• İzEdebiyat > Öykü > İronik |
101
|
|
|
|
Yine plansız yazdığım bir öykü. Hep böyle bir öykü yazmak istemişimdir... |
|
102
|
|
103
|
|
|
|
Bütün bu eşyaları ile bu salon her zaman firavun mezarlıklarını hatırlatırdı ona. Ya da en çok sevdiği eşyaları ile gömülen veya adı firavun olmayan bütün müstear isimli firavunların mezarlıklarını. Bütün gerçek firavunlar sırf bu isimle anılma cesaretini gösterdikleri için onun saygısını kazanmışlardı. Ona göre tarihin karanlık dehlizlerine firavun adıyla gölge düşürmüş insanlar sayısı hayat hikayeleri ile beraber edebiyatçıların, cesetleri bugüne kadar bozulmadan kalması ile doktorların, mezarları ile arkeologların kalın kitaplarında belliydi. Bütün bu insan-tanrılar belli bir zaman aralığında yaşamış ve ölmüşlerdi. Onların ölümleri firavun neslini yok edemedi. İnsanlığın yaşadığı hiçbir çağ yoktur ki firavunlar eksik olsun. |
|
104
|
|
|
|
- Bana ihtiyacı olanlar, bilirler nasıl ulaşılacağını. Ama yine de ben vereyim kartımı. Al, al, çekinme. Belki senin de ihtiyacın olur, bir gün.
Yabancı kartı alır ve okur:
Dağay Günay-Eş Seçici
|
|
105
|
|
|
|
Uzaklaşmak… Her şeyi bir kenara bırakmak… Çekip gitmek uzak dünyalara… Kimsesizce… |
|
106
|
|
|
|
Bir kulun olarak sana şükranlarımı sunarım ey yüce tanrım. Beni bu pislik dünyaya getirdiğin için önceleri çok sitem etmiştim. Doğduğuma bile pişman olmuştum ama bilmiyordum ki beni bir amaç için bir misyonla bu dünyaya gönderdiğini. Elbette bunları yaşarken öğrenecektim. Bu dünyanın içinde bir dünya olduğunu ve benim bir takım vasıflar kazanarak o dünyanın kapısını açacağımı ve benim gibi daha önce o yolu bulan elçilerle birlikte olacağımı üstelik onlarla birlikte sana hizmette bulunacağımı nereden bilirdim. |
|
107
|
|
|
|
Düzeni değiştirmeyi göze alıp günlük günlük yaşımdaki birçok şeyden çekinen herhangi birimize benzer birinin bir saati. |
|
108
|
|
|
|
Tam on dört senedir sustum, hep içime attım, hiç konuşmadım ama artık canıma tak dedi ve o nedenle de bildiklerimi anlatacağım. Yoksa patlarım vallahi. “Hem düdüklü değilsin, hem de patlamaktan söz ediyorsun” dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız, patlama özelliği bizim akrabalarımız olan düdüklülere mahsustur. Benim gibi tencereler patlayamazlar, olsa olsa ancak taşarlar... |
|
109
|
|
|
|
ir tarla dolusu, yüzlerce leylek hiç hareket etmeden öylece duruyordu. Yoldan bakıldığında canlı olup olmadıkları bile anlaşılamıyordu. Gerçek olduklarını bilmesem bir heykeltıraşın figüratif çalışması sanabilirdim. Üstelik hepsi birbirinden olabildiğince uzağa mısır taneleri gibi saçılmışlardı. Karınları aç mı tok mu bilmiyordum. Neden böyle kıpırtısız ve hüzünlü duruyorlardı? Yarım saat sonra güneş iyice alçalacaktı. Leylekler Fadıllı köyündeki evlerin çatılarındaki yuvalarına döneceklerdi. |
|
110
|
|
|
|
Bu siteye eklediğimden emin olduğum ama dönüp bakınca bulamadığım bir öyküm. |
|
111
|
|
|
|
Otobüs o korkunç hızıyla atmış metrelik uçuruma uçtu. Kulakları sağır eden bir patlama oldu. Otobüsün parçalanan kasasından etrafa cesetler uçtu |
|
112
|
|
|
|
Raşhan affından sonra cezaevlerinde ki sefiller topluma kazandırılmıştı. Hırsızlar, gaspçılar, katiller diğer bütün suçlular ait oldukları halk yığınlarının arasına dönüyordu. Bazılarına göre bu af çok lüzumsuz gereksizdi. Çünkü bunlar salınırken adalet terazisi zangır zangır titremişti. Üstelik teraziyi elinde tutan kör kadın onu fırlatıp atmıştı. Kör kadın diğerlerinin göremediğini görmüştü. Çok geçmeden haklı olduğu ortaya çıkacaktı. Herhalde o teraziyi yıllarca boşu boşuna elinde tutmamıştı. |
|
113
|
|
|
|
İyi, güzel, doğru, faydalı olan her şey yitti gitti mi?
Onlar, güzeli çirkin, varı yok etmiş, barışı bırakmış savaşa koşmuş, yok olmuşlar sonra...
Yılan toprağı koklaya koklaya yermiş, tadına daha iyi varmak için değil, toprak bitmesin diye. Yılanken o böyle yapıyor, oysa biz?
|
|
114
|
|
|
|
Söyle haydi, durma, kendi annenden ve babandan kendi çocuğunu kullanarak intikam aldığını. |
|
115
|
|
|
|
...Güzel, kendini mutlu kılacak şeyler düşünmeye zorlayarak bedenini yorganın altına almasına karşılık, kafasında kurduğu o huzur dolu uykuya geçemiyordu... |
|
116
|
|
|
|
İneklerin dünyayı ele geçireceğini söyleyen bu adamla tanışmanızı isterdim. Benim için gerçekten çok ilginç bir deneyim olmuştu. |
|
117
|
|
|
|
Bizim Mustafa hoca İmam Hatip Lisesini yeni bitirmişti. Yaz Kur-an Kursu için müftülükten izinle bir cami-i’de kur’an- Kerim derslerini vermeye başlar… |
|
118
|
|
|
|
Bazıları, evrimin gerçek olduğuna ve doğal-seleksiyonun (bir şekilde) tanrı tarafından gerçekleştirildiğine inanır. İşte bu hikâye, o ihtimal üzerine bina edilmiştir. |
|
119
|
|
|
|
Parti liderlerimizin hünerlerini en iyi bir biçimde ortaya koydukları belirli alanlar var bana göre... Öncelikle, kendilerini seçecek olan delegeleri belirlemede oldukça başarılı buluyorum kendilerini! Polemik yaratmada ve geliştirmede sınır tanımıyorlar maşallah! Kendisine soru soracak gazetecileri seçmede Recep Tayyp Erdoğan' ın hayli başarılı olduğunu düşünüyorum...Deniz baykal' ın da, CHP önünde iktidar engeli oluşturmada kimse eline su dökemez gibime geliyor. İktidar ve anamuhalefet bu denli düzeysiz bir kavganın tarafları olunca arkası geliyor ister istemez.
Güvenirlik sıralamasında seçilmişlerin, atanmışların çok çok altında yer almasına kimse kafa yormuyor. Yaşanmış ve yaşanmakta olan bütün bunalımların ana kaynağı siyasete ve siyasetçiye güvenilmezlik yargısının toplumda yerleşmiş olmasıdır! Bu yargıyı tersine çevirmek siyasetçinin en önemli görevi olmalıdır. Ama, genel gidişat, kişisel olarak bu satırların yazarının umutlarını da silip süpürüyor. Sizler nasıl görmektesiniz acaba? |
|
120
|
|