkmaya cesaret edemediği komşulukların yaşandığı; kapıların düşüncelerden önce sürgülendiği; yağmurun düşleri uyandırmasını önlemek için hava kararmadan çekilen rengarenk perdelerin süslediği apartmanlardan bahsediyorum… Nerede “Yırtık Saadet”, “Falcı Hatice”, “Bakkal Kemal”, “Sünnetçi Suphi” ve pijamasından önce yaşlanan “Esat Amca”…
Hepsi, ama hepsi, anı artığı olarak süslüyorlar sadece kırılgan tebessümleri, apartmanlardaki onlarca kapının ardındakilerin kırılganlıklarıyla kol kola girerek…
Ama ne yalan söyleyeyim, apartman yaşamının da kendine has sempatiklikleri yok değil… Mesela, hiç unutmam, birkaç yıl önceydi”
|
|