• İzEdebiyat > Öykü > İronik |
21
|
|
|
|
Anahtarlar hep masanın üstünde.. |
|
22
|
|
|
|
Rıza'yı zar zor ikna ettim ama abim tepki gösterdi. "Yapma Cafer, benim ineklere değme, elleme, gözünün yağını yiyim. Askerliği orada yaptım. Çok acımasız insanlardır bu İstanbullular. Vallahi de billahi. Seni de Rıza'yı da hemi de benim inekleri yer bitirirler." |
|
23
|
|
|
|
Realitesi içinde düşündüklerimi söylüyorum. Anayasası dışında oluşmuş bir sistem. Saygılar. |
|
24
|
|
|
|
Ömür dediğin zaten başladığın ve bitişin arası bulduğun kendinde. |
|
25
|
|
|
|
"Size tavsiyem öykülerinizi Arapçaya çevirtin. Tanıdık bir tercüman arkadaşım var.Sultanahmet civarında halı satar. İsterseniz kartını size verebilirim. Şimdilerde Araplar bizim öyküleri, romanları okuyor. Başka da bir şansınız olduğunu zannetmiyorum. Bu Allahın belası ülkede sizi de kimse okumaz." dediğinde Rıfkı’yla şok geçirdik |
|
26
|
|
|
|
Bu hikayenin ilk ve ikinci bölümü tamamen kurgu ve yazarın hayal gücü ile yazılmıştır. Son bölümde yaşanan her an gerçektir. Çünkü oğlumun on dakika kalbi İ.Ü.Tıp Fak.de durmuş ve litaratürlere geçmiştir. Doktorların yoğun çabaları sonucunda oğlum yaşama dönmüştür ve şimdi üniversitede okumaktadır. Allah hiç bir anne-babaya böyle bir acı yaşatmasın. |
|
27
|
|
|
|
- Petrol arıyormuşsun Akdeniz de
- Ararsak buluruz.
- Aramayın niye arıyorsunuz?
- Aramayalım emrin olur, ne arayalım denizden midye çıkaralım istersen, iyice dibe dalıp deniz kumu çıkartalım... Zıpkınla balık avlayalım...
- Bak onu yapabilirsiniz...
- Sana soran kim?
- Jandarmayım ben bana soracaksın tabi...
- Biz Jandarma sınıfını kaldırıyoruz yakında kusura bakma...
- Hadi ya iyi etmemişsiniz...
- Kız ben sanaaaa dimedim mi karşıki dağlaaaar jender me jendermeeee... |
|
28
|
|
|
|
Çok geçmedi bu hal üzerinden. Belki beş, belki de on dakika... Yirmi metre ileride, Bereket fırınının hemen önünde iki adamın bağrışmaları kulağıma çarptı. Yanlarında bordo renkli bir araç vardı. Bir kişi de aracın içinden bir şeyler söylüyordu onlara. Bağrışmaların şiddeti de gittikçe artıyordu. |
|
29
|
|
|
|
sıcak dudaklarını tuzlu tuzlu öpmeyi düşünmediğimi zannet ,ya da elini kalbine sapladığımı.
Elveda barış...heryerde savaş...
|
|
30
|
|
|
|
Buzul çağı tekrar gelirse dünyamıza sebebi sensin ey insan evladı |
|
31
|
|
|
|
Herta Müller'in Romanya'dan bir köy tasviri. |
|
32
|
|
|
|
gözlerim öyle ıslaktır ki silinme gereksinimini unutmuştur |
|
33
|
|
|
|
Hayatın rengi beyaz insanlara karşı...İnsanlar ne renk hayata karşı? |
|
34
|
|
|
|
Bir pop şarkıcısının mutluluğun formülünü bulduğu gibi o da şöhretli bir yazar olmanın formülü bulmuştu: 4K, 1B. |
|
35
|
|
|
|
Yalnızlığım devam ediyordu.çıldırıyordum.şarap içip kusuyordum.kedi gözüyle tırmaladığım hayat.kahvehaneler,kahveler,neskahveler,kavgalar,serseriler arasında yalnızlığım... |
|
36
|
|
|
|
Bakırköy akıl hastahanesinin bir bölümünde bir süre tedavi gördüm. Hemen hepside eski İstanbullu'ydu. Seçim sonuçları açıklanır açıklanmaz hemen herkes bir şekilde intihar girişiminde bulunmuştu. Biri boğaz köprüsünü tercih ederken birisi kız kulesini, bir diğeri galata kulesini, bir diğeri de ayasofya müzesinin önünde kafasına silahı dayayıp ateşlemiş ama silah bozuk çıkmıştı. Emekli bir baş çavuşmuş. Ona hepimiz bu tarihsel önemi bakımından olacak ki bu manevi girişiminden dolayı " Konstantin " diyorduk. |
|
37
|
|
|
|
Sn Erdal Öz, Sn Cemil Kavukçu, Sn. Faruk Duman, Sn. İnan Çetin, Sn Ayşe Sarısayın'ın katıldığı III. Çanakkale Öykü Günleri dolayısıyla |
|
38
|
|
|
|
Uzun adam ve kuvvetleri o gün bizi bekliyorlardı. Her ne pahasına olursa olsun, tüm cesaretimizle, şerefimizle, onurumuzla o meydana çıkacaktık. Nasıl ki bizanslılar büyük bir kahramanlıkla barbar vikingleri, arapları, haçlıları buradan attıysa nasıl ki paşamız mustafa kemal ingilizleri, fransızları buradan kovduysa eğer bizde eninde sonunda bu kuvvetleri buradan atacaktık. Ama şunu gayet iyi hissediyordum. Konstantinin laneti üzerimizdeydi. Zavallı kral bize nasıl beddua etmişse, bu tanrı tarafından kabul görmüş olacak ki bela sürekli peşimizdeydi. |
|
39
|
|
|
|
Bir gece yaşadım..Yüz yıllardır hayatımda biriktirdiğim görüntülerin sahteliğini yüzüme çarpan bir gece..Gezdiğim bütün insan yüzü coğrafyalarının sahte haritasını bana sadece tek cümle ile anlatan bir fısıltının, kulaklarımda sağır edici çığlıklar ya |
|
40
|
|
|
|
Bir gün Nasrettin Hoca yanına kağıttan kediyle demirden fareyi almış gidiyormuş. Bir göl kenarına gelmişler. Hoca yoğurt bakracını çıkarmış, eline az yoğurt döküp kağıttan kediye vermiş. Kedi mıncık mıncık olmuş. Sonra demir fareye dönmüş… (Gerisini anlatmayacağım işte ! Çünkü masal dinleyip ülke sorunlarıyla ilgilenmediğiniz için size kızdım…:))
|
|